CİNSİYETSİZ

By SadeceMika

1M 48.6K 4.1K

Zenon dünyasında dört sınıf vardır ve bu dört sınıfın her birinin kendine ait sembolü mevcuttur. Kupa sınıfı... More

GİRİŞ
YEMİN
BÖLÜM 1
BÖLÜM 2
BÖLÜM 3
BÖLÜM 4
BÖLÜM 5
BÖLÜM 6
BÖLÜM 7
BÖLÜM 8
BÖLÜM 9
BÖLÜM 10
BÖLÜM 11
BÖLÜM 13
CİNSİYETSİZ hakkında bilinmesi gerekenler
BÖLÜM 14
BÖLÜM 15
BÖLÜM 16
BÖLÜM 17
BÖLÜM 18
BÖLÜM 19
BÖLÜM 20
BÖLÜM 21
BÖLÜM 22
BÖLÜM 23
BÖLÜM 24
BÖLÜM 25
BÖLÜM 26
BÖLÜM 27
BÖLÜM 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 38
BÖLÜM 39
Bölüm 40
Bölüm 41
BÖLÜM 42
Bölüm 43
BÖLÜM 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
BÖLÜM 48
BÖLÜM 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
BÖLÜM 53

Bölüm 37

22.5K 688 40
By SadeceMika

BÖLÜM 37

İnsanlar her zaman her yerde acıkmışlardır; ama her zaman her yerde erdemli olamamışlardır.

(Socrates)

HABERCİ DENİZ KABUĞU

Geceyi her zaman ki gibi Ay taşı dağında geçiriyorum. Bulutlar gözümde farklı nesnelere dönüşüp duruyor. Pamuk tarlasını andıran bulutlar... Kimi üç yapraklı yoncaya kimi ise kılıca yada ok ve yaya dönüşüp duruyor. Korkuyorum ve kendimi mutsuz hissediyorum. Ben sadece mutlu olmak istiyorum. Sanki imkansızı istiyormuşum gibi...

Cebimden annemin bana verdiği bileti çıkarıyorum. '' Mutluluğa götüren bilet.'' diye tıslıyorum. Annemi hatırlamak hem beni mutlu ediyor hemde içimde bir şeylerin sızlamasına neden oluyor. Keşke bu bilet beni alıp mutluluğa götürse. Anneme götürse.

Güneşin doğması ile birlikte çan sesleri 5.bölgede yankılanıyor. Burada ki monoton düzene neredeyse alıştım fakat yinede evimde olmak isterdim. Cenaze töreninden sonra ne Topaz'ı nede Jade'i gördüm. Kabuğuma çekilmem gerekiyordu. Gelecekte ki kötü gün yani Akik'in beni öldürdüğü gün zihnimin odalarına davetsiz bir misafir gibi yerleşmişti. Ölüm sahnem gözümde canlanıp duruyordu. Belkide olayı dramatize ediyordum. Bu acınası bir durumdu , kendime acıyordum.

Tüm öğrenciler cinsiyetsizler okulunun önünde toplanıyor.Bayan Noah,her gün olduğu gibi bugünde nazik edasıyla '' Haydi, toparlanın toparlanın. Daha hızlı.''

Bayan Noah'ın elinde kocaman bir cam fanus var. Fanusun içerisinde ise beyaz taşlar. Topaz yanıma geliyor, Jade ise görünürlerde yok.

'' Seni en son cenazede gördüm. Nerelerdeydin seni merak ettim?'' diyor.

'' Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Kalabalıktan uzaklaşmaya ihtiyacım vardı.'' diyorum ve başım öne doğru eğiliyor.

'' Nasıl istersen...'' diyor Topaz. düşüncelerim kıvranıyor. Keşke bu mümkün olsa. Her şey istediğim gibi olsa.

'' Bunlar ne?'' diye soruyorum Topaz'a merakla.

'' Bir fikrim yok.'' diyor. Ürperiyorum.

'' Bu korkunç.''

'' Korkunç olan şey ne?'' diyor Topaz şaşkınlıkla fısıldayarak.

'' Senin gibi yürüyen bir kütüphanenin cam fanus içerisindeki beyaz taşlar hakkında bilgi sahibi olmaması. Sanırım dünyanın sonu geliyor.'' diyorum ve resmen Topaz ile dalga geçiyorum.

'' Kapa çeneni Ametist.'' diyor. Kıkırdıyorum.

'' Daha hızlı olun ve beni izleyin.'' Diyor bayan Noah, ardından ormana doğru ilerliyor. Sürü halinde ormana doğru ilerliyoruz.Orman sarı pelerinli cinsiyetsizlerle doluyor. Cinsiyetsizler aralarında fısıldaşıyor.

'' O fanusun içindekilerde ne öyle?'' diyor Akik. Ve gelecekte ölümümü üstlenecek olan kişinin sesini duymak beni ürkütüyor , ellerim istemsizce titriyor.

'' Neyin var senin?'' diyor Topaz titreyen ellerime bakarak.

'' Hiçbir şeyim yok. İyiyim.'' diyorum fakat yalan söylüyorum tabi ki de iyi falan değilim. Bildiğim her şeyi Topaz'a anlatmak istiyorum ancak kendimi dizginliyorum . İçimdeki ses şimdi değil, henüz zamanı var diyor.

'' Görmüyor musun? Fanusun içerisindeki şeyler taş.'' diyor hırıltılı bir ses. Bu ses ikizim Jade'in sesi. Jade yanıma geliyor ve en önde yerimizi alıp dersi dikkatle dinliyoruz.

'' Görmüyor musun? Fanusun içerisindeki şeyler taş.'' diyor Akik, Jade'in konuşma stilini yansılayarak .

'' Sessizlik!'' diye bağırıyor bayan Noah ve sesi neredeyse gırtlağından çıkıyor. Tüm cinsiyetsizler susuyor.

'' Elimde görmüş olduğunuz fanusun içerisindekiler birer Haberci Kabuk. Bu kabukların yapısı Maçalar tarafından değiştirildi ve ortaya çok daha yararlı bir araç çıkardılar. Bir çeşit iletişim aracı.'' diyor bayan Noah. Herkes pür dikkat bayan Noah'ın söylediklerini dinlerken,

'' Maçaların yapısını değiştirmediği bir şey kaldı mı bu dünyada ?'' diye mırıldanarak söyleniyor Lapis. Ve Lapis son derece doğru bir soru soruyor. Bilim insanları sıradan bir kabuğun bile yapısın değiştirebiliyorsa olası savaşlar bizi korkutmamalı.

'' Bir şey mi dedin Lapis?'' diyor bayan Noah kaşlarını şimşek misali çatarak.

'' Hayır, efendim.'' derken Lapis'in sesi titrek.

'' Pekala, nerede kalmıştık? Ah... Evet,bu kabuklar bir çeşit iletişim aracı. Bilindiği üzere Titanux canavarları 5.bölgeye oldukça yakın bir alanda yaşıyor bu yüzden güvenlik önlemlerini arttırdık, sınırlara kırk tırnak gardiyanlarını yerleştirdik. 5.bölgeye giriş ve çıkışlar yasaklandı dolayısıyla aileleriniz sizi ziyarete gelemeyecek.''

'' Evet, malesef.''

'' Bu çok kötü.'' Diyor iki adım arkamda duran Azurit başını iki yana sallayarak.

'' Artık yakınlarınızla iletişiminizi bu kabuklar sayesinde sağlayacaksınız. Kullanımı çok kolay. Önce fanusun içerisinden bir Haberci Kabuk seçeceksiniz. Daha sonra seçtiğiniz Kabuğu okşayacaksınız , onlar hisselere sahip olan varlıklar.''

'' Bu çok saçma.'' diyor Topaz ve sanırım ağzından çıkan kelimeleri kulakları duymuyor. Bayan Noah tek kaşını kaldırarak Topaz'a bakıyor. Topaz'ın koluna tırnaklarımı geçiriyorum.

'' Ah... ''' diyor Topaz. Ve ardından '' Yani efendim bir kabuk nasıl olur da hislere sahip olur?'' diye soruyor.

Derin nefes alıyor bayan Noah ve elindeki cam fanusu kucaklıyor.

'' Bazı insanların kalpleri taşlaşmıştır ancak yine de iyi yada kötü hissetmeye devam ederler. Hissizlik kalbi taşlaştırmaz ancak vicdansızlık ve öfke kalbi taşlaştırır. '' diyor bayan Noah.

'' Her neyse , Kabuğuı okşadıktan sonra onu avucunuza alın ve mesajınızı fısıldayın. Ardından nereye gitmesi gerektiğini ve kime ulaşması gerektiğini yüksek sesle söyleyin ve fırlata bildiğiniz kadar uzağa fırlatın. Anlaşıldı mı çocuklar?''

'' Evet, efendim.'' diye hep birlikte hiddetle bağırıyoruz.

'' Yalnız dikkat etmeniz gereken nokta şu ki Haberci Kabuklar biraz yaramazdır, sevginizi onlara hissettirmezseniz size saldırabilirler. Pekala, ilk kim denemek ister?'' diye soruyor bayan Noah etrafa bakınarak. Daha sonra '' Aferin Ametist, gel bakalım buraya.'' diyor.

'' Ben mi?'' diye soruyorum fakat ben ilk gönüllü olmak istememiştim.

'' Ama... Ama.. Bayan Noah?'' deyip etrafıma bakındığımda tüm cinsiyetsizlerin bir adım geri atarak beni ön plana çıkardığını görüyorum. Ardıma göz gezdirip Topaz ve Jade 'e öfkeli bakışlar atıyorum.

'' Hainler!'' diyorum. İkisi de aynı anda '' İyi şanslar Ametist.'' diyor.

'' Teşekkürler.'' diyorum somurtarak ve bayan Noah'ın yanına ulaşmamı sağlayacak korkak adımları atıyorum.

'' Seç.'' diyor Bayan Noah. Bir seçim şansım olması oldukça komik. Keşke birileri cinsiyetim içinde seçme şansı sunsaydı ve ''Seç.'' deseydi. Acaba hangi cinsiyeti seçerdim. Bayan Noah gibi bir bayan mı olurdum yoksa Müdür Frank gibi bir bay mı? Kararsızım.

Yutkundum ve elimi cam fanusa daldırdım. Avucuma en uygun olan Haberci Kabuğu seçip fanustan çıkardım. Haberci Kabuk tıpkı bir insan gibi hareket etmeye başlıyor ve avuçlarımdan fırlayıp alnımın tam orta yerine serçe çarpıp ciyaklıyor. Duyduğum garip sesler zihnimi tırmalıyor.

'' Ah... '' diyorum, tüm cinsiyetsizler bana bakarak kahkaha atıyorken canım yanıyor ve alnımdan gri kanlar akmaya başlıyor. Haberci Kabuk alnımı yarıyor.

'' Okşamalısın Ametist. Onu sevdiğinin hissettir.'' diyor Bayan Noah sakince.

'' Güzel kabuk, uslu kabuk. Lütfen sakin ol.'' dedim ve kabuğu tekrar avuçlarımı alıp okşadım. Cinsiyetsizler topluluğu bana tıpkı bir deliymiş gibi bakıp gülmeye devam ediyor bende Haberci Kabuğu okşayıp sakinleştirmeye çalışıyorum.

Haberci Kabuğun ciyaklama sesi son buluyor ve sakinleşiyor.

'' Evet, çok güzel şimdi ona mesajını fısılda ve gideceği adrese ulaşması için onu fırlat.'' Kimsenin beni duyamayacağından emin olduktan sonra Haberci Karataş'a fısıldıyorum.

'' Sevgili anne, Sinek kasabası artık güvenli değil. Yakında savaş başlayacak Titanuxlar işgal için geliyor, Lee anneyi al ve hemen kasabayı terk et. Seni seviyorum...Ametist. ''

Daha sonra '' Sinek kasabası, Elsa Palvin.'' diyip Haberci Kabuğu savura bildiğim kadar uzağa savuruyorum. Haberci Kabuk havada dönerek süzülüyor ve aniden beyaz bir baykuşa dönüşüp kanat çırpıyor. Tüm cinsiyetsizler '' Vay canına, Maçalar taşın yapısını nasılda değiştirmiş. Baksanıza ne kadar olağanüstü.'' Diyor. Evet, bu gerçekten olağanüstü. Tüm cinsiyetsizler beni alkışlayıp '' Bravo.'' diyor.

'' Aferin Ametist.'' diyor Bayan Noah.

'' Yerine geçebilirsin, sıradaki öğrenci gelsin lütfen. Evet, Zirkon gel buraya tatlım.''

'' Ben daha sonra gelsem efendim.''

'' Mızmızlanma evlat gel buraya.''

'' Pekala.''

Zirkon titreyen elini fanusun içine daldırıp eline uygun bir Haberci Kabuk seçiyor. Taşı avucuna alıyor ancak Haberci Kabuk, Zirkon'un elinde durmamak için debeleniyor. Bir çekirge gibi zıplayan kabuk Zirkon'un avucundan sıçrıyor ve toprağın üzerine düşüyor. Zirkon'a dönüp hakaret edercesine ciyaklıyor kabuk. Bu durum karşısında oldukça keyifli kahkahalar atıyoruz.

'' Git ve onu yakala.'' diyor bayan Noah.

'' Ama efendim?''

'' Sana git ve yakala dedim. Unutma sevgi dolu bir biçimde yaklaşmalısın.''

Zirkon, sevgi dolu bir biçimde Haberci Kabuğun üzerine atlayıp onu yakalamaya çalışıyor fakat kabuk yine kaçmayı başararak ormanın derinliklerine doğru ilerliyor.

'' Gel buraya seni aptal kabuk. Yaramaz kabuk.'' Diyor Zirkon ve Haberci Kabuğun ardından koşuyor. Kahkahalarımız devam ediyor.

'' Sevgi ile yaklaş Zirkon, hakaret ile değil.'' diyor bayan Noah Zirkonu uyararak,konuşurken ellerini sağa sola savuruyor. Bir süre sonra Zirkon gözden kayboluyor. Bayan Noah kendini daha fazla tutamayıp kıkırdıyor.

'' Zirkon'a acıyorum. Çok talihsiz biri. Taşı yakalayamadan yırtık pırtık kıyafetleri ve kireç gibi olan yüzü ile geri dönecek. Hatta dönemeyecek onu Şakşakcı getirecek. O harcanmışlıkla okulun yolunu falan bulamaz.'' diyor Topaz, Turmalin'in yokluğunu aratmayarak. Gülümsüyorum.

'' Sıra sende Akik.'' Gülümsemem Akik'in adını duyduğum anda soluyor.Akik, büyük bir soğuk kanlılık ile fanusun içerisinde Haberci Kabuğu seçiyor, mesajını fısıldayıp '' Kupa Kasabası, Kral Jordan.'' diyor ve haberci kabuğu fırlatıyor. Kabuk havalanıyor fakat beyaz bir baykuşa dönüşmüyor. Kabuk gittiği gibi geri geliyor ve Akik'in ensesine çarpıyor.

'' Uv... '' diyor Akik acıyla kıvranarak. Yüksek sesle sırıtıyoruz.

'' Ama bayan Noah neyi yanlış yaptım ki?''

Bayan Noah kafasını sağa sola sallayıp '' Sevgini katmalısın Akik.''

Sevgisi olmayan biri için imkansız bir rica.

Akik oflayarak yerdeki ciyaklayan kabuğu alıp acıyan ensesini ovalıyor. Haberci Kabuğu okşuyor ve '' Cici kabuk, şirin kabuk lütfen bana sorun çıkarma.'' diyerek çemkiriyor.

Kabuk ciyaklıyor. Kahkalarımız hiç bitmeyecekmiş gibi devam ediyor. En son ne kadar böylesine mutlu olmuştum bilmiyorum. Akik, ikinci denemesinde başarılı oluyor ve kabuk ,beyaz bir baykuşa dönüşüp gökyüzünde süzülüyor.

'' Tebrik ederim Akik.'' diyor bayan Noah. Akik, küstahça bakışlar atarak yerine geçiyor. Sıra Topaz'a geliyor. Topaz, sorunsuzca mesajını fısıldıyor ve mesajını Maça kasabasında olan babasına gönderiyor. Jade'e benim gibi mesajını anneme gönderiyor. '' Elsa Palvin, Sinek kasabası.''

Haberci Kabuğu kullanacak olan son kişi Lapis. Lapis, dikkatlice fanustan kabuğu avucuna alıyor ve fısıldıyor. Fısıltıları duyuyorum ancak ne dediğini anlayamıyorum. Ardından Haberci kabuğu fırlatmak için hazırlanıyor fakat ne kabuğun gideceği bölgeyi nede haberi alacak kişinin adını söylüyor. Aynı istikamette avucundaki kabuğu dudaklarının arasına alıp bölge adı fısıldıyor. Yine ne dediğini anlamıyorum.

'' Ne yapmaya çalışıyor bu?'' diye soruyor Topaz. Gözlerimi kısıp kulaklarımı dört açıyorum. Çünkü Lapis mesajını kime göndereceğini fısıldıyor.Zorlukla duyduğum bu isim bana son derece yabancı geliyor.

'' Allivenas...'' diyor Lapis.

Topaz bana bakarak '' Ne dediğini duydun mu?'' diye soruyor ikinci kez.

'' Allivenas...'' diye tıslıyorum.

'' Ne?'' diyor Topaz. Yüzünü buruşturarak.

Ardından Lapis, Haberci Kabuğu fırlatıyor. Taş beyaz bir baykuşa dönüşüp uzaklaşıyor.

'' Aferin Lapis.'' diyor bayan Noah garip bakışlar atarak.

'' Teşekkür ederim.'' diyor Lapis kibar bir insan taklidi yaparak.

'' Ders bitmiştir, dağılabilirsiniz.''

Cinsiyetsizler ormana dağılıyor. Kafamdaki soruları düşünerek usulca yürüyorum. Krizo ve Hematit koşu yarışı yaparak yanımdan geçiyor, o kadar hızlı koşuyorlar ki Krizo'nun kolu omzuma çarpıyor ve yere düşüyorum.

'' Özür dileriz.'' diye bağırıyorlar Krizo ve Hematit. Krizo'nun kahve rengi gözlerine bakarak,

'' Sorun değil.'' diyorum, aslında hata benim çünkü dalgınlığım başıma bela olmaya başlıyor.

Yazın son demlerini yaşayan yeşil çimen üzerine düşmek canımı yakmıyor. Topaz elini uzatıyor ve ayağa kaldırıyor.

'' İyi misin?''

'' Evet.'' diyorum. Ardından '' Allivenas...'' dedi diyorum.

'' Allivenas mı?''

'' Evet, Lapis mesajını Allivenas 'a gönderdi. Duymadın mı?'' diye soruyorum. Topaz kekeleyerek '' Hayır,duymadım.'' diyor. Gözlerimi kapatıp kısa bir soluklamanın ardından yürümeye devam ediyorum. Etrafımızda tek bir cinsiyetsizin kalmadığından emin olduktan sonra Topaz konuşma cesaretini kendinde buluyor.

'' Yanlış duymuş olamaz mısın?'' diyor Topaz, beni umursamayarak

'' Sanmıyorum. Doğru duyduğumdan eminim. Neden bana inanmak istemiyorsun. O cinsiyetsizin Titanlar ile bir bağı var. '' diye bağırıyorum.

'' İyi ama bana neden bağırıyorsun Ametist, ben sana ne yaptım?'' diyor Topaz. Neredeyse ağlayacak bir halde ve bu hal Topaz'ın en komik hallerinden yalnızca biri.

'' Hiçbir şey yapmadın. Özür dilerim Topaz. '' diyorum ve Topaz'a sıkıca sarılıyorum. Topaz tıpkı bir heykel gibi kaskatı kesiliyor. Keşke annem yanımda olsaydı işte o zaman Topaz'a sarılmama gerek kalmazdı. Şuan sevgiye aç bir bedenim var.

Topaz bir süre sonra kollarıyla beni sarıyor ve elleri sırtımda geziniyor. Evet,diyorum içimden hala bir parça şefkat bulabildiğim için oldukça şanslıyım.

'' Hey... '' diyor Topaz. '' Neden ağlıyorsun Ametist?''

Hıçkırarak '' Sen haklıydın.'' diyorum.

'' Neyden bahsediyorsun?'' diyor.

'' Çok kötü şeyler olacak. Yakında savaş çıkacak. Olivin beni bilinç altı odasına götürdü. Gelecekten kötü bir günü gördüm.'' diyorum ve hüngür hüngür ağlıyorum.

'' Ne ?'' diyor Topaz. '' Gelecekten bir günü mü gördün? Ah, Ametist. Gelecekten herhangi bir günü yalnızca erdemli bir insan görebilir.'' diyor Topaz. Topaz birçok şeyi biliyor o bir bilge. Yürüyen kütüphane.

'' Evet.'' diye tıslıyorum.

'' Turmalin haklıydı. Ben erdemli bir insanım. Güçsüz bir erdemli insan.''

''Saçmalıyorsun. Elbette güçlüsün!''

'' Hayır!''

'' Ne gördün sırdaş?''

Göz yaşlarım yanağımdan süzülüyor ve dudaklarımın etrafına hızla yayılıyor. Gözyaşımın tuzlu tadı midemi bulandırıyor. '' Mevsim kıştı. Sinek kasabasında dolunay vardı. Cinsiyetliler ve cinsiyetsizler ittifak kurmuştu ve Titanux canavarlarının saldırılarını önlemeye çalışıyordu. Ölüyordum. Göğüsüm de kocaman bir kılıç vardı. Akik...'' diyorum ve sesim bir anda ortadan kayboluyor. Henüz Turmalin'in ölümüne dahi alışamamıştım, kabullenememiştim.Kendi ölümümü nasıl kabullenecektim ? Derin nefes alıyorum ve Topaz'a daha sıkı sarılarak kendimi toparlaya çalışıyorum.

'' Akik, beni öldürüyordu.'' diyorum. Kollarımın arasındaki cinsiyetsiz beden kasılıp duruyor ve Topaz bana daha sıkı sarılıyor, konuşuyor. Topaz'ın nefesi enseme ulaştığında vücudum iğneleniyor ve gıdıklanıyorum. Sanki tüm bunları ilk kez duymuyormuş gibi ;

'' Henüz mevsim yaz Ametist, henüz mevsim yaz. Hala bir umudumuz var. Sulh için her şeyi göze alabilirim. O güne hazırlanacağız. Söz veriyorum.''

Continue Reading

You'll Also Like

KATİL By π

Teen Fiction

114K 575 1
"Sen şerifsin ben de katil," dedi sırıtarak. Ne kadar sırıtırsa sırıtsın gözlerinde ki korku kendini gösteriyordu. "Ya sen beni öldürürsün ya da ben...
EUDORA By

Science Fiction

6.4K 2.4K 21
Ormanda koşmaya başlamıştım. Sırtımdan akan kanlar vücudumun kontrolünü kaybetmemde büyük bir rol oynuyordu. Acı hissediyordum ama hissettiğim acı sı...
14.2K 876 17
Avuçlarım yalvarırcasına bakıyor gökyüzüne. Gökyüzü gürlüyor. Yanaklarım kıvrılıyor içim soğuyacak diye. Rüzgar çıkıyor. Yağmur yağıyor sanıyorum v...
846K 53.5K 48
Yakın gelecekte öngörülebilen teknolojilerin peşine düşen ülkeler, bir güç yarışına girer. Ülkelerin tehlike getiren icatları, dünyaya sunulması konu...