KADERİMİN PEŞİNDE (Yeniden Ya...

By nslhn5828

959K 60.4K 8.9K

Huzurun diğer adı,gözlerinin cennet yeşiliydi.. Bakışları tıpkı Karadeniz'in hırçın dalgaları gibiydi. Asi am... More

1. Yeni Başlangıçlar /Düzenlendi
2. Geçmişten Gelen /Düzenlendi
3. Kadere İnat / Düzenlendi
4. Beklenen/ Düzenlendi
5. Biri Kahraman Mı Dedi? /Düzenlendi
6. Merhaba Ey Aşk! /Düzenlendi
7. Ördü Kader Ağlarını /Düzenlendi
8. Tehlikeli Şüpheler /Düzenlendi
9. Ne Olacak Şimdi? /Düzenlendi
10. Can Sıkan Gerçekler /Düzenlendi
11. Yeni Aşklar-Yeni Umutlar /Düzenlendi
12. Tesadüf Yoktur,Tevafuk Vardır /Düzenlendi
13. Kader Konuşunca İnsan Susarmış! /Düzenlendi
14. Samet'in İtirafı / Düzenlendi
15. Kıskanç Yusuf! /Düzenlendi
16. Eyvah! /Düzenlendi
17. Açığa Çıkan Sırlar /Düzenlendi
18. Güven,Önemli Bir Mesele /Düzenlendi
19. Beklenen İtiraf /Düzenlendi
20. Vicdan Azabı / Düzenlendi
21. Fırtına Öncesi Sessizlik/Düzenlendi
22. Kaçırılma/Düzenlendi
23. Zor Saatler /Düzenlendi
24. Sinan Aslan/Düzenlendi
ALINTI
25. ~Sebebi Sensin~ /Düzenlendi
ALINTI
26.Umut Hep Vardır../Düzenlendi
27. ~Kod Adı:Ateş!~/Düzenlendi
ALINTI
Acımız Var!
28. ~Ali Tekin!~/Düzenlendi
29. ~Şaşırtan Teklif~/Düzenlendi
30. ~Evet De!~ /Düzenlendi
31. ~Efsane Adam~ / Düzenlendi
ALINTI
32. ~Narin~ / Düzenlendi
33. ~Samet~ / Düzenlendi
34. Ejderha :) / Düzenlendi
35. Aslan Oyunu / Düzenlendi
36. On Dakika / Düzenlendi
37. Abant :) / Part 1
38. Abant / Part 2 / Düzenlendi
39. Abant / Part 3/ Düzenlendi
ALINTI
40. Savaş / Düzenlendi
42. Benim Dünyam / Düzenlendi
43. Beklenmedik Misafir / Düzenlendi
44. Nişan Part 1 / Düzenlendi
Alıntı
~NişaN~ Part 1
Ufak bir istek!!
Alıntı
~Nişan~Part 2
ALINTI
~Kurtuluş Günü~
~Aşk Bunun Adı~
~Şen Ola Düğün~
~Final-Part 1~
~Final-Part 2~
~Özel Bölüm~
~Özel Bölüm 2~

41. Şekerli Kahve / Düzenlendi

13.3K 825 86
By nslhn5828

-YAREN-

"Yanlışım yoksa sana erken uyu demiştim!"

Sevim'in azarlayıcı sesi suratımın olduğundan daha da asılmasına neden olurken, elindeki rahatsız edici pudrayı yanağıma sertçe bastırdı. "Asma suratını!" dedi. Ne durumda olduğumdan haberi yoktu tabi. Bünyem bu kadar heyecanı kaldıramıyordu işte!

"Biraz sakin olmayı dener misin?" dedi bu sefer. Geri çekilerek önümde eğildi. Bacaklarımın üzerinde duran, soğuk terler döken ellerimi sımsıkı tuttu. "İsteme günü kalp krizi geçiren ilk gelin adayı olarak tarihe geçmeni istemiyorum!" Sevim'in suratındaki alaylı ifadesine gülmekle yetinerek kafamı salladım.

"Elimde değil Sevim. Çok heyecanlıyım bir de şey.." dedim ve sustum. Heyecanımın yanı sıra aklım Sinan ve Narin'deydi. O günkü olaydan sonra Sinan'dan tek bir haber bile alamamıştık. Narin ise hayata tamamen küsmüş gibiydi. Bugün yanımda olmasını her şeyden çok istemiştim ama o pek ılımlı bakmamıştı bu fikre.. 'Kimsenin huzurunu kaçırmak istemiyorum Yaren!' demişti..

"Sence Narin nasıldır?" diye mırıldandım aynadaki yansımama bakarken. Sevim'in eli bir süre hareketsiz kalırken, "Toparlanacak!" dedi ve işine devam etmeye başladı.

"Yanımda olmalıydı.." dedim. Sesim titriyordu. Sanırım ağlayacaktım. Bunu fark eden Sevim hızla geri çekildi ve omuzlarımdan tutarak hafifçe sarstı. "Sakın!" dedi sertçe. "Sakın ağlama! Bugün ağlamak, üzülmek ve kendi mutluluğundan başka bir şey düşünmek yok!"

Bu bencillikti! Ben öyle biri değildim! Onlar benim kardeşimdi ve onların mutsuzluğu karşısında nasıl mutlu olabilirdim?

Bir süre sonra makyajımı bitiren Sevim yaptıklarından memnun olurcasına ellerini birbirine çarptı. "Harika oldun bebeğim! Saçlarını da yaptık mı tamamdır!" dedi o esnada kapım bir kere çaldı ve yavaşça açıldı. Gözlerim gördüğüm kişi karşısında kocaman aralanırken, oturduğum yerden adeta fırladım.

"Narin.. Geldin!"

Narin, suratına küçük bir gülümseme bıraktı ve aheste tavırlarıyla beni inceledi. "Çok güzel görünüyorsun.." dedi çatallı çıkan sesiyle. Sesindeki acıyı iliklerime kadar hissederken, elini geçiştirircesine savurdu. "Düşündüm de, saçlarını yapabilirim. Malum bir süre kuaförde çalışmıştım. Elimden geldiği kadar artık.."

Güçlü durmaya çalıştığı her halinden belliydi. Gelen teklifini tabi ki geri çeviremezdim ama öncelikle ona olan borcumu ödemeliydim. "Özür dilerim Narin.. Hepsi benim suçum. Seni oraya hiç göndermemeliydim.." dedim bir solukta. Narin bu dediklerimi kabul etmeksizin kafasını iki yana salladı ve ellerimi yakalayıp var gücüyle sıktı.

"Özür dileme lütfen. Senin bir suçun yoktu.. Kimsenin suçu yoktu.." Gözlerine anında biriken yaşları boynunu bükerek saklamaya çalıştı. Derince bir nefes soludu. Sımsıkı bastırdığı dudaklarını yavaşça araladığında titrek sesi usulca süzüldü. "Aslına bakarsan bana en başından beri anlatmaya çalıştığı kişiliğiyle tanıştım. O ne kadar anlatmaya çalışsa da sanırım ben onun o tarafını kabullenmek istemedim. Kafamda hep bambaşka bir adam oluşturdum. Kabullenmek bu yüzden zor oldu.."

"O kötü bir adam değil Narin.."

Evet, bundan aylar önce tek düşmanım olan Sinan Aslan'ı şuan savunan bendim! Lakin hiç kimse göründüğü gibi değildi.. Bunu geçte olsa anlamıştım. Eninde sonunda Narin'de anlayacaktı. Bakışlarında alaylı bir tını yakaladığımda, "Ne gördün bilmiyorum ama.." diye devam ettiğimde alaylı bakışlarına gülüşü de eklendi.

"Ne mi gördüm?" diye sordu. Gülüşü büyüdü. "Bana dokunmaya bile kıyamayan adam o elleriyle birinin canını aldı Yaren! Hem de bir hiç uğruna!"

Hiç uğruna olmadığına emin misin, diye sormalıydım. Fakat o an alacağım tepkiden korktum! Ağzımdan çıkan her kelimeyi düzgün seçmem gerekiyordu. Evet, bana göre de yanlış şeylerdi ama Sinan'ın ne uğruna adam harcadığını öğrendiğimden beri bu tarz durumları normal karşılıyordum.

"Peki küçükhanım söyle bakalım, Sinan'ın böyle yapmasının sebebini biliyor musun?" diye araya girdi Sevim. Suratında bariz belli ettiği sinirin kalıntıları vardı. Narin anlamsızca gözlerini kırpıştırdı. "Bilmiyorsun çünkü onu dinlemedin bile!"

Sevim'e susması için kaş göz yapsam da, beni kale almadığı belliydi. Bu kız ne zamandan beri bu kadar öfkeliydi? "Sevim konuyu kapatsak mı?" diye araya girdim. Sevim hala öfkeli suratıyla Narin'e bakıyordu. 

"İnsanları dinlemeden, onları anlamadan günah keçisi ilan edemezsin Narin!"

O kadar şaşkındım ki, hayretle açılan ağzımı güçlükle kapattım. Kapıyı çarparak çıkan kuzenimin ardından Narin'e çevirdim bakışlarımı. O da tıpkı benim gibiydi. Eliyle kapıyı işaret ederek, "Bu gerçekten Sevim miydi?" diye sordu. Dudak büzerek kafamı salladım. "Sanırım oydu!"

Elimi geçiştirircesine savurdum. Suratımdaki ifadeyi hızla değiştirip gülümsedim. "Boş ver onu sen!" diye mırıldandım. Narin hafif bir tebessüm eşliğinde kafasını salladı. Bu gülüşü keyiften ziyade acıdandı biliyordum. "Çok haklıydı.." dedi sakince. "Yani Sinan'ı dinlemedim. Dinlemeyi geç, görmedim bile. O yüzden peşin hükümlü davrandım. Ve bu benim en nefret ettiğim şeydi! O yüzden kızgınlığım kendime!"

Herkes hata yapardı. Bu durumda önemli olan hatalarımızdan ders çıkartmaktı. Narin'de bunun farkındaydı. Çok değil, kısa bir süre önce bende aynı hatanın kurbanı olmuştum. Er ya da geç düzelecekti. "Bugün benim en mutlu günüm olması gerekiyor ya hani.." diyerek ellerini yakaladım. Güven verircesine sıktım narin ellerini. Her zaman yanında olacağımın sinyalini tüm samimiyetimle verdiğimde güçlükle gülümsedi. Gülerken kısılan gözleri hala yaşlarla kaplıydı. Birkaç kez kırpıştırdığı gözlerini havaya dikti ve kafasını salladı. "Pekala ağlamak, üzülmek yok. O yüzden bunları artık düşünmeyelim olur mu?" dedi aldığı ani kararla.

Hayır diyecek halim yoktu. Ortamı dağıtmaya yarayan bir gülüş savurdum. "Hay hay prenses.." dediğimde Gülsüm'ün sesi odanın içinde yankılandı.

"Kenarımın prensesi!" Gözlerini kocaman aralayan Gülsüm eliyle üzerimi işaret ederek, "Hala hazır değilsin inanamıyorum!" diye hayretle bağırdı. Narin hızla beni tabureye doğru sürüklerken, "Beş dakikaya hazır.." diye mırıldandı. Aynadaki yansımama mahcup bir bakış atan Narin, Gülsüm'den çekindiğini fazlasıyla belli ediyordu. Bütün dikkatini saçlarıma verdiğinde Gülsüm kıyafetimi dolaptan çıkartıp yatağın üzerine doğru bıraktı.

"Samet geldi. Hazır olduğunda seninle konuşmak istiyormuş." dedi iğneleyici bir tonla. Sırtı bana dönük olsa da, gözlerini devirdiğini hissedebiliyordum. Samet'e katlanan kişiler arasında yer almadığı kesindi. "Birde.." diye araya giren Gülsüm, tedirgin bir tavırla Narin'e bakış attı. Söylemekle söylememek arasında bir gel git havası yaşadığı belliydi. Dudaklarını birbirine bastırıp, tek elini geçiştirircesine savurdu. "Samet tek gelmedi!" dedi ve hiç bekleme yapmadan ekledi.

"Sinan aşağıda!"

Saçlarımın arasında ansızın hareketsizleşen eller, titremeye başladı. Narin'in gözleri hızla aynadan beni buldu. Korku, panik, özlem ne ararsan vardı o bakışlarda..

"Aslında zorla getirilmiş gibi bir havası vardı. Babanda kahve içmeye zorladığı için kıramadı. Sanırım kahvesini içtikten sonra Samet'i öldürecek!" diyen Gülsüm suratına alaylı bir gülüş bıraktı. "Bence harika olur!"

Gülsüm konuşadursun, Narin'in ne yapacağını merak ediyordum. Bir süre hareketsiz durdu ve tekrar tüm dikkatini saçlarıma vermeyi başardı. Kemirdiği dudaklarından ne kadar stresli olduğunu anlayabiliyordum. Konuyu değiştirme çabasına girerek, "Ensende dağınık toplasam daha hoş duracak.." dedi. Kararı ona bıraktığımı belli edercesine gülümsedim. Gülsüm başka bir şey demeden odadan ayrıldığında içimi kemiren soruyu sormaya karar verdim.

"Burada olduğundan haberi var mı?"

Sorduğum sorunun yanıtını aslında biliyordum. Sonuçta Sinan'ın her şeyden haberi olurdu. Narin bilmem dercesine omzunu çekti. "Peki, karşılaşmak ister misin?" diye sordum bu sefer. Anında bakışları beni buldu. Uyarı niteliğinde attığı bakışlarına karşılık elimi dudaklarıma götürerek, sustuğumu işaret ettim. Sorularımla Narin'i yıldırma politikam buraya kadardı!

Bir süre sonra aynadaki yansımama keyifle baktım.. Bütün hakkımı sadelikten yana kullandığımdan dolayı, üzerimde abartı sayılacak hiçbir şey yoktu. Ne kıyafetim, ne saçım, ne makyajım.. Her şey olması gerektiği gibiydi.. Ve her şey Yusuf'umun beğeneceği haldeydi.. Ah Yusuf.. Sadece adıyla bir heyecandan çarpan kalbime elimi götürdüğümde kapım çalındı ve Samet'in sesi odaya doldu..

"Hu hu! Bir tanecik gelin adayı kardeşim, müsait mi acaba?"

Samet'in sesi gayet neşeli çıkıyordu. Aramızda bir iki yaş olmasına rağmen bana kardeş muamelesi yapması beni hiç rahatsız etmiyordu aksine yıllardır bir abi eksikliğimi gidermesi hoşuma gidiyordu. "Evet gel lütfen!" diye seslendiğimde açtığı kapıdan önce kafasını içeriye doğru uzattı. Beni gördüğünde büyüyen gözleri gülmeme neden oldu. Tüm bedeniyle içeri girdiğinde ıslık çalarak yanıma kadar geldi.

"Allah bu Yusuf'u ya kadir gecesi doğurtmuş ya da ettiği dualar eşref saatine denk gelmiş! Bu ne güzellik böyle!"

Samet'in enerjisi her zamanki gibi yerindeydi. Kıkırtılarımı bastıramazken suratında ciddi bir ifade belirdi. "Bak sana son kez düşünme fırsatı veriyorum. İyi düşün güzelim!" dediğinde artık kahkahamı bastıramadım.

"Yusuf bu dediklerini duyarsa sonuçlarına katlanabilecek misin çok merak ediyorum." Bu sefer kahkaha atma sırası ondaydı. Elini omzuma koyarak alnıma kısa bir öpücük bırakıp geri çekildi.

"Şaka bir yana çok mutlu olun Yaren. Yusuf benim için herkesten, her şeyden kıymetli! Tabi sende öylesin ama onun sana duyduğu aşkı, bağlılığını, aşkına olan saygısına en başından beri tanık olan biri olarak söylüyorum dostum adına gerçekten mutluyum."

"Teşekkür ederim Samet. İyi ki varsın!"

"Bakalım aynı şeyi ilerleyen saatlerde de söyleyebilecek misin?" Gözlerindeki şeytani pırıltı bu gece Yusuf'un katil olması yönünde gideceğini alenen belli ediyordu.

"Nişanına iki gün kalmışken ölmeni istemiyorum!" Sahte üzüntüyle dudak büzdüğümde, Samet derin bir iç çekti. "Aslında ölümüm Sinan'ın elinden olabilir." Gözleri Narin'i bulduğunda kocaman bir gülüş sergiledi.

"Sevgili Narin, neden aşağı inip ayaklı sinir torbasına bir merhaba demiyorsun?"

Şeytan görmüş gibi gözlerini kocaman aralayan Narin, kafasını hızla iki yana salladı. "Diyebileceğimi pek sanmıyorum.." dedi titrekçe.

"Hadi ama! Burada benim hayatım söz konusu! Eğer seni görürse bütün dikkati sana kayar ve bende yaşama süremi bir nebze olsun uzatmış olurum!"

Sessizliğini korumaya yemin etmiş gibiydi Narin. Dudaklarını birkaç kez aralasa da tek kelime etmedi. Yanaklarını şişirdiği nefesi sesli şekilde bırakıp usulca kafasını salladı. "Peki! Ama bunu sadece nişanına iki gün kala ölme diye yapacağım!"

"Ah harika! Bu düşüncen için çok minnettarım! En son bahçe kısmındaydı biz salona inelim sende bahçeye çıkıp, Aslan krala merhaba de!" Samet'in bir işler karıştırdığına adım kadar emindim. Şüpheli bakışlarıma karşılık göz kırparak, girmem için kolunu uzattı. "Hadi biz gidelim Yaren!"

Yanındaki yerini yavaşça alırken, "Ne işler peşindesin?" diye sordum fısıltıyla. Yandan bir bakış atıp sinsi gülüşlerinden birini yolladı. Aynı fısıltıyla hiç beklemediğim yanıtı verdi..

"Aslanın kuzuyu kaçırmasına yardım ve yataklık yapıyorum!"

                                                                   ***

Herkes salonda oturmuş misafirlerin gelmesini bekliyordu. Babam ve eniştem bir köşede oturmuş konuşuyordu. Annem, halam, Gülsüm ve Sevim masanın son kontrolünü yapıyor mutfağa girip çıkıyordu. Samet'in gözü sürekli bahçe kısmındaydı. Görünürde ise ne Sinan nede Narin vardı. Merakla yerimde kıpırdandım. Sinan'ın ona zarar vermeyeceğine adım kadar emin olsam da, Narin için endişelenmeden duramıyordum. Samet merakımı anladığını belli edercesine eliyle her şey yolunda dercesine işaret etti. Merakım bir yandan heyecanım öbür yandan kuşatmıştı benliğimi.. İşte o anda kapı çaldı ve yerimden nasıl sıçradıysam bütün ev halkının bakışları üzerime toplandı.

"Sakin kızım sakin.." diyen annem ayıplarcasına bir bakış fırlattı. Kolaydı sanki! Kalp atışlarım adeta kulaklarımda atıyordu. Bu geceyi sağ salim atlatırsam yarın ilk işim sadaka vermek olacaktı. Kapı açıldığında önce görüş alanıma Hacer teyze girdi. Yüzündeki tatlı gülümsemeyle içeri adım attığında ardından Yasemin elinde süslü bir çikolata tepsisiyle girdi ve Yusuf..

Daha dün gece gördüğüm adamı bu kadar özlemek sevdanın hangi kısmına dahildi? Her gün giydiği takım elbiselerine alışkın olsam da, beni her seferinde bu kadar etkilemesi hiç adil değildi! Hele ellerinin arasında sıkmaktan can veren gül buketiyle ne kadar tatlı durduğunu anlatmam imkansızdı! Ah benim heyecandan can veren sevdam! Kırmızı güllerle yarışan yanaklarını sıkmamak için var gücümle direndim. Bakışları beni bulduğunda adımı havada asılı kaldı. Beğenilmek ne güzel şeydi!

"Birileri şoka girdi galiba? Hareket edemiyor!"

Samet'in kinayeli sözleri Yusuf'a ulaştığında hızla yutkunarak kendine geldi ve birbirine bastırdığı dudaklarıyla kafasını salladı. "Hoş buldum Sametçim!" dedi sert ve bir o kadar tehditkar sesiyle. Yusuf'un ardında bekleyen Ahmet ve Onur, gülüşlerini bastırırken, Yusuf hızla arkasını döndü. "Bakın içeride bu herif beni sinirlendirirse, ki bunu fazlasıyla yapacak. O zaman gereğini siz yapacaksınız. Söz verdiniz!"

Samet hayretle gözlerini araladı. "Ne ayıp! Damat bey, korkusundan koruma tutmuş!" dediğinde Yusuf hızla öne atılıp Samet'in dibine kadar girdi.. "Seni öldürürüm iki gün sonra da nişanın yerine, mevlidini okuttururum!"

Olaya müdahale edeceğim anda annem görüş alanına girdi. "Ay ne kapıda kaldınız evladım? Geçsenize içeri.." dediğinde az önceki sinirinden anında kurtulan Yusuf tatlı bir şekilde gülümsedi. "Geliyoruz annecim.." dedi. Ah ne kadarda kibardı.. Toplu halde salona geçtiğimizde asıl olayın şuandan itibaren başlayacağını biliyordum. Ve bu durumu en az zararla atlatmaktan başka gayem yoktu..

İlk başta sessizliğin hakim olduğu salonda bir süre sonra kahkaha sesleri dinmiyordu. Herkes gibi bende ilk heyecanımı atlatmış, konulara az da olsa katılıyordum. Sohbet baya koyulaştığında Samet boğazını temizleyerek bütün dikkatleri üzerinde topladı. İşte başlıyorduk!

"Evet Yusuf bey! Bize işlerinizden ve kendinizden bahseder misiniz? En önemlisi kızımızı rahat ettirebilecek misiniz? Aylık geliriniz ne kadar mesela?"

Yusuf'un Samet'e bir bakışı vardı ki, sormayın! Samet kendi isteme olayının acısını fazlasıyla çıkartıyordu. Birbirine bastırdığı dudaklarında saklı tuttuğu siniri gülümseyerek bastırdı Yusuf. Eliyle kravatını düzelterek sessizce yutkundu. Sakinliğini korumaya çalıştığı o kadar belliydi ki, bununda üstesinden geleceğinden hiç şüphem yoktu. Rahat bir nefes bıraktı.

"Aksoy Holding de Mimarım Samet bey! Ayrıca şirketin ortaklarından biriyim. Aylık gelirim de gayet iyi. Annem memlekette ben ise kardeşimle burada kalıyoruz. Gayet mütevazi bir yaşam sürdürmekteyim. Yakın zamanda kardeşimi, işe yaramaz bir herife verdiğimi göz önünde bulundurursak, şuan onun nişan telaşıyla uğraşıyorum!"

Gülümsemeler azalırken Yusuf'un azgın boğa görüntüsü korkutucu olmakla birlikte bir o kadarda çekiciydi. Annem boğuluyormuş gibi öksürmeye başladığında bakışlarımı Yusuf'tan güçlükle çektim. Annemin uzaktan uzağa bana attığı ezik bakışlarıyla karşılaştığımda yutkunmadan edemedim. Adama eriyen bakışlarımın farkına vardığını düşünerek anında kızardım. "Annecim su ister misin?" diye sordum safça. O bakışları daha da ezici bir hal aldı. Kızının aptal bir aşık olması zavallı annemde şok etkisi yaratmış olabilirdi tabi. Bir gözü mutfak tarafına kayarcasına yüzü şekilden şekle girdi. 

"Kahvenin yanında getirirsen neden olmasın yavrum!" dedi sinirlerini gülümsemesine bastırarak. Şimdi kahvenin zamanı mı anne diye bağırmak istedim. Sonra ne amaçla toplandığımız aklıma geldi. Allah'ım neden bu kadar aptaldım?  

"Tabi annecim hemen.." 

Mutfağa girdiğimde peşimden gelen kızlar, aptallığıma keyifle gülüyordu. Gülsüm yanağımdan makas alarak, "Sakin ol az.." dedi ve tezgahın üzerinde hazır duran fincanları tepsiye yerleştirmeye başladı. Yasemin tuz dolu kavanozu önüme bırakıp ne yapmam gerektiğini işaret edercesine sinsice gülümsedi. Anında itiraz ederek, "Hayır!" dedim sertçe.

"Adettendir!" dedi ikna edercesine. Olabilirdi. Fakat ben ağzımızın tadını adetlere kurban vermek istemiyordum. Onun yerine şeker dolu kavanozu elime aldım. "Beş kaşık yeter mi?" diye sordum.

"Adamı komaya mı sokacaksın?" diye hayretle araya giren Sevim, iğrenir gibi sesler çıkarttı. Tuzlu kahve fikri sanki çok normaldi! Ayrıca sade kahve içen biri için bu kadar şekerli kahve içmek adetin yerini buldurmanın başka yolu olabilirdi.

Kahveler piştiğinde yavaşça paylaştırdım. Kızlar içeri geçtiğinde ellerimin titremesinin geçmesi için biraz durup sakinleşmem için derin nefesler aldım. Kendimi rahatlatarak tepsiyi alıp salona doğru sakin adımlarla geçtiğimde bütün bakışların kurbanı olurken, bakışlarım sadece Yusuf'a kitlendi. Tedirgin bir hali vardı. Tuzlu kahve fikrine kendini alıştırmış olmalıydı. Kahveleri sahiplerine dağıttığımda, Yusuf'un ters köşe oluşunu rahatça seyredeceğim yere geçerek oturdum. Kahvelerden herkes nasibini alırken, Yusuf hala elindeki fincanla bakışıyordu.

"Ellerine sağlık canım kahve çok güzel olmuş!" diyen Samet ciddi tavrıyla Yusuf'a doğru dönerek elindeki fincanı kaldırdı. "Yusuf soğutmasana kahveni! Hem soğursa tadı kalmaz bak, demedi deme!"

Yusuf içten içe küfürlerini tek bakışıyla Samet'e ederek, gülümsedi. Elindeki fincanı hızla dudaklarına götürdü. Gözünü bile kırpmadı ve tek seferde içti! Gözlerindeki şaşkınlık mavi harelerinin büyümesinden belli oluyordu. Hangisi daha kötü olabilir düşüncesi bütün suratında belirdi. Güçlükle yutkundu ve sessizce boğazını temizledi. Kahvenin üzerine su bile içmeden halinden gayet memnun bir tavırla arkasına yaslandı. Samet'e dönerek sinsice sırıttı. "Dediğin kadar varmış gayet güzeldi." dedi ve bakışlarını bana çevirdi. "Ellerine sağlık.."

Yusuf'un bakışlarındaki elektrikten, şimdi patlayacak ve herkesi çarpacaktım. Uzaktan uzağa attığı o yoğun bakışların altında yatan onca duaya amin dedim.. Sonunda aramızda oluşan o sessiz konuşmalar Hacer teyze tarafından bozulurken, "Hakan bey.." diyerek kalp atış hızımı arttıran konuşmasına başladı. Başındaki türbanı düzelterek oturduğu yerde kıpırdandı. Suratında bariz bir mutluluk olsa da, bir yanındaki burukluk fazlasıyla belli oluyordu. Bakışlarını oğlunun üzerinde dolaştırdığında yaş dolduğunu görebiliyordum..

"Bu gece yanimuzda eşimun olmasini çok isterdum. Aranuzdaki bağ çok eskiye dayanir bilirim. Lakin takdiri ilahi napalum. Bizum bu mutluluğumuza eşluk ettiğuni biliyrim. Bizum gibi evlatlarumuzda mutlu bir yuva kurmalarınu canu gönülden isteyrum. Kizun kizum olsun, oğlum oğlun olsun. Vakti zamani geldiğunde bizum bu dünyada isteyeceğumuz tek mutluluğu bize yaşatsunlar. Onlarda evlat kokusi solusun. Demem o ki.."

Evlat kokusunu solumak.. Nasıl güzel bir duaydı bu.. Aminlerime amin katarken, Hacer Teyze gözlerinde biriken yaşları kırpıştırdı. "Allah'un emri Peygamber efendimizun kavliyle, Yaren kizimu, oğlum Yusuf'a isteyrum!" 

Gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Titrek dudaklarımı ısırarak babama baktığımda içtenlikle gülümsedi. "Bu dünyada kızımdan daha değerli bir şey yok, Hacer hanım. Yusuf oğluma güvenim tam. Rahmetli babası gibi, adam gibi adamdır bilirim. Onlar birbirlerinin kaderiyse bize de bu işi tamamlamak, mutluluklarını paylaşmak düşer. Allah utandırmasın!"

Kaderim.. Güzel kaderim.. İşte bu kadardı.. Üzerimden bir yığın yük kalkmış gibi rahatlamıştım. Mutlu yarınlarımıza bir adım daha yaklaşmıştık.. Bakışlarımı Yusuf'tan bir an olsun alamıyordum. O kadar anlamlıydı ki o bakışlar.. Doyasıya sarılmak, kollarında mutluluktan saatlerce ağlamak istiyordum. Bütün romantik düşüncelerim annemin yine öksürük kriziyle yarıda kesildi. Yine mi kahve anne diye bağıracaktım ki, kendi elini öperek başına götürerek yapmam gerekeni işaret etmeye başladı. Samet'in beni dürtmesiyle kendime gelirken, "Ben bile ilk elleri öptüm, herifi yiyecek gibi bakmayı kes!" dedi. Lanet olası arsız isteklerim! 

Aile büyüklerinin el öpme işlemini tamamladıktan sonra nihayet Yusuf ile yan yana gelebildik. Birbirimizi tebrik etmeye fırsat vermeyen Yasemin, üzerinde alyansların olduğu süslü tepsiyle yanımızdaki yerini aldı. Biz hala gözlerimizde aşkımızı yaşarken, parmaklarımıza kimin taktığını bile anlayamadığım yüzükler takıldı ve bir alkış koptu.. 

Sonunda birbirimizi tebrik edebilirdik. Artık sarılmak istiyordum! Tam kollarımı açmıştım ki, Samet'in beni çekip açtığım kolların arasına girmesiyle hayallerim hayal oldu.

"Tebrik ederim. Çok tebrik ederim. İnanılmaz derecede tebrik ederim!"

Samet'in bitmek bilmeyen tebriklerin sonunda, diğer aile fertleriyle de tebrik işlemi bir kez daha vuku bulurken, Yusuf'un acınası bakışlarına gülmeden edemedim. En sonunda sıra ikimize geldi. Eğer biri daha bu ana müdahale ederse, çıldırmak kaçınılmaz olacaktı. Neyse ki, beklediğim olmadı.. Yusuf suratındaki aşk dolu gülümsemesiyle, elini yanaklarıma koyarak alnıma sıcak bir öpücük bıraktı.. Geri çekildiğinde gözlerindeki şeytanların cirit attığını görebiliyordum. 

"Bol şekerli kahveni bir ömür içebilirim.." dediğinde gülümsemem yüzümde büyürken içimdeki mutluluğun tarifi yoktu. 

Daha fazla konuşmadı..

Konuşmadım..

Vurgun olduğum mavileri, 'Benimsin' dedi..

Yeşillerim aşkına ortak olup, 'Seninim' dedi..

Bir ömür söz dedi.. Sonsuza kadar söz dedim..

Dilimdeki tek dua; Onu kaderime yazan Allah'a, sonsuz şükürlerimdi..

-Bölüm Sonu-

Merhabalar.. Arkadaşlar bu kadar beklettiğim için üzgünüm fakat diğer hikayemde ara vermiştim. Bir bebek bekliyorum ve fazlasıyla zor bir dönemden geçiyordum. Sürekli yatış hali, psikolojik değişiklikler sebebi derken malum salgın olayları gündeme geldi. İnanılmaz stresli zamanlar yaşıyoruz. Eşim bir süre önce bilgisayarımı da iş yerine götürmüştü. Anca alabildik. Artık olabildiğince yazıp yayınlamaya çalışacağım. Nasılsa EvdeKal diyoruz :) Ve son olarak bu hikayemi baştan aşağı yeniden yazıyorum sadece düzenleme derken noktası virgülü yazım yanlışı gibi düzenlediğimi sananlar var, ben hikayeyi tamamen değiştirip yazıyorum. Bu da haliyle zaman alıyordu. Bu arada yoğun istek üzerine Sinan Narin bölümü yazıyorum. Diğer bölüm onlara ait olacak.. 

Kendinize çok iyi bakın.. 

Seviliyorsunuz.. 

Continue Reading

You'll Also Like

1.7M 99.3K 61
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
325K 28.2K 17
Sertçe yutkundum ve kısık çıkan sesimle "Çok acıyor mu?" diye sordum. "Evet ama senin ölmüş olman daha çok acıtıyordu." dedi. Gözlerimin dolmasına en...
1M 62.7K 40
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, cinsel istismar, psikolojik ve fizik...
152K 10.3K 19
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...