Bu gün diğer günlerden de erken kalkmıştım. Sanırsam iki veya üç saatlik uyku ile duruyordum. Ama nedense kendimi diğer günlerden daha iyi hissediyorum. Saat şu an tam 03.41 ve ben bu saatte karargaha gidiyordum. Normalde operasyon yoksa bu saatte karargaha gitmezdik.
Karargaha geldiğimde nöbetçi asker bana tuhaf bir bakış attı. Herlade bu saatte neden burada olduğumu sorguluyordu. Ama beni sorgulamak ona kalmadı.
Tim gelmeden biraz ısınma olarak spor yapmayı düşünüyordum.
.
.
.
200 tur koşu,300 mekik, 270 şınav ve 300 barfiks ile içtima öncesi ısınmıştım. Aslında daha fazla yapardım ama saat geç oldu. Tim birazdan gelirdi heralde. Saate baktığımda ısınma gereğinden fazla sürmüştü. Saat 06.00 yani tam olarak iki saat 19 dakikadır ısınma yapıyordum. Tim gelene kadar kamelyaların birinde oturmaya karar vermiştim. Bakalım bu komutanın içtiması nasıldı.
Bi yarım saat dinlendikten sonra timi bahçeye inerken gördüm ve yerimden kalktım. Tim yine bana ters ters bakarken ben sırada yerimi aldım. Zaten iki veya üç dakika sonrada Binbaşı geldi.
"GÜNAYDIN ASKER!!"
"SAOL!!"
"NASILSIN ASKER!!"
"SAOL!!"
"İlk olarak ısınma ile başlayacağız ( o sırada bana göz atıp) anlaşılan bazıları bizden önce yapmış."
Göz devirmek istedim ama şu an hiç ceza çekesim yoktu. O sırada benim duymadığımı sanan tim benim hakkımda konuşuyorlardı.
"Kim bilir kimin torpili ile buralara kadar geldi?"
"Evet baksana yaşı da genç duruyor. Bu kadar erken nasıl rütbe yükselebilir ki?"
"Sesinizi kesin gerizekalılar. Sizene nasıl rütbe atladığından. Hemde komutan önünüzdeyken konuşuyorsunuz. Kadın duyuyor gerzekler."
"Birtanem ayıp oluyor ama. Daha dün gelen bir kadın için kocana mı kızıyorsun?"
"Askeriyede koca yok komutanım. Yeniden tekrar etmemi ister misiniz?"
Başak'ın bunu demesi üzerine hepsi susmuştu. Kunt binbaşı en önde ilerlerken bende onun yanındaydım. yani ben duyuyorsam oda duyuyordu ve Binbaşı halinden gayet memnundu.
"Komutanım?"
"Efendim Asena!?"
Aman hemende tersle zaten sanki keyfimden konuşuyorum.
"Sizin bu timle alıp veremediğiniz ne?"
Binbaşı tıslar gibi gülüp
"Bu zamandır onların timindesin ve sana bir şey anlatmadılar mı!?"
"Komutanım. Sanırsam bilmiyorsunuz. Ben o time girdikten bir kaç hafta sonra kaçırıldım. Yani o timde tahminen bir buçuk iki ay durdum."
Kunt binbaşı kaşlarını çattı. Bu adam ciddi mi? Timine yeni gelen bir askeri araştırmamış mıydı? Ben olsam şu an onun yedi ceddine kadar araştırmıştım.
*
İki saat sonra içtimayı bitirmiştik. ve şu an kahvaltıya yapıyorduk. O sırada tabi bana laf atmayı da unutmuyorlardı. Sanırsam benim onların üstü olduğumu unutuyorlardı.
"Asena komutanım. Size eski timinizde nasıl davranıyorlardı?"
Allah'ım sen bana sabır ver bir ağız tadı ile kahvaltı bile yapamıyordum.
"Ben o timde o kadar uzun durmadım.( hepsi birden kaşlarını çatınca) başka zaman belki anlatırım"
Tam hepsi yemeğe geri dönmüşken bir er gelip Kunt Binbaşıya tekmil verip Albay'ın bizi çağırdığını söylemişti. Tabi bu sırada ölüm timi ben dahil bütün time kötü bakışlar atıyordu. Hayır yani ben arada kaynıyordum. Benim ne suçum var ki yesinler birbirlerini ben çekirdeğimi alıp çıtlayıp onları izlerdim.
Ne olurdu gene tek tabanca çalışsam...
Bu konuyu en yakın zamanda Albay ile konuşmam gerekiyordu. Hem sanırsam artık tek olarak (yani kızıl olarak) göreve çıkmayacaktım. Ve bu benim için dünyanın sonu demekti.
Tim ile harekat odasında oturmuş albayı bekliyorduk. Albay içeri girince hepimiz ayağa kalktık. Rütbe sırasına göre oturduğumuz için ben binbaşının ve üsteğmenin arasına oturmuştum. Albay eliyle oturun işareti yapınca sırasıyla oturduk. Bilgisayar başındaki bir askere kafası ile onay verince ekrana birinin görüntüsü yansıdı.
Benim zaten o piçi gördüğümde kan beynime sıçradı. Elim istemsizce yumruk olmuştu bile. Ve bu timin gözünden kaçmadı. Şu an onların farketmesi umrumda bile değildi.
"Rıdvan! Şu anda terör örgütü için gözde şerefsizlerden biri.( bu sırada timi izliyordu hepsi bana sorgu dolu baktığını Albay fark edince) Anlatmadın mı?"
Kafamı olumsuz olarak salladım. Neyi anlatacaktım ki. Hem onların benim hayatımı öğrenmesinin istemiyordum. Albay bana anlat gibisinden bakıyordu. Yine kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Bu bir emirdir asker!"
Derin bir nefes alıp kimse ile göz teması kurmamak için masaya bakarak anlatmaya başladım.
"Ben Rıdvan'ın elinde dört senedir esirdim. Yani kurtulalı bir veya iki ay oldu olmadı. Rıdvan ile benim çok önceden beri bir tanışmışlığımız var. Ben onun ailesini öldürüp çeşitli işkenceler yapıp ona gönderince bana daha bir kinlendi. En sonunda beni bir köçşede sıkıştırıp esir aldı."
Hepsi şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu.
"Bozkurtların şehit olan kızı?"
Binbaşının sesi ile ona döndüm. Ve en katı sesimle
"Sen bunu nereden biliyorsun!?"
"Musa komutan ve Pusat'ı tanıyorum. En son sizin eve gittiğimde duymuştum."
Biri de çıkıp ben bu aileyi tanımıyorum desin kendimi karargahtan atıcam amk. Albay'ın sesi ile ona döndük.
"Neyse Asena bunu size sonradan anlatır. Biz konumuza dönelim. Rıdvan bir hafta sonra sınırdan mal geçirecek sizde bunu engelleyip bana Rıdvan'ı getireceksiniz. Zamanla size daha fazla bilgi verilecek ( kordinatlar, saat ve gün gibi) Şimdi çıkabilirsiniz. Asena sen kal"
Herkes çıktıktan sonra Albay Sert sesi ile
"Asena biliyorum kendin hakkında konuşmayı sevmiyorsun ama timinin seni kabullenmesi için en azında biraz olsun kendini onlara aç "
"Denerim komutanım."
Selam verip arka bahçeye doğru yürüdüm. Biraz olsun timden uzak olmalıydım yoksa bu konuyu deşip gerçeği öğreneceklerdi. Ve ben bunu istemiyordum. Arka bahçeye çıktığımda önüme direk Kunt Binbaşı çıktı.
"Kaçmaya mı çalışıyorsun asker!?"
Kaşlarımı çatıp
"Kimden komutanım?!"
"Bizden Asena şimdi düş önüme ne olursa olsun bu konuyu konuşucaz!"
Offffff bir kerede şu şom ağzını açma ben Asena. Ne olurdu açmasan bak şimdi bok kaçarsın onlardan. Bir kamelyanın yanına doğru yürüdük zaten tim oturmuş bizi daha doğrusu beni bekliyorlardı. İkimizde oturunca Kunt Binbaşı
"Şimdi herkes kendini detaylı olarak tanıtsın!"
" Komutanım benim zaten rütbemi biliyorsunuz Adım Efes soyadım kara. 25 yaşındayım, Bekarım babam ve annemin restorantı var ve iki kız kardeşim var ikisi de okuyor"
"Komutanım ben Teğmen Başak Kandemir/Boz 29 yaşındayım Alkım ile evliyim ailem yok yetimhanede büyüdüm"
Ona buruk bir tebessüm ettim. Ailenin olmamasını iyi bilirim.
"Komutanım benim de rütbemi biliyorsunuz ben Alkım boz Başak ile evliyim, 30 yaşındayım , Annem aşçı babam ise şehit polis Arda Boz tek çocuğum"
Alkım'ın dediği şey ile kaşlarım şaşkınlıkla havalandı.
"Başkomiser Arda Boz?"
Alkım bu dediğim ile şaşırdı
"Tanıyor musunuz Komutanım?"
Ufak bir tebessüm edip
"Arda amca ile mesleğin başlarında tanışmıştım. Bir kaç operasyona beraber çıkmıştık. Tabi ben tek tabanca olduğum için onu hiç dinlemezdim. Sonra karakolda bir baba gibi bana nasihat verip azarlardı. Birde sürekli umarım oğlum senin gibi deli olmaz derdi."
Alkım bu dediğime tebessüm edip
"Babamın küçükken evde sürekli anlattığı asker kız sen olmalısın. Hep derdi o kız çok deli bir gün bu cesareti yüzünden başına bir şey gelecek diye... Ama aklıma takılan şey Babam o kızın ailesi yok demişti."
Kafamı onaylar bir şekilde sallayıp
"Kendimi tanıtırken anlatırım."
Dedim burada binbaşı lafı kendine söylediğimi anlamış olacak ki
"İsmim Kunt Dinçer babam savcı cumhuriyet savcısı Ali Dinçer, Annem avukat Emel Dinçer, 2 kız 3 erkek kardeşim var 34 yaşındayım"
Yüzümü buruşturup
" O ihtiyar senin baban mı?"
Binbaşı kaşlarını çatıp
"Babamı da mı tanıyorsun?"
" Evet babanı da tanıyorum karakola düştüğümde genellikle baban ile rastlaşırdık. Artık o kadar çok düştüm ki karakola o ihtiyar beni her gördüğünde benimle dalga geçer ve azarlar."
Binbaşının bu dediğime ufak bir tebessüm etti.
"Evet babam bana da seni anlatırdı. Eve her geldiğinde size şu anlattığım manyak kız gene karakola düşmüş bu gidişle dışarıda insan kalmayacak her dövdüğü insan en az bir yeri kırık oluyor birde takmış bana ihtiyar lakabı ben o kadar yaşlı mıyım der dururdu."
" Bak gör beni gördüğünde o ihtiyar gene dalga geçecek"
Efes-" Komutanım siz kendinizi tanıtmadınız."
Derin bir nefes aldım sanırsam uzun sürecek
"Ben Asena Ala Güngör, 33 yaşındayım, 4 abi, bir erkek ikiz, birde kız kardeşim var...... en sonda ise bu time gönderildim."
Huh olum ben anlatırken yoruldum ne çok şey yaşamışım lan. Benim hayatta kalmam bir mucizeymiş. Herkes bana donuk bakışlar ile bakıyordu. En sonda binbaşı
"Her neyse bu konuyu kapatal-"
Cümlenin devamını getirecekken arkadan abi diyen bir kızın sesi duyuldu. Arkamı döndüğümde gördüğüm kişi ile yüzüme ufak bir tebessüm doldurdum.
"İhtiyar!"
"Oooooo manyak kız sen dışarıyı biliri miydin ya. Hayret seni dışarıda da görmekte varmış."
Kunt binbaşıya gözlerimle bak gör işareti yaptım.
"İhtiyar sen hala yürüyebiliyon mu ya? Bırak artık bak yaşlandın hem sağlığına zararlı!"
Herkes bu dediğime gülmüştü.
"Sus kız! Alırım seni ayağımın altına. Ben senin gibilerini cebimden çıkarırım. Hala gencim ben"
Ona elimi yav hehe der gibi salladıktan sonra kamelyaya geçip oturduk.
.
.
.
.
Bir kaç saat binbaşının ailesi ile konuştuktan sonra eve gelmiştim. Herkes sohbet ederek güzel bir yemek yendikten sonra yorgun olduğumu söyleyerek odama çıkmıştım. Tam yatacaktım ki telefondan mesaj geldi.
0533******* kişisi sizi İntihar 🔪 adlı gruba ekledi
0532****** = Komutanım ben Efes kaydedersiniz.
0532****** kişisini Efes olarak kaydettiniz
0533*******= Komutanım bende Başak.
0533****** Kişisini Başak olarak kaydettiniz
0532******= Komutanım bende Alkım.
0532******* kişisini Alkım olarak kaydettiniz
Geri kalan numarada binbaşının olduğu için onu da kaydettim. Telefonlar ne kadar devlet tarafından korunsa da ben tam güvenmediğim için rütbelerle kaydetmiyordum. Telefona mesajlar gelemeye devam ederken bir mesaj dikkatimi çekti.
Kunt = Yarın saat 6'da karargahta olun.
Mesajı okuyup direkt uyudum. Bu gün nedensiz yere çok yorulmuştum...