Proje E.D.E.N. [Son]

By wroom96

10.2K 1.1K 108

Gelecek. Heh, eskiden gelecekle ilgili ütopik fanteziler kurardım; barış, dostluk, kardeşlik... Şu an bu tar... More

Yazarın son notu: Final
Prolog: Denek no. 1796
Bölüm 1: Yarından Sonraki Gün
Bölüm 2: Not Your Average Specimen
Bölüm 3: Yeni Evine Hoşgeldin
Bölüm 4: Not Even Close
Bölüm 5: Yıldızları Saymak
Bölüm 6: Masif Overstrüksiyon
Bölüm 7: Kaportacı
Bölüm 8: Archie'nin Melekleri
Bölüm 9: Kontrol
Bölüm 10: Kontrol-2
Yazar Notu 1: Devre Arası
Bölüm 11: Neon
Bölüm 12: Welcome to the Jungle
Bölüm 13: Welcome to the Jungle-2
Bölüm 14: Victoria Stili
Bölüm 15: Klasik İlkokul Mizahı
Bölüm 16: Can Çıkartma Ritueli
Bölüm 17: Cry Your Heart Out
Bölüm 18: Cirque du Arcstein-1
Bölüm 19: Cirque du Arcstein-2
Bölüm 20: Black Dog
Yazar Notu 2: Viva la E.D.E.N.
Bölüm 21: Altı Köşeli Yıldız
Bölüm 22: Golden Retriever
Bölüm 23: Roll the Bones
Bölüm 24: 2112
Bölüm 25: Black Dog Revival
Bölüm 26: Hoşça Vakit Geçirmek
Bölüm 27: Gazoz ve Efsane
Bölüm 28: Güzel Bir Yer
Bölüm 29: Selin Diyon
Bölüm 30: Cehennem-İntro
Yazar Notu 3: Aradan Sonra
Bölüm 31: Cehennem-Canavar
Bölüm 32: Cehennem-Anne
Bölüm 33: Cehennem-Ölü Bilgi
Bölüm 34: Cehennem-Kaos
Bölüm 35: Cehennem-Durum Analizi
2K Özel: Sanders
Bölüm 36: Cehennem-Durum Analizi-2
2K Özel: 1796
Bölüm 37: Cehennem-Dışarı
Bölüm 38: Caravan
Bölüm 39: Antibiyotik
Bölüm 40: Boş
Yazar Notu 4: Nihayet
Bölüm 41: Distinct Instinct

Bölüm 42:

70 4 0
By wroom96

-Pembiş

Silahı sıkı sıkı kavradım.

Gece görevi üzerime kalmıştı. Tabi ben varken kime yüklensindi ki nöbet. Gerçi isteseydim kurtulurdum da.

Gözlerimi ovdum. Sabaha yaklaşıyorduk, uykum gelmişti ve doğal olarak saçmalıyordum.

Güneşi özlemişim. Ve gün doğumunu. Gerçi bura güneşin doğuşunu izlemeye pek müsait değildi ama yine de o ilk ışıkların etrafa vurduğunu görmek tatmin edici.

Saat beş küsür olmalıydı. Sokak yavaş yavaş canlanmaya başlamıştı.

Kapıyı yavaşça araladım ve taze günün kokusunu doya doya içime çektim. Hava bulutsuzdu.

"Sabah güzel ha."

Arkamdan gelen ve sahibinin Arcstein olduğunu tahmin ettiğim tok erkek sesinin etkisiyle hafif titredim.

"Doktor?"

"Emrinize amade." Gevrek gevrek güldükten sonra omzuma dokundu.

"İstersen geç yat biraz. Ölü gibi görünüyorsun."

"Birkaç saat daha idare ederim." Adama bakıp aptal aptal sırıttım. "Dışarıyı özlemişim."

Her ne kadar buralardan birkaç hafta uzak kalmış olsam da sanki yıllar geçmiş gibi geliyordu.

"Sen bilirsin. Ben buralardayım."

Arkasını dönüp geldiği taraflara doğru yavaşça süzüldü.

İnsan böyle bir hıyarın nasıl aynı zamanda bu kadar zarif olabileceğine şaşırıyor. Özellikle bu kadar hıyar bir hıyarın. Neyse konu bu değil.

Kapının kenarına yaslandım. Hava az serindi ve hafif üşüyordum ama olsun. Wulfgarsshold'a göre bura nükleer çöl kalırdı. Ora da harbi soğuktu ama.

Düşünceler aklımdan hızlı tren gibi geçerken gülümsedim. Uyku sarhoşluğu eğlenceli. Uykusuzluk sarhoşluğu.

Belki de birkaç saat daha idare edemezdim.

-

"Hayrola? Hani dayanırdın?"

Doktorun sesiyle yerimden sıçradım.

Kapının kenarında yaslandığım yere sızmışım.

Gülümsedi. "Hadi git yat zıbar."

-Arc

Kızcağız elinde silahıyla merdivenlere yavaş yavaş yürürken elimin tersiyle alnımı sildim. Ekipmanların büyük çoğunluğunu kurmuştum. Bugün dükkanı açardık. Yani umarım. Bir aşağıdaki ağır metal eğme makinesi bi de ambulansımız hazır değil. O da pek zaman istemez zaten.

Sadece şu pembe kafanın eski oyun arkadaşları biraz aklımı meşgul ediyordu o kadar. Kısa süre içinde açığa kavuşturmalıydım. Kısa süre.

Kapıdan kenarına yaslandım ve dün marketten çaldığım sigara paketini açtım. Victoria görmese iyi.

"Günaydın James."

İti an.

Pakedi cebimden çıkarttığım gibi geri soktum. Aman.

"Günaydın Vicky. Güzel bir sabah."

"Öyle." Gülümseyerek elini cebime sokup pakedi aldı. Pek ümidim de yoktu zaten. Neyse.

"Ooo Parliament. Kaç bin yıllık bu?"

Omzumu silktim. Ne bileyim.

"Teşekkürler." Bir dal çıkartıp yaktı.

Uzunca bir süre sustuk. Victoria konuşmayı pek sevmezdi. Ben de sevmezdim.

-

Sessizliği o bozdu.

"Bugün başlar mıyız?"

"Başlamamamız için bir sebep yok."

Son izmariti de atıp topuğumla ezdim. Pek ömrü yoktu zaten zavallının. Hele Victoria buralardayken. Kanser ney derdi de yoktu. Oh ne güzel.

"Bekçi köpekleri nerede?"

"Uyuyolar heralde. Hope'u bekçi koymuşlar onu da sen gelmeden az önce yolladım."

"Biliyorum gördüm."

Tabii ki gördün. Görmesen şaşardım.

"Sohbetine doyum olmuyor. Ben gidiyorum."

Aman git. Sigara için gelmiştin zaten. Sanki bilmiyoz.

Arkasını dönüp içeri gitti. Yaklaşık yirmi saniye sonra da yukarıdaki kapının sesi neredeyse havada asılı kalırcasına yavaş şekilde odanın içinde yankılandı.

Sıkıcı.

-

Bu da sonradan yazıp hiç yayımlamadığım 42. bölümün bir kısmı. Kendine güvenip de devam ettirmek isteyen olursa ettirebilir ama önce bana özelden bir ulaşması lazım yoksa copyright'tan uçururum. 

İyi akşamlar benden bu kadar.

-PhX

Continue Reading

You'll Also Like

104K 6.3K 35
Odanın zemininde uyanık kalırsın Kapının altından gölgeler görüyorsun Kafanda dönüp duran aynı his Babacığın tekrar şehirden ayrılırken Ve tekrar...
3.6K 277 33
ilk brawl stars kitabım yargılama yada sorgulama yapmayalım pls
733K 47.6K 46
Yakın gelecekte öngörülebilen teknolojilerin peşine düşen ülkeler, bir güç yarışına girer. Ülkelerin tehlike getiren icatları, dünyaya sunulması konu...
7.6K 809 19
TEXTİNG ASKER KURGUSU