YILDIZIM

Av ayseklncr

9.4K 407 286

15.11.2015 Kitabımın yayına başlama tarihi! Genç bir kız bir yıldıza aşık olursa ne olur? Peki ya onu kaçırı... Mer

TANITIM
1. Bölüm
DUYURU
2. Bölüm( Dilay Mayın'ın kaçırma sınavı)
3. BÖLÜM( Halı arasında bir Can Sancak)
4. Bölüm( Dünyam)
5.Bölüm- Gitme
6. Kabul mü?
7. Bölüm- Nerede?
8. Bölüm- Sürpriz
9. Bölüm- Neredesin?
10. Bölüm- Çıkmaz sokak
11. Bölüm- AŞK İZİ!
12. Bölüm- Aşk Bir Büyü *_*
13. Bölüm- Seni Görmek İstemiyorum!
14. Bölüm- YILDIZIM ^_^
15. Bölüm- Kaybedemem
16. BÖLÜM
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21.Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. BÖLÜM
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30.Bölüm
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. Bölüm
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
FİNALLLLL

36. BÖLÜM

118 5 0
Av ayseklncr

BU BÖLÜM EREN VE NAZAN'dan :D POSTERİ BEN YAPTIM UMARIM BEĞENİRSİNİZ^_^

BÖLÜM ŞARKIMIZ MEDİADA :D (SON İKİ GÜNDÜR KEŞFETTİM VE ÇOK BEĞENDİĞİM BİR SES)

İYİ OKUMALAR:D


*****

NAZAN DERE

Aşk; uzun süredir korktuğum bir duygu. Kalbimden uzun süredir uzak tutmaya çalıştığım ama bir türlü beceremediğim bir sancı. Onu çok sevmek, özlemek benim için rutin hale gelmişti. En kötüsü de onu her gün bir başkasıyla görmekti. Kaçamıyordum bundan. Her gün ikisini görmek zorundaydım. Çünkü Eren ajansın başına geçmişti. Ve Sinem bizim gruba katılmıştı. Hangi ara olmuştu bilmiyorum ama Eren'e âşık oluvermişti. Sonra da bir anda çıkmaya başladılar. Ve ben susup kaldım. İnkâr etmeye çalıştığım duygularımı tam da onları el ele gördüğümde anladım. Sanki gerçekler bir tokat gibi yüzüme çarpmıştı. Şaşkındım. Yaralıydım...

Onlar sevgili olalı tam iki yıl oldu. Kocaman iki yıl! Ben aşkımı iki yıl önce anladım. Ama o an çok geçti. Geri dönüşü olmayan bir yola girmiştik. Üstelik Sinem ile de çok yakındık. Onu çok seviyorum. Dilay'dan bir farkı yoktu benim için. İkisi de canımdı. Ama aşk denen bu illet beni ele geçirince kabuğuma çekildim. Eski neşeli Nazan'ı kaybettim. Ve aşkı asla dillendirmedim. Ama iki yıldır her gün acı içindeyim. Öyle ki artık baş edemez haldeyim.

Düşüncelerim yine beni ele geçirmişti. Ve bir an olsun ara vermeden ajansın dans salonunda antrenman yapıyordum. Hem de hiç ara vermeden. Kan ter içinde kalmıştım. Gözlerim aynadaki öfkeli yüzümdeydi. Saniyeler geçtikçe öfkem dansıma da yansıyordu. Öyle ki sağ ayak bileğimi burkup sert bir şekilde yere düşmekten Kendimi koruyamadım. Gözyaşlarım daha da artarken bir el sağ omzuma dokundu. Tenimde hissettiğim sıcaklık ile duraksadım. Kirpiklerimden süzülen yaşlar yanağımı ıslatırken merakla başımı kaldırıp elin sahibine baktım. Ve duraksadım uzun süre. Eren endişe ile bana bakıyordu. Sarı saçları dağınık, kirli sakalı ve ciddi giyimi ile tam yanımdaydı.

"İyi misin?" derken yere çöküp bileğime dokundu. Susup kaldım yine. Sadece onun endişeli tavrını ve bana kızmasını izledim. Sonra yine kendimi kötü hissettim. İçimdeki acıdan kurtulamadım. En kötüsü de kalbimdeki aşk girdabına düşüp kalmamdı. Issız gözlerinde kendimi cezalandırmaktı. O benim için umutsuzdu. Başkasına ait olan bir adam... Yine de onunla yürümek istemek suç muydu? Yine de onunla nefes almayı hayal etmek kötü bir şey miydi? Kötüydü değil mi? Suçtu yaptığım. Gün sessizliği kovalarken, tüm gerçeklerin ortasında çırılçıplak kalmıştım. Acı içinde ayaklandım. Ayağım hala ağrıyordu ama umursamadım. Eren endişe ile "Dur! Ne yapıyorsun? Ayağını incitmişsin, böyle basamazsın!" dediğinde derin nefes alıp soğuk bakışlarımı ona sundum.

"İyiyim ben. Yürürüm!"

"Nazan neden bana karşı böylesin? Bilmeden seni kıracak bir şey mi yaptım?"

"Hayır! Bir şey yapmadın." Dediğimde hala öfke ile ona bakıyordum. Biliyorum beni sevmemek onun hakkıydı. Ama ben hala ona kızıyordum. Ve buna engel olamıyorum. Eren derin nefes alıp iki eliyle kollarıma dondu. Gözlerimi kapamadan duramadım. Onu kalbimin derinliklerinde hissettiğimde yeniden gözlerimi araladım. Koyu kahveleri şaşkındı. Neden şaşırdığını yanağıma dokunduğunda anladım. Gözyaşlarımı kurulayıp "Neyin var senin? Neden bana karşı bu kadar soğuk oldun? Eskiden böyle değildin. Eskiden beni görünce başka yöne bakmazdın. Söyle Nazan, neden benden nefret ediyorsun? Neden?" dediğinde derin nefes aldım.

"Senden nefret etmiyorum. Zaten sorun da bu..." dediğimde dondu. Bende bana acı veren ellerinden kurtulup arkamı ona döndüm. Uzaklaşmaya başladığımda "O zaman neden benden uzaksın buzlar kraliçesi?" dedi. Cevabı sadece kendime verdim.

"Çünkü seni seviyorum..."

O bunu asla duymamıştı.

EREN SANCAK

Kalbimde beni talan edip duran bir şey vardı. Kurtulamıyordum. O gerçeği duymazdan gelmeye çalışmak çok zordu. Nazan'ı aklıma takıp durmak çok saçma değil miydi? Ama nedense bundan kendimi alamıyorum. Her gün burada antrenman yapıyor. Ve ben her gün onu gizlice izliyorum. Her hareketini aklıma kazıyorum. Neden bilmiyorum. Ama tek bildiğim şey ben kendimi hep onun yanında buluyorum. Nazan iki yıldır bana uzak. Bir anda aramıza benim görmediğim ama bir türlü aşamadığım buzdan bir duvar ördü. O yüzden ona buzlar kraliçesi demeye başladım. Sarı cadı beni dinlemiyor bile. Şimdi de arkasını dönüp gitti. Derin nefes alıp salondan çıktım. Ofisime geçtiğimde Sinem içeri girdi. Gülümseyerek koşup boynuma sarıldı.

"Aşkım ne yapıyorsun?" dediğinde ona merakla baktım.

"Halimi görüyorsun Sinem." dediğimde sıkıntıyla benden uzaklaşıp yüzüme baktı.

"Yine neye kızdın?" dediğinde derin nefes alıp koltuğa çöktüm. Hala buzlar kraliçesini düşünüyordum. Bileği ağrıyor muydu? Nereye gitti? Aklım allak bullakken Sinem "Dilay'ı Can kaçırdı değil mi?" dediğinde derin nefes alıp "Evet." dedim. Sinem merakla gelip yanıma oturdu. Sol elini omzuma koyup "Neden kızgınsın? Eren neyin var? Bir süredir bana uzaksın." dediğinde gözlerimi ona çevirdim.

"Kafam çok karışık." dediğimde Sinem gözlerini gözlerimden kaçırdı.

"Ne saçmalıyorsun Eren?" demekle yetindi.

"Yok, bir şey hayatım. Yok." deyip ona sarıldım. Kafamdaki tuhaf düşünceleri bir tarafa bırakamazken "Canım benim çıkmam gerek. İşim var." deyip Sinem'den uzaklaştım. Sinem şaşkınlıkla bakarken alelacele ayağa kalkıp koşmaya başladım. Ne yaptığıma dair hiçbir fikrim yoktu. Kendimi Nazan'ın arkasında buldum. Ona bir şeyler söylemeye hazırlandığımda tam önünde bir araba durdu. Nazan hiç beklemeden arabaya bindiğinde şoför koltuğunda oturan kişi kanımı dondurmaya yetmişti.

"Batu?"

Aklım karman çorman olurken kuzenimin (Teyzesinin oğlu) Nazan ile nasıl bir ilişkisi olduğunu düşünmeye başladım. En kötüsü de onlar giderken kendimi koca bir boşlukta hissetmemdi.

NAZAN DERE

Dayanamıyorum...

Onu bu kadar çok severken uzak kalmak, kaçmak beni çok yoruyor. Sinem ona sarıldığı andaysa ölüyorum. O kadar zor ki bu anlatamıyorum bile. Düşüncelerim aklımı ve kalbimi parçalarken Batu ile karşılaştım. Endişe ile bana bakıp "İyi görünmüyorsun sen." Dediğinde gözyaşlarımı elimle kurulayıp etrafıma bakındım. Ajansın önündeydim. Yola doğru yürüdüğümün farkında bile değildim. Batu tam karşımda arabasından bana bakıyordu. Daha fazla beklemeden arabasına bindim. Batu arabayı çalıştırırken merakla bana bakıp "Neyin var Nazan?" dediğinde derin nefes aldım.

"İyiyim..." demekle yetindim. Batu daha fazla üzerime gelmedi. Çünkü biliyordu beni. Üzerime gelirse tamamen sessizliğe gömülürdüm. Eve gelince ikimizde arabadan indik. Bileğim ağrıdığı için yavaşça yürüyordum. Batu bileğimi fark edip sol koluma girdi.

"Yine sabahlara kadar kendini zorlayıp sakatlamışsın." diye kızdı. Bir şey söyleyemedim. Yürümeye devam ettim. Evin kapısı açılınca tebessüm ederek içeri girdik. Nergis anne masayı hazırlamıştı. Babam koltukta Batu'nun ailesi ile muhabbet ediyordu. İkimiz içeri girince mutlulukla bize baktılar. Babam ayağımı görünce endişelendi bir an "Kızım ne oldu ayağına?" . Derin nefes alıp "Burktum babacığım bir şey yok merak etme." Dediğimde Batu'nun babası lafa girdi.

"Bir şey olmaz Kemal rahatla biraz."

Babam memnun olmayan bir ifadeyle başını aşağı yukarı salladı. Hep beraber yemeğimizi yiyip tekrar koltuklara oturduk. Anlamadığım garip bir heyecan vardı ailelerimizde. Merakla Batu'nun kulağına eğildim.

"Bunlara ne oluyor?" dediğimde Batu derin nefes alıp "İşte bu oluyor." Deyip kendi babasını gösterdi.

"Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızınız Nazan'ı oğlumuz Batu'ya istiyorum."

Dünya durdu sanki. Şaşkınca ağzım acık Mehmet amcaya bakıyordum. "Ne?" dediğimde babamın mutlu ifadesiyle karşılaştım. Bana sorar sandığım anda ise yanılmıştım. Babam benim fikrimi bile umursamadan o cevabı verdi.

"İzdivaçlarından hoşnut oluruz kardeşim. En kısa zamanda düğünü yapalım."

Babam bana sormadı! Sormadı!

Mehmet amca mutlulukla "İki gün sonra nişan töreni yapalım. Herkesi çağırın kardeşim."dedi. Nefes alamıyorum. Kafam karman çorman. Batu'ya baktığımda mutlulukla gülümsüyordu. Sinirlendim. Öyle çok sinirlendim ki öfke ile ayaklanıp kapıya yürüdüm. Ayağımın acısı bile umurumda değildi. Arkamdan seslenseler de umurumda değildi. Arabamın anahtarını alıp dışarı çıktım. Batu koşarak bana ulaştı. Sağ kolumu sımsıkı tutup "Nazan nereye?" dedi. Gözlerimden akan her damlada ruhum vardı benim. Gözlerimden akan her damlada Eren vardı. Derince nefes alıp Batu'ya baktım.

"Ben seninle evlenemem. Yapamam. Üzgünüm..." diyebildim. Batu elini kolumdan çekerken hızla arabama binip oradan uzaklaştım.

Gücümü kaybetmiştim. Gözyaşlarıma direnemiyordum. Kalbimdeki acı dur durak bilmiyordu. Bilemiyordu...

Aramı deniz kenarında durdurdum. Yavaş adımlarla arabamdan çıkıp öne doğru yürüdüm. Arabamın önüne oturduğumda gözyaşlarımla iç çektim.

"Kaçamıyorum senden. Kaçamıyorum...

Hiçbir hayale sığdıramadığım gerçeğimsin. Sevdim işte! Ötesi de yok gerisi de... Demiş Mevlana. Aşkı ne güzel anlatmış. Hiç düşünmemiş unutmayı. Bırakmış kalbini gerçeklerin eline. Öleceğini bile bile..." derin bir nefes aldım. Arabanın önünden kalkıp birkaç adım öne attım. Çıldırmak üzereydim. Aklımdaki düşünceler beni deli ederken başımı ellerim arasına aldım.

"En çokta sensizlik öldürüyor beni! Asla benimle olamaman! En çokta imkânsız olman yakıyor kalbimi..."

Gözyaşlarım yanaklarımı daha da yakarken Kalbimdeki isyana karşı koyamadım.

"Ben ölmek istemiyorum Eren! İki yılımı ölü olarak geçirmek yetti bile! Acı çekeceğim. Biliyorum. Ama bunu yapmak zorundayım. Tekrar hayata dönmek için küçük bir şansım varsa denemeliyim. O yüzden Batu ile evleneceğim."

Titreyen elim cebimden telefonu çıkarırken gözyaşlarıma hala hâkim olamıyordum. Deli aklım beni çıkmaz bir yola sokuyordu. Ben belki de pişman olacaktım. Belki de mutlu ama denemem gerektiğini biliyorum. Eren'i aşkından ayırmak bana göre değildi. Zaten buna hiçbir zaman kalkışmadım. Bundan sonra da kalkışmayacağım. Bu yüzden kendi yoluma gitmek en iyisiydi. Batu'yu aradım. Heyecanla açmıştı. Derin nefes alıp "Tamam Batu." deyip derin bir nefes aldım. Bu sözü söylemek çok zordu. Hele de kalbim başkasına aitken. Güçlükle yutkunup "Ev... Evlenelim." deyip telefonu kapadım. İşte bu an benim çıldırdığım noktaydı. Telefonumu yere fırlatıp arabamın önüne ellerimle vurmaya başladım. Bir yandan gökyüzüne çığlıklarımı sunuyordum. Avuçlarım vurmanın etkisinden kızarırken yere çöktüm. Başımı arabamın önüne yaslayıp ağlamama devam ettim. Bu gece çok acıtıyordu kalbimi. Zaten tek bu gece değildi huzursuzluğumun sebebi. Ben iki yıldan fazladır bu haldeydim. Ama son zamanlarda iyice kendimden geçmiştim. Çünkü o başkasına aitken bu şehir bana yaşanılmaz olmuştu.


Fortsätt läs

Du kommer också att gilla

3.5M 127K 70
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
13K 373 51
Gitmek miydi marifet olan, yoksa kalmak mı?Beni bırak da, aklımdaki her zerrenin seni uykundan uyandıracağını da mı düşünmedin. Sana ait ne varsa sil...
49.8K 3.7K 22
cb97aussie: bu arada ben Chris C h r i s Stray Kids Bang Chan[♡]• angst - dedicated to @deanfluenza
1.9K 141 6
Portakal çiçeklerini bilir misin? Olgunlaşmış meyvesi ile aynı zamanda aynı dalda yer alan tek çiçektir.Meyve çiçek aynı daldadır Ölüm ve diriliş gib...