YILDIZIM

By ayseklncr

9.4K 407 286

15.11.2015 Kitabımın yayına başlama tarihi! Genç bir kız bir yıldıza aşık olursa ne olur? Peki ya onu kaçırı... More

TANITIM
1. Bölüm
DUYURU
2. Bölüm( Dilay Mayın'ın kaçırma sınavı)
3. BÖLÜM( Halı arasında bir Can Sancak)
4. Bölüm( Dünyam)
5.Bölüm- Gitme
6. Kabul mü?
7. Bölüm- Nerede?
8. Bölüm- Sürpriz
9. Bölüm- Neredesin?
10. Bölüm- Çıkmaz sokak
11. Bölüm- AŞK İZİ!
12. Bölüm- Aşk Bir Büyü *_*
13. Bölüm- Seni Görmek İstemiyorum!
14. Bölüm- YILDIZIM ^_^
15. Bölüm- Kaybedemem
16. BÖLÜM
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21.Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. BÖLÜM
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30.Bölüm
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. Bölüm
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
FİNALLLLL

38. BÖLÜM

137 6 0
By ayseklncr

****

DİLAY MAYIN

Acı dolu gözleriyle sarsıldım. O mutsuz olduğu an bende mutsuz oluyorum. Ve şimdi karşımda yıkılan Can'ı görüyordum. Sırf o üzülmesin diye sakladığım gerçekler bir bir yüzüne vurulmuştu. Sarsılan bedeni yorgun halde Eren'e döndü.

"Sen... Neden bana anlatmadın? Neden?"

Eren telaşla Can'a birkaç adım attı.

"Üzülme istedim. Zaten çok yaralıydın kardeşim. Bir de bunları duyup darma duman olmanı istemedim."

Can nefreti gözlerine, yüzünün her bir santimine doldururken "Herkes sussa da sen susmayacaktın Eren! Eğer benim kardeşimsen anlatacaktın!" diye haykırdı. Endişe ile Can'ın sol koluna iki elimle yapıştım.

"Can yapma!" dediğimde beni umursamayıp Eren'e öfkesini kustu.

"Anlatmalıydın. Bu sana hiç yakışmadı Eren! Hiç yakışmadı! Artık benim kardeşim değilsin! Artık Can SANCAK'ın kitabında Eren SANCAK yok! Yok! Yok!"

Can beni de orada öylece bırakıp bir hışımda salondan çıktı. Eren kendinde değildi.

"Abi?" dese de Can'ın boşluğuyla karşı karşıya kaldı. Onlar için çok üzülsem de daha fazla duramadım. Can'ın peşinden koştum.

"Can! Can!"

CAN SANCAK

Duyduklarım canımı yakıp geçen ateş gibi.

Yıllarca hayal ettiğim, duyduklarım onun mutlu bir hayat yaşamış olmasıyken, şimdi öğrendiğim gerçek yaralıyordu beni. Benim sevmelere bile doyamadığım kadın aylarca acı çekmişti. Ben o yaralanmasın, incinmesin diye ortadan kaybolurken, o yaralanmış, incinmişti. Bu nasıl bir kaderdi? Bu nasıl bir acıydı? Dışarı apar topar çıkınca bir kaldırıma çöküverdim. Nisan yağmuru yeryüzünü sırılsıklam etmişti. Bende ıslanıyordum. Gözyaşlarımı tutamıyordum.

İki elimle yüzümü kapadım. Hıçkırıklarıma boğuldum. Kalbimdeki sessiz çığlık kulaklarımı sağır ediyordu. Kaybolmuştum kendi acılarımda. Yüreğim alev alev yanarken duydum sevdiğim sesini.

"Can! Can neredesin?"

Beni arıyordu. Korku doluydu sesi. Biliyorum yine korkuyordu güzel gözlüm. Beni kaybetme fikri onu yakıp yıkıyordu. Gözyaşlarımı duran yağmurda hızla kurulayıp ayağa kalktım. Beni böyle yıkılmış görmemeliydi. Daha fazla canı yanmamalı. Üzülmemeli. Sağıma başımı çevirdiğimde arkası dönüktü. Yola adım atmış, etrafa bakıyordu. Beni görmüyordu gözleri. Hıçkırıklarının sesini ta buradan duyuyordum. Sonra da karanlığı aydınlatan bir ışığı fark ettim. O ışık delimi aydınlatıyordu. Dilay korku dolu gözleriyle karanlığın arasında beliren arabaya bakarken ona koştum. Sol kolundan tuttum son anda. Korku öylesine iliklerime kadar işlemişti ki, beynim donmuştu.

Onu bana çektim. Yüzünü göğsüme korku ile sakladığında sımsıkı sarıldım. Kumral  saçlarının kokusuna gömdüm yüzümü. Gözyaşlarımla da sessizce süsledim saçlarını.

"Korktum..." diye fısıldadım.

"Seni bir kez daha kaybetmekten ölesiye korktum."

Hissetmişti ağladığımı. Tedirgince başını kaldırmak istediğinde sol elimle başını tutup engel oldum.

"Kaldırma kafanı! Sakın beni böyle görme!"

Dilay sinirlenmişti.

"Saçmalama Can!" derken hızla başını kaldırıp nemli gözlerime baktı. Artık nasıl görünüyorsam, gözlerine koca bir acı oturdu. Biliyorum kıyamıyordu bana. İki eli ile gözyaşlarımı kurulamaya çalıştı. Defalarca da "Ağlama yıldızım. Sana ağlamak yakışmıyor. Ben senin hep gülümsemene, içimi ısıtmana alışkınım." dedi. O an daha çok anladım ona olan sonsuz aşkımı. Onsuz yaşamak cehennem ateşlerinin ortasında zincirli tutsak olmak gibiydi. Ruhum öfke doluyordu. Ona ulaşmak için zincirlerimi çekiyordum. Sonunda kırdım tüm zincirleri. Beni yakan kor ateşleri umursamadım. Koştum aşk kokan kadına. Sımsıkı sarıldım tüm benliğine. Anlaması zor gelen her şeyi sonunda anladım. Ve bu kez yemin ettim. Bir daha asla onu bırakmayacağım. Asla!

"Bu kez gitmek yok bebeğim. Bu kez sensiz bir sabaha daha uyanmak yok. Bu kez kaçmak yok acılardan. Bu kez sen varsın. Tüm benliğime yayılan sevginle tam yanımdasın."

Bu sözlerim ona hayat verdi. Gülümsedi içimi aydınlatarak. Mutluluğun var olduğuna inandım bir kez daha. Aşk kokan kadına baktım doyarak. İçimdeki korku dolu, acı dolu Can'ı bu gece ellerimle yok ettim. Yeniden doğdum onunla.

SİNEM TUNAHANLI

Gözlerimi hastane odasında araladım. Etrafımdaki her şey değişmiş olsa da içimdeki acı olduğu yerdeydi. Zaten ihanetin acısının silinip kaybolmasını kim bekleyebilirdi ki? Hala olduğu yerde duran acıma birkaç damla gözyaşı armağan edip doğruldum. Şimdi fark ettim. Oda da benden başka biri daha vardı. Bir adam. Endişe ile gözlerime bakıyordu.

"İyi misin?" dediğini işitir gibi oldum. Başım ağrıyordu. Elimi alnıma götürdüğümde bant olduğunu fark ettim. Yaralamıştım demek ki.

"İyiyim..." dediğimde adam ceketimi koltuktan alıp bana yaklaştı.

"Siz iyisiniz. Korkulacak bir şey yok. Doktor söyledi." dediğinde başımla onaylayıp "Tamam. O halde gitmem gerek." dedim. Adam burukça gülümsedi.

"Ben sizi evinize bırakayım."

Kabullendim. Zaten tek başıma gidecek gücüm yoktu. O ev artık yaşanılmazdı. Hele de Eren'e aitken...

Gözlerimde biriken damlalara direnemedim. Adam merakla bana bakıyordu. Ne demeliydim ona? Kalbimi yaralayan birileri var. Acı çekmeyi defalarca bana öğretiyorlar. İki kuzen, ikisi de duygularımı umursamadılar mı demeliyim? Belki de susmalıyım. Adam ruhumdaki kırıkları fark etmişti. O yüzden sormadı. Çünkü biliyordu. Eğer bana bir şey sorarsa kalbimdeki yaralar kendini orta yere bırakacaktı. Gözlerimde biriken deli yağmurlar, aşkın son izlerini haykıracaktı. O yüzden dokunmamalıydı bana. Dokunursa acıya dayanma büyüsü bozulacaktı. Yenilecektim aşkın ölümcül acı hastalığına.

Gece son bulurken evin kapısıyla bakışıyordum. Adam sağ kolumdan sağ eliyle tutarken, sol kolunu belime dolamıştı. Düşmemem için sımsıkı tutuyordu beni. Çünkü bıraksa dizlerim üzerine yıkılıp ağlayacaktım. Kusacaktım içimdeki tüm zehri mermere...

Adamın yardımıyla eve girdim. Topladım tüm eşyalarımı. Adam merakla "İyi görünmüyorsunuz." dedi. Gözlerimdeki hüznü silemedim ona bakarken.

"İyi olduğumu kim söyledi ki?"

Adam susup bana yardım etti. Belli ki sözlerim onu da üzmüştü. Anlamıştı bende yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu.

EREN SANCAK

Can'ın kalbini kırmıştım. Ondan bir şeyleri saklamam hiç iyi olmamıştı. Ona göre haksızdım. Ama kendimce de haklı sebeplerim vardı. Onu korumak istedim. Çünkü biliyordum ki Dilay'ı o halde görse mahvolurdu. Eda'dan sonra bunu kaldıramazdı. Onu acı içinde görmek istemedim. Sonraları ise onları birleştirmek istedim. Can'a her şeyi anlatıp tekrar buraya gelmesini sağlayacaktım. Ama olmadı. Dilay hayatına Rüzgâr ile devam etme kararı almıştı. Belki öfkedendi bu kararı belki de sevgiden. Bunu bilemedim. O yüzden de yine her şeyi Can'dan sakladım. Efkârın kucağına atmıştım kendimi. Düşünceler içinde odama gelip koltuğa çöktüm. Nazan da ofisimde soluğunu aldığında görmezden gelemedim onu. Telaşlı gözlerinde hapsoldum yine. Neden daha önce fark etmemiştim? Neden ona sımsıkı sarılmamıştım? Aptaldım ben! Hem de koca kafalı bir aptal!

Nazan yanıma gelip sol yanıma oturdu. Güzel gözlerinde kayboldum. Unuttum kendimi. Unuttum her şeyi.

"Üzülme Eren."

Sen yanımdayken ben üzülmem ki...

"Bir şeyler söyle Eren."

Çok pişmanım sarı cadı.

"Sen suskun kalınca korkuyorum."

Gözlerine bakınca çığlık atmak, göğe taşa aşk bakışlı sarı cadımı  haykırmak istiyorum. 

Bir büyünün içinde kaybolmuştum. Bana bir şey yapmıştı. Tarif edemediğim bir şey. Bu cadı baya tehlikeliydi. Yenilmesi imkânsız. Ne saçmalıyorum ben? Yenmek isteyen kim? Ele geçirsin beni. Onda kaybolsun ruhum...

NAZAN DERE

Yanağımda hissettim dudaklarını. Hangi ara bana bu kadar yaklaşmıştı? Hangi ara bu kadar korkaktı bakışları. Geri çekildim hiç istemesem de...

Buna mecburdum. Gözyaşlarım yanağıma dökülürken hızla ayaklandım.

"Yapamam..." derken onun korkak bakışları karşısında odadan koşarak çıktım. Bunu yapamazdım. Evlenmek üzereydim. Hem de Eren'in kuzeniyle. Bu hafta sonu nişan hazırlıkları yapılıyordu. Ve ben Eren'e âşıktım. Hala deli gibi ondaydı aklım. Kendimi dışarı attığımda yakıştıramadım. Yaptıklarım bana yakışmıyordu. Eren Sinemleydi. Ve Sinem dostumdu. Ben ise onun sevdiği adama âşıktım. Olamaz! Bunu yapamam! Unutmalıyım onu! Unutmalıyım!

DİLAY MAYIN

Gözlerimi yeni bir sabaha çok güzel araladım demek isterdim ama öyle olmadı. Tuna yine beni çıldırtmıştı. Bacağımdan tutup beni yataktan çekti. Çığlığı bastığımda gıdıklamaya başladı. Manyak bu çocuk cidden!

"Tuna dur! Ya kardeşim beynine vurdurtma şimdi!" diye cırladığımda turuncu saçlarını çekiştiriyordum. Arada da kahkaha atmadan duramadım. Şu halimiz dünyaya bedeldi. Canım kardeşim mutlulukla benden uzaklaşıp, yüzünü buruşturdu. Diğer yandan da elini başına koyup "Ya abla ne yapıyorsun? Gitti saçlarım! Kel kaldım! Buse benimle evlenmez artık!" dediğinde duraksadım.

"Ne... Ne? Evlenmek mi?" dediğimde başıyla onayladı.

"Buse'ye evlenme teklifi edeceğim. Artık zamanı geldi." Dediğinde cırlayarak zıpladım. Tuna iki eliyle kulaklarını bastırıyordu.

"Manyadın yine ha! Sus kız! Sussana!"

Ben hala cırlıyordum.

"Tuna evleniyor! Turuncum evleniyor!"

"Şeytan diyor ki al terliği vur ağzına! Abla bir sus! Sus tüm mahalle duyacak!"

"Duysunlar! Düğün evi burası! Leyley hanımey!" ben halay moduna geçtiğimde Tuna oflayarak odamı terk etti. Bende peşine düştüm. Ama hala halay başıydım maşallah! Ta ki Can'ı kapıda görene kadar...

Merdivende dona kalırken az kalsın düşüyordum. Güçlükle merdiven kenarından tutunup saçlarımla kızaran yanaklarımı saklamaya çalıştım.

"Ihım! Şey... Ben gidip üzerimi değişeyim." deyip odama fırlamam bir oldu.

Bu duygu çok başkaydı. Tekrar onunla olmak, gülümsemesini izlemek, muhteşem kahkahasını kulaklarımda duymak müthişti. Onu anlatmak, ona duyduğum aşkı tarif etmek çok güçtü. Çünkü onun yeryüzünde eşi benzeri yoktu. O tekti. Eşsizdi...

CAN SANCAK

Ben yaşanmamamış sayamadıklarım yüzünden gitmiş bir adamdım. Dilay Mayın ismini her duyduğumda tüm hücrelerimin yanma hissinde kurtulamayıp, odalara sığamayan bir adam olmuştum. Nedense bu deli kızın adını her işittiğimde ölüp ölüp dirilmiştim. Zaten onu severken ne hale geleceğim diye de çok düşünmemiştim. Çünkü sonu düşünülen, acı çekmekten korkulan aşklar gerçek değildir. Bana göre aşk anlık ama sonsuzdur. Zamanı durduran bir zaman bükücü, eşsizdir. Aynı kalpte buluşmak gibidir. Onu sevmek başkadır işte. Anlatması mümkün değil. Vazgeçmesi imkânsız.

Continue Reading

You'll Also Like

48.3K 1.2K 43
Ömİl i sevdiğim için burdayım burada daha önce vardım hikaye yazmaya yeni başladım
3.4M 126K 70
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
499K 12.2K 53
Korkuyorum... Ya biri varsa hayatında. Unutmuş olabilir miydi her şeyi. Benim hayatım hâlâ onun bıraktığı gibiydi her şey aynıydı. peki ya o, o ne ya...
1.7M 76.1K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...