NAKAVT

By Fesatrice

1.7M 154K 199K

*Eski adı: Oyunbozan 2* Ardıç: Bana birini ayarlamaya çalışma artık Ardıç: Beni kimseyle yakıştırma Ardıç: Be... More

1- Oyuncu ve Oyunbozan
2- Hayatının Aşkı
3- İlişki Korkusu
4- Ardıç'ın Kriterleri
5- Ardıç Çok Sevmeli
6- Yedek Anahtar
7- Kahvaltı
8- Evlilik Düşünmüyorum
9- Aşk Yok
10- Sabah Koşusu
11- Tuhaf Ziyaret
12- Numara
13- Aşk, Nefretle Başlamaz
14- Nasıl Birisin?
15- Beş Dakika
16- Kendine Ayarla
17- Kavga
18- Sınırlar ve Engeller
19- Sana Bağlıyım
20- Siyah Mont
21- Melek Gibi
22- Sevgili Olmalıydınız
23- Dilek Hakkı
24- Taklit
25- Rüya'nın İstekleri
26- Karşılaşma
27- Ardıç'ın Kırık Ruhu
28- Kırık Ruhumu İyileştiren
29- Sana Âşığım, Aptal Kız
30- Kulak Misafiri
31- Maç Günü
32- Yasak Bir An
33- Yaşananlar Hakkında
34- Gece Ziyareti
35- Yol Arkadaşı
36- Nefes Al, Rüya
37- Bu Kadar Yaklaştın
38- Şüphe
39- Rüya Yüksel
40- Aklımı Karıştırıyorsun
41- Şimdi Ödeştik
42- Bana Güvenmiyorsun
43- Yanılgı
44- İlk Çatırdamalar
45- Ardıç'ın Kıskançlığı
46- En Sonunda Beni Çıldırttın
47- Mercan
48- İşini Zorlaştırıyorum
49- Rüya'nın Oyunu
50- Gerçekler
51- Satılık Çocuk
52- Efe Gümüş
53- Beni Öpme
54- Üç Kardeş, Üç Farklı Soyadı
55- Bana Razı Olma
56- Arkadaşlığımızı Bozmak İstiyorum
57- Her Yerini Öpmüyorsam
58- Beni Sevmediğini Söyle
59- Yüzleşme
60- Şimdi Ağla, Ardıç
61- Teslim Oluyorum
62- Evine Hoş Geldin
64- Sadece Sana
65- Durmamı Söyle
66- İlk Yumruk, Tek Yumruk
67- Aramızda Sır Olmamalı
68- Babasının Oğlu
69- Öldür Kendini
70- Ayrılalım
71- Damat Adayları
72- Çınar Yüksel
73- Zaman, Tüm Yaraların İlacı
74- Büyük Gün, Büyük Sorun
FİNAL
Özel Bölüm
Özel Bölüm 2
Özel Bölüm 3
Özel Bölüm 4
Özel Bölüm 5 / Part-1
Özel Bölüm 5 / Part-2

63- Kalp Meselesi

20K 1.8K 3.4K
By Fesatrice

Bruno Mars - Locked Out Of Heaven

İyi okumalar...

Ardıç: Günaydın

Rüya: Günaydınnn

Ardıç: Sorun ne?

Rüya: Ne sorunu?

Ardıç: Gün sana aymış

Rüya: Aymasın mı?

Ardıç: Aysın tabii, aysın

Ardıç: Ama saat daha sabahın 7'si

Ardıç: Sana gün en erken sabah 9'da ayabiliyor

Rüya: Eskisi kadar uyku düşkünü değilim ya

Rüya: Kahretsin ki bir kere uyandım

Rüya: Bir daha uyumama da imkân yok çünkü dershaneye gidiyorum

Rüya: Bu yüzden iyi tarafından bakmaya çalışıyorum

Rüya: O zamanlar da gün ayıyor işte

Ardıç: Yolda mısın?

Rüya: Evet

Ardıç: Evden ne ara çıktın?

Ardıç: Göremedim seni

Rüya: Sen olduğun yerde devamlı beni mi gözetliyorsun?

(Görüldü.)

Ardıç yazıyor...

Rüya: Yok artık

Rüya: Ardıç?

Ardıç: Evden çıktığın saatlerde bakıyorum pencereden

Rüya: Peki bizim sabah karşılaşmalarımızın kaçı tesadüf kaçı planlanmış?

Ardıç: Planlanmış değildi hiçbiri

Ardıç: Ama tesadüf de değildi

Rüya: O nasıl oluyor peki?

Ardıç: Uykudan ayılamadığın zamanlar çok savunmasızsın

Ardıç: Biriyle konuşmadan ayılamayacağını da biliyorum

Ardıç: O yüzden benimle konuşup ayıl diye iniyorum aşağı

Rüya: Sabahları karşılaştığımız zamanların hiçbirinde iki kelimeden fazla konuşmadın ama

Rüya: Günaydın, görüşürüz

Rüya: Bu kadar

Rüya: Pardon, üç kelime

Rüya: Günaydın, Rüya da diyorsun ara sıra

Ardıç: Günaydın demem yeterli oluyor

Ardıç: Sonrasında sen kendi kendine konu açıyorsun zaten

Rüya: Sen bana geveze mi diyorsun?

Ardıç: Evet, çok konuşuyorsun

Rüya: Yuh ya, yuh

Rüya: İnsan bunu düşmanına demez

Ardıç: Bir saniye

Ardıç: Çok konuşman kötü bir şey mi?

Rüya: Nasıl ya?

Rüya: Bana resmen geveze olduğumu söyledin

Rüya: Nasıl iyi bir şey olsun bu?

Ardıç: Kötü bir şey olduğunu düşünerek söylememiştim

Ardıç: Sende güzel duruyor

Ardıç: Babaannem senin için bıcır bıcır konuşuyor derdi

Ardıç: Öyle bir şey sanırım

Rüya: Alihan da bana bıcırık diyor

Rüya: Öyle bir hava mı veriyorum cidden?

Ardıç: Yetmedi mi Alihan?

Ardıç: Teslim oldum işte sana

Ardıç: Niye hâlâ beni kudurtmaya çalışıyorsun?

Rüya: Ayy

Rüya: Cidden öyle bir amacım yoktu

Rüya: Alihan zaten bana o gözle bakacak biri olsa seni kudurtayım derken o çocuğa umut vermezdim

Ardıç: Nereden biliyorsun sana o gözle bakacak biri olmadığını?

Rüya: Her şeyden haberi vardı

Rüya: Amacımın ne olduğunu biliyordu

Rüya: Epey yardım etti, sağ olsun

Ardıç: Demek her şeyden haberi vardı

Ardıç: O danslar sırasında sana yapışmaları da beni sinirlendirmek için miydi?

Rüya: Arkadaşça bir danstı aslında

Rüya: Ortada yanlış anlaşılacak bir şey de yoktu

Rüya: Seni tahmin ettiğimizden daha fazla kudurtmuş olmak bizim suçumuz değil

Ardıç: O Alihan'a söyle bir daha gözüme gözükmesin

Rüya: Yapma ya

Rüya: Zaten korkuyor senden

Rüya: Cidden aşırı tatlı bir çocuk

Rüya: Çok seviyorum onu

Ardıç: Ya sabır

Rüya: Allah Allah

Rüya: Asıl bana sabır ya

Rüya: Asıl bana sabır

Ardıç: Ne yaptım da sabır dileniyorsun?

Rüya: Ne yaptın, öyle mi?

Ardıç: Evet, ne yaptım?

Rüya: Göstereyim sana ne yaptığını

Rüya: Dün gece seni stalkladım, ismini arattım internette

Rüya: *fotoğraf*

Rüya: Kim bu kızlar?

Ardıç: Tanımıyorum

Rüya: Tanımıyorsan niye fotoğraf çektiriyorsun?

Rüya: Bir de üstsüzsün o fotoğrafta

Ardıç: Maç yeni bitmişti, ondan

Rüya: Ha yani fotoğrafın çekildiği anı çok iyi hatırlıyorsun

Ardıç: Hayır ama eldivenlerim elimde

Rüya: O zaman 'maç yeni bitmiştir' diyeceksin

Rüya: Maç yeni bitmişti dediğin zaman fotoğrafın çekildiği anı net hatırladığını anlıyorum

Ardıç: Maçın yeni bitmiş olduğundan eminim

Ardıç: Fotoğrafın çekildiği anı hatırlamıyorum

Ardıç: Maçlardan sonra çok fazla fotoğraf çekilmek isteyen oluyor

Rüya: Yani bu kızlar hayranların, öyle mi?

Rüya: Öyledir tabii

Rüya: Ne güzel hayranların varmış senin

Rüya: Hepsinin de boks izleme sebebi senmişsin

Ardıç: Şu an söylediğim her şey aleyhime kullanılacak, değil mi?

Rüya: Evet

Ardıç: Konunun bana nasıl döndüğünü anlayamadım

Rüya: Şu an bunu anlamaktan daha önemli bir şey var

Rüya: O da sana yönelttiğim suçlamaları düşürmen

Ardıç: Neyle suçlanıyorum?

Rüya: 2 kızla fotoğraf çekilmekten

Rüya: Pardon, 3

Rüya: Araştırdıkça ortaya daha fazla şey çıkıyor

Rüya: Çok fazla kız hayranın var

Rüya: Hepsi de maçtan sonra yakalamış seni, maşallah

Rüya: Üstsüz, hafiften terli falan

Rüya: Vücudun parlıyor

Rüya: Neden maç esnasında tişört giymiyorsunuz?

Ardıç: Profesyonel olduğumuz için

Rüya: Ama neden?

Rüya: Yazık değil mi size?

Rüya: Maçın yapıldığı salonda klima falan oluyor

Rüya: Esiyor o kadar

Rüya: Üşüyorsunuzdur

Ardıç: Maç yapacağımız için üşümüyoruz

Rüya: İlla ki onu yaparken de üşüyen biri olur

Rüya: Bence tişört giymelisiniz

Rüya: Üstsüz bir şekilde dövüşmeye zorlanmanız çok zalimce

Rüya: Kadın boksörlerin maç sırasında giydiği gibi bir şeyler giyin siz de

Rüya: Ben yine konuyu kendi kendime dağıttım ya

Rüya: Söyle bakalım

Ardıç: Neyi?

Rüya: Duymak istediklerimi

Ardıç: Tamam, ne duymak istiyorsun?

Rüya: Onu da sen bul

Rüya: Her şeyi ben mi söyleyeceğim sana?

Ardıç: Akıl okumak gibi bir gücüm yok

Ardıç: O yüzden duymak istediğini söylemişim varsay

Rüya: Böyle de bir anlamı olmaz

Ardıç: Duymak istediklerini tahmin etmek için konuşmayı baştan okuyabilir miyim?

Ardıç: Konuyu çok dağıttın çünkü

Rüya: Olur, 5 dakikan var

Ardıç: Tamamdır, okuyup geliyorum

Ardıç, hızlıca konuşmadan çıkarak aşağılara doğru indi ve bu yaptığının yüzüne defalarca vurulacağının bilincinde olarak Egemen'in isminin üzerine tıkladı. Şu an başka çaresi yoktu.

Ardıç: *fotoğraf*

Ardıç: *fotoğraf*

Egemen çevrimiçi

Ardıç: Burada Rüya ne söylememi istiyor?

Egemen: Okuyup geliyorum hemen

Ardıç: Çabuk, 5 dakikam var

Egemen: Okudum, okudum

Egemen: Öncelikle, SİZİ YERİM

Egemen: Ve büyük geçmiş olsun

Egemen: Felaket trip yiyeceksin

Ardıç: Zırvalama da söyle, sürem az

Egemen: Miyav

Ardıç: Ne diyorsun?

Egemen: Ay pardon, Rüya seni miyavlatınca bu söylediğimi anlarsın sanmıştım

Ardıç: Sabrımı zorluyorsun

Egemen: Tahminimce burada onun için en güzel kızın sen olduğunu duymak istiyor

Ardıç: Tamam, eyvallah

Tekrardan Rüya ile olan konuşmalarına girdiğinde 5 dakikalık süresinin çoğunun durduğunu fark etmişti. Dışarıya rahatlarcasına bir nefes verip yazmaya başladı.

Ardıç: En güzel hayranım sensin

Rüya: Ha yani bu kızların güzel olduğunu kabul ediyorsun?

Ardıç, ekrana şok içerisinde baktı.

"Ulan Egemen..." diye homurdandı kendine geldiğinde. "Senden akıl isteyen aklıma sıçayım ben."

Bir elinde telefonu, ekrana şaşkın bakışlar atarken diğer elini ensesine götürmüş ve hafifçe kaşımıştı. Ciddi anlamda Rüya'nın ondan ne duymak istediğini bile bilmiyordu. Attığı fotoğrafı görmüştü, kimseyi güzel bulduğu falan da yoktu. Bu işlerden zerre kadar anlamıyordu. Hayatına Rüya'dan başka hiçbir kız girmemişti. Kimseye ona hissettiklerini hissedemeyeceğini bildiği için ona yaklaşan kızları da en başında geri çevirmişti.

Belki denese kendini kandırmayı başarabilirdi ama bunun düşüncesi bile Ardıç için mide bulandırıcıydı. Rüya'dan başkasına içi gitmemişti hiç. Ardıç'ın kaşları yavaşça çatıldı. Sanırım genç kızın duymak istedikleri de bunlardı.

Sonunda onu anladığını umarak yazmaya başladı.

Ardıç: Benim için güzel olan tek şey sensin

Rüya: Ben şey miyim?

Ardıç: Kıvrandırdın beni burada

Ardıç: Daha ne istiyorsun benden?

Ardıç: Ne istediğini söyle, sen de kurtul ben de kurtulayım

Rüya: Benden kurtulmak mı istiyorsun?

Ardıç: Hayır

Ardıç: Başka bir şey söylemeyeceğim

Ardıç: Hep farklı yerlere çekiyorsun

Rüya: Yaa tamam, kıyamam

Rüya: Eğleniyorum senle

Rüya: Egemen'e bile yazmışsın

Ardıç: Hemen öttü mü sana?

Rüya: Tabii ki

Rüya: Biz birbirimizden hiçbir şeyi saklamayız

Rüya: Özellikle şu kardeş mevzularından sonra dikkat etmeye başladık

Rüya: Ben Çınar'la kardeş olduğunu biliyordum

Rüya: O da Gaye'nin Çınar'la kardeş olduğunu biliyormuş

Rüya: Bildiklerimizi birbirimizle paylaşmış olsak beynimizin yanmasına gerek kalmayacakmış

Rüya: Ki Egemen'in normalde ağzında bakla ıslanmaz ama söz konusu sevgilisinin sırrı olunca tutası gelmiş

Ardıç: Deme onu

Rüya: Neyi?

Rüya: Ay doğru, senin abi damarın var değil mi?

Rüya: Kardeşinin sevgilisi var

Rüya: Hem de benim kuzenim

Rüya: Yazık, yabancı olsa döverdin belki ama Egemen'i dövemiyorsun

Ardıç: Acar sevgili yapınca göreceğim ben seni

Rüya: Benim kardeşim daha 15 yaşında

Rüya: Yapmasın sevgili o, hiç gerek yok

Rüya: Ben kıskanç bir ablayım hem

Rüya: Çok pis görümce olur benden

Rüya: Kıza yazık etmesin

Ardıç: O çağlara giriyor yavaş yavaş

Rüya: Öyle mi?

Rüya: Sen de o çağlardan geçmiş biri olarak anlatsana

Rüya: Ne oluyor o çağlarda tam olarak?

Rüya: Seninkinde ne olmuştu mesela?

Ardıç: Sen bugün tersinden mi kalktın?

Ardıç: Her söylediğimi bana karşı kullanıyorsun

Rüya: Kullanmıyorum ya

Rüya: Fazlasıyla kapalı kutu olduğun için öğrenmeye çalışıyorum

Ardıç: Benimkinde bir şey olmamıştı

Rüya: O niye?

Ardıç: Öyle işte

Rüya: Şanslısın, konuyu daha fazla irdeleyemeyeceğim

Rüya: Çünkü ineceğim durağa geldim

Ardıç: Tamamdır, iyi dersler

Ardıç: Ben de antrenmana geçeceğim zaten

Rüya: O zaman ikimize de kolay gelsin

Rüya: Görüşürüüz ❤

Ardıç: Görüşürüz

Ardıç, konuşmadan çıkacağı sırada gözleri kızın attığı kalpli mesaja kaydığında gülümsemişti. Sonrasında bakışları hemen altındaki kendi mesajına kaydı ve içten içe kendine sövdü. Belki de o da Rüya'ya kalp atmalıydı. Evet, neden bunu yapmayacaktı ki?

Emojiler kısmına girip kıstığı gözleriyle kalp aramaya başladı. Son kullanılanlarında kalp yoktu. Herhalde insanlarla mesajlaşmaya başladığı zamandan bu yana kimseye kalp atmamıştı. Bu yüzden kalpleri bulana kadar canı çıkmıştı. Bulduğu çeşit çeşit kalplere bakarken şaşkınca gözlerini kırpıştırdı. Hangi birini atacaktı ki?

Bakışları tekrardan Rüya'nın attığı mesaja dönerken onun attığı kalbin aynısını atmaya karar verdi.

Ardıç: ❤

İki mesajı arasında üç dakikalık bir zaman farkı vardı. Rüya'ya kalp atmaya karar vermesi, kalpleri araması ve atacağı kalbi bulması uzun sürmüştü. Ardıç, alt alta gelmiş iki mesajına bakarken yüzünü buruşturdu. Çok aptalca görünüyordu. Belki hemen bu kalbi atmış olsa bu kadar aptal görünmezdi ama aradan çok zaman geçmişti.

Attığı mesajı silip telefonu cebine koydu. Henüz bir adım atabilmişti ki telefonu yeniden titremişti. Ardıç, kaşlarını çatarak telefonu cebinden çıkarırken Rüya'dan bir mesaj geldiğini görmüştü. Muhtemelen neyi sildiğini sormuştu. Bunu düşünerek mesajlarına girdiğinde okuduğu mesajla fazlasıyla yanıldığını anlamıştı. Sırıtarak Rüya'nın yazdıklarına baktı.

Rüya: Attığın kalbi silebilirsin ama kalbinden silemezsin, delikanlı

Rüya: Hadi eyvallah

***

Rüya, yorgunluktan canı çıkmış bir şekilde eşyalarını toparlarken sınıfın duvarındaki saate bakmıştı. Mezunların dersi bitmişti, onlardan 1 saat sonra lise öğrencileri gelecekti. Normalde Gaye ve Sıla'yı görmek için kalmak istemişti ancak buna hiç hali yoktu. Gece pek de iyi uyuyamamıştı ve sabah erken saatte kalktığı için şu an bir ölüden farksızdı.

Sınıftan çıkıp dershanenin merdivenlerini hızlıca inerken bir yandan da Ardıç'ın cevapsız çağrısına dönüyordu. O dersteyken aradığı için haliyle açamamıştı. Ardıç'ı arayıp telefonu kulağına yasladı. Birkaç çalışın ardından telefon açılmıştı.

"Bitti mi dersin?" diyen Ardıç'a yorgun bir mırıltıyla cevap vermişti. Öyle yorgundu ki önündeki ilk duvara yaslanıp gözlerini kapatası vardı. Ama rahat mı rahat yatağına erkenden ulaşabilmek için bu dürtüsüne karşı koyuyordu. "Sen hâlâ antrenman mı yapıyorsun?"

"Antrenmanı bitirdim, Çınar'ın odası için seçtiği eşyaları kuruyordum."

"Onlar kurmuyorlar mı?"

"Dolabı ve kitaplığı kurdular zaten. Masayı ben hallederim diye düşündüm."

Rüya, Ardıç'ı üstsüz bir şekilde, bir elinde tornavidayla eşya kurarken hayal etmeye başladığında uykusu çoktan kaçmıştı. Yanakları ısınırken sertçe yutkunup kafasını iki yana salladı. "Yardım etmeye geleyim mi?" diye sordu.

Lütfen geleyim, lütfen geleyim.

"Senin yapacağın bir şey yok," diyen Ardıç'la genç kızın omuzları çökmüştü. "Ama yine de gel," diye eklediğinde sokağın ortasında zıplamamak için kendisini zor tuttu.

"Tamam o zaman, ben şeye geleyim."

"Neye? İzlemeye mi?" diye sordu Ardıç imalı bir şekilde. Rüya, bir an için Ardıç'ın aklından geçenleri duyduğundan şüphelenmişse de bunun imkânı yoktu. Baştan aşağı kızardığını görmediği için kendisini şanslı hissederek "Ne alakası var?" diye çemkirdi. "Ben bir şeylerin kurulmasını izlemeyi çok severim. Babam odamdaki rafları duvara monte ederken yanında durup matkabı uzatmıştım mesela."

"Ben de izlemeye geleceğini söylerken bundan bahsetmiştim zaten. Sen ne anladın ki?" Rüya, mümkünmüş gibi yerin dibine daha çok geçerken "Bir şey anlamadım," dedi telaşla.

"Hmm," diyen mırıltısını duyduğunda genç kızın karnında bir şeyler tepişmeye başladı. Ona zerre kadar inanmamıştı ve Rüya, niyetini açıkça belli ettiği için fazlasıyla utanıyordu. Ama elinde değildi. Tornavidayla uğraşırken gerilen kol kaslarını ve kollarında beliren damarları düşünmeden edememişti.

Yine aklı dağılırken "Kapatıyorum ben," diye homurdandı. "Oraya geldiğimde görüşürüz."

"Görüşeceğiz," diyerek genç kızın kalbini yeniden yerinden hoplatmıştı. Rüya, telefonu kapatana kadar iç geçirmemeyi başardı. Telefonu kapattıktan sonra da iç geçiremedi çünkü karşısında gördüğü tanıdık yüz bir anda tüm keyfini kaçırmıştı.

Efe Gümüş.

"Rüya?" dedi Efe sırıtarak. Rüya, dışarıya bezgince bir nefes verip "Seninle hiç uğraşamam," demiş ve yanından geçip gitmeye çalışmıştı. Efe'nin dirseğini sıkıca saran parmakları buna engel olurken Rüya, ters bir şekilde Efe'ye baktı. "Çek şu parmaklarını."

Efe, onu dinleyerek elini kızın dirseğinden çekti ve suratına dikkatle baktı. Ve sonra, bir anda "Seni aklımdan çıkaramıyorum," demişti.

Rüya'nın kaşları çatılırken Efe, sözlerine devam etti. "Bakma bana öyle. Kendimi bu genç yaşımda birine kaptıracağımı ben de bilmiyordum ama olan oldu. Seni aklımdan çıkarmayı da çok denedim üstelik. Hiçbir beden işe yaramadı."

Beden... Oynadığı kalpleri bedenlerinden ibaret görmek, aklında başkası varken başka kızlarla olmakta hiçbir sorun görmemek tam da Efe'ye yakışacak bir hareketti. Ancak Rüya, bunları dile getirmeyi reddetti. Zaten ne söylese fayda etmezdi. Onun kirli zihni çoktan istediği insanı elde edebileceğini düşünüyordu.

"Ee, ne yapayım yani?" dedi umursamazca. Karşısındaki kişi Efe olmasaydı tavrı çok daha kibar olurdu. Erkeklerden ilgi gördüğü olmuştu ve onların kalplerini kırmamak adına özenli de davranırdı. Ancak Efe... Daha kendisinin bile saygı göstermediği sözde hislerine saygı görmeyi dahi hak etmiyordu.

"Bana bir şans ver, Rüya."

"Hayır."

"Neden?"

"Sevgilim var. Gerçi sevgilim olmasa da bir şey değişmezdi, cevabım yine aynı olurdu."

Efe, bakışlarını uzağa dikip hafifçe gülümsediğinde Rüya, konuşmanın burada sona erdiğini düşünerek yeniden onun yanından geçmeye çalıştı. Bu sefer onu durduran dirseğine sarılan parmaklar değil, kulaklarına ulaşan sözlerdi.

"Sevgilinin iyiliği için de bir şans vermez misin?"

Genç kızın adımları dururken omzunun üzerinden, şaşkınca Efe'ye baktı. Efe, Rüya'nın dikkatini çektiğini fark ederek yeniden ona doğru yürüdü ve adımlarını önünde durdurdu. "Yakında Ardıç'la maçımız var, biliyorsun. O maç Ardıç'ın kariyerinin bitişi olabilir." Sahte bir üzüntüyle yüzü şekillenirken Rüya, yumruklarını sıkmıştı. "Tabii bana ufacık, minicik bir şans vermezsen."

"Siktir git."

Efe, Rüya'ya doğru eğilip konuştu. "Benim de istediğim o. Sende bu kadar ilgimi çeken şeyin ne olduğunu merak ediyorum. Belki seninle vakit geçirebilirsem sonunda o özelliğini keşfedebilirim."

"Hiçbir şeyi keşfedemezsin, aptal herif."

"Öyle mi diyorsun?" Genç adam doğruldu. "Tüh," dedi sahte bir şekilde. "Ardıç'a yazık olacak."

"Beni aklından atma çabalarının nasıl sonuç vermediğini söylüyorsun ya hani, fazlasıyla yanılıyorsun. Çünkü beni gayet de aklından çıkarmışsın." Rüya, Efe'nin dikkatli bakışlarını üzerinde hissederken hafifçe gülümsedi. "Daha doğrusu elimde önemli belgelerin fotoğrafları olduğunu..."

Efe'nin suratı bozulduğunda Rüya, büyük bir keyifle sözlerine devam etti. "O belgeleri çoktan yaymamışsam bunun tek sebebi beni Ardıç'ın kariyerini bitirmekle tehdit etmiş olman. Ama olur da o maçta Ardıç'ın başına en ufak bir şey gelirse... Hakemi veya başkalarını satın alırsan ve Ardıç sana bu sebepten yenilirse hiç çekinmem, o belgeleri gerekli kurumlara iletirim. Ardıç'a zarar verme düşüncesini aklından bile geçiremeden kendi zorlama kariyerinin de bittiğini görürsün. Anladın mı beni?"

Tepki dahi verememişti. Herhalde Rüya'nın korkup ona bir şans verme teklifine atlayacağını düşünmüştü ancak Rüya, bunu asla yapamazdı. Ardıç'ın arkasından iş çeviremezdi. Onun iyiliği için dahi olsa Rüya'nın bu hareketi Ardıç'ı daha çok yaralardı. Ve onu yaralamanın düşüncesi dahi Rüya'yı kahrediyordu.

"Anladığını umuyorum." Omzundaki çanta askısını düzeltip yapmacık bir şekilde gülümsedi. Ardından bir şey söylemeden Efe'nin yanından geçmişti.

Az önce yaşadıkları konuşmayı Ardıç'a elbette anlatacaktı ancak şimdi, maçın tam da öncesi hiç iyi bir zaman dilimi değildi. Efe'nin Rüya'yı böyle sıkıştırdığını, ona söylediği sözleri bilse ringde kendisine hâkim olamayabilirdi. Rüya, bunun adaletli bir maç olmasını istiyordu. Ardıç'ın zaten hâlihazırda Efe'ye karşı olumsuz hisleri vardı ve bunları daha da körüklemenin bir anlamı yoktu. Maç sonrasında her şeyi anlatırdı.

Genç kız, içine derin bir nefes çekip düşüncelerini dağıtmaya çalıştı.

Bu maç geçip gittiğinde her şey yoluna girecekti.

İyi akşamlar, ağaççıklarım. ♥

Continue Reading

You'll Also Like

1.5M 81.3K 46
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...
3.4K 1.8K 25
**"Kodlarda Gizli Sen "**, bilgisayarın soğuk dünyasında doğan sıcak bir aşkı anlatan bir masal. Naz, kodların dilini çözerken Mehmet'in kalbinin kod...
5.7M 188K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
1.8M 94.4K 57
"Sence dışardan bakınca silahını banyoda unutacak bir adama benziyor muyum?"dedi. Şaşkınlıkla ona bakarken konuşmaya devam etti. "Beni dinlediğinide...