BÖLÜM 21

13.8K 692 29
                                    

BÖLÜM 21

Avuçlarımın terlemesi üzerine kalp atışlarım hızlanıyor. Terleyen avuçlarımı pelerinime silerek kuyuya tırmanıyorum ve yuvarlak olan kısma oturup ayaklarımı boşluğa sarkıtıyorum. Derin nefes alsam da aşağıda beni neyin beklediğini bilmemek tüm cesaretimi kırıyor.

'' Atla.'' Diye bağırıyor Olivin üçüncü kez.

'' Eğer aşağı atlamazsan sana yardımcı olurum.'' Diyerek tehdit ediyor. Kanyondan atlamayı reddettiğimde de beni tehdit etmişti. Omuzumun üzerinden küfür edercesine Jade 'e bakıyorum. Ciğerlerimi havayla doldurup kendimi boşluğa bırakıyorum. Çığlıklarım 5. Bölgede yankılanıyor.

Sarı pelerinim boşlukta süzülerek karanlığa karışıyor. Bedenimin kaç saniye boşlukta çırpındığını bilmiyorum fakat bir süre sonra sert bir şeyin üzerine düşüyorum. Bedenim parlak gri bir silindirin içerisinde kayıp gidiyor. Kendimi şelaleden aşağı düşen su damlası gibi hissediyorum. İçimdeki korku mutluluğa dönüşüyor. Çığlıklarım korkudan değil. Bu bir kaydırak. Rubin her hafta sonu parka giderdi. Park dönüşü bize orada bulunan salıncak ve kaydırakları tarif eder, anlatır dururdu. Biz cinsiyetsiz olduğumuz için dışarıya çıkma hakkımız yoktu. Parka gitme hakkımız yoktu.

Ellerimi havaya kaldırıp çığlık atmaya devam ediyorum. Kendimi çocuk gibi hissediyorum. Rubin haklıymış. Kaydırak oldukça eğlenceli. Kuyunun dibinde kaydırak olması ise bir hayli şaşırtıcı. Kısa kaydırak yolculuğumun ardından kuyunun sonuna doğru yaklaşıyorum. Gri kaydırağın son bulduğu noktayı gördüğümde kendimi durdurmak için ellerimi kaydırağa sürtüyorum fakat bu hareket işe yaramıyor,ellerim yanıyor ve sırt üstü beton olan zemine düşüyorum. Doğrulup ağrıyan belimi tutuyorum ve kıkırdıyorum.

Jade ve Topaz ' ın çığlıkları duyar duymaz ayağa kalkıyorum. Jade ve Topaz tıpkı benim gibi sırt üstü düşüyor. Topaz yuvarlanıyor ve ayaklarıma yaklaşıyor. Hep birlikte gülüyoruz.

'' Çok eğlenceliydi.'' Diyor Jade. Kardeşimi neredeyse ilk kez eğlenirken görüyorum. Jade, hep ciddi bir kişiliğe sahip olmuştur.

Elimi uzatıyorum ve önce Topaz' ı daha sonra ise Jade ' i yerden kaldırıyorum. Toz olan pelerinlerimizi sirkelerken etrafa göz atıyorum. Bir mağaradayız. Burası rutubetli bir mağara. Kim bilir yerin kaç metre derinliklerindeyiz. Diğer cinsiyetsizlerde geldikten sonra mağaraya en son inen kişi Olivin oluyor. '' Beni takip edin.'' Olivin. Olivin 'ı takip ederken etrafa bakınıyoruz. Karanlık ve soğuk olan mağara içimi ürpertiyor. Ayak seslerimiz boşlukta yankılanıyor. Sağ tarafa sapıp daha karanlık bir alana giriş yapıyoruz. Mağaranın tavanından damlayan sular saçsız olan başıma temas ediyor.

Mağarada ilerliyoruz ve ışık tamamen kayboluyor. Hiç kimse birbirinin yüzünü göremiyor. Akik'in hırıltılı sesi kulağıma ulaşıyor.

''Hem sineksin hemde bir cinsiyetsiz. Çok yazık. '' diyor. Sağ elimi sıkıyorum, belki de Akik'i şuan pataklamalıyım fakat bunu Olivin yanımızdayken yaparsam okuldan atılırım. Mantıklı bir çıkış yolu bulmaya çalışıyorum ve öfkem sessizliğe karışıyor.

Olivin sağ elini kaldırıyor ve avucunda beliren gri ateş yardımıyla ortamı aydınlatıyor. Biz on cinsiyetsizde tıpkı Olivin gibi yapıp gri ateş yardımıyla yolumuzu aydınlatıyoruz. Sarı pelerinim mağaranın taşlarını yalarcasına sürükleniyor ve ıslanıyor. Mağaranın sonuna vardığımızda çıkmaz bir yol bizi karşılıyor.

'' Yolun sonu.'' Diyor Jade. Ardından Turmalin soruyor.

'' Şimdi nereye gideceğiz? Yol bitti.''

Olivin hiçbir şekilde korkuya kapılmadan mağaranın sonundaki duvara yaklaşıyor. Duvarda gri ateş yardımıyla belirsiz şekiller çiziyor. Bu şekiller Zenon dünyasındaki sınıfların sembolleri. Üç yapraklı yonca, bir pramit, ok ve bir kalp. Sonra duvar sola doğru kayıyor ve gri tüneli görüyoruz.

'' Vay canına.'' Diyorum ve Olivin sertçe bana bakıyor.

'' Burası gizli bir geçit.'' Diyor Olivin. Gri tünele girdiğimizde bizi orta yaşlı bir adam karşılıyor. Bu Thomas. '' Hoş geldiniz öğrencilerim.'' Diyor. Thomas oldukça samimi biri. Olivin ve savunma sanatları öğretmeni Jeff gibi sert değil.

Hep birlikte '' Merhaba Thomas.'' Diyoruz.

'' Haydi.'' Diyor Thomas. ''Gidelim.''

Thomas'la birlikte ilerliyoruz. Thomas bizi geniş bir odaya götürüyor. Bu odada on tane yatak var. Yatakları görünce şaşırıyorum.

'' Burada yatak var.'' Diyorum Topaz 'a .

'' Görebiliyorum.'' Diyor Topaz.

'' Ama bizim yatağa ihtiyacımız yok ki. Bunlarla ne yapacağız?'' diyorum. Topaz soruma cevap veremiyor, çünkü Olivin sus dercesine bana bakıyor. Daha az merak etsem iyi olacak. Thomas, yatakların arasında gezinerek '' Şekerleme vakti.'' Diyor. Cinsiyetsizler birbirlerine şaşkın duygularla bakıyor.

CİNSİYETSİZWhere stories live. Discover now