PORTAKALLI SÜT | Texting

By galaksininmilkasi

5.9M 402K 72.9K

Bilinmeyen: Portakallı olsun. Ekin: Ne? Bilinmeyen: Süt diyorum, portakallı olsun. Ekin: Hangi galakside böyl... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1
6.2
6.3
6.4
6.5
6.6
6.7
6.8
6.9
İS'İN HİSSİ
7.0
7.1
7.2
7.3
7.4
7.5
7.6
7.7
7.8
7.9
8.0 (Final)
• Özel Bölüm •
Röportaj
Canandan;

2.2

77.9K 5.4K 281
By galaksininmilkasi

-16.08.17

Multimedya; Ekin

💦

Gözlerim; gece yarısı olduğu için zifiri karanlığa bürünen gökyüzünün, belirli bir kısmına kadar yükselen kırmızı ateşten ayrılmazken etraftaki kargaşayı bile umursamıyordum. Bugün kampa gelişimizin son günü olduğundan herkes kendi halinde takılıyordu. İlk gün çadırları kurmakla geçen vaktimiz, iki gündür yaptığımız birçok eğlenceli aktiviteyle son bulmuştu. Yarın toparlanacak ve akşama doğru yola çıkacaktık. Aklım ise sürekli Ekin'deydi. Her bulduğum boş vakitte onu izliyordum. Buraya geldiğine onun yerine ben bile pişman olmuştum. Ne arkadaşlarıyla bir olup sohbet edebilmiş ne de oynadığımız oyunlardan keyif alabilmişti. Bu tavırları sinirimi bozuyordu. En son buraya gelirken konuşmuştuk ve o suratsız hâli ilk günkü gibi hâlâ devam ediyordu. Hiçbir şey bilmediğim halde biliyorsun diyerek kafamı karıştırıyor, aynı zamanda delirmeme de neden oluyordu.

Bakışlarım tekrar onu aradı.

Ateşin etrafına çevrili insanlar arasında olmadığına karar vererek çadırların olduğu taraflara bakındım. Kendi çandırının önünde bir kızla konuşuyordu. Kaşlarım anında çatılırken kızın kim olduğunu çıkarmaya çalışarak gözlerimi kısıp oturduğum minderde öne doğru biraz daha eğildim. Bengü hararetle Ekin'e bir şey anlatmaya dursun, aralarındaki gerginlik diz boyuydu. Kavgalı hallerini izlerken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Fazla dikkat çekmemek için bir süre onları izledikten sonra tekrar önüme dönüp sıkıntıyla bir nefes verdim. Bağdaş kurarak oturduğum için uyuşan ayaklarımı ateşe doğru uzatırken aklım hâlâ onların neden kavga ettiklerindeydi.

Kafaya takmamaya çalışarak bakışlarımı etrafta gezdirdim. Herkes kendi halinde konuşmaya devam ediyordu. Gözlerim bir süre Canan ile Ceyhun'un herkesten uzak büyük bir ağacın altında, uzaktan dahi belli olan koyu sohbetlerine dalmıştı. Kısa bir süre sonra bakışlarımı onlardan çekip sıkıntılı bir nefes vererek tekrar Ekin'in olduğu yere baktığımda ikisinden de bir iz yoktu.

Oturduğum yerden ayaklanıp ağaçların olduğu yere doğru ilerledim. Üzerimde kısa kollu tişört olduğundan üşümem an meselesiydi. Küçük bir göl gözüme çarptığı sırada adımlarımı oraya doğru ilerletmeye devam ettim. Birkaç adım atmıştım ki bilindik bir silüet yüzünden durmak zorunda kalmıştım. Ekin bağdaş kurduğu yerde göle dalgın bir şekilde bakıyordu. Derin bir nefes alıp yanına ilerledim.

"Aşık mı oldun?"

"Ne?" dedi, irkilerek bana dönerken. Ayakta dikilmeye bir son verip yanına oturdum. Gözlerim bir süre gölde dolaştı. Ayın parlak ışığı dalgalar halinde göle vuruyordu. Bu müthiş bir manzaraydı.

"Dalgındın," Ona döndüm, "O yüzden öyle dedim, bakma bana öyle far görmüş tavşan gibi." diyerek, hafifçe güldüğümde buraya gelmemi beklemiyormuş gibi şaşkın olan bakışlarına söylediklerimden sonra küçük bir gülüş eklendi.

Derin bir nefes alıp verdiğinde, "Bilinmeyen," diye mırıldandı. Bir anda konuya girmesi beni afallatırken yavaşça bacaklarımla bağdaş kurdum. O benim gibi bağdaş kurmaktan çok dizlerini havada kırarak ayaklarını yere dayamış kalçasının üzerinde oturuyordu. Bir süredir göle doğru dönük olan kafasını tekrar bana çevirdi.

"Yine ne oldu?" dedim, kafamı sağ omzuma doğru eğip ilgili ve meraklı gözlerle ona bakarken. Aslında ne olduğunu bir an önce bilmek isteyen tarafım bana sürekli aceleci olmamı dürtüklüyordu.

"Ona bir sır verdim," dediğinde, kaşlarım anında havaya kalktı.

"Ne olduğunu sorsam çok mu ileri gitmiş olurum?"

"Hayır, bildiğin bir şey zaten," dedi, burukça gülümseyerek. Devam etmesini istercesine bakışlarımı ona dikip yerimde kıpırdandım. "Ona annemden bahsettim Okyanus. Annemin beni sevmeyişinden, dışlandığım zamanlardan. Peki o ne yaptı?"

"Ne yaptı?" diyerek atıldığımda gerçekten sabırsız ve meraklı bir haldeydim. Uzun zamandır bana karşı yani bilinmeyene karşı neden ters davrandığını öğrenecektim. Meraklı olmam bence gayet doğaldı.

"Bengü biliyor,"

"Annenin sana karşı davranışlarını mı biliyor?" dedim, duyduklarım karşısında gözlerim şaşkınlıkla büyürken. Beni cevapsız bırakıp kafasını gölün karşısındaki ormanlık alana çevirdi. Bilinmeyene neden ters davrandığını şimdi anlamıştım. Bengü'ye benim söylediğimi sanıyor hatta sanmakla da kalmayıp bu düşünceye fazlasıyla sadık kalıyordu. Resmen annesi ile yaşadığı her şeyi bilinmeyenin Bengü'ye anlattığı yalanına kendini inandırmıştı. Uzun süredir dişlediğim alt dudağımı serbest bıraktım.

"Bilinmeyen'in yaptığına emin misin?"

"Evet çünkü sürekli benimle uğraşan ve benden fırsat kollayan birisi. Yani aklıma ondan başkası gelmiyor. Bir tek ona söylemiş-" dediğinde, bir an duraksadı. Güçlükle yutkunurken, dalgınca göle baktığı gözlerini bana çevirdi. "Sana da anlatmıştım." dediğinde, yüzündeki ifadeyi ömrüm boyunca unutmayacağımı düşündüm.

"Ne? H-hayır, hayır. Benim o sümsük kıza bir şeyler anlattığımı düşünmüyorsun değil mi?" dediğimde, bakışları değişmemişti.

"Saçmalıyorsun Ekin, ben ona senin hakkında bir şeyler anlatmak için konuşmayı geçtim aynı ortamda bulunduğumda bile istemsiz midem bulanıyor. O kız benim ezeli düşmanım ya. Bunu sen de biliyorsun. Böyle bir şeyi nasıl düşünebilirsin?" dediğimde, sesim artık sinirlenmeye başladığım için titrek ve tiz bir tonda çıkmıştı.

"Sana güvenmekte hata mı ettim ben?" dediğinde, söylediklerimi galeye almadığını belli eden ifadesiyle, sesinde kırgın ve öfkeli bir tonlama vardı.

"Güvenmek mi? O küçük hediye kutusunu bilinmeyene verip ortadan kaybolmam ve sana hiçbir şey söylememem senin bana güvenmen için büyük bir neden değil mi?"

"Öyle. Ama bu yine de senin gidip her şeyi Bengü'ye anlatabileceğin gerçeğini değiştirmiyor." dediğinde, artık gerçekten oturduğum yerde sinir krizi geçirecektim. Zaten kaç gündür geçirdiğim krizlere öğrendiğim gerçekle daha da fena bir hale gelmiştim.

"Anlamıyor musun? Ben kimseye bir şey söyleme-"

"Kim lan o zaman kim? Nereden öğrendi sadece iki kişiye anlattığım annem ile olan aramdaki ilişkiyi?" diyerek, sinirle yerden kalktığında ne yapacağımı bilemeyerek olduğum yere iyice sindim. Sinirli hâlim hâlâ kendini koruduğu sırada güçlükle yutkunurken, kendisi sinirden saçlarını çekiştiriyordu. İkimizde çok sinirliydik. O hem bana hem bilinmeyene hem de her şeyi öğrendiği için Bengü'ye kızgındı. Ben ise günlerdir onun bu halinin sebebini kafayı yiyerek geçirmiş, hem bilinmeyen hem de kendim olarak suçlu duruma düşürüldüğüm için haklı olarak fazlasıyla sinirlenmiştim. Gözlerimi kapatıp, derin bir nefes alıp vererek sakinleşmeye çalıştım.

"Yapma," dedim, gözlerimi açıktan bir süre sonra kendimi tutamayarak.

"Ne?"

"Saçın," dediğimde, elini yavaşça saçlarından çekti. Bir süre hızlı hızlı soluk alıp vererek kendine gelmeye çalışıp benden birkaç adım geride tekrar toprağa oturdu. Yere diktiği bakışlarını sakince bana çevirdi. Az önceki halinden daha iyi görünüyordu.

"Özür dilerim," dedi, fısıltıyı andıran bir ses tonuyla. Aramızda biraz mesafe olsada onu duyabilmiştim.

"Bağırmak istemezdim." diyerek, devam etti.

"Sorun yok," diyerek, onu aynı zamanda kendimi rahatlatmaya çalıştım. Belli ki bu durum onu fazlasıyla öfkelendirmişti.

"Ama istersen kimseyi suçlamadan önce otur bir düşün. Belki başka birine daha anlattın, ya da bana anlatırken Bengü bizi dinledi? Ne olduğunu anlamadan kimseyi yargılayamazsın. Bana yaptığın bu muameleyi birazdan unuturum ama o bilinmeyen dediğin kız bence bunu kaldıramaz." diyerek, sakince yerden kalktım. Bakışları üzerimde dolandığı sıra buraya geldiğim yöne doğru birkaç adım atıp ardından arkamı dönerek ona baktım.

Unutmazdım.

Birazdan geri çadıra döndüğümde ne bu muameleyi unuturdum, ne de bu muameleyi kaldırabilirdim.

"Sana kızgın olabilir." dediğimde, onaylarcasına kafasını salladı. Dumura uğramış ifadesine omzumu silkerek gülümsedim.

Hata yapabilirdi.

Bana inanmadığı için.

Yapabilirdik.

Ona inandığım için.

💦

Bu bölümü de sevdim nksjssk siz nasıl buldunuz?

Birde ben yeni bölümü yayımlar yayımlamaz lütfen diğer bölüm için 'Yb' diye yorum yapmayın. Daha yeni yayımladığım bir bölümde böyle bir yorum görmek beni gerçekten üzüyor. Ben zaten bunca yoğun hâlim içinde elimden geldiğince iki günde bir, bir ya da iki bölüm atıyorum.

Kendinize iyi bakın. Oy vermeyi de unutmayın.

Sizi gerçekten çok seviyorum. 🧡

-Yaren

Continue Reading

You'll Also Like

501 58 6
Biz 9 kişiydik,silah arkadaşıydık,abiydik ablaydık.
502K 45.3K 39
abilerim kurgusu, erkek versiyon. Bu kurgu reenkarnasyon içerir! Yᴇɴɪᴅᴇɴ ᴅᴏɢ̆ᴅᴜᴍ ʟᴀɴ! Tᴜ̈ɴᴇʟɪɴ ᴜᴄᴜ ʙᴏᴍʙᴏᴋ ʙɪʀ ʏᴇʀᴇ ᴄ̧ıᴋᴛı! 🛸Küfür ve argo içerir.🚀 ...
1M 83.1K 46
Çok çok nadir dertlenen bir erkek ve onun derdini almak isteyen anonim bir kız. Onların eğlenceli dünyasına ortak olmak ister misiniz? Öyleyse buyur...
666K 35.2K 60
"Hiç romantik olamayacağım. Sana o kadar derece yaptırdım, bunun bedelini benimle evlenerek öder misin?" Kendi kurduğu cümleye güldükten sonra sesli...