KADERİMİN PEŞİNDE (Yeniden Ya...

Da nslhn5828

959K 60.4K 8.9K

Huzurun diğer adı,gözlerinin cennet yeşiliydi.. Bakışları tıpkı Karadeniz'in hırçın dalgaları gibiydi. Asi am... Altro

1. Yeni Başlangıçlar /Düzenlendi
2. Geçmişten Gelen /Düzenlendi
3. Kadere İnat / Düzenlendi
4. Beklenen/ Düzenlendi
5. Biri Kahraman Mı Dedi? /Düzenlendi
6. Merhaba Ey Aşk! /Düzenlendi
7. Ördü Kader Ağlarını /Düzenlendi
8. Tehlikeli Şüpheler /Düzenlendi
9. Ne Olacak Şimdi? /Düzenlendi
10. Can Sıkan Gerçekler /Düzenlendi
11. Yeni Aşklar-Yeni Umutlar /Düzenlendi
12. Tesadüf Yoktur,Tevafuk Vardır /Düzenlendi
13. Kader Konuşunca İnsan Susarmış! /Düzenlendi
14. Samet'in İtirafı / Düzenlendi
15. Kıskanç Yusuf! /Düzenlendi
16. Eyvah! /Düzenlendi
17. Açığa Çıkan Sırlar /Düzenlendi
18. Güven,Önemli Bir Mesele /Düzenlendi
19. Beklenen İtiraf /Düzenlendi
20. Vicdan Azabı / Düzenlendi
21. Fırtına Öncesi Sessizlik/Düzenlendi
22. Kaçırılma/Düzenlendi
23. Zor Saatler /Düzenlendi
24. Sinan Aslan/Düzenlendi
ALINTI
25. ~Sebebi Sensin~ /Düzenlendi
ALINTI
26.Umut Hep Vardır../Düzenlendi
27. ~Kod Adı:Ateş!~/Düzenlendi
ALINTI
Acımız Var!
28. ~Ali Tekin!~/Düzenlendi
29. ~Şaşırtan Teklif~/Düzenlendi
30. ~Evet De!~ /Düzenlendi
31. ~Efsane Adam~ / Düzenlendi
ALINTI
32. ~Narin~ / Düzenlendi
33. ~Samet~ / Düzenlendi
34. Ejderha :) / Düzenlendi
35. Aslan Oyunu / Düzenlendi
37. Abant :) / Part 1
38. Abant / Part 2 / Düzenlendi
39. Abant / Part 3/ Düzenlendi
ALINTI
40. Savaş / Düzenlendi
41. Şekerli Kahve / Düzenlendi
42. Benim Dünyam / Düzenlendi
43. Beklenmedik Misafir / Düzenlendi
44. Nişan Part 1 / Düzenlendi
Alıntı
~NişaN~ Part 1
Ufak bir istek!!
Alıntı
~Nişan~Part 2
ALINTI
~Kurtuluş Günü~
~Aşk Bunun Adı~
~Şen Ola Düğün~
~Final-Part 1~
~Final-Part 2~
~Özel Bölüm~
~Özel Bölüm 2~

36. On Dakika / Düzenlendi

13K 1K 182
Da nslhn5828


-YUSUF-

Hiç bulunmak istemediğiniz bir ortamda bulundunuz mu?

Hani suratınızda zoraki bir gülümseme olur ama herkesten saklamaya çalıştığınız ruhunuz son nefesini vermek üzeredir.. İşte, tamda o durumdaydım..

Uzun masanın etrafında sağlı sollu ayrılmış, bizimkilerin toplantı öncesi yaptıkları kriterlere zorla kulak vermeye çalışıyordum. Ağzımdan tek kelime çıkmıyordu. Çünkü, zapt etmeye çalıştığım bir adet öfkem vardı. Öfkemi dizginlemeyi başaran kadınım henüz gelmediği için şuan tehlike arz ediyordum. Bu durumumu çok iyi bilen adamlarım ise bana bulaşmıyordu.

"Sakin misin kardeşim?"

Ahmet'in sorusu üzerine bakışlarımı çevirdim. Genelde iyi misin diye sorulurdu. Lakin Ahmet'im yerinde bir soru sormayı yine başarmıştı. Suratında ciddilik ve alaylı bir ifadenin karışımı vardı. Kafamı yavaşça salladım. "Sence?" dediğimde tek kaşı havalandı.

"Affet sormam hataydı. Nasıl yaptım bunu inan bilmiyorum!" dedi elini suçlu gibi kaldırarak. Bakışlarım bu sefer tam yanında oturan ve adice sırıtan Samet'e kaydı. Çatık duran kaşlarım daha da çatıldı. Parmağını kendi suratına götürüp kaşlarını işaret etti.

"Söylemedi deme ama, kırışıkların artacak." Ne kadar adi bir dostum olduğunu daha önce söylemiştim, dimi? "Beğenen öyle de beğenir!" dedim.

"Aman ne klişe bir laf! Kulaklarım kanadı.."

"Sen sakin ol dostum. Valla Gülsüm'e olan sinirimi Ali'den çıkartırım!" diye araya giren Onur, dikkatimden kaçmayan homurdanmasıyla sırtını sandalyesine dayadı. Kollarını göğsünde birleştirirken, Samet elindeki kalemi Onur'un önüne doğru fırlattı.

"Ne oldu Onur'um? Ağır ablamız yoksa yine elletmedi mi?" diye sordu. Hadi Onur, dal oğlum! Söz veriyorum arkandan geleceğim!

Onur sert bir bakış attı. "Eben diyorum, nasıl?" dediğinde bütün hayallerim hayal oldu. Bırak ebeyi Onur! Vur koçum!

Samet, her zamanki keyifli gülümsemesini sundu. "Sayenizde kulakları çok çınlıyor!" dedi. Onur, durumu hazmedememiş tavrıyla oturduğu yerde kıpırdandı. Beyaz teni kızarmaya başladığında ardından gelecek hamleye hazırdım. Yaklaşık beş saniye sonra sesli bir nefes alıp verecek ve her ne olduysa anlatmaya başlayacaktı. Ve sonra..

Onur derin bir nefes alıp verdi!

"Bu hatunun garezi bana yemin ederim!" dedi. Demiştim dimi? Suratımda alaylı bir ifade belirirken, Onur görmezden gelerek anlatmaya devam etti.

"Geçen gün, iş çıkışı buluşalım dedim. Başta tamam dedi sonrada dersinin olduğunu hatırladı ve reddedildim! Ulan bende gideyim ders çıkışı yakalarım, kıstırırım nasıl olsa dedim. Neyse gittim tabi. İçeriye girdim, gözlerim Gülsüm'ü arıyor. İçeride beş on kişi falan var o saatte. Sonra birde ne göreyim?"

Onur kızarmaktan patlamak üzereydi. İri mavi gözleri açıldıkça açıldı. Yemin ederim şuan güne gelmiş hatunlar gibiydik. Elimizde sadece kısır tabakları eksikti. Hepimiz masaya eğilmiş pür dikkat Onur'un ağzından çıkacakları heyecanla bekliyorduk. Adamım yumruk yaptığı elini masayla buluşturdu.

"Aga, herif almış Gülsüm'ün bacağını atmış omzuna! Oğlum beni görecektin kanım damarlarımda kaynadı kaynadı ve patladı! Herifin üzerine nasıl uçtum bilmiyorum! Herif yumruklarımın arasında savunma sanatı bu beyefendi diye bağırıyor ama duyana aşk olsun. Ulan öyle savunma sanatı mı olur? Bacak omuzda neyin sanatı bu!?"

Şu durumda kahkaha atacağım hiç aklıma gelmezdi. Onur'un suratına baktıkça gülüyor, adeta bütün öfkeme perde çekiliyordu. Samet gülüşlerine son verirken, elini Onur'a yeter anlatma dercesine salladı. "Valla benim bildiğim güzel bir sanat var!" dedi. Bir kahkaha daha savurdu. "Dur daha bitirmedim!" diye araya girdi Onur.

"Abi adamın fotokopisini resmen mindere çıkartmışım. Tam son ölüm vuruşunu yapacağım derken, o da ne?" Onur, yine gözlerini kocaman açtı. Elleri iki yana aralandı.

"Gülsüm uçan tekmesiyle beni iki metre fırlattı!" dedi. Kadınından dayak yiyen Onur'un hazin sonu gözlerimin önüne geldiğinde bir kahkaha daha savurdum.

"İşte bu birader.." dedi Ahmet gülüşüne ara verirken. "Bu tam olarak, sevdanın son vuruşu!"

Onur sinirden şekilden şekle girerken, biz onun durumuna keyifle gülmeye devam ediyorduk. Gözlerini devirmekle yetinirken, "Gülmeyin abicim, yeter da!" diye inledi.

"Oğlum sen ruhuna bir helva kavurt! Ulan hatundan bir yemediğin dayak kalmıştı onu da yemişsin!" Samet, Onur'un ateşini biraz daha harlarken, adamım önündeki dosyayı masanın orta yerine doğru sinirle ittirdi.

"Sanki bir bokunu yedim de, dayağı eksik kalmıştı!"

Gülmelerimiz Yaren'in gelmesiyle azalırken, şaşırmış bakışları hepimizin üzerinde dolandı ve en son benim üzerimde durdu. "Sesiniz bütün koridoru inletiyor. Bu kadar keyifli olmanızı sağlayan şeyi merak ediyorum." dedi. Hemen ardından görüş alanına giren Sinan'da alaylı şekilde kaşlarını kaldırdı. "Bende!" diye ekledi.

Yaren'e elimi uzatarak yanıma gelmesini işaret ettiğimde hiç bekletmeden elimi tuttu ve yanımdaki yerini aldı. "Gülsek suç, gülmesek suç.." diye mırıldandım. Kadınım her zamanki göz devirme işlemini tamamladığında geçiştirircesine elini salladı. "Peki, demedim say!" dedi ve bakışlarını çocuklarla sohbete dalan Sinan'a çevirdi.

"Narin'i odaya kilitlemek zorunda mıydın?" dedi en öfkeli sesiyle. Gözlerim anında mümkün olduğu kadar açıldı. "Ne yaptı dedin?" diye bağırdım.

Samet yadırgar bir ifadeyle ellerini kaldırdı. "Aslında neden şaşırdım bilmiyorum. Tamda senden beklenilir bir davranış." dedi.

"Pardon da, hangi sebeple kızı odaya kilitledin?"

Sorduğum sorunun cevabını ciddi anlamda merak ediyordum. Sinan sanki normal bir davranışta bulunmuş gibi omzunu çekti. Yaren ellerini masaya koyarak öne doğru eğildi. "Odada duracağını söyledi."

Sinan hak verircesine kafasını salladı ve, "Evet söyledi.." dedi sakince.

"Daha ne o zaman?" diye sordu tekrardan Yaren.

"Dışarı çıkmayacağının garantisini vermedi ama! Ayrıca, bu toplantının sessiz bir şekilde biteceğini mi düşünüyorsun gerçekten? Ve onca gürültüye rağmen Narin'in odada sakince bekleyeceğini falan?"

Adam kahretsin ki yine haklıydı! Olayın gerçek yüzünü Yaren'e anlatmadığım için tepki göstermesi doğaldı. Yaren'in sessizliğini fırsat bilen Sinan, anında bana yöneldi. "Onu uyarmadın dimi?" dedi sertçe. Yaren hızla bana döndü. "Ne uyarması?" diye sordu merakla. Harika! Topun ucunda yine ateşlemeye hazır bir adet saf Yusuf vardı!

Masumca kadınıma dönerek en tatlı gülüşümü sundum. "Şöyle ki, toplantının sadece ilk on dakikasına katılacaksın!"

"Şaka mı bu?" Yaren'in tiz çıkan sesi suratımın asılmasına neden olurken, hafifçe kafamı salladım. "Hayır, değil! Ve bu konu tartışmaya açıkta değil. Oy birliği ile kabul ettik. Sana da bunu uygulamak düşüyor!"

Kadınımın içinden adeta hırçın bir savaşçı gün yüzüne çıkmak üzereydi. Ah yavrum! Nasılda ateşli gözüküyordu. Kızarmaya yüz tutan yanakları, elektriklenmeye başlayan saçları, seğiren gözleri.. Lanet olası toplantı odasında bulunmaktan ziyade, mahremimiz olan bir odada bulunmayı her şeyden çok isterdim! İşte yine ergenliğime geri dönüyordum! Hayır Yusuf, hayır! Zamanı değil! Kontrol.. dedi iç sesim..

"Oy birliğiyle demek.." diyen Yaren, keskin bakışlarını bizimkilerin üzerinde dolaştırdı. O an bendeki rahatlık kimsede yoktu. Destekçilerimden emindim. Çünkü oy birliği dediğimde gerçekten şaka yapmamıştım. Adamların beni destekleyen cümlelerini bekliyordum. Suratımdaki gülüş anında yok oldu. Çünkü, sırtımdan dört el bıçak yedim!

"Ben oy kullandıklarında yoktum!"

İlk bıçağı Sinan sapladı! Adi ateşçi!

Diğer bıçak darbeleri bir bir sırtıma saplanırken, Yaren'in bana dönüşüyle akıbetimi anladım. Acaba az önce Onur'un durumuna çok mu gülmüştüm? Sanırım sevdanın son vuruşuna bende birazdan nail olacaktım.. "Bunu sonra konuşacağız!" dedi sıkılı tuttuğu dişlerinin arasından. Gözlerini kıstı. "Baş başa!" diye de ekledi tehdit ederek. Hay hay kadınım, dedim ama lanet olası iç sesimle.. Çünkü, sesim bile bana ihanet edip saklanmıştı bir kuytu köşeye.. Hain dostlarımın acıyan bakışlarını görmezden gelerek önümdeki dosyaya bir suçlu edasıyla kafamı eğdim. Böylelikle bir Karadeniz erkeğinin sertliği, bir kadının asi bakışlarına kurban gitmişti.. İşte buda benim hazin sonumdu!

Çok kısa bir süre sonra açılan kapı bütün dikkatimizi çekerken, Ali suratındaki iğrenç bir gülümseme eşliğinde içeriye girdi. Gülmesi yaklaşık beş saniye kadar sürdü. Çünkü beklemediği kişi, büyük bir ilgiyle onu bekliyordu.

Ali'nin gözleri Sinan'ı gördüğünde kocaman açıldı. Anında suratına korku dolu ifadeler toplandı. Belli etmemeye çalışsa da nafileydi. Sinirle beliren bir gülüş eşliğinde bana döndü.

"Koruma tuttuğunuza göre belli ki sizi iyi korkutmuşum!" dedi. Tam şuanda kahkaha atmak istiyordum. Dudaklarım iki yana kıvrılırken başımı hafifçe salladım.

"Sinan Aslan'ı koruma olarak tanıdığınıza göre, asıl korkan siz olmalısınız."

Adamın rengi önce kırmızıya oradan beyaza doğru yol aldı. Benim attığım pası Ahmet devraldı. "Ayrıca Sinan bey, ailemizden biridir." dedi sakin bir şekilde. Onur, Sinan'ın omzuna elini koyarak sırıttı. "Ve yeni ortağımız demeyi unuttun dostum! Buna inanabiliyor musun, Ali? Sinan Aslan şirketimizin ortağı!"

Ruhunu teslim eden Ali'nin değişen ifadesine keyifle bakarken, Samet adamın oturması için eliyle işaret etti. "Ne dersin Ali? Artık toplantıya başlayalım mı?" diye sordu. İri gözleri hala karşısında oturmakta olan Sinan'daydı. Gayet rahat tavrından hiç ödün vermeyen Sinan, iki parmağının ucunda döndürdüğü kalemi durdurdu ve sakince masaya bıraktı.

"Sürprizimi beğenmemiş gibisin.." dedi dudakları iki yana kıvrılırken. Ali hızla kafasını iki yana salladı. "Bunu asla kabul edemem!" dedi Ahmet'e öfkeyle bakarken. Ahmet, dudak büzdü. "Neden?" diye sordu.

"Bu işi alırken, ortaklık söz konusu değildi!" diye bağırdı bu sefer.

"Tıpkı işi verirken amcanla anlaştığımız gibi mi?" dedi Onur öfkeyle. "Yanlışım varsa düzelt ama işin anlaşmasını yaparken seninle değil şirketin asıl sahibi amcanla yaptık! Ama sen geldin! Sahi, amcan nerede?"

Ali, sesli bir şekilde yutkundu. Alnında biriken ter damlaları şakaklarına doğru süzüldü. "Düşmanı çoktu. Bilemiyorum. Kendisinden haber alamıyoruz!" dedi. Nedensizce gülümsedim. Hatta çıkarttığım gülme sesiyle Ali sinirle bana baktı.

"Komik olan ne?" diye sordu. Komik olan ne mi? Öz amcasını diri diri yakmaya çalışan şeref yoksunu birinin düşmanları çoktu demesi! Tabi, bunu demedim. Daha doğrusu diyemedim! Çünkü bu durumu bildiğimizi bir süre belli etmemeliydik. Elimi geçiştirircesine savurdum. "Böyle durumlarda düşmanı çok uzakta aramamak gerekir." dedim şüpheli çıkan sesimle.

Ali, boş boş bakarak konuyu geçiştirmeye çalıştı ve sertçe önündeki sandalyeyi çekiştirdi. "Her neyse, başlayalım o zaman!" dedi ve gözlerini oymama sebep olacak şeyi yaptı.

Kadınıma bakarak gülümsedi!

Sinan boğazını temizleyerek, sadece benim anlayacağım bir uyarıda bulundu. Derin bir nefes çektim içime.. Sadece on dakika bu eziyete dayanacaktım.. Samet sunumu yapmak için ayağa kalktığında Ali, şaşkınca, "Yanlış bilmiyorsam projenin sahibi Yaren hanımdı. Bu durumda onun sunması gerekmez mi?" diye sordu..

Bu adam ölmek istiyorsa neden yanlış tercihlerde bulunuyordu? Açıkça beni öldür dese olmaz mıydı? Sinan ikinci öksürüğüyle sinyalini verdi. Bakışlarımla gün yüzü görmemiş küfürlerimi sunarken, o da bana en az o kadar sevilesi bir gülüş sundu!

"Çok alındım şimdi!" Samet kırgın bir bakış attı. "Bir doksanlık adamım, halim vaktimde yerinde. Yoksa beni beğenmedin mi?" dedi alayla. İki üç adımda Ali'nin yanına vardı ve suratına doğru eğildi. "Neyse ki, sahibim var! O yüzden sadece dinlemekle yetineceksin!" dedi.

O an için kendime bir söz verdim. Samet'e yaklaşık bir gün kadar dokunmayacak, ona en güzel şekilde hitap edecektim!

Kardeşim konuşmaya başlayalı daha beş dakika kadar olmuştu. Geriye sadece beş dakika daha dayanacaktım. Ve sonunda Yaren'i gönderecek ve Ali'nin üzerine atlayacaktım. Onu bin parçaya bölecektim. İşte Sinan'la anlaşmamızın altın kuralı buydu! Aslında toplantı bahaneydi. Asıl amacımız onu er meydanında mağlubiyete uğratmak ve anlaşmayı fes etmekti. Konuşmayı hızla kesen Ali, elini kaldırıp Samet'in susmasını sağladı.

"Ek bir parantez açmak istiyorum!" dedi, sanki olaya hakim bir adammış gibi. Samet nedir dercesine bakış attığında Ali hızla Yaren'i işaret etti. "Saha çalışmalarında Yaren hanımı istiyorum!"

Geri kalan beş dakikanın canı cehennemeydi! Sinan'ın uyarılarını artık duyacak ve hazmedecek güçte de değildim.

"Bu isteğin kesinlikle olmaz!" diye kükredim. Yumruğum masayla buluştuğunda üzerinde bulunan bardaklar sallandı. Yaren, hızla koluma sarılıp sakin olmamı söylese de, bu imkansızdı.

"Kim olarak izin vermiyorsunuz Yusuf Bey? İş hayatınızla, özel hayatınızı ayrı kefelerde tutmanız gerektiğini hiç mi öğrenmediniz?"

Hiç sinir krizi geçirdiğiniz oldu mu? Ben mesela hiç geçirmemiştim. Demek böyle oluyordu.. Damarlarımın genişlediğini hissediyordum. Kalp atışlarımın hızına yetişecek hiç kimse yoktu, bunu biliyordum.. Histerik bir gülümseme sardı sonra dört bir yanımı.. Birazdan olacakları çok iyi bilen adamlarım bana hiç sakin olmamı söylemedi. İlk Sinan'la göz göze geldim. Kolundaki saatine bakarak kafasını hafifçe eğdi.

"Yaren odana git!" dedi sertçe. Yaren'in itiraz etmesini beklerken, ona baktım. Gözleri dolu dolu bakıyordu. Kolumu sıkan eli gevşedi. Titrekçe geri çekti. O bakışları dikkatli olmamın her türlüsünü söylüyordu. Ali'ye iğrenircesine bir bakış atarak bizimkilere çevirdi bakışını ve uyarırcasına parmağını salladı.

"Lütfen tek parça halinde yanıma gelmesini sağlayın! Yoksa hepinizi mahvederim!" dedi ateşli kadınım! Amin dedim! Çok amin! Böyle ateş parçasına sahip olduğum için bir amin daha dedim!

"Hey hey neler oluyor?"

Ali oturduğu yerden hızla kalktığında korkuyla baktı. Beş adam karşısında savunmasız kalmıştı, elbette korkacaktı.. Dışarıdaki adamlarına seslendi. Gelen giden olmadı. Telaş içinde odanın kapısını açtı ve Sinan'ın iki dev adamıyla burun buruna geldi. Adının Ersin olduğunu öğrendiğim dev adam Sinan'a kafasıyla işaret verdi.
"Her yer temiz!" dedi. İşte bu duyduğum en güzel haberdi. Sadece on dakikada Ali'nin bütün adamları Sinan cephesi tarafından yok edilmişti. Haliyle Ali artık kendi cephesinde savunmasızdı.

Sakin bir şekilde önce ceketimi çıkarttım. Sonra gömleğimin kollarını kıvırmaya başladım. Ali devamlı soru soruyordu. Hala akıbetini anlamamış mıydı? Sinan'a son bir bakış attım.

"Bu seferde öksürecek misin?" diye sordum gülerek. Tek elini kaldırdı ve hayır anlamında salladı. Ali'ye yandan bir bakış attı.

"Senindir dostum!" dedi net bir şekilde.

İşte ondan sonrasını hatırlamıyorum.. Ve hiç bu kadar rahatladığımı bilmiyorum!

***

"Rahatladın mı?"

Yaren'in öfke dolu sesine birazda kırgınlık karışmıştı. Parmak boğumlarımdaki kanları temizlerken hissettiğim acıyı duymazdan geldim. Suratımda halimden oldukça memnun bir ifade oluşmasına izin verdim. "Hem de nasıl.." dediğimde kafasını geriye atarak inledi.

"Hadi ama! Bu harikaydı Yaren! Kızma ona.."

Bu sefer sırtımdan bıçaklanmadım. İlk destekçim yine Sinan olurken, Narin araya girdi. "Bence sen hiç konuşma! Beni odaya kilitledin!" diye bağırdı. Sinan anlamsızca ve medet umarcasına bize baktı. Bu durumda kadınların gönlü nasıl alınır bakışlarıydı bunlar.. Yardım çağrıları Yaren'in kolumu sıkmasıyla başlamadan bitti. Birde destek ekip niyetine kızların hepsini çağırmıştı. Kınayıcı sesler kulağıma dolduğunda bakışlarımı hızla kaçırdım. Bundan sonrasını Sinan düşünebilirdi.

Onur'dan bir inleme sesi gelirken, Gülsüm'ün sinsice sırıttığını gördüm. Kesinlikle masa altından yine dostuma şiddet uyguluyordu. Ahmet ağzını açmaya cesaret edemedi. Samet aptalı ise bir tanecik kız kardeşimin saçlarını parmağına dolayıp burnuna götürüyordu.

"Nasıl bu kadar yumuşak olabiliyor, aklım almıyor.." dedi durumdan bir o kadar uzak olan tavrıyla. Sonra bakışları bize döndü. Çünkü hepimiz sinirle ona bakıyorduk.

"Hey sakin olun! Ali'yi şimdilik puf ettik! Ona gücümüzü gösterdik. Sakinleşin artık. Hem bakın ne diyeceğim.." dedi aptal gibi sırıtarak.

"Mümkünse sen bir şey deme!" diyen Sinan kaşınan avuçlarını birbirine sürttü. "Bugün adam dövemedim. Nasiplenmeni istemem!" diye ekledi. Birden heveslendim.

"Bence çok makul!" dedim sırıtarak. Koluma bir çimdik daha yedim! Hadi ama kaç yaşındaydık Allah aşkına!

Kadınım yandan bir bakış daha attı. Evet, romantik olan yanımı derhal devreye sokmam gerekiyordu. Bir kadının gönlünü almak çokta zor olamazdı.. Yani sanırım..

"Bu sefer okuyacağın şiirlerinde, yazacağın mektuplarında, hatta ve hatta söyleyeceğin türkülerin bile seni kurtaramaz, Yusuf bey!"

Aman ne hoş! Bir kadının gönlünü almak sandığımdan daha da zor olduğunu anlarken, Samet'in sesi yine araya girdi.

"Bence bu hafta sonu tatile gitmeliyiz!"

Herkes biranda sustu. Kadınların gözleri tatil lafıyla ışıl ışıl parladı. Bunu daha önce neden düşünmemiştim? Kesinlikle kadın ruhundan zerre anlamıyordum!

"Evet, harika olur.. Dimi yavrum?" dediğimde gülen gözleri beni buldu. İşte bu kadar Yusuf'um.. Sinirli halini bir tarafa bırakan kadınımın kulağına doğru eğildim. "Belki şiirlerimi baş başa dinlemek istersin.." dedim etkileyici sesimle.. Yaren'in yanakları kızarmaya başladığında saçını kulağının gerisine doğru ittirdi. O sinirli halinden eser kalmayan kadın büzdüğü dudaklarıyla adeta beni çağırıyordu.. İşveli hallerine şimdi ölecektim..

Sevim neşeyle ellerini çırparak elektriğimizi dağıttı. "Süper bir fikir! Peki, nereye gidebiliriz?" diye sordu. Aklımda bir yer yoktu. Bilmem dercesine dudak büzdüm. Sinan düşünür gibi gözlerini kıstı. "Çok uzak bir yer olmamalı.." dedi uyarırcasına.

"Abant'a ne dersiniz?"

Ahmet, sunduğu öneriyle sakince arkasına yaslandı. İnsan kaderini tercihleriyle imzalardı tabi.. Bunu şuan için anlayamasakta yakın bir gelecekte çok güzel anlayacaktık..

"Hem yakın, hem sakin bir yer. Bu mevsimde de harikadır.." dedi. Şimdiden heyecan basan benliğim mekanı anında kabul etti.

"Bence olur.." diyen Sinan'ı, "Harika olur!" diyerek destekledim..

"Tamam o zaman!" diye araya giren Samet, altın madeni bulmuşçasına ellerini birbirine sürttü.

"Bekle bizi Abant! Sevda adamları geliyor!"

-Bölüm Sonu-

Ufak bir not 🤗 Bilenler bilir.. Hikayelerimde yer alan Abant maceramızın asıl çıkış noktası burasıdır 🙈😂😂😂 Beklemede kalın.. 😏

Continua a leggere

Ti piacerà anche

1M 62.6K 40
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, cinsel istismar, psikolojik ve fizik...
792K 52.1K 46
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
5.9M 193K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
115K 8.4K 87
Öğretmen ama AŞKA ÖĞRENCİ (Texting) • Anaokulu öğretmeni olan Beyza yoğun bir sene geçirdiği için yeni dönemde dinlenmek için görev değişikliği yapmı...