DAĞLARIN SÖNMEYEN YILDIZI(HAY...

Galing kay _tgb_17

862K 43.4K 7.2K

Yaşadığı zor günlerin sonunda, asker olup anne ve babasının intikamını almak için yemin eden o küçük kız, o i... Higit pa

1.BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
KARAKTER TANITIMI
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13.BÖLÜM
14. BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17. BÖLÜM
Yılbaşı özel bölüm
18. BÖLÜM
19.BÖLÜM.
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
DUYURU!!!
22.BÖLÜM
23. BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42. BÖLÜM
DUYURU!!!
43. Bölüm
44. BÖLÜM
DUYURU!!!
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51.BÖLÜM
52.BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. Bölüm
58. BÖLÜM
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62.BÖLÜM
63.BÖLÜM
64.BÖLÜM
65.BÖLÜM
66.BÖLÜM
!!!BÖLÜM DUYURUSU!!!
67.BÖLÜM
68.BÖLÜM
69.BÖLÜM
70.BÖLÜM
71.BÖLÜM
72.BÖLÜM
73.BÖLÜM
75.BÖLÜM
76.BÖLÜM
77.BÖLÜM
78.BÖLÜM
79.BÖLÜM
ÖNEMLİ DUYURU!!!!

74.BÖLÜM

3.3K 190 36
Galing kay _tgb_17


Merhabalar güzel okuyucularım ve yeni gelen okuyucularım hoş geldiniz. Öncelikle hepimizin Ramazan ayı kutlu olsun diliyorum ve şimdi bölüme geçiyoruz.

Oldukça güzel bir bölüm ile karşınızdayım, şimdiden sizleri uyarmak istiyorum bölümde birazcık duygusal kısımlar olabilir.

Hepinize iyi okumalar...🤗






2 HAFTA SONRA

Poyrazdan Devam

Sevdiğin dostunu, yıllardır omuz omuza savaştığın kardeşini, yoldaşını kaybetmek ve sevdiğin kadını kaybetme korkusu ile karşı karşıya kalmak, bunların birisini yaşamak bile çok zorken ben hepsini bir günde yaşadım.

Umut, kardeşim, bu vatan uğruna can veren şehidimiz, elindeki sancağı bize devredip giden, annesinin ve babasının tek umudu olan koca yürekli adam.

Kardeşimin şehit olmasının üzerinden koskoca iki hafta geçmişti ama ne ben ne de timim hala o acıya bir merhem bulamamıştık, ilk an ki gibi canımız yanıyordu. O gün Umut'u o halde gördüğümde bir kurşunda benim kalbime saplanmıştı.

Umut'un cansız bedenine ne kadar süre sarıldım bilmiyorum ama daha bir şoku atlatamadan Fatih'in kollarında, cansızmış gibi yatan sevdiğimi görmüştüm ve o an nefesim kesilmişti. O andan sonra ise her şey çok hızlı gelişti ve hızla Karargaha döndük ama asıl sürprizin bizi orada beklediğini bilemezdik.

Halime teyze ve Tuğrul amca, Umut'un anne ve babası. Uzun zaman sonra oğullarına sürpriz yapmak için ziyarete gelmişler ama kim bile bilirdi ki oğullarının naaşını göreceklerini? Hala daha Halime teyzenin o acı feryadı kulağımda çınlıyor.



2 HAFTA ÖNCESİ

Fatih, Yıldız ve Sinan'ın yaralarını kontrol ederken helikopter nihayet piste inmişti, bizim inişimiz ile sağlık ekipleri gelmişti ve yaralıları alıp hızla hastaneye gitmek üzere yola çıkmıştı. Herkes sıra ile helikopterden indi en son ise ben inmiştim.

İndiğim anda ise Rıza Albayın arkasında duran Umut'un anne ve babasını gördüm, o an dünyam başıma yıkıldı ben bu yüzleşmeye hazır değildim, hatta buna hiç birimiz hazır değildik.

Merakla bizim olduğumuz tarafa bakıyorlardı, bir süre sonra sanki hissetmiş gibi Halime teyzenin gözleri doldu ve kalbini tutu, o an da sağlık çalışanları helikoptere girdi ve Umut'un naaşını alıp sedyeye koydular, tam ambulansa götürüyorlardı ki Halime teyze onları durdurdu.

Bakışları önce bizi buldur, ardında da sedyeye baktı ve titreyen elleri ile örtüyü kaldırdı. İşte o an Karargah yıkıldı, dünya ise bizim için durdu, bir annenin acı feryadı bizim omuzlarımıza tonlarca ağırlıktaki bir kaya gibi oturdu.

"Umuttt! Yavrum, annem kalk oğlum kalk! Bak annen geldi sana geldi yavrum. Daha sana doya doya sarılamadım, saçlarını sevemedim, daha senin çocuklarını kucağıma alamadım oğlum. koruyamadım seni kınalı kuzum, Umudum!"

Halime teyze oğlunun naaşına sarıldı ve feryat figan ağladı, Tuğrul amca ise gözyaşlarını sessizce döktü. Oğlunun bedeninin yanında, başı dik durdu ama gözyaşları çoktan intihar etmişti.

Umut, zorlada olsa annesinden alındı. Halime teyze çok direndi, ilk başta oğlunu vermedi götürmeyin dedi oğlum çok üşüyor, onu benim kollarımdan almayın dedi ama çoktan bir hainin kurşunu oğlunu onun sıcacık kollarından almıştı.

Biz ise Halime teyzenin suratına bakamadık, nasıl bakardık ki? Nasıl gidipte annesine biz kardeşimizi koruyamadık derdik? Biz gidemedik ama o yanımıza geldi ve bize sıkıca sarıldı, sanki Umut'un acısını bizimle dindirmeye çalışıyormuş gibi sarıldı ama hissettiği acıyla güçsüz düşen bedeni kollarıma yığıldı.

Halime teyzeyide ambulansa bindirdik, ardından da onuda hastaneye götürdüler. Biz ise bahçede öylece kala kaldık, sanki zihinlerimiz işlevini yitirmişti. Bu zaman kadar bir çok kayıp vermiştik, çok kardeşimizi toprağa gömmüştük ama Umut bizi çok derinden yaralamıştı.

Umut başkaydı, o bize bazen abi bazen kardeş, bazende sırdaş oldu ve çok acı çekti. Umut'un abiside askerdi, ortak çıktığımız bir görevde  şehit oldu üstelik son nefesini Umut'un kollarında verdi. O günden sonra Umut toparlanamadı, ayağa kalkamadı ama biz onu yalnız bırakmadık, elinden tutuk, ona omuz olduk, bacak olduk, el olduk asla yalnız bırakmadık.

Ayağa kaldırıp dik durmasını sağladık, tam toparlanmıştı ki bir kadın sevdi ama öyle böyle değil, kendi gözünden sakındı ve dokunmaya kıyamadı.

Mutlulardı, gelecekle ilgili hayalleri vardı ama bir gün öğrendi ki sevdiği kadın kanser olmuş ve son evresindeymiş, kanser sinsice bütün vücuduna yayılmış. Umut,gözünden sakındığı kadının günden güne ölümünü izledi ama bir an olsun onu yalnız bırakmadı, bir süre sonra ise bir sevdiğini daha kaybetti.

Biz düştük o tuttu, o düştü biz tuttuk, kaç kez bizi patlamaktan kurtardı bilmiyorum. Hiç kimsenin tanımadığı asker Umut bu vatanın evlatlarını kaç bombadan kurtardı Allah bilir ama sonunda o da sevdiklerine kavuştu istediği şehitlik mertebesine ulaştı. Bu topraklardan bir asker daha geldi, savaştı ve şehit oldu.

...............🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷...............

Ertesi gün, Umut için son görevimizi yerine getirdik ve naaşını ailesi ile memleketine gönderdik. Bizde tim ile arkalarından gittik, kardeşimizi kendi ellerimiz ile toprağa gömdük ve ona canını verdiği bu toprakları kanımızın son damlasına kadar koruyacağımıza yemin ettik ve Karargaha geri döndük.

Sinan ve Yıldız ise ameliyata girmişti, Sinan'ı uyutuyorlardı ama Yıldız'ın durumu iyiydi hatta bana gitmemi o söylemişti, onu yalnız bırakmak istemediğimi söylediğimde ise kardeşine olan görevini benim yüzümden yarım bırakma yoksa yüzüne bakmam demişti bende o zaman gönül rahatlığı ile gitmiştim.


GÜNÜMÜZ


Geçen iki haftada ise değişen pek bir şey olmadı, Yıldız iyileşti ama Sinan için aynı şeyi söyleyemeyiz, doktor bize durumu söylediğinde fazlası ile üzülmüştük. Doktorların dediğine göre kurşun kolundaki sinirlere zarar vermiş ve bir süre kolunu kullanamayacakmış, iyileştikten sonra fizik tedavi ile kolunu kullanmaya başlayacakmış ama sonrasında askerliğe devam edip edemeyeceği belli değildi.

Sinan, askerliğe devam edememe ihtimalini öğrendiğinde sinir krizi geçirmişti. Onu anlıyorduk çünkü bizden canımızı alsınlar sesimiz çıkmaz ama askerliğimizi bizden alırlarsa işte o zaman bizden geriye bir hiç kalırdı. Ama en kötü olan ise elimizden hiç bir şeyin gelmemesiydi, Kartallar ve biz Sinan'ın yanında olmaya çalışıyorduk ama Sinan psikolojik bir çöküntü içine girmişti.

Bu kadar olayın sonunda iyi olan tek şey Sahra soysuzunun kendi canına kıyması olmuştu, tabi öncesinde de Yıldız'ın ona çektirdiği acı dolu dakikalar vardı, Yıldız kendine geldikten sonra olan biteni Rıza Albaya anlatmıştı.

Sahra'nın ölümünden sonra dağdaki çakallar kendilerini geri çektiler çünkü başsız kalmışlardı ama onlar için iplerini tutacak sahip bulmaları uzun sürmezdi.

Tek canımı sıkan olay ise Sahra'nın boşu boşuna kendini öldürmeyeceğini bilmemdi, evet o geberip gitti ama eminim ki bir planı vardır. Umarım o planı devreye girdiğinde biz zarar görmeden etkisiz hale getirebiliriz.


Bugün haftasonu olduğu için Yıldız ile dışarı çıkacaktık, ikimizinde baş başa kalmaya ve birazda olsa her şeyden uzaklaşmaya ihtiyacımız vardı. Aslında bu olaylardan sonra Rıza Albay izne çıkmamızı istedi ama biz kabul etmedik çünkü bu kansızların ne yapacağı belli olmazdı.

Yıldız'ın araba binmesi ile yola çıktık, öncelikle merkezde bir restoranda geldik ve yemek yedik ardından da, arabadan inip şehrin tarihi sokaklarında dolaşmaya başladık. Yaşadığım şu an benim için en huzurlu andı, Yıldız'ın ellerini tutmak, onun yanımda olduğunu bilmek bana güç veren bir şeydi.

Konuşmasak bile, sadece nefes alış-verişlerini duysam, ellerini tutsam ve varlığını hissetsem bana yeterdi. Bir anda durmam ile Yıldız da durmak zorunda kaldı ve merakla bana bakmaya başladı, ben Yıldız'ın gözlerinin içine baktım ve ona olan yoğun duygularımı anlasın istedim, benim gözümden kendini görsün ve değerini bilsin istedim.

"Poyraz, neden durduk?"

"Yıldızım, ben seni çok seviyorum, bunu sakın unutma olur mu?"

"Bende seni çok seviyorum koca adamım."

"Ah be kadın, sana olan sevgimi kelimelere dökemiyorum. Varlığın, nefes alış-verişin,sesin,kokun, bakışların benim yaşam kaynağım gibi.

O gün seni Fatih'in kollarında kanlar içinde gördüğümde aklımı kaybettim, aynı anda iki sevdiğimi kaybetme düşüncesi beni delirtti. Ama şükürler olsun ki sen benden gitmedin."

Sol elimle Yıldız'ın ipek gibi olan saçlarını okşamaya başladım.

"Aldığımız her nefes sayılı, bügün varız yarın yokuz, bunu çok iyi anladık ve çok fazla kayıp verdik.

En yakınlarımızı kaybettik bu soysuzlar bizi kardeşlerimizden vurdular, o kansız öldü ama yerine bir başkası gelecek ve sana, bize zarar vermek için her şeyi yapacak.

Yıllar geçsede ben seni kanlar içinde görmeye alışamayacağım, çıktığımız her görevde senin için endişe etmeyi bırakamayacağım, ben seni kaybetmekten korkmaya hep devam edeceğim can içim."

Yıldız, bana bir adım yaklaştı ve gözlerime bakarak sağ elini yanağıma koydu, ardından da konuşmaya devam etti.

"Biz bu mesleğe kalbimizi, canımızı verdik, gözümüzü bir an olsun kırpmadan ölüme yürüdük, hala daha yürüyoruz.

Bizim sonumuz belli Poyra, yürüdüğümüz bu yolun sonunda şehadet var, sana diyemem ki ölmeyeceğiz  bu bizim hayatımızın gerçeği ama sana şunu söyleyebilirim; ben ölene kadar bu eli bırakmam, bu kalbi ve sana olan sevgimi asla unutmam.

Ben yıllar sonra seni bulmuşken kolay kolay bırakmam, o yüzden merak etme yüzbaşı uzun bir süre daha benden kurtulamazsın."

"Senden kurtulmak isteyen yok Yıldızım, aksine ben ömrümü sana adamak istiyorum."

Yıldız'a biraz daha yaklaştım, artık nefeslerimiz birbirine karışıyordu gözlerimiz ise bir an olsun ayrılmıyordu. Yıldız'ın elini bırakmadan dudaklarına doğru biraz daha yaklaştım o da bana yaklaştı ikimizde gözlerimizi kapattık ve dudaklarımızın birleşmesine bir bütün olmasına izin verecek iken aramıza giren o ses, bütün bedenimin gerilmesine ve sinir kat sayımın artmasına neden oldu.

"Yıldız?"

Yıldız gözlerini açtı ve benden bir adım uzaklaştı, ardından da bende sabır çekerek karşıya baktım. Sinir bozucu gülümsemsi ile Azat denen o adam karşımızda duruyordu, elleri cebindeydi ve arkasında da iki koruması vardı, yüzündeki gülümseme ile biz yaklaşmaya başladı.

"Ah, böyle güzel bir günde seni görmek ne kadar güzel, duyduğuma göre yaralanmışsın sana bir sürü çiçek gönderdim ama hiç birisi sana ulaşmadı galiba çünkü bir geri dönüş alamadım."

Ben ona güzel bir cevap verecektim ki Yıldız buna izin vermedi ve o konuşmaya başladı.

"Aksine Azat bey elime ulaştılar ama ben önemsemedim ve hepsini askerlere dağıttım.

Geçmiş olsun dilemek için bir çiçek yeterdi ama siz fazlası ile abartmıştınız, ayrıca size geri dönüş yapmamı gerektiren bir durumda yoktu."

"Ah, gerçekten üzgünüm Yıldız hangi çiçeği beğeneceğini bilemediğim için benden hepsinden göndermek istedim, sahi sen hangi çiçeği seversin?"

Azat'ın söylediği şey ile sinirim zirveye ulaştı ve kendi kendime konuştum.

"Sen biraz daha konuş bak bakalım ben seni kaktüse oturtmuyor muyum?"

Benim sesimi duyan Azat sanki beni yeni fark etmiş gibi konuşmaya başladı.

"Aaaa yüzbaşı sizde mi burdaydınız? Kusura bakmayın karşımdaki güzellik beni büyülediği için sizi göremedim."

Söylediği şey ile ona bir adım atacaktım ki Yıldız elimi sıkıca tutu ve engel oldu, bende derin bir nefes aldım ve karşımda ki şahsiyete cevap verdim.

"Evet Azat bey burdaydım. Bizde sevgilim ile boş günümüzü değerlendiriyorduk, baş başa."

"Ah kusura bakmayın lütfen Yıldız ile sevgili olduğunuzu bilmiyordum, umarım ona çiçek göndermem sizin için sorun olmamıştır ya da aranızda bir kavgaya neden olmamıştır."

Yok canım ne sorunu, sadece birazdan senin o gevşek ağzını dağıtacağım o kadar, şu tipe bak ya! Yıldız sinirimi anlamıştı ve sakin olmam için elimi sıkı sıkı tutuyordu ama biran önce burdan gitmezsek ben bu yavşak adamın ağzı ile oturma organını yerini değiştirecektim.

"Neden rahatsız olayım ki Azat bey?Bu arada çiçekleri bizzat ben aldım ve askerlere tek tek dağıttım.

Emin olun çok sevap kazandınız, Yıldız'a ise en sevdiği çiçeği ben almıştım zaten, yani size hiç gerek yoktu.

Ayrıca şunu da söylemek istiyorum, sizin bizi rahatsız edebilecek bir konumuzun yok, siz sadece bizim bir zamanlar koruduğumuz bir iş adamısınız o kadar, yani hayatımızda bir yeriniz ve değeriniz yok. Sahi siz neden hala geri dönmediniz?"

Azat söylediklerimden sonra çok bozuldu ama bize fark ettirmemeye çalıştı.

"Bir süre daha buradayım yüzbaşı, yani sık sık karşılaşacağız neyse ben sizi yalnız bırakayım. Görüşürüz Yıldız."

Azat, arkasını dönüp gitti, ben ise sinir küpü olarak olduğum yerde kalmıştım.

"Ulan yavşak! Senin o görüşürüz Yıldız diyen ağzını si-"

"Hop yavaş yüzbaşı."

"Nasıl yavaş olayım Yıldız? O dallama bayağı sana yürüdü üstelik sevgili olduğumuzu bile bile yaptı bunu. Muşmula suratlı, bir şeye benzese bari, götüne kaş göz çizsek daha güzel olurdu."

"Hahaha , Poyraz sen böyle kıskanınca çok tatlı oldun ya."

Yıldız iki eli ile yanaklarımı sıkmaya başladı, onun bu hareketi benim sakinleşmem için yeterliydi.

"Can içim, ne yapıyorsun öyle? Koca adamın yanaklarını sıkmak nedir ya?"

"İstersem sıkarım istersem öperim bundan sanane, sen benim koca adamımsın. Ayrıca o maymun suratlıyı boşver, ben gerekli cevabı ona verdim sen canını sıkma."

"Bak güzelim eğer sen olmasaydın ben ona çok  güzel cevap verecektimde sana dua etsin.Ama şimdiden söylüyorum, bir daha aynı şeyleri yaşarsak ben bu kadar sakin kalamam."

"Tamam koca adamım, hadi artık gidelim."

"Ulan bak aklıma gelenle sinirim bozuldu, sevdiğim kadını öpmeme bile engel oldu yavşak. Yok böyle olmayacak, Yıldız güzelim sen arabaya git ben hemen geliyorum."

Tam arkamı dönüp gidecek iken Yıldız beni tutu ve kendine çekti, ardından da dudaklarımın üzerinde onun narin dudaklarını hissettim. Yaşadığım kısa şaşkınlığın ardından belinden tutup onu kendime daha çok çektim ve öpüşüne karşılık verdim, yaşadığım bu an ve hissettiğim duygular sanki ilk kez yaşıyormuşum gibiydi, şu an da tam olarak anlamıştım ki ben Yıldız ile yeniden nefes almaya başlamıştım ve artık onun dudakları olmadan nefes almaya devam edemezdim.

Sonunda ikimizde nefessiz kaldığımızda geri çekildik ve alınlarımızı  birbirine yasladık, bir süre nefeslerimizi düzene sokmaya çalıştım ben gözlerimi açıp karşımda ki güzelliğe baktım, biraz geri çekildim ve ellerim ile iki yanağını tutup hafifçe okşadım ve alnından öptüm.

"Gönül bahçeme bir kez daha hoş geldin Yıldızım."

Yıldız nihayet gözlerini açtı ve gülümseyerek bana bakmaya başladı, benim hırçın sevgilimin yanakları kızarmıştı. Onun bu hali gözümde tıpkı küçük kız çocuğu gibi görünmesine neden oldu ve daha fazla bu tatlılığına dayanamayıp onu göğsüme çekip sıkıca sarıldım.

"Bak güzelim iki dakikada sinirimi nasılsa aldın, bence bu hamleyi ben her sinirlendiğimde yapabilirsin, benden sana sınırsız izin can için. Ben ve dudaklarım her zaman emrine amadeyiz."

Ben gülerken Yıldız geri çekildi ve sert bir şekilde omzuma vurdu, az önce küçük kız demiştim ama onun bir bordo bereli olduğunu unutmuştum, resmen omzum çürüdü.

"Daha çok beklersin yüzbaşı, bu ilk ve sondu."

Yıldız beni ardında bırakıp yürümeye başladı, bende hızla yanına gittim ve onu kollarımın altına alıp saçlarına öpücük kondurdum.

"Bence o kadar emin olma can içim çünkü ben sana aç bir adamım ve o bal dudaklarını tadını bir kez aldım, bir dahada almadan duramam."

"Hım,yani diyorsun ki ben bir ayıyım."

İlk başta Yıldız'ın söylediği şey ile şaşırdım, ardından da aklıma gelen şey ile tebessüm ederek konuşmama devam ettim.

"Eee sen öyle diyorsan öyleyimdir ama unutma ben ayı isem o bal dudaklarında her zaman benimdir."

"Poyraz, acaba sen çok mu şımardın hı? Tabi hata bende neden öptüm ki seni?"

Yıldız'ın söylediği şey ile ben bir anda durdum ve o da benimle durdu.

"Yıldızım, yoksa beni öptüğün için pişman mısın?"

Benim sorum ile önce şaşırdı ardından da gülümsedi ve bana bir adım atıp ellerimi sıkıca tutup konuşmasına devam etti.

"Cık, hiç pişman değilim Poyraz. Ben az önce tamamlanmış gibi hissetim ve asla pişman olmadım."

Duyduklarım ile tabiri caizse otuz iki diş sırıtmaya başladım ve Yıldızı kolumun altına aldım, ikimizde yüzümüzdeki tebessüm ile yürümeye başladık. Bugün gerçekten güzel bir olmuştu.




Yıldızdan Devam

Yaşadığımız acı kaybın ardından toparlanmamız zor oldu, geçen zaman her seye ilaç olacaktı ama içimizdeki ateşin sönmesi imkansızdı, Umut çok iyi ve güçlü bir askerdi şimdi ise şanlı şehitlerimizden birisi.

Onun kaybı diğer şehitlerimiz gibi bizi derinden sarstı ama üzerine Sinan'ın belirsiz durumu hepimizi bir çıkmazın içine soktu.

Ben yüzbaşı Yıldız Bozkurt, bu vatanın askeri, dağların Hayaleti, kardeşimin hastanedeki acı feryadını duydum, gördüm ama elimden hiç bir şey gelmedi,hiç bir şey yapamadım onun acısını dindiremedim.

Elimde olsa kolumu ona verirdim,yeterki o acı çekmesin derdim ama bizim gücümüzde buraya kadardı, bundan sonrası için Allah'a dua etmekten başka bir şey yapamazdık.

Ama diğerlerine söylemediğim bir şey vardı, Sinan'ın doktoru ile özel olarak konuşmuştum ve öğrendiklerim canımı çok sıkmıştı çünkü bana sinirlerin tahmininden daha çok hasar gördüğünü söyledi, kolunu kullanma ihtimalinin olduğunu ama askerlik yapamama ihtimalinin çok yüksek olduğunu söyledi. Eğer Sinan bunu öğrenirse psikolojikmen dahada çökeceği için söylemediğini söyledi.

Sahra öldü, bu dünyadan bir pislik temizlendi ama son anda yine bize zarar verdi, ayrıca yerine gelecek olan soysuz çoktan belli olmuştu. Beni asıl rahatsı eden şey Sahra'nın son söyledikleri idi, onun gibi sinsi bir kadından her şeyi beklerdim.

...................⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️..................

Uzun süreden sonra Poyraz ile dışarı çıktık ve güzel bir gün geçirirken tam yakınlaşmıştık ki Azat karşımıza çıktı ve ikimizinde sinirleri ile oynadı, ondan çok fazla rahatsız oluyordum ve bana her hareketi batıyordu, hatta onun bir şeyler çevirdiğini düşünüyordum bu yüzden de Karan dan onu göz hapsine almasını istedim ama henüz bir şey çıkmadı.

Tam Poyraz sinir ile peşinden gidecekti ki ani bir cesaret ile onu öptüm, işte o an hiç yaşamadığım duyguları aynı anda yaşadım. İçime huzur doldu, kendimi artık tamamlanmış gibi hissettim ve Poyraz'ın sert dış görünüşüne göre dudaklarının ne kadar yumuşak olduğunu, beni incitmekten korkarcasına öptüğünü fark ettim.

Ben ilklerimin çoğunu onunla yaşadım, biliyorum onun benden önce ilişkisi olmuştu ama biz birbirimizin sonu olacaktık. Güzel bir gün geçirdikten sonra geri dönmek için yola çıktık, tam o an da abim beni aradı ve evine çağırdı, Poyrazda beni abimin yanına bıraktı ve Karargaha döndü.

Kapıyı çaldım ve abim açtı, ikimizde içeriye geçtik. Ben koltuklardan birine oturdum abimde tam karşıma oturdu ama fazla düşünceliydi, birazda endişeli görünüyordu bir şeyler olduğunu anlamıştım. Bakışlarını bana çevirdi ve ayağa kalkıp önümde dizlerinin üzerine çöktü ve ellerimi tutup aynı şekilde bana bakmaya başladı, ben daha fazla dayanamadı ve konuştum.

"Abi, sen iyi misin?"

"İyiyim Yıldız ama sana bir şey söylemem lazım. Daha doğrusu bir şey için onayını istiyorum."

"Seni dinliyorum abi."

"Güzelim ben günlerdir en son yaşadıklarımızı, verdiğimiz kayıpları düşünüyorum, bütün bunların sonunda bir karar verdim.

Uzun zamandır aklımda olan şeyi artık ertelemek istemiyorum, bunu faaliyete geçirmek içinde önce seninle konuşmak istedim."

Ben merakla abimi dinlerken, o ise karşımda ecel terleri döküyordu.

"Yıldızım, abiciğim ben seni çok seviyorum ve aldığım önemli karar içinde senden onay  istiyorum çünkü sen benim hayatımın önemli bir parçasısın.

Ben düşündüm ve Meleğe evlenme teklifi etmeye karar verdim."

Fazlası ile şaşırmıştım o yüzden de tepkilerimi kontrol edememiştim çünkü hiç beklemediğim bir şeydi.

"Abi, çok erken değil mi?"

"Değil güzelim hemde hiç erken değil,
ben onu çok seviyorum o da beni seviyor, sende biliyosun bizim ne zaman ne olacağımız belli değil.

Ben yaşayacak olduğum her saniyemi sevdiğim kadınla geçirmek istiyorum, o benim soy adımı alsın istiyorum.

Bizim bugünümüzünde yarınımızında garantisi yok Yıldız, bunu son haftalarda çok daha iyi anladık. Üstelik en acı şekilde anladık, seninde beni anlayacağını biliyorum ama yinede onayın olmadan ben bu yola girmem giremem."

Abimin bu ince düşüncesi, kendi hayatı için böyle önemli bir kararda benim düşüncemi önemsemesi duygulanmama neden olmuştu, yüzümdeki tebessüm ile ellerini sıkıca tutum ve konuşmaya başladım.

"Abiciğim yaşadığın bu hayat senin, yalan yok benim düşüncelerimi sorman mutlu olmamı sağladı ama ben sen ne karar verirsen ver yanındayım.

Üstelik ben ikinizide çok seviyorum ve sizin mutlu olmanız ile bende mutlu olurum. Eee Savaş bey onayıda aldınız teklif ne zaman?"

"Yanımda olduğun için çok teşekkür ederim Yıldızım, bugün Salih'le de konuştum o da onayladı. Yani en kısa zamanda teklif edeceğim, umarım Meleğim kabul eder."

"Merak etme abiciğim kabul eder çünkü o da seni çok seviyor."

"Eee keyfimizde yerinde olduğunu göre hadi gel abi kardeş bir film izleyelim."

"Olur, mısırlar benden."

Ben mısırları patlatırken abimde bir film seçmişti, ikimizde televizyonun karşısına oturduk ve filmi izlemeye başladık. Aksiyon filmiydi ve çok heyecanlıydı, saat gece yarısını çoktan geçmişti filmde tam çatışma sahnesi başlamıştı ki aynı anda silah sesleri gelmeye başladı ve evin bütün camları kırılmaya başladı, abimle kendimizi güvenli bir şekilde yere attık ikimizde şaşırmıştık resmen film sahnesi gerçek olmuştu ilk tepki veren ben olmuştum.

"Noluyor lan!"





Güzel mi güzel bir bölümün daha sonuna gelmiş bulunmaktayız, her zaman ki gibi bölümü çok güzel bir yerde kestiğimi biliyorum ama daha fazla uzatamazdım.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir, bölüm hakkındaki düşüncelerinizi ve yorumlarınızı merak ile bekliyorum. Bu arada bölümden ayrılmadan önce YILDIZI parlatmayı unutmayın lütfen.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, kendinize dikkat edin.
❤️⭐️💙

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

98.3K 7.3K 33
Biz adımız gibi özgür bir timdik. Hür Timi. Kendi kurallarımızı koyardık. Bu askeriye işleyişine ters olduğu için de sürekli azar işitirdik. "Hangi...
1.7M 47.6K 86
sse-sen uzak dur benden!! "Benden kaçışın yok" diyerek adamlarını üzerime saldı..
28.9K 1.4K 15
l Asker - Doktor l kurgusu ve aşk; Bazen nefes almak kadar kolay, bazen ise; sol göğüsüne saplanan kurşun kadar acıdır. Bu isimle yazılan tek kitap
769K 30.8K 45
UYARI: Kurguda 18+ sahneler ve rahatsız edici öğeler vardır (bulunacaktır.) Rahatsız olanlar okumasın. * Babasının baskılarına,zorla evlendirilmesin...