ACİZ

By ruhumikrop

6.1K 222 38

"Aslında bir yanım çok pişman" dedi sigarasının dumanı dudaklarının arasından sızarken. Hepimiz onu anlayabil... More

merhaba darçın
bindik bir alamete...
hala inanamıyorum...
Leyla başıma açtın türlü belayı
Rüya mı? Gerçek mi?
yabancı aydınlık
Merhaba yeni kimliğim
vefasız piç
Çince teşekkür = Türkçe işkence
Kabulleniş...
Yeni Hayat
büyük buluşma
kesik
yine yeni hayat
Varlık içinde yokluk.
dövme
Başa geç gelen akıl
Başa geç gelen akıl 2
Tercih
tercih 2
Anlaşma-ma
Takdim
Puzzle'dan Parçalar
Kriz
Kriz 2
Anlaşma
Metres
Leymi
Tadı Belirsiz Gerçekler
Okuyucularımdan rica :)
Dönüm Noktası +18
Dönüm noktası 2
Dönüm Noktası 3
Sefa(let)
Saltanat
Gelecek Bölümlerden
Saltanat2 +18
Kaan
Yıkılma1
Yıkılma 2
Yıkılma 'son devir'
gelecekten...

Dönüş

136 5 0
By ruhumikrop

Kenzhi'den

Kaiyi ilk defa bukadar savunmasız görüyordum. O kızdan başka hiç kimse Kaiye böyle davranamamıştı. O kızı kıskanıyordum. Abimin üzerinde benden daha fazla etkisi olmasına dayanamıyordum.

"Yaşananlar meydanda. Başarısızlığınız güneş gibi parlıyor. Abimin -Chang ailesinin genç liderinin- canını defalarca tehlikeye attınız." çalışanların hepsini etrafımda çember halinde toplamıştım yörüngemde dönerek ve her kelimeyi her birinin gözlerine ölümcül bakışlar göndererek söylüyordum.

"Tanrıya şükürler olsun ki o hala sağlıklı bir şekilde nefes alıyor. Aksi durumda şuan, kopan organlarınızdan hangisinin kime ait olduğuna dair kumar oynuyor ve çok eğleniyor olurduk." ani bir dönüşle arkamdaki adamın boğazına yapıştım.

"Sen eğleniyormusun?" ismini bile bilmediğim adamın her bir hücresi titriyordu. Ellerimi çekerek etrafımda dönmeye devam ettim.

"Ben hiç eğlenmiyorum!" kükreyişimle bayan personeller hafif sıçradı.

"Kimin silahıydı o?" ses cıkmadı.

"O silahın sahibi bir adım öne çıksın!" şansıma az önce boğazladığım adam öne ürkek bir adım attı. Anında bir kahkaha koyverdim. Daha çok sinir patlamasıyla atılan bir kahkahaydı.

"Nasıl becerdin bunu?"

"E-efendim b-beklemediğim bir anda bir hareket yaptı." Lamia gibi bir kızın iyi eğitimli birinin elinden silah alabilmesine anlam veremiyordum.

"Silah elimdeydi. Yanıma geldi yabancı dilde bir şeyler sordu. Sonra..."

"Neyi bekliyorsun gerizekalı!" bu kükreyişimde hemen hemen hepsi yerinden sıçramıştı.

"Aniden dizlerini kırıp elini o-orama uzatarak ö-öpücük atar gibi bir ses çıkardı." gülmeye başladım ama bu sefer gerçekten komik gelmisti. Nasıl bir hareketti bu böyle? Gülmeye devam ederek

"Hepiniz kovuldunuz. Siz fahişelerde dahil." dedim ve Kaiye bakmaya çıktım. Lamia ona ne dediyse hem üzgün hem de mutlu görünüyordu. Tanrım bu kız abime ne yapıyordu böyle?

Kai'den

"Herşey için teşekkür ederim. Sen harikaya yakın bir adamsın. Hmm çok değil ama..." kıkırdamasinı bastırarak. "Kendine çok iyi bak ıslak saçla dışarı çıkma."

deyip kollarımın arasından süzüldü. Bedenimi saran alev de onunla birlikte uçup gitmişti. Bütün o yaptıklarıma rağmen benim 'harikaya yakın' bir adam olduğumu söylemisti. Duş aldıktan sonra saçlarımı kurutmadiğımı farketmiş olması benim için sürpriz olmustu ve tabi benim hastalanıp hastalanmamamı önemsemesi...

Ama gitmişti işte. Üstelik Huana daha yemek yapacaktı. Belki romantik bir yemekten sonra sevişirlerdi. Kahretsin! Sevişemezlerdi!

Ona aşık değildim bunun üstesinden gelebilirdim. Geceyi birlikte geçirdiğimiz yatağa şimdi tek başıma yatmak, onun kokusunu duyup ona dokunamamak zor olsada alışabilirdim.

"Kai uyuyor musun?"

"Defol Kenzhi!"

"Bütün çalışanlarını kovdum benimkilerden takviye yaptım Feng yeni adamlar gönderecek. O süreçte ben de sevgili abimin yanında kalacağım."

"Evimden siktir olup git Kenzhi!" sırtım hala ona dönüktü. Yatağa oturdu ve elini saçlarımda gezdirdi.

"Aaa hadi ama ağlama kızım. O sana göre degildi." terkedilmiş bir genç kızı teselli eden anne gibi konuşmuştu. Oturma pozisyonuna geçerek.

"Uykumu siktin Kenzhi. Bir daha böyle konuşursan ağzınla burnuna yer değiştirtirim."

"Lider Kai geri döndü!" benimle dalga geçiyordu fakat bana en önemli görevimi hatırlattı. Bu yılki kabul sırası bizdeydi ve benim çoktan hazırlıklara başlamış olmam gerekirdi.

Lamia(Leyla)'dan

"Neden gözlerimi bağlamadın?"

"Neden gözlerini bağlayayım?"

"Kai öyle yapmıştı."

"O Kai ben de Huan."

"Ah memnun oldum ben de Leyl...Lamia." Siktir! azkalsın açık veriyordum. Öğrenmelerinin benim açımdan bir sakıncası yoktu ama bunlar ailecek psikoparonomanyaktı! Bir kez güvenleri sarsılsa sittin sene bana inanmazlardı.

"Ne dedin?"

"Akşama ne pişirsek diyorum."

"Sana aldığım eşyaları verdiğim gece bir yemek yapmıştın o çok güzeldi."

"Mantı mı?"

"Mantı?"

"Ağzının tadinı biliyorsun gavur oğlu gavur." dedim Türkçe olarak.

"Anlaşabileceğimiz iki dil varken neden benim anlayamadığım bir dili tercih ediyorsun?"

"Huan ne kadar uzun bir cümle kurdun öyle?" dedim şaşkınlıkla. Huanla sohbet ediyor olduğumuzun farkına sonradan vardım. Evinde kaldığım süre boyunca toplam sohbetimizden daha fazla sohbet etmiştik.

"Huan başına güzel bir şey mi geldi?"

"Aslında hem güzel hem de kötu olarak iki şey geldi." dedi ve gözlerini yoldan ayırarak bir kaç saniyeliğine bana baktı. Çin sokaklarında ilk defa dolaşiyordum. Yağmun ıslattığı camdan dışarıyı görmek ne kadar zor olsa da dışarıda büyuk bir kalabalığın ve yaygın bir koşuşturmanın olduğunu görebiliyordum. Büyük bir kapıdan içeri girerken

"Evet artık gözlerini bağlayabilirz." dedi Huan benimle kafa bulduğunu anlamayarak

"Ah yapma Huan yağmurdan hiçbir şey görünmüyor zaten" dedim. Arabayla yaklasık bir kilometre ilerledikten sonra karşımıza gösterişli villa tarzı bir bina çıktı. Binanın arka tarafına yöneldik ve hiç beklemediğim bir yerden garaj kapısı açildı. Arabayı parkettikten sonra kapıya ters yönde ilerledik. Derinden hareketli müzik sesi geliyordu. Elektrik panosu gibi bir kapının önünde durduk. Huan kapının kilidini açtı içeri girdi ve elimi tutup beni çekti. Cebinden kart çıkarip yan tarafta duran küçük bir bölmeyi açti. Meydana çıkan ekrana kartı okutup sifre girdi ve asansör kapısı gibi bir kapı açıldı. Asansörde sadece yukarı ve aşağı tuşları vardı. 'Demekki sadece iki kat arasında çalışıyor.' diye düşündüm üstün zekamı kullanarak. Asansörden inince inşaat halindeymiş gibi görünen bir holle karşılaştık holden sağa ve sola uzanan iki koridor vardı sol koridorda ilerledik tekrar kart okutma işlemleri sonunda evin içine girebildik.

"Aman Ya Rabbim!" dedim anadilimde ve Çince devam ettim

"Huan burası senin evin! Benim kaldiğım ev burası! Beyaz Saraya kaçak giriş yapıyoruz sanmıştım." Huan kahkaha attı. Bir süre sonra dudaklarıni aralayarak

"İşte bu yüzden o kemerle dayak yedin." dedi. Gözleri dolmuştu.

"Bukadar güvenlik önlemine rağmen birilerinin seni ve o doktor bozuntularını evime sızdırdıklarını düşündüm. Onlar kaçtı cezayı sen çektin." Gözlerinden yaş damlamak üzereydi. Büyük şaşkınlık içerisindeydim Huana ne olmuştu 'belkide benden hoşlanıyordur' diye düşündüm.

"Çok özür dilerim." sesi sonlara doğru kısılmıştı. Kollarımı boynuna dolayıp

"Regl günün mü yaklaştı?" dedim ve aynı anda kahkaha attık.

Akşam muazzam bir sofra kurdum. Huanin keyfi oldukça yerindeydi. Yemeğin ardından önüme sigara paketi koydu. O anda gözlerimden duman çıktığına yemin edebilirim...

"Hey biz Türklerde bir laf vardır." dedim ve çincesimi daha iyi olur ingilizcesimi diye kafamda tartmaya çalıştım

"Türkler bu laf olaylarında iyi değil sanırım." dedi ve kahkaha attı.

" Senin algılayamama ihtimalini düşünerek hangi dilde söylemem gerektiğine karar veremedim." dedim 'Ah inanamıyorum' edasıyla kafasını iki yana sallayarak kahkaha attı. Huan ona laf sokmamdan keyif alıyordu ve şu haliyle müthiş çekiciydi.

"İster zengin ol ister fukara, her yemekten sonra yak bir sigara." dedim hem çince hem de ingilizce olarak.

"Ataların sağlık konusunda hassasmışlar." dedi kıkırdayarak.

"Atalarımı karıştırırsan senin açından kötü olur." dedim imalı bir sırıtışla.

O akşam Huanın artık sürekli olarak Kailerle iş yapacağını, evin üst katında bir bar olduğunu fakat son teknoloji ses sistemi kullanıldığı için eve ses gelmediğini, Chang ailesi geleneklerini ve neden saklı kalmak zorunda olduğumu öğrendim.

*

*

*

Üç hafta geçmişti. Üç haftadır Kaiyi görmüyordum. Üç haftadır Huan eve çok az geliyordu geldiğinde de bazen yemek yiyip bazende hemen yatıyordu. Tüm günüm

spor yapmakla ve çincemi geliştirmekle geçiyordu.

"Lamia regl dönemin yaklaşıyor bu ay da geçen ayki gibi olmayacaksın değil mi?" Huanın aniden sorduğu soruyla yüzüm kıpkırmızı olmuştu.

"Küçük bir kız çocuğu gibi davranmayı kes lütfen." dedi kızıyormuş gibi yaparak.

"Huan nasıl olacağıni nereden bileyim." dedim utana sıkıla. Normalde bukadar utanmazdım.

"Yarın Kai ve Kenzhi gelecek belki bende onlarla aynı saatte getirim." uzun zaman sonra Kaiyi görecegim için heyecanlanmıştım.

"Lamia istemiyorsan bir bahane uydurabilirim."

"Hayır gelsinler. Çok iyi olur bu."

Uzun zamandan beri ilk defa erken kalkmıştım. Akşam için hazırlanmalıydım. Çeşit çesit yemekleri pişirdikten sonra duşa girdim. Kainin evinden döndükten sonra Huanın odasina yerleşmiştim. Huan büyük salonunda kendisine oda olacak kadar bir köşeye duvar ördürüp oraya yerleşmişti. Artık onun devasa yatağı bana aitti ve tabiki dolabı da. İşte o dolabın karşısında kıyafet secmeye çalışirken kapıdan sesler geldi.

"Lamia biz geldik!" heyecandan havluyu yere düşürdüm. Tam o sırada kapım açıldı ve içeri tişörtünü başına kadar sıyıran ve şaşkınlıkla donup kalan o adamı gördüm.

Continue Reading

You'll Also Like

117K 5.9K 20
İnsanların çoğunluğunu gıcık eden şey ebeveynlerin çocuklarının hayatlarına burunlarını soklarıydı. Avbanu'da bu durumdan gıcık alan insanlardan biri...
Gökperi By Berfu🎀

General Fiction

35.1K 1.6K 17
Başlama tarihi: 11/04/2024🎀 ... Kalbimizde vazgeçişler ve yenilgiler. Ruhumuzda geçmişten kalan izler ve kapanmayan yaralar. Gözlerimizde solan umut...
773K 43.7K 36
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
Zeynep By Jutenya_

General Fiction

552K 38.9K 34
Güzeller güzeli Zeynep... İki adam ve bir kadın. Afran'ın mutlu olmak istediği tek masal prensesi Zeynep'ti. Zeynep'in masalında aşık olduğu prens...