bölüm 26
Kalabalığın içerisinde annemi arıyorum. Babamın bizi ziyarete gelmeyeceğine yeni adım kadar eminim, Çünkü o bizden nefret ediyor. İşte orada banka oturmuş gri cübbeli bir çiftçi etrafa bakınıyor. '' Anne.'' Diye haykırıyorum ve hızla anneme doğru koşuyorum. Annem ayağa kalkıyor ve kalabalığı yaran bakışlarını üzerime doğrultuyor.
'' Mavi.'' Eski adımı duyunca yadırgasam da bu durum umurumda bile değil. Anneme sarılıyorum ve kokusunu içime çekiyorum. Onu bu denli özlediğimi tahmin etmemiştim. Dakikalarca sarılıyoruz. Bedenimi geri çekip annemin yüzüne bakıyorum. Yüzünde çürük yaralar yok ancak soluk gözüyor. Annem bileğimi yakalıyor. '' Mavi.'' Diyerek beni sevmeye devam ediyor. Bileğimdeki yazıyı görünce. '' Yada sana Ametist demeliyim, Özür dilerim.'' Diyor.
''Sorun değil.'' Diyorum.
'' Hiç sorun değil.'' Annemin sesi beni rahatlatıyor.
'' Yeşil nerede?'' diye soruyor annem.
'' Şey..'' diyerek kekeliyorum ve etrafa bakınıyorum kaçış yolu yok,konuyu değiştirmem gerek.
'' Lee anne nerede?'' diye soruyorum. Annem bankı işaret ederek '' Gel şöyle oturalım.'' Diyor.
Banka oturduğumuzda annem yüzümü elleri arasına alıyor. Yüzüne ne oldu diye sorması beni korkutuyor. Jade ile kavga ettiğimizi bilmemeli. Bu onu üzer.
'' Lee anne biraz hasta ve bu yüzden gelemedi. Size sevgilerini gönderdi.'' Diyor ve yaralı yüzümü öpüyor. ''Ah...'' diyor. '' Şu düellolar sizi biraz hırpalamış.''
'' Evet.'' Diyorum yutkunarak. Annem tekrar '' Yeşil nerede?'' diyor ve etrafa bakınıyor.
'' Biraz yorgun. Düellolar onu kötü yönde etkiledi. Revirde yaralarına merhem sürüyor.'' Diyorum ve yalan söylüyorum. Annemin üzüldüğünü görebiliyorum. Fakat gerçeği söylersem daha çok üzülebilir.
'' Pekala, o zaman biz gidip kardeşini ziyaret edelim.'' Diyor.
'' Hayır.'' Diyerek karşı çıkıyorum.
'' Neden?'' diyor annem sesindeki mutluluk sönüyor.
'' Yüzündeki yaraları kimsenin görmesini istemiyor. Hele senin görmeni hiç istemiyor.'' Diyorum. Bu ikinci yalanım.
'' Anladım.'' Diyor annem. Bakışlarındaki canlılık faaliyeti son buluyor.
'' Yeşil'in yeni adı Jade.'' Diyorum
'' Zedd size çok güzel isimler vermiş.'' diyor ve gülüşüyoruz.
''Günleriniz nasıl geçiyor? Burada her şey yolunda mı?'' diyor.
'' Evet.'' Diyerek başımı sallıyorum. Biraz sohbet ettikten sonra Olivin 'in bize yaklaştığını görüyorum.
Annem Olivin ' i görüyor ve ayağa kalkıyor. El sıkışıyorlar.
'' Merhaba, bayan Elsa.'' Diyor Olivin. Sesi oldukça minnettar. Olivin'ın beni bayan Elsa 'nın yanında görmesi üzerine yüzündeki sevinç sönüyor.
'' Merhaba Olivin. Nasıl gidiyor?'' diye soruyor annem.
'' Çok iyi.'' Diyor Olivin. Bir şeylerin iyi olup olmadığı tartışılır.
Zihnim bulanıyor ve Olivin 'a acıyorum. O cinsiyetsiz bir sinek, tıpkı benim gibi.Acaba annemi gördüğünde acı çekiyor mudur?
'' Ametist.'' Diye kekeliyor Olivin ve beni işaret ediyor.
'' Evet.'' Diyor annem. '' Ametist ve Jade benim çocuklarım.''
Olivin şaşırıyor.
^^ Bende Ametist'in Grant geyiğine binme yeteneğini nereden aldığın merak ediyordum efendim?'' diyor Olivin annemi överek.
'' Grant geyiği jokeyi miydin?'' diye soruyorum.
'' Evet,çok eskiden öyleydim tatlım.'' diyor nazikçe.
'' Grant geyiğine mi bindin Ametist?'' diye soruyor annem şaşkın ses tonuyla.
Dudaklarıma konuşma emri verdiğim anda Olivin tüm kelimeleri azıma tıkıyor.
'' Grant geyiğine binmekte ne demek? Ametist,Şah-Mat turnuvası seçmelerinde birinci oldu.''
Olivin'ı başımla onaylayıp anneme göz ucuyla bakıyorum.
'' Tebrik ederim canım.''
'' Teşekkürler anne.''
'' Jade nerede?'' diyor Olivin. Anneme söylediğim yalanın ortaya çıkması an meselesi.
'' Yaralarıyla ilgileniyor. Revirde.'' Diyorum soğuk kanlılıkla. Olivin yalan söylediğimi anlamış gibi. Fakat Jade, revirde falan değil, gri salonda bunalımın bilmem kaçıncı evresini yaşıyor.
'' Doğru ya. Aklımdan çıkmış olmalı.'' Diyor. Daha sonra '' Çok başarılı çocuklarınız var bayan Elsa.'' diyor. Annem gururlanıyor. '' Senin gibi eğiticiler sayesinde.'' Diyor annem. Olivin utanıyor annemin iznini alıp uzaklaşıyor. '' Umarım sende onun gibi iyi bir öğretmen olursun.'' Diyor. Beni tekrar kucaklıyor ve '' Jade ile birbirinizi kollamayı ihmal etmeyin.'' Diyor.
'' Merak etme.'' Diyorum anneme.
'' Dikkat edin.'' Diyor.
'' Ne için dikkat edelim?'' diye soruyorum başımı kaldırıp anneme bakıyorum.
'' Bu bir sır. Sır tutabilir misin?'' diyor annem ve bana sarılmaya devam ediyor. '' Evet.'' Diye fısıldıyorum. Annem benim ilk sırdaşım.
'' 5. Bölge haricindeki diğer tüm bölgeler Titanlar tarafından tehlike altında.'' Diyor annem. Şaşırıyorum. '' Asıl siz dikkat etmelisiniz. Belki de 5. Bölgeye taşınmalısınız.'' Diye dikleniyorum.
Annem başını iki yana sallayıp bana sarılmaya devam ediyor.
'' Sadece dikkat edin.'' Diyor. Dilimin ucuna bir sürü soru cümlesi yığılıyor. Bayan Noah, Cinsiyetsizler tarihçesi dersinde Titan dünyasından bahsetmişti. Ancak Titan dünyası hakkında detaylıca bilgi vermemişti. '' Titanlar kim ve cinsiyetlilerden ne istiyorlar?'' diye soruyorum.
'' Bu soruların cevabını kendinde bulabilirsin.'' Diyor annem.
'' Ama..'' diye itiraz etmeye çalışıyorum fakat '' Vakit doldu.'' Diye bağırıyor Finola.
Annem '' Gitmeliyim, dikkat edin. Sonra görüşürüz.'' Diyor. Son öpücüğü de alnıma kondurup ormanın içerisinde uzaklaşıyor. Arkamı dönüp okula geri dönmek istiyorum fakat kalıplı bir cinsiyetsize çarpıyorum. Bu Olivin. '' Yalancı.'' Diyor. Aldırış etmiyorum. '' Erdemli insanlar yalan söylemez Ametist. Hem de annelerine karşı hiç yalan söylemezler.'' Olivin beden dilimi çözmüş gibi yalan söylediğimi net bir şekilde anlıyor. İtiraz etmiyorum. Çünkü yalan söyledim.
'' Üzgünüm ama buna mecburdum. Jade, annemi görmek istemiyor. Annemin onu terk ettiğini düşünüyor. Bunu anneme söyleseydim annem üzülürdü. Eminim erdemli bir insan diğer insanları asla üzmek istemez.'' Diyerek kendimi savunuyorum. Olivin '' Ne gördün?'' diye soruyor. Anlamsızca bakıyorum.
'' Cam fanustaki uykundan seni uyandırmak çok zor oldu. Ne gördün?'' Diyor.
'' Burada ki herkes o lanet olası fanusta ne gördüğümü merak edip duruyor. Bu sorudan artık sıkıldım. Annemin karnındaydık Jade ile birlikte. Annem hamileydi. '' dedim.
'' Başka... Başka ne gördün?'' diye soruyor Olivin şüpheyle . Gözlerime sertçe bakıyor.
'' Hiç bir şey.'' Derken gözlerinin derinliklerine bakıyorum. Umarım bu kez yalan söylediğimi anlamamıştır. '' Ceza vakti.'' Diyor Olivin.
'' Ne?'' diyorum.
'' Ceza almak için ne suç işledim şimdi?'' Aslında bir suç işlemiştim evet, dünyaya cinsiyetsiz olarak gelmiştim. Olivin'ın tabiri ile cinsel ilişkilerin sonucu olarak Zenon dünyasında bir cinsiyetsiz olarak yerimi almıştım.
'' Üç cesaret elçisi kolon tırmandınız.''
'' Pekala.'' derken buluyorum kendimi. Yemek haneye doğru gidiyoruz. Cinsiyetlilerin öğle yemeğinden arta kalan bulaşıkları yıkamamı söylüyor. İstemsizce yağlı olan bulaşıkları yıkıyorum.Jade, masaları tiksinerek siliyor ve yüzüme dahi bakmıyor. Kardeşimin bana karşı aldığı tavrı artık umursamıyorum çünkü suçsuzum.
'' Umarım yaraların iyileşmiştir Jade.'' diyor Olivin bana dalga geçen gözlerle bakarak.
'' Evet, iyileşiyorlar.'' diyor Jade pişkin bir şekilde.Topaz ise yerleri fırçalıyor. Kolonlara tırmandığım için bin kez pişman oluyorum. Ellerim deterjan yüzünden kayganlaşıyor. Olivin bizi zevk alarak izliyor. Şakşakcı yemekhanede koşuşturup duruyor." Temizlikçiler! Çalışın köleler!" Diye bağırıyor şakşakcı.
Turmalin ve Topaz aynı anda " Köyün delisi!" Diye çemkiriyor şakşakcıya karşı.
" Evet, evet! Ben bir deliyim!" Diyor kahkaha atarak şakşakcı dudaklarımı kollarımın arasına gizleyerek kıkırdıyorum. Ellerimdeki köpük burnumu yaladığın da burnum iğneleniyor.