Bölüm 10

7.7K 566 55
                                    

Bölüm 10

Rüyam’dan

 Yiğit’e gerek olmadığını söylemememe rağmen ısrar etmiş, bunun üzerine eve birlikte yürüyorduk. Bu saatte bir kızı tek başına bırakamayacağını söyleyip durmuştu. Halbuki o olmadan evin yolu benim için iki dakikayken onunla birlikte tam on beş dakika boyunca yürümemiz gerekiyordu. Yine de şikayetçi değildim. Tek endişem biz veda ederken İlkim’in süpersonik kulaklarıyla konuşmamıza kulak misafiri(!) olmasıydı. Nihayet evin önüne geldiğimizde gülümseyerek ona döndüm. O da sevecen bir biçimde bana bakıyordu.

“Güzel bir gündü.” Dedim yerimde sallanarak. Hey! Neden flash tv’de mendil elinde tek başına halay çekmeye çalışan adamlar gibi yerimde sallanıyorum ki? Kendine gel Rüyam! Halk oyunları gününde değilsin.

Tam o anda ne olacağını biliyordum. Engelleme şansım vardı fakat istemiyordum. Nefesimi tutarak bekledim ve sezdiğim hareket fazla gecikmedi. Yiğit uzandı ve  yumuşak dudaklarını alnıma bastırdı. Çıkan öpücük sesi kulaklarıma dolup içimi titretirken kokusunu duymamayı diledim. Arzu, genç vampir duygularımın önüne geçip, onları da arkasına alarak hızla vücudumu ele geçirdi ve ben parıldayan  gözlerimle Yiğit’in koyulaşmış yeşil gözlerine bakakaldım. Hava karardığı için onu daha net görüyordum. Gece daha… Yakışıklıydı.

“İyi doğmuşsun balık.” Diye mırıldandı ve ilk defa balık deyişi kendimi özel hissettirdi. Ve aklıma bugün yediğimiz balık ekmek geldi. Daha sonra keşke beni ye- Biliyorum biliyorum daha fazla çirkinleşme iç sesim. Sus iç sesim. Konuşma iç sesim.

“Teşekkürler.” Diye mırıldandım ben de. Göz alıcı gülümsemelerinden birini daha sergileyerek arkasını döndü ve geniş omuzlarını izleme fırsatı sundu. Gözlerimi kapatarak totemimi düşündüm. Eğer arkasını dönerse, her şey güzel olacak. Ama arkasını dönmedi. Tam umudu kesmiş, içeri girecekken sokağın başında dönerek göz kırptı ve ben otuz iki diş sırıtarak eve girdim. Ağzımda dolanan bir “şebnem ferah-aşk” şarkısı, gözlerimde mutlu bir parıltı ve içimdeki iyi his. Ne diyebilirim ki. Yiğit’le birlikte güzel bir doğum günüydü.

                                                                                 ****

“Ne demek göremezsin? Güneş bana bir şey yapmaz!” diye inledim. İlkim üzgün gözlerle az önce içtiğim kanlı bardağı yıkıyor, Aras ise kolları göğsünde birleşmiş bana laf anlatmaya çalışıyordu.

“Şuan Güneş kendinde değil Rüyam. İlkim’e saldırmaya çalıştı düşünebiliyor musun? Seni tehlikeye atamayız. Hem o da kendine geldiğinde bu kararımızın doğru olduğunu söyleyecektir.” Dedi yumuşak bir ses tonuyla. Güçlü duruyordu fakat onun da üzgün olduğunu anlayabiliyordum. Anıl geldiğimden beri içerideydi ve Aras’ın yüzünü buruşturarak söyledikleriyse hiç başından ayrılmadığı yönündeydi. Hem kızı bu hale getirip hem de bir dakika bile yalnız bırakmıyordu. Vicdan, diye düşündüm. Vicdan azabı bir vampiri bile avucunun içine alıp oradan oraya oynatabiliyordu. Aslında Anıl’ın da onu sevmiş olduğunu biliyordum fakat bir şeyler yanlış olduğunu fısıldıyordu. Belki Güneş kadar sevmeyişi belki de her fırsatta terk edişiydi yanlış olan bilmiyorum fakat Güneş ile onu yalnız bırakmak istemiyordum. Aras kardeşim dediği kızın yanında Anıl’ı görmeye dayanamadığı için girmiyor, çözüm bulmaya çalışarak sağı solu arıyor, araştırma yapıyordu. İlkim ise tamamen çöküşteydi. Onlarla yaşamaya başladığımdan beri Güneş’i bir kız kardeş misali sarıp sarmaladığını biliyordum ve ona olan bu “saldırı olayı” onu tamamen çöküşe uğratmıştı. Ağlamamak için kendisini sıktığını görebiliyordum e Aras da aynı durumda olduğundan onu teselli edemiyordu.

Aşk Yeniden Isırıyor (Sıra Arkadaşım Bir Vampir 2)Where stories live. Discover now