Bölüm 18

6.1K 489 86
                                    

Rüyam'dan

Rüyam’dan

“Seni çok seviyorlar.” Diye mırıldandım. Cevap refleks gibi, tereddütsüz olarak ağzından çıktı;

“Ben de onları çok seviyorum.” Kafamı çevirerek gözlerine baktım. Siyah saçları, yakışıklı yüzü ve pamuk gibi bir kalbi vardı. Değişik ritimlerde atan ve hep güzel düşünen bir kalbi. Her zaman sıcaktı, her zaman gülümsüyor ve her zaman gülümsetiyordu. Yeşil gözleri bahar yeri gibiydi. Bulutlanması sadece anlıktı. İçinde çok şey olmasına karşın başardığı her şey insanların yüzlerine bir gülümseme ulaştırıyordu. Bu, sürekli Öküz dediğim bahar gözlü yakışıklı adama, gün geçtikçe daha fazla alışıyordum. O sahneyi izlerken ben; ona bakmaya devam ediyordum. İçimde oluşan kıpırtılar ve bu sıcaklık… Hayra alamet değildi. Kafasını iki yana sallayarak ayağa kalktı. Sanırım o da bir şeyler düşünüyordu. Elini uzatarak sıcacık gülümsedi.

 “Haydi kalk. Fazla sallandık. Madem rolü istiyorsun, biraz çalışalım.” Ve ben tereddüt etmeden uzattığı eli tuttum.

Arkamdaki tozları temizlerken o da aynısını yapıyordu. Gereksiz bir şekilde heyecanlanmıştım. Yiğit’in iyi bir öğretmen olduğundan şüphe yoktu fakat yapabilecek miydim?

“Sahnelerden önce oyunun ruhuna inmelisin.” Diye sözlerine başladı Yiğit. Ses tonu ciddileşmiş, bakışları keskinleşmişti. Fazlasıyla ciddiye alıyordu. Ben de ciddi bir tavra bürünerek başımı salladım.

“Sadece metni okumak ve sahnede söyleyeceklerini ezberlemek seni bir oyuncu yapmaz. Karaktere bürünmek zorunda kalırsın. Bu yüzden karakterinden önce Othello’dan bahsedelim.” Diye devam etti. Gözlerini gözlerime sabitlemiş, beni, yeşilin en bahar tonuna bürünmüş bir tiyatro sahnesine çekmeye çalışıyordu. Dinlediğimi gösterircesine kafamı salladım.

“Othello’yu tek bir kelimeyle tanımlayacak olursak bu; kıskançlık olur. Kıskançlığın insana neler yaptırabileceğini, gözünü nasıl kör edebileceğini gösteren bir başyapıttır Othello. Tabi ki tek teması kıskançlık değil aşktır da aynı zaman da fakat kıskançlık daha ön plandadır. Hikayeyi biliyor musun?” diye sordu. O böyle kelimelerin içinde kaybolmuş ve kurduğu cümlelerin yapısı, konuya hakimiyeti, ses tonu ve bakışlarıyla beni aptallaştırırken bilsem bile vereceğim cevap aynıydı;

“Hayır,” Sesimin güçlü çıkmasına özen göstermiştim. Bahar gözlerini önce duvara sabitledi daha sonra tekrar bana baktı. Nereden başlayacağını düşünüyor gibiydi. Bakışlarımız buluşunca gülümsedi. Öyle güzel gülümsedi ki eridim, buharlaştım, yoğuşmayla yağmur misali yağdım ve donarak tekrar eski halimi aldım.

“Pekala. Rolü isterken oyunu bilmemen bir tezatlık olsa da yardım edeceğime söz verdim.” Diyerek hafifçe güldü. Ah! Salak Rüyam! Her şey açığa çıkmıştı. Anlamış mıydı? Aniden paniğe kapılarak;

“Oyunu biliyorum tabii ki canım!” diyerek gülmeye çalıştım. İçimden bir ses “Sıva Rüyam, az şuraya da sıva bak burası boş kalmış!” diyordu.

“Sadece… İşte sen ruhuna inmek lazım falan dedin ya!” diyerek düzeltmeye çalıştım. Yiğit başını eğerek gülümsemesini saklamaya çalıştı.

“Pekala, devam edelim.” Diyerek konuyu değiştirdi. Rahat bir nefes alarak hızla başımı salladım. Stres mi basmıştı? Ah kesinlikle evet!

“Üç tane ana karakter var diyebiliriz. Bunlar; Othello, Desdemona ve Lago -kötü adam- Othello işinde başarılı bir komutan, Lago ise sinsi bir çavuş. Othello Desdemona’yı ölümüne seviyor fakat Lago’nun doldurmalarıyla kıskançlığı tadıyor ve sevdiği kadını boğarak öldürüyor.  Hikaye kısaca böyle ama içinde bir sürü duyguyu barındırıyor. Hırs, aşk, pişmanlık, kızgınlık, öfke, kıskançlık ve daha birçoğu...” Diyerek sustu ve anlayıp anlamadığımı görmek istercesine yüzüme baktı. Boğarak öldürme sahnesinin sonunda Othello Desdemona’yı dudağından öpüyordu. Bu sahneyi konferans salonunda öğrencilere yaptıkları ön gösterimden hatırlıyordum.

“Seven biri neden böyle bir şeyi yapar ki?” diye sordum usulca. Bir adım atarak önüme geçti ve gözlerimin içine baktı.

“Çünkü sevgisi kaldırabileceğinden çok daha fazlaydı. Öyle çok sevdi ki onu başka biriyle düşünmek bile karakterinde kara lekeler oluşturmaya yetti. Aslında oyunun özü bu. Nasıl yapar? Sorusunun sorulmasını fakat cevap alınamamasını sağlamış Shakespeare.” Kaşlarımı çattım. Yakınlaştığı andan beri bir tık hızlanan kalbi sakinleşmemi imkânsız kılıyordu. Burnuma gelen kokusu da ayrı bir olaydı. Konuya odaklanmaya çalıştım.

“Yani çok seviyor oluşu bir bahane mi? Ülkemizde çok fazla kadın cinayeti işleniyor. Yarısı kocaları tarafından öldürülen kadınlar. Günümüze uyarlanırsa, sevmek bu cinayetleri haklı mı çıkarır?” diye sordum. Sinirlenmiştim. Böylesine güzel, cennet gibi bir ülkede birkaç kadına bakamaz bir kara parçası haline gelmiştik. İnsanlar, başkalarının annelerini, kardeşlerini, kızlarını gözünü kırpmadan, canice öldürebiliyor ve birkaç sene yatıp özgürlüklerine kavuşabiliyorlardı. Adalet denen o huzur kokan kelime, kuş olmuş ve buz tutmuş kalplerimizden uzağa, sıcağa doğru uçuyordu. Haberleri izleyemez, sokağa çıkamaz, kimseyle göz göze gelemez olmuştu memleketimin kızları. Babamın – vampir olmadan önceki babamın- her akşam haberleri izleyip, yanında ben olduğum için ağzının içinde birkaç küfür gevelediğini hatırlıyordum. Son zamanlarda olan her şey çok yanlıştı. Her şey fazla acı!

“Elbette hayır. Kıskançlığın bir hastalık olduğu açık ara bir biçimde oyunda belirtiliyor.” Diye yanıtladı. Kafamı sallayarak sakin olmaya çalıştım. Sanırım, yeri değildi.

“Sen, Desdemona olacaksın.” Diye devam etti. Kafamı hızla salladım. Yiğit’in ellerinde boğularak can veren, zavallı aşığı Desdemona olacaktım. Tabii rolü kapabilirsem.

“Desdemona; Saflıktır.” Diye başladı. Bahar yeşili gözlerinden sevdiğimi düşündüğüm pırıltılar geçerken benden uzaklaşmamış, gözlerini gözlerime dikmişti.

“Desdemona, güzelliğin, aşkın, gözü kara sevgilinin temsilidir. Soylu bir aileden gelen Desdemona, babasının, askerlik anılarını dinlemek için sık sık yanına çağırdığı, kendisinden yaşça büyük ve zenci olan Othello’yu her seferinde büyük bir hayranlıkla dinler. Kendi içinde onu, hayallerinin kahramanı haline getirir ve bir gün evden kaçarak tüm soylu yaşamını ardında bırakır ve Othello’yla evlenir. Desdemona, yüce gönüllü bir aşığın örneğidir.”

Sesi… Sesi kulaklarıma doldukça gözümü kapatıp akıntısına kapılmamak için kendimi zor tutuyordum. Ne güzel ne karizmatik bir ses tonu vardı? Birden kendimi onunla karşılaştığım ilk anda buldum. Kızın tekinin yanlış tarifi sonucunda girdiğim bir odada, text çalışırken bulmuştum onu. Sesi yine, o gün ki kadar güzeldi.

“Oyun beş perdeyle bölünüyor. Biz eğer Ayşe hocayı etkilemek istiyorsak en dikkat çeken, en fazla oyunculuk gerektiren sahneyi oynamamız gerekecek ki bence o sahne; son perdedeki son olay. Tüm olay örgüsünün patlak verdiği kısım.” Diye başladı sözlerine. Gülümsememi bastırmaya çalışarak;

“Othello’nun Desdemona’yı önce öpüp sonra öldürdüğü kısım mı?” o da gülümsemesini gizlemeye çalışarak başını salladı. Çalışacağımız sahne belli olmuş, gözlerimizin içine bakıyorduk. İçimden bir ses, özellikle bu sahneyi seçtiğini söylüyordu.

bölüm biraz kısa oldu farkındayım ama daha ilerisine, Othello'yu okumadan geçmek istemedim. Büyük bir özenle, baştan savmadan yazmak ve size en iyi şekilde geçirmek istiyorum. Beklediğinizi ve hep yanımda olduğunuzu biliyorum. Okuyucu anlamında çok şanslıyım çünkü hiçbir sayıgısızlığınızı görmedim. Büyük bir destekle, bana yardımcı oluyorsunuz ve bu öyle tatlı bir şey ki! 

Ne yazık ki bir konuyu açığa kavuşturmak zorundayım. Vote ve yorum oranlarımız düştü. Lütfen yapmayın arkadaşlar. Sadece benim yorumumla mı ya da sadece benim votemle mi diye düşünerek üşenip de atmıyor olabilirsiniz fakat evet, sadece sizin vote ve yorumunuzla çünkü ben bir yoruma karşılık bir bölüm yazdığımı biliyorum. Ben nasıl okurken sizin kalplerinize az da olsa dokunabiliyorsam siz de yorumlarınızla aynı o şekilde kalbime dokunuyorsunuz. Lütfen, hikayeye olan ilginiz azalmasın. SABV yi öksüz bırakmayalım :) Not: Yeni hikayem: Komşu Komşunun Kalbine Muhtaçtır, ilk bölümüyle sizlerle ve Aşktan Kaçılmaz'a da yeni bölüm eklendi. Hava soğuk, düşüp bir yerinizi incitmeyin tatlı okuyucularım.  

Yazım hatası olabilir, yazdığım gibi koydum.

Sıkı giyinin. Seviliyorsunuzzz!!!

Aşk Yeniden Isırıyor (Sıra Arkadaşım Bir Vampir 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin