SEN BENİMSİN ⚠Kısa Bir Ara Ve...

By fadimetskn

21K 5.8K 1.9K

Belki de "SEN BENİMSİN" demek "Seni Seviyorum"dan daha etkili bir sözdür... Sırlarla dolu bir aşk, geçmişinde... More

Tanıtım
Kahramanlar
1. İlk Tanışma
2. Yeni Gelen Kız
3. Buse'nin Hain Planı
4. Bir Sırrın Ortaya Çıkışı
5. Başbaşa Bir Haftasonu
6. Yüzleşme
7. Yeni Düzen
8. Okulun Yeni Gözde Öğrencisi
9. Bay Gizem'in Hakkındaki Gerçekler
10. Benim Olandan Uzak Dur
11. İtiraflar
12. Emirden Beklenmedik Davranışlar
13. Mert'in Planı
14. Duru'nun Mutluluğu
15. Gizemli Sandık
16. Okulda Bir Gece
17. Duru'nun İlk Aşkı
18. Okul Kampı
19. Yarışmalar
20. Karanlık Gece
21. Pes Etmek
22. Kabuslar
24. Davet
25. Büyük Buluşma

23. Gizemli Sandıktaki Sırlar

237 80 6
By fadimetskn

mry_oge 'ye ithafen

Canan için her şey normale dönmeye başlıyor gibiydi. Ama gördüğü kabuslar devam ediyordu. Burak ne kadar doktora gidip bu konuyu konuşmasını istese de gitmek içinden gelmiyordu. Gördüklerini kimsenin bilmesini istemiyordu. O yüzden Burak'a bile anlatmamıştı.

Gördüklerini defalarca düşünse de ne olduğunu çözemiyordu. Bunları düşünürken gözü bir anda sandığa kaydı.

"Sandık! Belki sorunun cevabı sandıkta olabilir."

Canan eski, üzerinde işlemeler olan ahşap sandığı yavaşça indirip yatağının üstüne koydu. Boynundaki anahtarı çıkarıp yavaşça sandığın kilit yerine yerleştirdi. Anahtarı açmak için yavaşça çevirirken annesinin sesini duyunca

-Canaannn! Ezgi geldi.
-Bir saniye anne! Müsait değilim!
-Tamam kızım.

Canan sandığı aldığı gibi hemen yerine koydu. Etrafını kontrol edip her şeyin yerinde olduğundan emin olunca,

-Anneeee!  Ezgi gelebilir.

Canan bunu dedikten sonra Ezgi içeri girip,

-Kardeşcim.

Dedikten sonra Canan'a sarılmıştı. Canan böyle yapınca ters bir şey olduğunu düşünmüştü.

-Ezgi bir şey mi oldu?
-Hayır, hayır. Öyle mi sandın?
-Evet. Birden böyle yapınca bir şey mi oldu, dedim. Emir'le falan bir sorunun yok değil mi?
-Yok Allah'a şükür. Sadece senin o hallerinden sonra eski seni özlemişim. O Canan'ı sevmemiştim açıkçası.
-Anladım.
-Şimdi asıl konuya gelelim. Rüyanda seni bu hale getirecek kadar kötü neler gördün?
-Ezgi bu konuya hiç girmeyelim.
-Hiç kusura bakma kurtuluşun yok.
-Ezgi zamanından önce sana bir şey anlatmak istemiyorum. Burak'a bile anlatamadım.
-Anladım. Öyle olsun bakalım. Ama kurtuldum sanma. Anlatacağın zamanı bekliyor olacağım.
-Tamam. Merak etme. Anlatırım bir gün.
-Bir de şey diyecektim.
-Ne diyecektin?
-Sandığı görünce dedim ki şu sandığı artık aç yaaaa. Çok merak ediyorum.
-Ezgi. Şu an olmaz. Ama daha sonra zamanı gelince açacağım. Kendimi hazır hissedince içindekileri görmek için o zaman açarım.
-O gün kim bilir ne zaman gelecek?
-Çok bekletmem seni.
-İyi öyle olsun. Neyse bizimkiler ne zaman tanışma yemeği yiyecek. Yani ailelerimiz.
-Bilmiyorum. Ama konuşurum. Bu hafta içinde olsun. Ailemin bu hafta çok önemli işleri yok. Tabi senin ailen içinde uygunsa.
-Benim ailem içinde uygun gibi. Ama bunu onlarla konuşalım.
-Haklısın.

Ezgi ve Canan son olayları konuşmaya başlamışlardı. Ezgi Canan'a kaybolduğunda olanları anlatmıştı. Buse'nin bile nasıl uğraştığını, Burak'a verdiği destekten bahsedince Canan şok olmuştu. Buse'den beklemediği şeyleri yapması onu şaşırtmıştı. Çünkü böyle bu durumda fırsatı değerlendirip Burak'a yakınlaşacağını düşünürdü. Ama öyle olmamıştı. Belki Burak'ı kaybettiğini anlayıp düzelmeye karar vermişti. Ne olduğunu bilmiyordu ama bu durum hoşuna gitmişti.

Onlar konuşmaya o kadar dalmıştı. Saat geç olduğu için Ezgi'nin babası onu almaya gelmişti. Canan, Ezgi'nin babasının gelmesini fırsat bilerek,

-Baba, Ahmet Amcagil bize ne zaman yemeğe gelecekler?
-Bu konuya değinmen iyi oldu. Bende bu konuyu konuşmak istiyordum. Eşimle konuştuk. Bu haftaiçi çok yoğun değiliz. Sizin içinde sorun olmazsa bu hafta sizi yemeğe bekleriz.
-Aslında bizimde işimiz yok. Ama şöyle yapalım. Haftasonu olsun. Haftaiçi hem sizi zor durumda bırakmayız. Ne olacağı belli olmaz. İşiniz çıkabilir. O açıdan haftasonu olabilir. Sizin içinde uygunsa.
-Çok haklısınız. Bizim içinde uygun. Öyleyse sizi bu haftasonu yemeğe bekliyoruz.
-Anlaştık Murat Bey. O zaman bize şimdilik müsade. İyi akşamlar.
-İyi akşamlar Ahmet Bey.

Canan, Ezgi gidince hemen odasına gidip yatmıştı. Ama gözlerini kapatınca yine kabus görmüştü. Ama bu sefer farklıydı.

Odasında yatağında oturuyordu. Önünde sandık duruyordu. Sandığı yavaşça açıp kapağını kaldırdı. Sandığın dibinde kanlı fotoğraflar vardı. Ama fotoğrafta kimlerin olduğu belli olmuyordu. Anladığı kadarıyla ailesiydi. Küçük bir kız çocuğu vardı. Kendisiydi. Bisiklete binerken bir fotoğraf vardı. Fotoğraf birden canlanmıştı. O bisiklet yavaşça ilerlemeye başladı. Küçük kızın neşeli kahkahalarını duyuyordu. Sonra başka fotoğraflardan sesler gelmeye başladı. Bu ses tanıdık geliyordu. Ses onu değil. Bir erkek çocuğunu çağırıyordu.

-Girayyyy! Hadi annecim. Gel yemek yiyoruz.
-Anne biraz daha lütfen.
-Yemeğini ye önce.
-Offf anne!
-Anneye of deme.

Fotoğraftaki kadın belli olmuyordu. Ama annesine benziyordu. Ama bu çocuk kimdi? Giray kim? Rüyasında sürekli bu ismi duyuyordu.

Sonra bir ses duydu. Bu kendi sesiydi.

-Giray iyi misin? Canın çok yanıyor mu?
-Hayır! İyiyim. Maviş.
-Annem kaç kere sana şu bisikleti yavaş kullan. Kendine zarar vereceksin dedi.
-Abartma. Bir şey olmaz. Ben erkeğim. Hem senden büyüğüm.
-Benden birkaç dakika büyük olman benim abim olduğunu göstermez.

Sonra fotoğraflar kaybolmaya başladı. Yerde yapraklar gördü. Yine ormana gelmişti. Ama aklı rüyasındaki o çocukta kalmıştı.

"Nasıl yani? O çocuk benden birkaç dakika mı büyük? Benim abim olduğunu göstermez mi, dedim. O çocuk benim kardeşim mi? Hemde ikiz kardeşim? Bu gerçek olamaz. Benim kardeşim yok ki. Annemin geçirdiği rahatsızlıktan sonra çocuğu olmuyordu. Babam da annemi asla aldatmaz. Bunlar sadece bir rüya. Bir rüya ve uyanınca bitecek."

-Sen rüya gördüğünü sanmaya devam et.

Yine o aynı ses. Bu ses kime aitti. Ses tanıdık geliyordu. Ama nereden tanıdığını hatırlayamıyordu.

-Benden kurtulmak o kadar kolay değil. Seni günün birinde bulacağım. Sonra da ikizin Giray'ı. Hiç kimse beni bundan alıkoyamaz.
-İkizim mi? Benim bir ikizim mi var?
-Evet, var. Ama hatırlamıyorsun değil mi?

Sonra annesinin sesini duydu.

-Canan! Hadi kalk kızım. Okula geç kalacaksın. 

Annesinin sesinden sonra o ses sustu. Karanlık orman yavaşça aydınlanmaya başladı. Usulca gözlerini açarken ilk defa bu kabustan uyanmak istemedi. Belki de o ses ona her şeyi açıklayacaktı. Annesinin ona gülümseyerek baktığını görünce bunu önemsememeye karar verdi. Belki de sadece bir rüyaydı. Annesi karşısında duruyordu. Babası  büyük bir ihtimalle gazete okurken sert kahvesini yudumluyordu.

Rüyayı bir kenara bırakıp doğruldu.

-Günaydın annem!
-Günaydın benim güzel kızım.

Bu cümle ona o kadar sıcak ve güven verici geliyordu ki o yüzden hep annesine sımsıkı sarılırdı. Yine öyle yaptı. Annesine sımsıkı sarılıp kokusunu içine çekti. Annesi gülümseyerek saçlarından öpüp,

-Hadi kalk hazırlan. Okula geç kalma. Sonra kahvaltı yapmadan çıkıyorsun.

Canan hızlıca yerinden kalkıp lavaboya doğru gitti. Kapısını açtıktan sonra,

-Kalktım bile.

Annesi bunu üzerine gülmeye başlamıştı. Canan da o  gülünce gülmeye başlamıştı. Her şey normale dönüyordu. Tek o kabuslar hala devam ediyordu. Ama Canan bunu umursamak istemiyordu artık. Ailesi, sevdiği insanlar hep yanındaydı.

Hızlıca hazırlandıktan sonra bir şeyler atıştırıp çıkmıştı. Derse son anda yetiştiği için Burak'ı  sadece uzaktan görebilmişti. Ama Buse'nin ona uzaktan tuhaf tuhaf baktığını görünce şaşırmıştı. Nefretle ya da öfkeyle bakmıyordu. Sanki Canan'dan bir şeyler öğrenmek istiyordu. Ama ne?

Sınıfa girince oturup derin bir nefes aldı. Onun geldiğini gören Ezgi suçlu gibi sessizce yerine oturup iki büklüm olmuştu. Canan onun bu halini fark etmişti.

-Sorun ne Ezgi?
-Şeyyy. Ben biraz pot kırdım galiba.
-Ne potu? Anlamadım.
-Emir'le konuşuyorduk. Ben dünkü konuyu anlatıyordum. Sonra laf arasında senin sandık konusu geçti. Başımı çevirdiğim de Buse'yi gördüm. Bir şeyler duydu mu? Bilmiyorum. Ama tuhaf tuhaf bakıyordu.

-Anladım. Demek sınıfa girerken bana bakışlarının nedeni buydu?
-Kızma lütfen. İsteyerek olmadı. Gerçekten onun duyacağını bilseydim. konuyu bile açmazdım.
-Sorun değil Ezgi. Olan olmuş artık. Takma kafana.
-Buse'nin seninle ilgili bir şeyi duysun istemezdim.
-Ezgi kapat artık konuyu lütfen.
-Tamam. Nasıl istersen.

Hocanın sınıfa gelmesiyle birlikte herkes yerine oturmuştu. Sınıfta ufak konuşmalar dışında gürültü yoktu.

Onlar derse başlarken Buse konuşulanların hepsini duymuştu. Duyduğu sandık onda merak duygusunun fitilini ateşlemişti. Buse o sandıkta ne olduğunu öğrenmek için yanıp tutuşuyordu. Ve onu öğrenmek için aklına bir fikir geldi. Onu uygulamak için dersten çıkıp Canan'ın evinin yolunu tuttu. O sırada eve girebilmek için bir tanıdığından yardım istedi.

Eve gelmişti. Evi tanıdığı gelene kadar dışarıdan izlemişti. Büyük bahçesi vardı. Bahçede farklı türde ağaçlar görünüyordu. Evin işlemeli demir kapısından girişte olan süs ağaçları ve çiçek saksıları görünüyordu. Ev krem renkteydi. Balkondan çiçekler sarkıyordu. Pencere kenarlarında küçük saksılar vardı. Ve evi boydan boya saran asma ağacı ve sarmaşık güller dikkat çekiyordu. Ev doğayla iç içe olmuştu. Buse'nin hoşuna gitmişti. Belki böyle bir evde yaşayabilirdi. Gelen araba sesiyle arabadan inmişti. Arabadan inen babasının çalışanıydı.

-Eve beni sokabilecek misin?
-Evet efendim.
-Kilidi zarar vermeden bu işi halledebilecek misin?
-Çocuk oyuncağı. Bana güvenin.
-Tamam öyleyse.

Evde kimsenin olmadığından emin olunca yanında getirdiği malzemelerle kapıyı kolayca açtı. Kapıyı açınca Buse girsin diye kenara çekilip kapı da beklemeye başladı. İçeri girince ilk dikkatini çeken evin sıcacık yapısıydı. Etrafı incelemek isterdi. Ama vakti olmadığı için hızlıca merdivenlerden yukarı çıkıp Canan'ın odasını aramaya başladı. En sondaki kapıyı açınca Canan'ın odası olduğunu anlamıştı. Odaya göz gezdirmeye başladı.

Büyük bir yatak vardı. Komidinlerde büyük, üstünde çiçek detayları olan abajur vardı. Hemen yanlarında ailesiyle birlikte çekindiği fotoğraflar vardı. Yatağın sol tarafında pencere vardı. Sağ tarafında Canan'ın hazırlandığı ayna vardı. Yatağın karşısında büyük bir dolap vardı. Dolabın kapağını hafifçe ittirdi. İçinde Renk renk şal ve eşarplar vardı. Üstte ise orta büyüklükte bir sandık duruyordu.

Buse sandığın bu olduğunu anlayıp sandığı alıp yatağa koydu. Sandığın kilitliydi. Ama Canan dün aceleden anahtarı sandığın üzerinde unutmuştu. Bu Buse'nin işine gelmişti. Buse yavaşça anahtarı çevirip sandığın kapağını kaldırdı.

Buse sandığa bakarken Canan'ın da dersi bitmişti. Ama Burak'ı görmek istiyordu. O yüzden Burak'ın sınıfına gitti. Çok geçmeden önce sınıftan hoca sonra öğrenciler çıktı. Herkes Canan'ı tanıdığı için selam verip geçtiler. Sınıftan en son Burak ve Emir çıkmıştı. Burak yorucu bir dersin ardından Canan'ı görünce mutlu olmuştu. Canan hemen eve gitmek istemiyordu. O yüzden Burak'la bir şeyler yapmak istiyordu.

-İşin var mı?
-Hayır, yok canım. Bir şey mi oldu?
-Uzun zamandır seninle birlikte bir şeyler yapmıyoruz. O yüzden bir şeyler yapalım, dedim.
-Peki. Ne yapmak istersin?

O sırada Ezgi'nin sesi geldi.

-Yeni bir film gelmiş. Ona gidelim.

Canan, o filmi görmüştü. Burak'la gitmek iyi olur, diye düşünmüştü.

-Aslında iyi olur. Burak sence canım.
-Benim için sorun yok gidebiliriz. Emir, Ezgi sizde geliyorsunuz değil mi?
-Evet, kardeşim. Ezgi dünden hazır zaten.
-Mert sende gelsene.

Mert uzaklara dalmıştı. Başkomiser Kenan, Kerem'le ilgili bir konuyu konuşmak için onu çağırmıştı. O yüzden Burak'larla gidemezdi.

-Yok kardeşim. Siz gidin. Hem sizin sevgilileriniz var yanınızda. Ben sap mı geleceğim?

Canan bunun üzerine ileriye atıldı.

-Olmazsa yoldan Duru'yu alıp geçeriz. Hem Duru içinde iyi olur.
-Güzel olurdu. Ama hem işim var. Arkadaş çağırdı. Ona yardım etmem gerekiyor.
-Anladım. Sen bilirsin kardeşim.

Canan, Mert mızıkcılık yaptığı için bozulmuştu. Duru'nun da gelmesini istiyordu. Mert bunu anladığı için,

-Duru'yu da yanınıza alır mısınız? Onun içinde iyi olur. Kerem karıştığı çok vakit geçiremiyoruz. Onun içinde hava değişikliği olur.

Canan, bunu duyunca sevinmişti. Ama Mert'in olması Duru'yu mutlu edeceğini bildiği için üzülmüştü.

-İyi olur. Ama sende gelseydin iyi olurdu.
-Biliyorum Canan. Ama başka sefere. O zaman sizi de ben davet ederim.
-Öyle olsun.

Canangil sinemaya girmek için önce Duru'nun evine gittiler. Mert de emniyet müdürlüğüne gitti. Başkomiser Kenan'ın odasında olduğunu öğrenince odasına gitti. Başkomiser Kenan o geldiğinde bir dosyayı inceliyordu.

-Beni neden çağırdınız başkomiserim?
-Otur önce. İkinci olarak bana abi de!
-Tamam Kenan abi.
-Seninle konuştuktan sonra Kerem'i araştırdım. Telefonlarını dinlemeye aldırdım. Telefon kayıtlarını çıkarttım.
-Sonuç ne başkomiserim?
-Ali Tunç diye birisiyle sürekli irtibat halinde olduğunu öğrendim.
-Ali Tunç mu?
-Evet. Tanıyor musun?
-Evet. Arkadaşımın dedesiydi. Ama Ali Amcayla onun ne alakası var?
-Bilmiyorum. O kadarını daha öğrenemedim.
-Başka bir şey öğrenebildiniz mi?
-Evet. Telefon konuşmalarından Ali Tunç'un buraya geleceğini öğrendim.
-Ne zaman geliyor?
-Önümüzdeki ay.
-Kenan abi bence her şeyin cevabı bu buluşma da saklı. Bence bu buluşmaya bizde gidip her şeyi öğrenelim.
-Başka çözüm yolu yok. Haklısın.
-O zaman tekrar haberleşiriz.
-Bir şey olursa ben sana haber ederim.
-Sağol abi.
-Görüşürüz. Kendine iyi bak.
-Görüşürüz abi. Kolay gelsin.

Mert odadan çıkınca olanları düşünmeye başladı.

"Kerem senin amacın ne? Ali Amcayla ne işin var? Ortalıkta neler dönüyor ya?"

Mert dalgın dalgın yürürken adamın birisine çarpmıştı. Çarptığı kişiye bakınca başkomiser Kenan'ın sağ kolum diye bahsettiği komiser İlker olduğunu gördü. Ama acelesi var gibi duruyordu. Hızlı hareket etmesinden belli oluyordu. Kerem'le ilgili olsa başkomiserin odasına girerdi. Ama odasına gidip kapıyı kapatıp pencereleri kapattı. Bir işler çeviriyordu. Halinden belli oluyordu. Ama umursamayıp yoluna devam etti.
 
Mert arabasına giderken Buse işini halletmişti. Etrafta iz bırakıp bırakmadığından emin olduktan sonra evden çıktı. Babasının çalışanı onu bekliyordu.

-İşim bitti. Artık gidebilirsin. Yardımın için teşekkür ederim.
-Önemli değil efendim. Ne zaman isterseniz yardımcı olurum.
-Tamam.

Buse çalışanı giderken arabasına binip öğrendiklerinin şokunu atlatmaya çalıştı. Canan hakkında yanılmıştı. Ama bunu şimdilik kimseye anlatamazdı. Konunun bütün detaylarını öğrenmek istiyordu. O yüzden bunu gizlice yapması gerekiyordu. Ailesi hatta İnci bile bilmemeliydi. O yüzden ailesinden hiç kimsenin bilmediği kişilerle irtibata geçmeye karar verdi. Aynı zamanda Canan'ı takibe aldıracaktı.

O arabasını çalıştırıp uzaklaşırken Burak'ın arabası sokağa girmişti. Burak, Canan'ı eve bırakıp gidecekken Canan'ın annesi ve babası gelmişti. Burak, onları karşısında görünce şaşırmıştı. Ama durumu bozmamaya karar verdi.

-İyi akşamlar efendim.

Burak'ın bu cümlesinin üzerine Canan'ın babası konuşmak için Burak'a yaklaştı.

-İyi akşamlar delikanlı. Sen Burak olmalısın galiba.
-Evet efendim.
-Nasılsın bakalım?
-İyiyim. Siz nasılsınız?
-Bende iyiyim.

Canan, Burak'ı bu durumdan kurtarmak için,

-Burak sen eve geç kalmıyor musun?

Burak saatine baktı. Evet saat geç olmuştu.

-Aslında evet geç kaldım.
-Öyleyse seni tutmayalım delikanlı. Ailene selam söyle. Bir ara seni ve aileni yemeğe beklerim.

Burak ve Canan bunu üzerine şaşırıp birbirlerine bakmaya başladılar. Burak kendini toparlayıp,

-Söylerim efendim. Sizin müsait olduğunuz bir zaman geliriz.
-Tamam o zaman siz Canan'la haberleşirsiniz.
-Tamam efendim. Müsadenizle.
-Müsade senin delikanlı.
-İyi akşamlar efendim.
-İyi akşamlar.

Burak o heyecanla arabasına binip uzaklaşırken Canan da odasına çıkıp üzerini değiştirmeye başladı. Eşyalarını yerleştirirken sandığı gördü. Sandığa bakarken anahtarı üzerinde unuttuğunu gördü. Bir an korktu. Ama evde bakacak kimsenin olmadığını bildiği için içi rahatladı.

Canan'ın içi rahatlarken aslında olanlardan haberi yoktu. Buse gördüklerinden sonra içinde merak daha da artmıştı. Mert ve başkomiser Kenan, Kerem ve Ali Tunç'un buluşmasını bekliyordu. Olaylar iyice sarpa sarmaya başlarken ortaya çıkan sırlar onların ilişkisine nasıl etkileyecekti.

Yeni bölüm geldi.

Emeğe saygı için vote ve yorumları eksik etmeyin.

Arkadaşlar okunma, vote ve yorumlar düşmeye başladı böyle giderse hikayeyi çok uzatmadan bitirebilirim. Ya da ara verebilirim. Bunun kararını vereceğiniz destekle siz belirleyeceksiniz.

Sen Benimsin Duyurular kitabını takip etmeyi unutmayın. Kitapla ilgili önemli duyurular bölümlerden önce orda yayınlanacak.

sen_benimsin_0      instagram hesabına destek olmayı unutmayın.

İyi okumalar...😊😊😊

Continue Reading

You'll Also Like

1.5M 26.8K 33
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
513K 16.9K 11
Doğum gününde ailesini kaybeden Almira Dolunay Soylu aylar sonra abisine gelen bir telefon çağrısıyla hastanede bebeklerin, nedeni belli olmayan bir...
964K 60.2K 39
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, cinsel istismar, psikolojik ve fizik...
100K 7.9K 85
Öğretmen ama AŞKA ÖĞRENCİ (Texting) • Anaokulu öğretmeni olan Beyza yoğun bir sene geçirdiği için yeni dönemde dinlenmek için görev değişikliği yapmı...