Bölüm 24

3.8K 288 28
                                    

Bölüm 24


İlkim'den

"Sizde bir tuhaflık var," diye mırıldandım. Güneş başını önüne eğerek derin bir nefes aldı. Aslında şuan Aras'a yaptığım sürpriz sahte nikâhtan sonra mükemmel bir balayı yapmayı planlıyorduk. Planlamaya kalmayıp harekete de geçecektik fakat Güneş'in eve omuzları çökük, ne yapacağını bilmez, şaşkın halde dönüşü bardağı taşıran son damla olmuştu. Artık bu iki koca bebeği kendi hallerine bırakamayacağımızı anlamıştık. Ben hızla Güneş'le konuşmak için atağa geçerken Aras'a da Anıl'la konuşmasını tembihlemiştim. Bizi duyamayacak kadar uzakta olmalılardı ayrıca. Aras'ın kabul edeceği su götürmez bir gerçekti fakat Güneş'in eve gelişi bizim tam yakınlaştığımız ana denk geldiğinden Anıl'a güzelce küfür etmiş hatta tepeyi geçene kadar homurdanmaya devam etmişti. Başka zaman olsa kahkahalarla güleceğim bu durum şimdi dudaklarımın kıvrılmasını bile sağlayamamıştı. Güneş'in yanına oturdum.

"Artık anlat Güneş. Sen benim yanımdaydın, her zaman. Şimdi de benim senin yanında olmama izin ver."

Güzel yeşil gözlerini gözlerime dikti. Farklı duygularla boğuşuyor gibiydi. O kadar farklı bakıyordu ki! Güneş duygularını saklamakta ustaydı fakat son zamanlarda bu özelliğini kaybetmişe benziyordu. Tüm aile yıkılışını, hayal kırıklıklarını, mutsuzluğunu izliyorduk ve bu artık can sıkıcı olmaya başlamıştı.

"Ben senin yanındaydım çünkü... Çünkü Aras seni seviyordu İlkim. Seni senin için bırakmıştı. Çektiği acıları biliyordum, senden ayrı geçirdiği her saniyenin ona ne hissettirdiğini, nasıl bir azabın içinde olduğunu görüyordum. Birbirinize iyi geleceğinizden n başından beri gram şüphem yoktu. Bu yüzden yardım etmekten geri durmadım ama... Bizde durum çok farklı." Sonlara doğru sesi kısılmış ve kafasını cama çevirmişti. Kaşlarımı çatarak yutkundum.

"Ve sen sizin birbirinizin eksik parçası olduğunuza inanmıyor musun? Sizin aşkınıza tanık oldum ben Güneş. Onun da senin de gözlerinizde gördüm. Birbirinize nasıl dokunduğunuzu gördüm. Şimdi nasıl olur da-"

"Ne düşünmemi bekliyorsun ki?" diye patladı. Yeşil gözleri hiddetle açıldı ve siyah bulutlar yeşil gözlerini gölgeledi. Bahar yerini keskin ve kasvetli havaya bırakmıştı. Derin bir nefes alarak bekledim.

"Bugün Anıl beni öptü biliyor musun?" diye sordu. Alt dudağı titremiş fakat hemen kontrol altına almıştı. Benim de gözlerim onunkiler kadar açıldı fakat öfkeden değil, şoktan!

"Rüyam'ın doğum gününde yine aynını yaptı. Ve ben... Ben ikisinde de karşılık verdim anlıyor musun İlkim?" diye bağırarak ayağa kalktı. Yerinde duramıyor gibiydi. Salon boyunca yürümeye başladı.

"Nasıl bir his olduğunu biliyor musun? Dünyanın en güzel ve en berbat şeyi!"

Gözleri doldu ama çenesini kastı. Ağlamak istemiyordu. Cevap vermedim ve öylece beklemeye devam ettim. Şuan ihtiyacı olan tek şey içindekileri dökmekti. İçinde ne varsa dökmeli ve az da olsa hafiflemeliydi.

"Ben bu kadar güçsüz müyüm? Ona hiçbir zaman hayır diyemedim ve o da bunu çok iyi biliyor. Resmen beni bitirmek için gelmiş! Aşkımı, güvenimi bitirdiği yetmezmiş gibi şimdi de beni bitiriyor! Biliyorum, oyun oynamaya gelmiş. Onu unuttuğumu düşünmesi gururuna dokunmuş besbelli. Ama... O bana hep güzel bakardı İlkim. Anlamıyorum, hiç mi sevmemiş? Ben çok sevdim. O hiç mi sevmemiş?"

Güneş İsyanına dile getirirken biran dikkatim ış kapıdan gelen tıkırtılara ve hemen ardından salonun girişinde duran siluetlere takıldı. Aras ve Anıl kapının girişinde durmuş öylece bize bakıyorlardı. Tam ağzımı açmıştım ki Anıl bana sert bir bakış atarak işaret parmağını dudaklarına dayadı. Bu, sus demekti.

Aşk Yeniden Isırıyor (Sıra Arkadaşım Bir Vampir 2)Where stories live. Discover now