Selimenurmmn 'ye ithafen
Sıcak bir yaz sabahıydı. Burak üstünde sadece bir şortla yüz üstü yatarken sırtındaki kaslar, beyaz teni güneş ışıklarının yansımasıyla çok etkileyici duruyordu.
O yüzden odasına uyurken başkalarının girmesinden nefret ederdi hatta hiç kimseyi sokmazdı. Ama odası derli topluydu ve belli bir düzene göre yerleştirilmişti. Siyah ve beyaz tonları hakimdi. Spor aletleri, ağırlık aletleri kitaplık, gitarı, çalışma masası bir uyum içindeydi.
Alarmın çalmasıyla gözlerini açtı. Alarmı kapatıp sırtüstü uzandı ve ellerini dağınık saçlarında gezdirirken bi süre tavanı ve tavandaki gökyüzünü izledi.
Kalkıp üstüne bir tshirt giyip mp3ünü de alıp kimseye bir şey demeden öylece çıktı. Bir süre parkta koştuktan sonra duşa girdi. Duştan sonra okul için hazırlamaya başladı.
Siyah rambo atlet, siyah ceket, siyah dar parça pantolon ve siyah beyaz detaylı spor ayakkabısını giyip aşağı indi. Ailesi her zamanki gibi kahvaltıya başlamış sohbet ediyorlardı.
-Günaydın herkese, deyip ilkokula giden küçük kız kardeşini öpüp yerine oturdu. Beril,
-Günaydın abilerin bitanesi.
dedi gülerek. Kahvaltıyı yaptıktan sonra Burak Beril'e dönüp,
-Bugün seni okula bırakmama ne dersin Bal Peteğim.
Beril bu iki kelimeyi duyar duymaz koşup sarıldı ve yanaklarından öpüp,
-Teklifiniz kabul edilmiştir Bay Arı.
Bu onlar arasındaki bir oyundu. Beril bal yemeyi sevmediği için öyle bir oyun bulmuşlardı. Beraber çıkıp ön kapı da duran siyah Aston Martini'ye bindiler. İlk önce Beril'in okula yöneldiler.
Annesi Canan'ı zorla uyandırdı. Çünkü Canan yeni okula gitmeyi hiç istemiyordu.
Bilmediği ortam bilmediği insanlar bu yüzden babasının işini sevmiyordu. Sürekli şehir değiştiriyorlardı. Bu yüzden belki kimseye bağlanmamış kimsenin teklifini kabul etmemişti. İstemeyerek kalkıp hazırlandı. Kahvaltı da babasına,
-Gitmek zorunda mıyım baba?
Diye sordu. Babası gülerek,
-Evet küçük hanım merak etme bu okul senin için çok daha iyi olacak yeni arkadaşların olacak yeni insanlar tanıyacaksın. Birkaç gün sonra alışırsın. Hadi bakalım okula gitme vakti seni okula ben bırakacağım bugün.
-Her yeni okulda bunu diyorsun baba.
dedi püfleyerek.
Birlikte çıkıp arabaya bindiler. Yol boyunca Canan tek kelime etmedi. Okula geldiklerinde babasını yanağından öptü. Oda öpüp gülümseyerek,
-Görüşürüz baba.
Diyip arabadan indi.
Babası arkasından,
-Görüşürüz tatlım. Yeni okulunda iyi şanslar küçük hanım.
Canan başını eğip yürümeye başladı. Çünkü herkesin onun okula yeni geldiğini anlayıp ona baktığını düşünüyordu.
Tam o sırada Burak da okula yeni gelmişti. Arabasını park edip okula yöneldi. Bütün kızlar gülerek ona selam veriyordu. Burak ise hiçbir şey demeden yürüyordu. Bu yüzden kızlar tek tek yüzlerini asıyordu. Her ne kadar Burak'ın bu haline alışmış olsalar da küçük bir ümitti onların ki. Tam köşeyi dönmüştü ki bir anda yüzünü göremediği bir kızla çarpıştı.
Canan sinirle dökülen kitaplarını toplamak için yere eğilip söylenmeye başladı.
-Çok güzel ya ilk günden bir bu eksikti. Bir de yardım etmek yerine dikiliyor.
Burak onun söylediklerine gülerken eğilip,
-Biraz dikkatli ol küçük hanım.
Sonra kitapları toplayıp uzattı. Canan o ana kadar yüzüne bakmadığı çocuğa başını kaldırıp baktı. Simsiyah saçları, beyaz teni, kahverengi gözleriyle o kadar yakışıklı biriydi ki Burak'ın ona baktığını fark edememişti bile.
Burak onun mavi gözlerini yüzünü görünce şaşırmıştı.
Canan bir anda kendine gelip,
-Teşekkür ederim yardımın için.
-Rica ederim küçük hanım.
Etraftaki kızlar bir anda yeni gelen bu kıza sinir olmuştu. Çünkü Burak ilk kez birisiyle konuşmuştu kısa da olsa. Burak şaşkın bir halde kantine dönüp yürümeye başladı.
Canan da sınıfa gitmek için öğrenci girişine yöneldi. Canan'ın aklında tek bir soru vardı.
"Kim bu çocuk."
Düşüne düşüne giderken sonra sınıfı bulup bir sıraya geçip oturdu.
Sınıf temsilcisi olan Ezgi bu yeni gelen kızı fark edip yanına oturup,
-Merhaba ben Ezgi Akın sınıf temsilcisiyim. Sen yatay geçişle gelen Canan Taşkıran olmalısın.
-Evet o benim buralarda bu çabuk duyuluyor anlaşılan.
-Evet bizim okulda bir olay çabuk duyulur. Buna alışırsın zamanla merak etme. Hem yeni gelen bir öğrenciden temsilcilerin hemen haberi olur. Çünkü listedeki değişiklikten okuldaki hocalar haberdar eder sorun olmasın diye. Malum alttan ders alan oluyor, üstten ders alan oluyor o yüzden her şeye hazırlıklı olmam lazım bir temsilci olarak.
-Anladığım kadarıyla sınıf temsilcilerinin işi çok zor. Bu da demek oluyor ki mezun olana kadar bu konudan uzak durmam lazım.
Onlar konuşurken tam o sırada kapının önünden geçen Burak'ı gördü. Ezgi'ye dönüp,
-O çocuk kim?
Diye sordu. Ezgi her kızın Burak'ı gördüğünde verdiği tepkiye alıştığı için,
-Burak Özkaya okulun popüler çocuğu ama hiçbir kızla alakası yoktur. Hiçbir kıza yüz verdiği bile görülmemiştir. Nedenini bende bilmiyorum ama bir kızla çıktığını konuştuğunu bile bir kere bile görmedim.
Dedi gülerek. Bunu okula gelir gelmez hemen etkilenip sonradan üzülmesin diye söylemişti.
Bu Canan'ı tam tersine daha çok meraklandırdı.
"Demek bir kızla çıkmayı bırak konuşmuyor bile. Belki de altında yatan bir neden var. Genellikle filmlerde ya sevdiği kızı kaybettiği için kızlardan uzak duruyorlardı ya da kızlardan nefret ettiği için muhattap olmuyorlardı. Ama bana bakışlarında nefretten çok şaşkınlık vardı. Bence kızlardan nefret etmiyor. Belki de burdaki kızların ona yiyecek gibi bakması onu rahatsız ettiği için kızlardan uzak duruyor neyse ne artık bunun nedenini ya da nedenlerinini zamanla öğreneceğiz."
Burak ise kankası Emir'le sınıfları dolaşıyordu. Okulun futbol takımı seçmeleri için sınıfın birine girdiğinde dikkatini çeken o yeni gelen kızdı. Ona odaklanmıştı. Bu Emir'in de dikkatini çekmişti. Ama umursamazlıktan geldi.
Canan başını kaldırınca onunla göz göze geldi.
"Evet şimdi de dik dik bana bakıyor. Ama gözleri de çok güzelmiş. Bakışları insanı kendine hapsediyor. Belki de burdaki kızlar böyle yapmakla haklılar. Canan kendine gel ne düşünüyorsun öyle ya. Ama ya çok güzel bakıyor. Bence insan olamaz ya. Benim gittiğim yerde böyle birisine rastlamadım hiç. Lütfen başka bir yere bak artık lütfen. Hala bakıyor ya. Bilimsel bir deney birisinin gözlerinin içine 6 saniyeden fazla bakarsan ya öldürmek istiyorsun ya aşıksın diyordu. Hiç öyle birini öldürecek birine benzemiyor. İlk görüşte aşk mı? Bence öyle beni öldürmek istemesi ihtimalinden daha iyi. Canan sakin ol Allah aşkına bir bakıştan nerden nereye geldin ya. Sakın ol derin derin nefes al ver."
Duyuruyu yapıp çıkarken Burak Canan'a bakıp gülümseyerek,
-İyi dersler küçük hanım.
Dedi Burak.
Bu herkeste bir şok etkisi yarattı. Canan da bir tsunami etkisi yarattı. Herkes bunun üzerine Canan'a yeni gelen kıza bakmaya başladı.
Bu ilerde olacak olayların bir habercisi gibiydi. İlerleyen günlerde güzel günler mi olacak yoksa bir fırtına öncesi sessizliğin belirtileri miydi? Bu yeni gelen kız için güzel olayların başlangıcı gibi gözükmüyordu. Çünkü Canan buna alışık değildi. Daha doğrusu bunları daha önce hiç yaşamamıştı. İlerleyen zamanlarda her şey belli olacaktı.
Umarım ilk bölüm hoşunuza gider. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar... 😊😊😊