BÖLÜM 9

16.4K 1.1K 62
                                    

                                                                                          BÖLÜM 9

                                                                                         YOLCULUK

Beş katlı binaya doğru ilerlerken bin bir merak duygusu içimde huzursuzluğa sebep oldu. Yolun sağ kısmındaki bir grup evsiz içki içiyordu. İçlerinden biri anneme laf attı.

''Ne güzel bir parça..'' Yeşil sinirlendi.

''Kapa çeneni hımbıl herif'' dedi Gri, pis ve çamurlu cübbemi indirip gri yüzümü evsiz adama gösterdim. Evsiz adam cinsiyetsiz olduğumu anladı ve geri adım attı. Şekilsiz çenesini derhal kapattı. Çünkü bizden korkuyordu.. Annem refleks olarak kaşlarını çattı fakat konuşmadı. Çünkü annem nedeni ne olursa olsun hiç kimseye hakaret etmekten hoşlanmazdı.

Bir keresinde karşı caddede ki komşumuzun oğlu Rubin annesi ile birlikte bizi ziyarete gelmişti. Gri bedenime bakıp bana ''Çimento gibi rengin var'' demişti. Bildiğim bütün hakaretleri Rubin'e söylemiş, onun ağlamasına sebep olmuştum. Annem Rubin'den özür dilememi ve ne olursa olsun ona hakaret etmemem gerektiğini izah etmişti. Rubin'den özür dilemiş ve onunla oyun oynama devam etmiştim. Anneme göre mutluluğun formülü sabırlı olmaktan geçiyordu. ''Mutlu biri güçlü bir insandır.'' Annem iyi bir cinsiyetli. Duyguları olan biri.

Beş katlı binaya girdiğimizde içimde kelebekler uçuşuyordu. Gördüğüm en yüksek binaydı. Annem ''Gişe'' yazan camın önüne gidip görevli kadına ''Üç bilet lütfen'' Dedi.

Sarı saçlı kadın ''Nereye?'' Diye sordu.

Annemin çenesindeki damarla anlık olarak kasıldı.

''5.Bölge'ye'' sarışın kadın önce anneme daha sonra bize bakıp tiksindi. Ardından anneme üç tane bilet verdi. Annem biletlerin ücretlerini ödedikten sonra sarışın kadın ''Beşinci kata çıkın'' Diye emretti. ''Tren beş dakika sonra gelecek'' dedi. Şaşkınlıktan dilim tutuldu.

''Ne yani Trene mi bineceğiz? ''dedi Yeşil.

''Sanırım evet'' dedim. Yeşil'in yüzü asılmıştı.

''Ne? Bu iyi bir şey değil mi?'' diye sordum merakla. Hayatımız boyunca ilk kez trene binecektik. Bu kötü bir şey olamazdı. Ya da ben kötü bir şey olmadığını düşünecek kadar saftım.

''Saçmalıyorsun, tabiki de iyi bir şey değil'' Çenemi kapattım. Çünkü hayatımızdaki ilkler beni korkutmaya başlıyordu.

''Eğer trene biniyorsak bu uzak bir yere gideceğimizin göstergesidir'' Dedi Yeşil.

Uzak bir yer..

Uzak bir yere gitmek istemiyordum. Annem ve Lee annemden ayrılmak istemiyordum. Annem keskin adımlarla basamakları tırmandı ve hemen ardından koşar adımlarla annemi takip ettik. Beşinci kata geldiğimizde annemin dizleri üzerine hafif bir şekilde eğilip, hızlı hızlı soluduğunu gördüm. Basamakları tırmanmak onu yoruyordu. Çünkü o bir cinsiyetli ve tanıdığım bütün cinsiyetliler hemencecik yoruluyordu. Yeşil ve benim nefes alışımız ritmik bir şekilde ilerliyordu. Arkamı dönüp duvarda ki saatte baktım. Akrep yedinin üzerinde nöbetteydi. Saat tam yediydi. Çok geçmeden uzaklardaki trenin düdük sesi duyuldu. Annem belini dikleştirip sağ elini bana, sol elini ise Yeşil'e uzattı. Annemin soğuk parmaklarına dokunduğumda titreyen ellerimi kontrol edemiyordum.

Annem ellimi daha sıkı tutup yüzüme baktı. Şefkatli bakışından cesaret kazanıp ''Nereye gidiyoruz?'' diye sordum.

Bakışı gibi olan şefkatli sesiyle ''5. Bölge'ye. ''dedi.

CİNSİYETSİZWhere stories live. Discover now