KADERİMİN PEŞİNDE (Yeniden Ya...

By nslhn5828

959K 60.4K 8.9K

Huzurun diğer adı,gözlerinin cennet yeşiliydi.. Bakışları tıpkı Karadeniz'in hırçın dalgaları gibiydi. Asi am... More

1. Yeni Başlangıçlar /Düzenlendi
2. Geçmişten Gelen /Düzenlendi
3. Kadere İnat / Düzenlendi
4. Beklenen/ Düzenlendi
5. Biri Kahraman Mı Dedi? /Düzenlendi
6. Merhaba Ey Aşk! /Düzenlendi
7. Ördü Kader Ağlarını /Düzenlendi
8. Tehlikeli Şüpheler /Düzenlendi
9. Ne Olacak Şimdi? /Düzenlendi
10. Can Sıkan Gerçekler /Düzenlendi
11. Yeni Aşklar-Yeni Umutlar /Düzenlendi
12. Tesadüf Yoktur,Tevafuk Vardır /Düzenlendi
13. Kader Konuşunca İnsan Susarmış! /Düzenlendi
14. Samet'in İtirafı / Düzenlendi
15. Kıskanç Yusuf! /Düzenlendi
17. Açığa Çıkan Sırlar /Düzenlendi
18. Güven,Önemli Bir Mesele /Düzenlendi
19. Beklenen İtiraf /Düzenlendi
20. Vicdan Azabı / Düzenlendi
21. Fırtına Öncesi Sessizlik/Düzenlendi
22. Kaçırılma/Düzenlendi
23. Zor Saatler /Düzenlendi
24. Sinan Aslan/Düzenlendi
ALINTI
25. ~Sebebi Sensin~ /Düzenlendi
ALINTI
26.Umut Hep Vardır../Düzenlendi
27. ~Kod Adı:Ateş!~/Düzenlendi
ALINTI
Acımız Var!
28. ~Ali Tekin!~/Düzenlendi
29. ~Şaşırtan Teklif~/Düzenlendi
30. ~Evet De!~ /Düzenlendi
31. ~Efsane Adam~ / Düzenlendi
ALINTI
32. ~Narin~ / Düzenlendi
33. ~Samet~ / Düzenlendi
34. Ejderha :) / Düzenlendi
35. Aslan Oyunu / Düzenlendi
36. On Dakika / Düzenlendi
37. Abant :) / Part 1
38. Abant / Part 2 / Düzenlendi
39. Abant / Part 3/ Düzenlendi
ALINTI
40. Savaş / Düzenlendi
41. Şekerli Kahve / Düzenlendi
42. Benim Dünyam / Düzenlendi
43. Beklenmedik Misafir / Düzenlendi
44. Nişan Part 1 / Düzenlendi
Alıntı
~NişaN~ Part 1
Ufak bir istek!!
Alıntı
~Nişan~Part 2
ALINTI
~Kurtuluş Günü~
~Aşk Bunun Adı~
~Şen Ola Düğün~
~Final-Part 1~
~Final-Part 2~
~Özel Bölüm~
~Özel Bölüm 2~

16. Eyvah! /Düzenlendi

17K 1.3K 87
By nslhn5828

Ben Senin Sevgilin, Eşin, Baban, Ağabeyin, Arkadaşınım..

Biri Bitse, Biri Kalır. Seni Hiç Bırakmayacağım..

'Cemal Süreya'

-SAMET-

Aylardır gözümden sakındığım, hayatımın merkezi haline gelen kadınla olan gizli saklı yürüttüğümüz ilişki artık canımı sıkmaya başlamıştı. Abartısız her gün Yasemin'in başının etini yemelerim bir türlü karşılık bulmuyordu. Yusuf'a artık söyleyelim dedikçe kadın beni her seferinde geri püskürtmeyi başarıyordu. Bu duruma Yusuf'un son zamanlardaki ruh halide etki oluyordu. Yaren yüzünden olduğundan daha lanet bir herife dönüşmüştü. Bir itirafı bu kadar geciktirmesini de anlamış değildim. Seviyorsan söyleyeceksin arkadaş! Hadi ama şimdi sen neden söylemedin demeyin. Benim durumu anlatmıştım. Yusuf gibi bir durumda olsaydım, şuan adamımı dayı bile yapmıştım!

Yasemin'in beni bu durumdan bertaraf etmesi yoluma koca bir taş bırakırken, içimdeki huzursuzluk her dakika, her saat, her gün artıyordu. Kafamı ne zaman yastıkla buluştursam veyahut Yusuf'un gözlerine ne zaman baksam vicdanım abartısız bir şekilde sızlıyordu. Sadece Yusuf'ta değildi. Ne Onur'a ne Ahmet'e durumu anlatabilmiştim. Günden güne değişen benliğimin farkına varmamaları zaten aptallık olurdu. Gece hayatlarında onlara eşlik etmeyi bıraktığımdan beri ağzımı arasalar da bir şekilde hepsini susturabiliyordum. Zaten o günleri özlediğimde söylenemezdi. Hatta o zaman yaptıklarımdan bile nefret eder bir adam olup çıkmıştım.

Yasemin..

İnsanın sadece birinin gözlerine bakmasıyla bile mutlu olabildiğinin kanıtıydı bu kadın.. Elini tuttuğumda, gözlerine baktığımda, saçlarından süzülen o yasemin kokusunu ciğerlerime çektiğimde, ciddi anlamda ben ben olmaktan çıkıyordum. Bayram neşesi bitmeyen bir çocuk gibi dolanıyordum etrafta.. Kendimden beklenmedik bir şekilde Yasemin'e yaklaşımlarım ise takdire şayandı.

Ben Samet Durmaz! Dört ay gibi bir sürede hayatındaki kadının sadece elini tutan ve de sarılmaktan öteye gidemeyen Samet Durmaz! Yeryüzündeki bütün başarı plaketlerini adıma yaptırmaları gerekiyordu. Aşağısı kurtarmazdı!

Öğle yemeği diye kaçtığım bir yalan bahanesiyle daha, soluğu Yasemin'in çalıştığı kreşte almam bir olurken, karşılaştığım sahneyle bilinmez bir kıskançlık kuyusuna atıldım. Yasemin'in sınırları içine giren bu adamın ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Adımlarımı bahçe girişine kadar nasıl attım bilmiyorum.

"Yasemin hanım yemek teklifimde ısrarcı olduğumu bilmenizi isterim. Yarın yine geleceğim. Hatta siz evet diyene kadar gel.." Gelemeyecekti! Öfke damarlarımda nasıl patladı, adamın üzerine nasıl atladım bilmiyorum. Beni kim durdurdu bilmiyorum. Adamı elimden kim aldı bilmiyorum.

"Samet?" Yasemin'in sesinin titrediğini fark edecek kadar kendime gelsem de, sinirlerime hala hakim olmakta güçlük çekiyordum. Öfkeyle kalkan, zararla oturur sözünün anlamını, gayet net anlayabileceğim bir duruma imza attım.

"Ne Samet, ne? Yasemin! Bu adam ne zamandır sana yemek teklifi ediyor?" Ses tonumun yüksek çıkması etrafımızda şiddetli bir etki yarattı. Herkesin odak noktası biz olurken, bunu umursamayacak kadar kördüm. Yasemin dolan gözlerini, kan oturmuş adeta canavarı andıran gözlerime kitlendi. "Birkaç.." Kesik bir nefes aldı. Karşımda elini kolunu koyacak yer bulamıyordu. Bakışlarını yere doğru indirdi. Birkaç neydi? Birkaç gün olmasını umut ettim. "Birkaç gündür de bana!" Kolundan kavramamla burnunun ucuna kadar girdim. Hala bakışlarını yerden kaldırmıyordu. Soruma sadece başını aşağı yukarı sallamakla yetindi.

"Lütfen sakin ol. Rezil oluyoruz." Şuan utandığı, düşündüğü durum etrafımızdaki insanlardı. Ve bu benim zerre kadar umrumda değildi. Düşünmesi gereken benim durumumdu. Düşünmesi gereken benim nasıl sakinleşeceğimdi. Düşünmesi gereken bu durumu bana neden anlatmayışıydı!

"Neden bana söylemedin?" Kalbim göğsümden fırlayacak gibiydi. Ciddi anlamda bu kadar sinirli bir adam olduğumu bilmezdim. Bana ne oluyordu böyle? Ben böyle şeyleri dert edecek adam mıydım? Sinirlerime hakim olamayacak, çığırımdan çıkacak, haddimi aşacak bir adam mıydım?

"Adamı reddettim Samet! Rahatsız olduğumu söyledim. Hatta ona hayatımda biri olduğunu da söyledim!" Az önceki tavrına göre değiştiğini belli eden yükselen sesiyle bana bağırdı. Ateşimi daha da körüklemesinden başka bir işe yaramadı.

"Hala reddettim diyor! Reddetmeseydin Yasemin!" Ağzımdan çıkanları kulağımın duymayışının tek nedeni hakimiyeti sağlayamıyor oluşumdu. Yasemin dediklerime inanamaz halde bana bakarken, hızımı alamadım. "Bu herif durduk yere mi sana teklif etti Yas.." cümlemin kesilmesine neden olan tokat suratıma hayatın sillesi gibi çarptı.

Yasemin'in tutmalara doyamadığım eli, avuçlarımın arasında olması gereken eli, suratıma bir kaya gibi çarptı. İçim buz kesti. İşte o an ölmek istedim. Dediklerimin hiçbir telafisi olmadığı gerçekliği yüreğime, beynime bir ok misali saplandı.

"Sen beni ne sanıyorsun? Senin ağır ithamlarını hak edecek hiçbir davranışta bulunmadım ben! Ama diyorsan ki, sana güvenmiyorum o zaman sen bilirsin Samet!" Gözlerini kırpmadan suratıma bakan kadın, tek soluk alacak kadar duraksadı. Şuan yanağımdaki sızının hiçbir etkisi yoktu. Yüreğimin sızısı hepsine bedeldi..

"Ben, bana sonsuz güvenen ve inanan adamı seviyorum. Sen kimsin böyle?" Yasemin'in acıyan ve kırgın bakışları, beni uçsuz bucaksız yerlere fırlattı. Sahi kimdim ben?

"Ben, ben.." Dudaklarımı aralasam da mantıklı bir cümle kuramıyordum. Ona doğru attığım tek adımla elini kaldırıp aramıza sokuşturdu ve bir adım geriledi. Anlamsızca ne yaptığına baktım. Sadece bakmakla yetindim. Anladığımı dile getirmek istemiyordum.

"Yasemin?" Titreyen eli hala aramızda bir set gibiydi. Bana olan hissiyatına ise duvar ördüğü her halinden belliydi. Sağa sola doğru salladığı kafasıyla bana gerekli cevabı verdi. Benim aksime sinirlerine hakim olduğu için konuşmadı. Bunu anlayabiliyordum. Tek bakışına canımı bile feda edeceğim kadın, sanki son kez bakar gibi baktı ve beni öylece bırakıp gitti..

Zararla oturduğum bir gerçek vardı. Kıskandığım bir gerçek daha vardı. Ve öyle bir gerçek daha vardı ki, o hepsinden beterdi.. Yasemin bana tek kelime etmeden çekip gidebildiyse eğer, bunun telafisi olmayacaktı..

***

Yedi gün.. Tamı tamına yedi gündür ölü gibiyim. Farkında olmadan alıştığım kadından yıllarca uzak durmayı başaran ben, yedi gündür her an ruhumu teslim edecekmiş gibiydim. Bunca zaman nasıl yaşadığımı sorguladım bir yanıt bulamadım. Lanet bir girdabın içine çekilmiştim. Yasemin olmadan rotamı bulamıyordum. Kafamı hiçbir işe veremiyordum. Kimseyle tek çift laf edemiyordum. Yasemin'e ulaşamıyordum! Ne telefonlarımı açıyor, ne mesajlarıma bakıyordu. Kaç kere yanına gittiysem, benden kaçmasına sadece seyirci kaldım. Kaybolduğum yoldan nasıl çıkacaktım bilmiyordum..

Kapım bir kere çalındı ve açılan kapıdan Yaren bedeni hariç kafasını uzattı. "Müsait misin?" Ellerimin arasında duran kafamı evet anlamında hafifçe salladım. Usulca içeri süzülen Yaren, anlamlandıramadığım üzgün bakışlarıyla içeriye girdi ve tam karşımda duran tekli koltuğa oturdu. "Nasılsın diye sormayacağım. O yüzden direk konuya gireceğim." Sorgular bakışlarım Yaren'in üzerinde oyalanmaya başladı. "Konu Yasemin!" dedi. Soluğum kesildi. Gözlerimin şaşkınca açılmasına sadece alayla gülümsedi. "Aranızdakileri biliyorum!" Şok üstüne şok yaşamak hiç güzel bir şey değilmiş onu anladım. Oturduğum yerde rahatsızca kıpırdandım. Ne diyeceğimi bilemez halde dudaklarımı bir kaç kez aralayıp kapatmakla kaldım.

"Yasemin anlatmadı. Aslına bakarsan anlatsın diye bekledim. Sanırım Yusuf yüzünden çekindi. Her neyse, sorun şu ki, aranızda ne geçti bilmiyorum ama Yasemin son üç gündür bizde kalıyor. Yusuf fazlasıyla şüpheli ve Yasemin'in neyi olduğunu lütfen öğren dedi. Sende günlerdir böylesin! Sanma ki, bu durum Yusuf'un gözünden kaçıyor."

Lanet olsun! Bütün işlerimin kördüğüm olmuştu. Tuttuğum nefesi sıkıntılı bir şekilde bıraktım. "Onu kırdım. Fazlasıyla kırdım ve nasıl telafi edeceğimi bilmiyorum. Bütün işlerim birbirine girdi Yaren. Dostum dediğim, kanım dediğim adamın kardeşiyle birlikteyim ve bunu onun izni olmadan devam ettiriyorum. Söyleyemiyorum. Üzerine bu tartışmamızda eklendi. İnan ne yapacağımı bilmiyorum!"

Kafayı yemeye çok az kalmıştı. Bunu hissediyordum. Yaren masamın üzerinden doğru elime doğru uzandı. "Samet?" Bakışlarımı tuttuğu elime çevirdim. Hayatımıza çok farklı şekilde giren Yaren, gün geçtikçe hepimize iyi geliyordu. "Sevmek çok güzel bir duygudur. Yusuf buna başta tepki gösterse de, ben eminim içten içe bu duruma mutlu olacaktır. Sen onun kardeşim dediği adamsın. Güvendiği adamsın. Evet gizli olması bu duruma farklı düşünmesine sebebiyet verebilir ama bence artık konuşmalısın."

Yaren'in ağzından çıkan her cümle desteklerin en büyüğünü veriyordu. Sıcak bir şekilde gülümsedi. "Ve Yasemin meselesine gelince, insan sevdiğine kırılmaz mı? Kırılır ve de affeder. Sadece nasıl affettireceğini bilmelisin."

Harika! Onu bilseydim bütün mesele zaten çözülecekti. "Ben ona ulaşamıyorum ki! Kaçıyor benden Yaren!" Oturduğu yerden kalkarak üzerindeki kıyafeti çekiştirerek düzeltti. Uzun saçlarını arkaya doğru savururken, "Acele etsen iyi olur, birazdan aşağıda olacak!" dedi. Oturduğum yerden nasıl kalktım bilmiyorum. Heyecandan kalbim yerinden çıkmak üzereydi. Yaren, gülümseyen bir ifadeyle odamdan çıkmak üzereyken durması için seslendim. Kafasını çevirerek diyeceğim şeyi bekledi.

"Teşekkür ederim." diyebildim. Gülümseyerek teşekküre gerek olmadığının yanıtını verdi. Söylemekle söylememek arasında gidip geldiğim detayı da eklemeyi unutmadım. "Yaren?" Eli kapının kolunda durdu ve yine aynı şekilde baktı.

"O korkuyor!" dedim. Elini yavaşça aşağı çekerken kimin korkup korkmadığını düşündüğünden adım kadar emindim. Aklındaki kişi şüphesiz Yasemin'di ama benim bahsettiğim o değildi. O da bunu bir süre sonra anladı ve bakışları ansızın değişti. "Onu geri çevirmenden korkuyor!" İşte şimdi kimden bahsettiğimi anlayabildi. Gözlerindeki parlama resmen odamı aydınlattı. Dudakları iki yana kıvrıldı ve tuttuğunu sandığım nefesi bıraktı. Hiçbir şey demeden kapıdan çıktı. Umarım söylediklerim bir işe yarardı..

Yaren, Yusuf'u oyalamak için odasına girerken bana şans gülümsemesi gönderdi. Hızlı adımlarla holdingin dış kapısına vardığımda gözlerim Yasemin'in geleceği yolu tarıyordu ve aradığını buldu. Neredeyse koşarak yarı yolda yakaladım. Beni gördüğünde şeytan görmüş gibi irkilmesine bozulsam da şuan bunu dert edecek durumda değildim. İtiraz cümlelerini etmek için dudaklarını araladığı anda, fırsat vermeden ellerimden kaçmaması için kolundan hızla çekiştirmeye başladım.

"Samet dur! Çekiştirmesene be adam!" Ah bir izin versen bu adam neler yapacaktı neler? Yasemin'in bana saymasını sövmesini kulak ardı ederek kuytu bir köşe bulup duvara yasladım. İki yanından uzattığım kollarımı duvara dayadım. "Kaçmak yok!" Tuttuğu nefesi bırakamıyordu. Göğsüme anca gelen boyu sebebiyle kafasını hafifçe kaldırdı.

"Seni dinliyorum!" dedi. İnadı inat kadın, hadi konuş dercesine bakıyordu. Konuşmak yerine, direk faaliyet göstermek istesem de, sakinliğimi korumak zorundaydım. Alnımı alnına yasladığım anda gözlerim ansızın kapandı. Burnuma dolan kokusu şifa gibiydi. Bu kokudan mahrum kaldığım günlerin acısı bıçak gibi saplandı yüreğime..

"Ölüyorum.." Tek nefes aldım. O bile sızlattı ciğerlerimi.. "Sen olmadan ölüyorum ben, Yasemin!"

Gözlerimi yavaşça araladım ve az önceki keskin bakışlara inat, özlem yüklü bakışlarla karşılandım. "Nefes alamıyorum. Yüzünü görmeden, kokunu içime çekmeden yaşadığımı hissetmiyorum. Sen bana ne yaptın böyle?"

Gözlerinin içine ne yaptığını anlamaya çalışır gibi bakmalarım boşunaydı biliyordum. Aşk adamı böyle bir adam haline mi getirirdi? Yoksa bu sadece bana özel bir durum muydu? Sorularıma cevap arama işlemim başarısızlıkla sonuçlanırken, Yasemin elini kaldırdı ve usulca kalbimin üzerine bıraktı. Yuvasını bulan kuş gibi kanat çırpan kalbim, kadınımın dokunuşuna tepki verdi.

"Herkesin son nefesinde fısıldayacağı bir isim vardır derler.." Yasemin kuruyan dudaklarını ıslattı. Kısa bir nefesin ardından canına yandığım mavilerini benimkilere sabitledi. "Yemin ederim, ben senin adını fısıldayacağım.."

Huzur bu andı! Yaşamak bu andı! Bu sözler üzerine edeceğim bütün kelimelerim kifayetsizdi. Diyeceğim bir şey yoktu ama yapacağım tek bir şey vardı. Bu saatten sonra beni durdurabilene aşk olsundu. Dudaklarım dudaklarını esir aldı. Kalbim tekledi. Böyle bir heyecanı en son ne zaman yaşamıştım veyahut hiç yaşamış mıydım? Karşılık olarak aldığım acemi kıpırtılar bile sabrımı tüketmeye yeterliydi. Günlerce susuz kalmış da, sonunda kana kana içtiğim suyun verdiği mutluluk gibiydi dudaklarının verdiği haz.. Hiç kopmak istemesem de, geri çekilmek zorunda kaldım. Her ne kadar kuytu köşe olsa da, sokak ortasındaydık. Hoş bunu şuan için umursayacak durumda değildim. Ellerimin arasında, kızarmış olan surata istemsizce sırıttım. Böğrüme dirsek yemekle kaldım.

"Gülme şöyle!" Az önceki naif kadınım ninjaya dönüştü. Hatunun eli oldukça ağırdı ve cidden inlememe mani olamadım. "Öyle orama burama vurma Yasemin! Bak sonu fena olur. Hani uyarmadı deme sonra!"

Gözlerimin sağa sola kaymasından ettiğim imayı anlayan hatun çattığı kaşlarıyla o kadar tatlı bir ifade yarattı ki, tekrar öpme isteğimi bastıramadım. Bu sefer hızlı ve kısa olan öpüşüm son bulduğunda, Yasemin halinden memnun olduğunu belli eden bir şekilde gülümsedi. O anda gülümsemesi dudaklarında asılı kaldı. Omzumun hizasında arkaya doğru bakışları kitlendi. "Samet?" diye inlediği anda ardıma bakmaya cesaret edemedim. Sanırım mutluluğumuz buraya kadardı. El mahkum bedenimi, Yasemin'e siper ederek Yeşilçam filmlerini aratmayan sahneyle yakalandığımız kişiye doğru çevirdim.

Eyvahlar olsun! Göz göze geldiğim kişiyle, gizli ilişkimizin sonuna geldiğini anladım..

-Bölüm Sonu-

Continue Reading

You'll Also Like

1.4M 106K 62
Okulun "playboyu" ve okulun tek kapalı kızı. Lise de başlayıp hayatlarının bir çok yerinde yollarının kesiştiği bu ikilinin yaşadığı maceraları ele...
1M 13.9K 35
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
325K 28.2K 17
Sertçe yutkundum ve kısık çıkan sesimle "Çok acıyor mu?" diye sordum. "Evet ama senin ölmüş olman daha çok acıtıyordu." dedi. Gözlerimin dolmasına en...
802K 52.4K 46
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...