PORTAKALLI SÜT | Texting

By galaksininmilkasi

6M 404K 73.2K

Bilinmeyen: Portakallı olsun. Ekin: Ne? Bilinmeyen: Süt diyorum, portakallı olsun. Ekin: Hangi galakside böyl... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1
6.2
6.3
6.4
6.5
6.6
6.7
6.8
6.9
İS'İN HİSSİ
7.0
7.1
7.2
7.3
7.4
7.5
7.6
7.7
7.8
7.9
8.0 (Final)
• Özel Bölüm •
Röportaj
Canandan;

2.0

89.3K 5.4K 1.5K
By galaksininmilkasi

-11.08.17

Multimedya; Ekin 

💦

"Yanına tost alayım mı?"

"Kaç kere daha hayır diyeceğim Canan? Sadece kahve istiyorum." diyerek, çantamdan çıkardığım birkaç bozukluğu avcuna bıraktım.

"İyi be," diyerek, daha fazla beklemeyip hızla sınıftan ayrıldı. Tripli halini görmezden gelerek sıramdaki defterleri sıranın altına tıkıştırdım.

Kısa bir süre sonra Canan elinde bir tost iki kahve ile geldiğinde yanıma oturmasını izledim.

"Tost ve kahve?"

Omuz silkip tostundan bir ısırık aldı. "Hoşuma gidiyor," dedi, bir yandan kahvesini yudumlarken. Sıcak karton kutuyu avuçlayıp dudaklarımdan içeri birkaç yudum aldım. Birazdan son derse girecektik. Canan tostunu bitirip, kahvesinin son yudumunu da aldıktan sonra elindekileri sıranın altına fırlattı. Gülerek onu izledim.

Teneffüs bittikten sonra Edebiyatçı derse girmiş, daha yoklama dahi almadan direk derse girişmişti. Sıkıntıyla kafamı sıraya yasladım. Bakışlarım arka sıradaki Ekin'e kaydı. Dikkatle hocayı dinliyordu. İki gün önceki konuşmamızdan sonra bir daha mesaj atmamıştı. Ben de atmamıştım. Neden böyle yapıyordu anlamıyordum, bir anda bana karşı yani bilinmeyene karşı fazla ters olmaya başlamıştı.

Bakışlarımı ondan kaçırıp, hocaya yönelettiğim sırada sınıfın kapısı birinin geldiğini belli edercesine tıklatılmıştı. Hoca karşılık veremeden ahşap kapı aralandığında, müdür yardımcısı anında sınıfa sızdı.

Sınıftaki birkaç kişi ayaklanırken, bir el hareketi onları geri yerlerine oturmalarını sağlamıştı. Ben henüz kalkmamıştım doğrusu.

"Merhaba çocuklar. Öncelikle Nasılsınız bakalım?" dedi, bizimle göz göze gelmeye çalışarak. Sınıftan gelen olumlu mırıltılar eşliğinde konuşmaya devam etti. "Lafı fazla uzatmadan bir duyuru yapmaya geldim. Yarın okulca bir kamp gezisi düzenledik. Sadece 11 ve 12. sınıflar katılacak. Gelmek istemeyen varsa okul çıkışı yanıma gelsin, listeden adını kaldıralım ki sonradan sorun çıkmasın." dedikten sonra, edebiyat hocamıza döndü, "İyi dersler hocam." diyerek selamladıktan sonra sınıftan ayrıldı. Edebiyatçı anında sınıftaki kargaşayı susturup kaldığı yerden ders anlatmaya devam etti.

"Geleceksin değil mi? Ay, harika olacak!" dedi, Canan sevinçle ellerini çırparak.

Boş bir ifadeyle ona baktım.

"Hayır,"

💦

Sanırım, evet.

"Anne! Yeni aldığım kot pantolonum Nerde?" dedim, küçük valizime diğer pantolonlarımı da koyarken.

"Dolabında yok mu?" dedi, sesi boğuk ve tiz geliyordu. Büyük bir ihtimal mutfaktaydı.

"Ya Anne dolabımda olsa sana niye sorayım?"

"Ne bileyim ben? İşim gücüm yok birde sizin kıyafetlerinizi mi toplayacağım?"

Annemi umursamadan odamdan çıktım. Aceleyle kendi odamın karşısında duran Irmak'ın odasına girdim.

"Ne var?" dedi, bağdaş kurduğu yatağında telefonuyla ilgilenirken. Adımlarımı beyaz gardırobun önünde durdurdum. Uzun kapaklardan birini açıp, özenle katlanmış giysileri aramaya başladım.

"Ya bırak ne yapıyorsun?" diyerek, beni dolabın önünden çekmeye çalıştı. Onun iteklemelerini yok sayıp elime geçen birkaç pantolona baktım. Ya neredeydi bu pantolon? Sanki yer yarılmıştı da içine girmişti. Irmak son hızla bedenimi iteklerken birkaç adım geriledim. Benimle birlikte dolaptaki eşyalarda yere devrilirken, Irmak'ın öfkeli hali yerine yerdeki pantolonuma dik dik baktım.

"Bu ne bu? Hmm bu ne?" dedim, paçaları açılmış pantolonumu eğilip avuçlarken.

"Ne bileyim ben? Annem yanlış koymuştur," dedi, tedirginlikle bana bakarken. Sinirle elimdeki pantolonu yüzüne doğru salladım."Şunu arayana kadar canım çıktı be vicdansız!" dedim, soluk soluğa.

İfadesizce suratıma bakmaya devam ettiğinde, daha da sinirlenerek hızla odadan çıkıp kendi odama girdim. Elimdeki pantolonu katlayıp valize yerleştirdim. Valizin iki ayrı yerini birleştirip fermuarı çektim. "Birde Annem yanlış koymuştur diyor! Çünkü kendisi masum! Çünkü kendisinin hiçbir suçu yok! Melek yüzlü şeytan seni! Allahım neydi günahım ya sürekli bunun çilesini çekiyorum?" bir yandan homurdanırken diğer yandan üzerimdeki pijamalardan kurtuluyordum. Dolaptan beyaz bir şort alıp bacaklarımdan geçirdim. Ardından siyah bir askılıyı giyip kırmızı beyaz ekoseli gömleği belime bağladım. Sıkıca bağlı saçlarıma dokunmadan yatağın üzerindeki valizi alıp odamdan çıktım. Küçük bir valiz ayarlamıştım. Zaten 3 - 4 gün kalacaktık. Hızla mutfağa gidip annemin hazırladığı kahvaltıdan ayak üstü bir şeyler yedim. "Çıkıyorum ben!" dedikten sonra hızla mutfaktan ayrılıp partmantodaki siyah sporlarımı çıkardım.

"Dikkatli ol!" kapıdan çıkmadan önce duyduğum en son ses buydu. Hızlı adımlarla kaldırımda yürüyüp alt sokağa kadar gittim. Otobüs durağı ile ev arasında fazla mesafe olmadığından kısa sürede gelebiliyordum. Aceleyle karşı kaldırıma geçip yeni gelen otobüse bindim.

💦

Bilinmeyen: Yine ilk ben mesaj atacağım sanırım.

Nasılsın?

Ekin: İyi.

Bilinmeyen: Of Ekin.

Bu durumdan sıkıldım artık.

Bilmeden bir şey mi yaptım? Hâlâ ne bu tavırlar?

Ekin: İyiyim dedim ya.

Bilinmeyen: Nasıl olduğunu sormadım.

Ekin: Attığın mesajları tekrar oku. Orda nasılsın yazıyor.

Bilinmeyen: Ve sen de iyi dedin Ekin.

Ondan sonraki sorumun cevabını hâlâ alabilmiş değilim.

Ekin | Görüldü (10.11)

Bilinmeyen: Görüldü mü?

Eşek şakası mı yapıyorsun abi sen bana?

Ekin | Görüldü (10.12)

Bilinmeyen: Cevap ver gerizekâlı.

Ekin | Görüldü (10.12)

*

Sinirle alt dudağımı dişleyip, elimi saçlarımda gezdirdim. Bakışlarım karşımdaki bankta oturan Ekin'e kaydı. Yanındaki arkadaşları sohbet etmelerine rağmen kendisi kaşları çatık bir şekilde elindeki telefonu çevirip duruyordu. Bu tavırlarının nedenini bulduğum an da kafasını kırmayı düşünüyordum. Hiçbir şey yapmadığım halde yediğim muamelenin acısını ondan çok pis çıkartacaktım.

Okuldaki çoğu kişi kamp için hazırdı. Üçten fazla otobüs ayarlanmış, birkaç öğretmen de sorumluluk sahibi olmuştu. Sadece gelmeyen öğrencileri bekliyorduk o kadar.

Bakışlarım hâlâ Ekin'deyken telefonunda bir şeyler yaptı. Kısa sürede telefonum titrediğinde neler yaptığını anlayabilmiştim.

*
Ekin: Sensin gerizekâlı.

Her neyse sen de kamp'a geliyor musun?

Bilinmeyen: Sana ne.

*

Attığım mesaj bir an onu şaşırtırken bir süre elindeki telefonuna alayla gülerek bakıp dilini dudaklarında gezdirdi. Yüzündeki dumura uğramış ifadeye muzırca gülerek bakarken o sinirle elini saçlarında gezdirdi.

*

Bilinmeyen: Sen de mi sinirlenince saçlarını karıştıran tiplerdensin?

*

Gönderdiğim mesajı okur okumaz kaşları hızla havaya kalktı. Hemen sonra anında eğdiği kafasını kaldırıp meraklı bakışlarla etrafına bakındı. O anda ne yapacağımı bilemedim. Elimdeki telefonu hızla kulağıma dayayıp telefonun karşısındaki kişiyle sanki güzel bir sohbet ediyormuş gibi yüzüme güler bir ifade takındım. Dışarıdan sanki koyu bir sohbet içerisindeymiş gibi göründüğümden fazlasıyla emindim. Tabii benim telefonla konuşmadığımı en iyi bilen biri çıkmazsa.

"Telefonla konuşmadığını biliyorum,"

Bir süre yanıma oturan Ceyhun'a baktım. Sonra hızla telefonu kulağımdan çekip cebime soktum.

"Sen de geliyor musun?" dedim, söylediklerini ört pas ederek. Gülerek bana baktı.

"Evet," diyerek oturduğumuz bankın kenarındaki siyah valizi gösterdi.

"Canan nerde?" dedi, düşünceli bir sesle bana dönerek.

"Lavoboya gitti, hâlâ gelecek." diyerek, sıkılmış bir ifadeyle önce ona bakıp ardından bahçedeki koşuşan öğrencileri izledim.

"Ben bir bakayım," diyerek, ayaklanırken işaret parmağıyla siyah valizi gösterdi. "Gözün ayrılmasın," onaylarcasına kafamı sallayıp okula doğru ilerlemesini izledim.

Hocalardan biri herkesi çağırırken öğrencilerin tamamlandığını anlamıştım. O sırada Canan ile Ceyhun da gelirken sinirle Canan'a baktım. Onun için meraklanmıştım. Omuz silkip öndeki otobüse doğru ilerledi. Ceyhun da peşinden giderken göz devirmeden edemedim. İlerleyeceğim sırada telefonumun titremesiyle duraksadım. Öncelikle bakışlarımı etrafta gezdirip güvenli olduğunu varsayarak telefonumu cebimden çıkartıp mesajlara girdim.

*

Ekin: Beni mi dikizliyorsun?

Bilinmeyen: Belki.

Ekin: Sinir bozucusun.

Bilinmeyen: Senin gibi mi yani?

Ekin: Sana öfkeliyim.

Bilinmeyen: Neden?

Ekin: Nedenini bence gayet iyi biliyorsun.

Bilinmeyen: Hayır, bilmiyorum.

*

Gözlerim son attığı mesaja takılırken düşündüm. Bir şey mi yapmıştım? Gerçekten çıldıracaktım, söylemiyordu da ne olduğunu aptal. Derin bir soluk alıp vererek öğrencilerin toplandığı yere ilerledim. Fizikçi elindeki ufak kağıtla birkaç öğrencinin adını okurken herkesin istediği kişiyle oturamayacağını anlamıştım. Seslice nefes verip kiminle eşleştiğimi beklemeye başladım.

Ceyhun sınıftaki inek bir kızla eşleşirken Canan, Bengü ile eşleşmişti. Onun adına üzülmüştüm. Gerçekten de zor bir yolculuk geçirecektik. Neredeyse herkesin adı okunduğunda sıra bana gelmişti.

Hoca, "Okyanus," dedi, ve kısık gözlerini kâğıtta biraz ileriye kaydırıp eşleştiğim kişiyi söyledi. "Kamer," diyerek, soluklanmadan hızla başka birilerini okumaya devam etti. Şaşkın bakışlarla hâlâ hocaya bakıyor ve onun ismini söylediğinden beri alık alık olduğum yerde dikiliyordum.

Hadi ama!

Bu kadar da şanssız olamazdım.

Kamer'i tanıyordum. Okulun ilk senelerinde aynı sınıftaydık ve bir süre bana takıntılık yapmış ergenin tekiydi. Ne kadar yakışıklı olsa da hareketleri beni sinir ediyordu. Yanımda bir hareketlenme hissettiğimde hızla kendime gelip dua edercesine gözlerimi sıkıca yumdum.

"Evet Okyanus, uzun bir aradan sonra yine beraberiz." dedi, alay içiren bir ses tonuyla. Sıkıca kapattığım gözlerimden tekini açıp alttan alttan ona bakarken kahkalarla gülmeye başladı. Sinirle iki gözümü de açtığımda omzuna sert olabilecek şekilde omzumla çarptım.

"Ha ha, çok komik."

💦

Bölüm gecikti farkındayım ama bu aralar yaklaşan sınavım yüzünden yoğunum. Sürekli wattpad'e giremiyorum. Tabii sizi de bölümlerden mahrum bırakmamaya çalışacağım.

Neyse, hani oylar yorumlar? Sakın unutmayın.

Kendinize iyi bakın.

Çok seviliyorsunuz. 💜

-Yaren

Continue Reading

You'll Also Like

5.7M 262K 86
0537******* ; Yanıyorum Akif 0537*******; Söndürelim mi? Başlama Tarihi: Aralık 2021
36.7K 2.4K 56
"Özür dilerim..." "Sen gerçekten problemlisin." "Ne ben mi problemliyim?" "Tanıştığımızdan beri ya özür diliyorsun ya da teşekkür ediyorsun." "Çünkü...
114K 6.8K 39
Not: İlk kurgum olması nedeniyle birtakım hatalar mevcuttur. "Ben de özledim," diyerek sağ elini saçlarıma yerleştirip okşamaya başladı. Bu davranışı...
3.4K 136 10
Berk artık çok yorulmuştu