BENİM YAZGI'M

By snowqueen1331

4.2K 512 831

Hiç aşık oldunuz mu? Ya da aşkınızdan kaçtınız mı? Peki acı çekmekten, kaybetmekten korktunuz mu? Bu benim... More

Karakter Tanıtımı
~01~
~02~
~03~
~04~
~05~
~06~
~07~
~08~
~09~
~10~
~11~
~12~
~13~
~14~
~15~
~16~
~17~
~18~
~19~
~20~
~21~
~22~
~23~
~24~
~25~
~26~
~27~
~28~
~29~
~30~
~31~
~33~
~34~
~35~
~36~
~37~
~38~
~39~
~40~
~41~
~42~
~43~
~44~
~45~ ~FİNAL~
~DUYURUYU~

~32~

40 7 13
By snowqueen1331

Sabah alarmın sesiyle gözlerimi açtım. Dün içimde olan huzursuzluk bir nebze azalmıştı.

Yataktan kalkıp banyoya girdim işlerimi hallettikten sonra odama dönüp dolabıma yöneldim.

Krem rengi pantalonumu, ceketimi ve altın detaylı büstiyerimi çıkartıp giyindim.

     (Yazgının giydiği takım.)

Saçlarımı tarayıp sıkı bir at kuyruğu yaptım. Ten gengi stilettolarımı giyinip odamdan çıktım.

Mutfağa gidip kendime atıştırmalık birşeyler hazırladım. Yemeğimi yedikten sonra askıdan çantamı alıp evden çıktım. Şirkete gitmek için arabama bindim ve yola koyuldum.

Sabahın erken saati olmasına rağmen epey trafik vardı. Güç bela şirkete ulaşıp arabamı park ettim.

Şirkete girdiğimde bir kargaşa vardı bu aralar iş tempomuz epey yoğundu ve çalışanlarım çok yoruluyordu. Şikayet etmek gibi olmasın ama işlerin üst üste gelmesi bizi biraz yoruyor. Ömerlerin projesinide bitirmek üzere olduğumuz için içim rahattı. En azından bir iş bitmişti neredeyse.

Odama çıkıp Cananı bekledim. Canan gelince günlük programı öğrendikten sonra biriken dosyaların imza işlerini hallettim. Kapım çalınca oraya döndüm.

"Gel Canan."

"Yazgı hanım Rüzgar beyler geldi efendim."

"Toplantı odasına al bende geliyorum. Aryayada haber verirmisin. Haa birde Yusuf bey geldi mi?"

"Hayır efendim henüz gelmediler."

Cananı gönderip peşinden bende çıktım. Toplantı odasına girdiğimde Doruk, Rüzgar ve Burak vardı. Gidip Rüzgara sarıldım.

"Hoş geliniz."

"Hoş bulduk güzelim."

"Yazgı Arya nerde?"

"Gelir birazdan Doruk. Hadi oturalım biz."
Biz oturduktan ksa bir süre sonra Arya da gelmişti.

"Evet. Şimdi bu Yusuf Darıca sizin ve bizim ortak bir projede yer almamızı istiyor doğru mu?"

"Evet Rüzgar. Ama garip bir adam, sana anlatmıştım tavırları çok tutarsız. Böyle biriyle iş yapmak ne kadar doğru bilemiyorum."

Arya. "Ben biraz araştırdım Yusuf beyi. Yeni bir otel satın almış ve bizlerinde o oteli yenilememizi istiyor. Tanıdık bir sima değil biliyorsunuz ki. İnsanların Yusuf bey hakkında ki yorumları bizim düşüncelerimizle aynı."

Doruk. "Peki böyle biriyle iş yapacakmıyız?"

Rüzgar. "Bizim ki sadece düşünceden ibaret belki de yargısız infaz yapıyoruz. Yusuf bey gelsin bir konuşalım şartlarda anlaşırsak işi kabul ederiz zaten."

"Aynen öyle. Anlaşamazsakta çok bir kaybımız olmaz."

Toplantı odasının kapısı açılınca oraya döndüm.
"Yazgı hanım Yusuf bey geldiler efendim."

"Tamam Canancım al içeri."

"Merhaba hanımlar ve beyler. Ben Yusuf Darıca bir çoğunuz tanıyor beni. Tanımayanlar için yapacak birşey yok."

"Hoş geldiniz Yusuf bey. Buyurun."

"Meraba Yusuf bey. Rüzgar Karahan ben."

"Meraba Rüzgar bey."

Herkes Yusuf beye kendini tanıttıktan sonra işle ilgili konuşmaya başladık.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Yusuf bey siz bizden yeni aldığınız oteli yenilememizi, mimari yapıdan yanlış olan yerleri değiştirmemizi istiyorsunuz. Ve bunu 1 ayda bitip teslim etmemizi isyorsunuz, doğru mu?"

"Evet Yazgı hanım, buna ek olarakta özel tasarım isteklerimde var."

"Kusura bakmayın ama bu istedikleriniz verdiğiniz zaman diliminde imkansız. Biz Hasan beylerin otelinde sadece yenileme ve bazı tasarımlar yaptığımız halde 4 ayda anca teslim ettik. Biliyorsunuz ki iş dünyasında bazı şeyler planın dışına çıkıyor ve işler uzuyor. Yani sizin istediklerinizi biz MAY'S mimarlık olarak yapamayız, işi kabul etmiyoruz Yusuf bey."

Adamın bizden istediklerini düşününce imkansızı istediği aşikar birde söyledikleri çok normalmiş gibi davranması garip.

"Peki Yazgı hanım siz red ediyorsunuz. Ya siz Rüzgar bey Yazgı hanımla düşünceleriniz aynı mı?"

"Evet Yusuf bey. Bende Yazgı gibi düşünüyorum. İstedikleriniz verdiğiniz bu zaman diliminde yetişmez. Kaldı ki bizim tek müşterilerimiz sizler değilsiniz. Bir çok insan bize işlerini teslim etti ve bize güvendi. Onları gerken tarihlerde yetiştirmeliyiz. Ayrıca diğer işleri askıya alıp sadece sizin işiniz için bile uğraşsak 1 ayda yetişmez. Bu yüzden bizde AREZON olarak işi red ediyoruz."

"Analdım. O zaman daha fazla konuşulacak birşey yok. Bu işten epey kazanç sağlayacaktınız ama yapıcak birşey yok. Sizin kaybınız."

"İşi alıp yetiştiremeseydik emin olun kaybımız daha büyük olurdu Yusuf bey."

"Haklısınız işi batırıp prestij kaybetme ihtimaliniz daha yüksek. Ama iş sektöründe risk almadan yükselişi geçemeyiz Yazgı hanım." 

Gülümsedim.
"Risk almadığımızı nereden biliyorsunuz Yusuf bey? Ayrıca risk demek, gözü kapalı kendini uçurumdan atmak demek değildir iş sektöründe."

"Her neyse sizi iyi günler. Gidip kendime daha cesur mimarlar bulmalıyım."

Rüzgar."Sizi kolay gelsin Yusuf bey. İşiniz biraz zor, yorulacaksınız dikkat edin."

Yusuf bey Rüzgarın söylediğine göz devirip bir hışımla odadan çıktı. Bizde adamın arkasından baka kaldık.

Doruk. "Bu neydi şimdi?"

"Valla bilmiyorum Doruk. Garip biri olduğunu söylemiştim."

Rüzgar. "Haklısın sevgilim oldukça garip biri."

"Neyse birer kahve daha içermiyiz?"

"Bana uyar güzelim."

Doruk. Arya. "Bizede uyar."

Burak. "Siz kahveleri söyleyin ben bir lavaboya gideyim."

Burak odadan çıkınca bende Cananı çağırdım.

"Canancım bize 4 sade 1 şekerli kahve getirirmisin."

Tahmin edersiniz şekerli kahvenin kime ait olduğunu. 'Arya' dediğinizi duyar gibiyim.

"Tabi efendim."

"Canan benim telefonum odamdamı kaldı ona da bir bakarmısın."

Canan başını sallayıp çıktı. Bizde biraz işlerden, biraz da Dorukla Aryanın nişanlılık döneminden bahsettik. Rüzgarlar şirketten ayrıldıktan kısa bir süre sonra bende çıkıp eve geçtim.

Bitirmek üzere olduğumuz bir projenin tasarımlarını evde unutmuştum. Saat akşam 6 'ya geldiği için evden çalışacaktım. Odama çıkıp üzerime daha rahat birşeyler girmek için dolabıma göz attım.

Siyah ince askılı şort tulumumu çıkartıp giyindim.

     (Yazgının giydiği tulum.)

Sabah saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptığım için başım ağmıştı, saçlarımıda özgürlüğüne kavuşturduktan sonra çalışma odama geçtim. Bir kaç saat çalıştıktan sonra zil çaldığı için odamdan çıkıp aşağı kata indim.

Rüzgar geldi sanırım bu gün en son şirketteyken görüşmüştük ve daha konuşmadık. Özlemiştim zaten O'nu gelmesi iyi oldu.

Kapıyı açtığımda gördüğüm kişiyle gözlerim büyüdü. Bunun yine ne işi var burda.

"Naber güzelim."
Arsız birde güzelim diyor o yamuk ağzıyla. O kelime bir tek Rüzgarın dudaklarından dökülünce eşsiz oluyor. Önüne gelen gereksiz konuşunca zırvalıktan farksız değil.

"Senin burda ne işin var Selim?"

"Ne o artık beni evinedemi almıyorsun?"

"Seninle uğraşamayacağım git burdan Selim."

Kapıyı kapatacakken eliyle bana engel oldu.

"Napıyorsun sen yaa. Git diyorum sana anlamıyormusun?"

"Sana söylemem gereken şeyler var Yazgı. Çok önemli?"

"Senin söylediğin hiç birşeyle ilgilenmiyorum."

"Ne söyleyeceğimi bilmeden bu kadar kesin hükümlü olma bence."

Bir süre düşündüm ne söyleyebilir ki?

"Annenle alakalı Yazgı. Onun ölümüyle."

Duyduklarımla duraksadım, Selim annemin ölümüyle alakalı ne biliyor olabilir ki?

"Annem mi?"

"Evet canım annen. İzin verirsen sana bunları içeride anlatmak istiyorum."
Kafam karışmıştı, Selim ne biliyor ki?

Kenara çekilip Selime girmesi için yol verdim. İçeri geçip koltuklardan birine oturdu. Bense ayakta bekliyordum bir an önce söylesinde evimden göndereyim diye.

"Hadi Selim sabaha kadar seni bekleyemem."

"Annenin ölümünde dedenin ve babanın olduğu kadar başka birilerininde parmağı var Yazgı."

"Daha açık konuş Selim. Kimin parmağı varmış başka?"

"O sevgilin olacak adamın dedesinin."

"Ne? Rüzgarın dedesinin konuyla ne alakası var?"

Rüzgarın dedesi sadece benim dedeme zarar vermiş, kaldı ki babam annemle evlenmeden önce adam ölmüş, ne ilgisi var. Saçmalık.

"Deden ve Rüzgarın dedesinin geçmişte çok yakın 2 arkadaş olduklarını biliyormuydun?"

"Evet biliyorum Selim. Hatta daha fazlasını biliyorum. Rüzgarın dedesinin dedeme ihat ettiğini sonra dedemin intikam peşine düşüp Hasan Karahanı hapse attırdığını biliyorum."

"Madem biliyorsun neden hala o herifin etrafında dolanmasına izin veriyorsun Yazgı?"

"Çünkü Rüzgarın bu konuyla bir ilgisi yok."

"Yanılıyorsun Yazgı. O herifin bu işte payı büyük."

Selimin ne demek istediğini anlamıyordum. Ne demek Rüzgarın bu işte payı büyük?

Selime döndüğümde yerinden kalkıp pencerenin önüne geçti. Perdeyi aralayıp dışarıya baktı.

"Ne demek isyorsun Selim. Düzgünce anlat."

"Sevgilin olacak o adamın senin hayatını mahvedeceğini söylüyorum Yazgı."

Allahım delireceğim yaa. Hızla Selimin yanına gidip karşısına dikildim. Yüzünü bana dönüp bakmaya başladı.

"Daha fazla saçmalamadan evimden defol git Selim."

"Gerçekleri duymaktan korktuğun için beni kovuyorsun ama senin bile bile ateşe atlamana izin veremem Yazgı."

"Saçma saçama konuşma Selim benim kendimi ateşe attığım falan yo.."

Cümlemi tamamlayamadan dudaklarımda bir baskı hissettim. Selimi geri itmeye çalıştıkça daha sıkı tutmaya başladı.

Belimi kavrayıp beni çevirdi ve sırtım duvarla birleşince kendimi  kapana kısılmış gibi hissettim.

Onu itmeye çalışıyordum ama gücüm yetmiyordu. Son kez hızla göğsüne vurdum, bir kaç adım gerileyince tokat attım. Başı sola yatmıştı. Sırıtarak bana döndü.

"Sen ne cüretle bunu yaparsın."

Bir yandan Selime bağırıyor bir yandanda kolumla dudaklarımı siliyordum.

"Uzun zamandır bu anı bekliyordum güzelim."

"Selim seni gebertirim, defol git, bir dahada sakın karşıma çıkma."

Sesim olduğundan gür çıkmıştı.
Selimin yüzü düşmüştü, bir iki adım bana yaklaşınca geriledim.

"Tamam. Yazgı ben özür dilerim daha fazla tutamadım kendimi."

"Adi pislik hemen defol git evimden hemen. Bir daha sakın karşıma çıkma Selim sakın."

Arkasını dönmüş gidiyordu bende peşinden gittim. Evden çıkınca kapıyı olabildiğince sert kapatmıştım.

Adi pislik herif nasıl yapar bunu yaa nasıl. Sinirden elim ayağım titriyordu. Mutfağa gidip bir bardak su içtim.

Şu an kendimden tiksiniyorum O pisliği evime almamalıydım. Ben bunu Rüzgardan nasıl saklayacağım?

Benden öğrenmezse o pislikten öğrenecek. Allahım yardım et ben ne yapıcam şimdi?

Gök gürleyince yerimden sıçradım. Pencereye yaklaşıp dışarı baktım, hava sabah epey güzeldi şimdi ise gökyüzü bulutlarla kaplı.

Odama çıkıp yatağıma oturdum. Bir süre az önce olan saçmalığı düşündüm. Bunu Rüzgara söylersem Selimi öldürür ama söylemezsemde bana olan güveni sarsılır. Hem birbirimize söz vermiştik. İkinci kez O'ndan  birşey saklamak ağırıma gidiyor.
Peki ben şu an ne yapmalıyım?

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

RÜZGAR'DAN...

Yazgıların şirketinden çıktıktan sonra bizim şirkete geldim. Halletmem gereken işler vardı. İmza gereken dosyaları tamamlıyordum, telefonuma mesaj gelince kalemi bırakıp mesajı açtım.
Selim iti bana bir mesaj atmıştı.

"Sen hiç bir zaman Yazgıya sahip olamadın Rüzgar o hep benimdi. Şimdi kendi gözlerinle gör bizim aşkımızı."

Mesajı okuduktan sonra yeni bir mesaj gelmişti. Bu sefer bir ekran görüntüsü atmış.

"Selim bu akşam saat 8'de benim evde bekliyorum seni. Sakın geç kalma, bekletilmeyi sevmediğimi biliyorsun canım."

Yazgının Selime attığı mesajı okuyunca kan beynime sıçradı. Sinirden dişlerimi sıkmaya başladım. Bunu bana nasıl yaparsın Yazgı?

Saçma saçma konuşma Rüzgar Yazgı asla böyle birşey yapmaz. Bu it kesin başka bir şey planlıyordur sakın tuzağına düşme oğlum.

Ne kadar içimi rahatlatmaya çalışsamda o it içime bir kurt düşürmüştü. Daha fazla şirkette duramayıp bir hışımla çıktım.

Arabama binip son gaz eve gidiyordum. O mesajda yazanlar gözümün önüne geldikçe daha çok sinirleniyorum. Yazgı lütfen bana bunu yapmış olma lütfen.

Eve geldikten sonra saatlerce aynı koltukta oturdum. Gözüm saatteydi, her şeyin saçma bir yalandan ibaret olduğunu görmek için Yazgının evine gidicem.

Saat 19:30 olunca hızla yerimden kalkıp evden çıktım. Yazgının evi benim evime biraz uzaktı ama ben o kadar hızlı gitmiştimki 20 dakikada Yazgının evimin önündeydim. Arabamı kimse görmesin diye biraz geriye park ettim.

Evin tam karşısındaki ağacın arkasına geçip beklemeye başladım. Saatime baktığımda 8 olmuştu ama hala gelen gidin yoktu. Kendime kızıp geri dönüyordum ki gördüğüm arabayla duraksadım.

Geldi işte o it geldi. Gidip kafasını koparmamak için kendimi çok zor tuttum. Sakin ol Rüzgar Yazgı'm ona haddini bildirip gönderecek sen sakin ol.

Yazgı kapıyı açtı, bir süre konuştular lanet olsun ki ne konuştuklarını duyamıyorum. Yapma Yazgı o iyi sakın içeri alma. Yazgı Selimi eve alınca gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Sertçe dışarı verdikten sonra ağaca yumruk attım.

Neden aldın o adi herifi evine neden? Bir süre daha ağacın arkasında durdum. Hala çıkmamıştı o it. Biraz daha yaklaşıp bahçe duvarının ordan izlemeye başladım. Evin ön penceresinde bir haraketlenme olunca duvara iyice sindim.

Selim perdeyi kenara itip dışarıya bakmaya başladı. Sonra görüş açıma Yazgı girdi. Bir şey konuşuyorlardı ama ne olduğunu bilmiyordum ve bu beni çıldırtıyordu.

"Hayır..."

O it Yazgıyı kendine çekip öpünce sol gözümden bir yaş süzülüp yere düştü. Yazgı O'nu kendinden uzaklaştırmak için hiç birşey yapmadı.

Kalbim sızlayınca elimi kalbimin üzerine koydum. Bunu bana nasıl yaparsın Yazgı?
Daha fazla orda durmayıp arabama döndüm.

"Aaaaaa."
Elimle direksiyona vuruyordum bir yandanda bağırıp küfürler savuruyordum.

“Neden, neden lanet olsun neden yaptı  bunu? Ben O'nu çok sevmiştim."

Sonra doğru kendi sesimi ben bile duyamadım.

Hızla arabayı çalıştırıp Yazgının evinin yakınından uzaklaştım. Son gaz eve gidiyordum, bir anda şiddetli bir şekilde gök gürledi ve ardından hızla yağmur yağmaya başladı.

İçimde ki acıyı ve öfkeyi anlatıyordu sanki. Yağan her dama, kara bulutlardan düşen her su zerresi kalbimi sızlatıyordu sanki.

Eve gidince arabamı park edip içeri girdim, kalbim çok acıyordu ve ben bu acıyla nasıl başa çıkarım bilmiyordum. Mutfağa gidip kendime içki aldım, ayık kafayla kalırsam gidip O iti öldürürüm.

Bir bardak doldurup hızla kafama diktim. Sonra ardı arkası kesilmeyen bardaklar eşlik etti acıma.
Bunu bana neden yaptın Yazgı neden?
Ben sana köpek gibi aşık olmuşken neden?

"Neden....?"

*******************************
Can acıtan bir bölümün sonuna daha geldik. Yazar olarak Selimi bende öldürmek istiyorum şu an.

1900 lük bir bölüm oldu.
Umarum okurken keyif almışsınızdır. 😊😊

✨Bir kaç soruuu✨

🎗️Sizce Yazgı Rüzgara gerçekleri anlatacak mı?

🎗️Peki Rüzgar şimdi ne yapacak,
🌀Gözlerine mi inanacak?
🌀Sevdiği kadının sözlerine mi?

🎗️Yazgı Rüzgarı ikna edebilir mi sizce?

🎗️Peki o mesajı Yazgının telefonundan Selime kim attı?

Yazarınızın kitaptan bağımsız bir sorusu var, içinden gelen cevap versin lütfen.

❤️Aşkın naif ve huzur dolu yanı kadar sert ve acı bir yanıda var... 💔

🎗️Tüm bunlara rağmen aşık olmaya değer mi?

💙💙⭐Oy vs yorum⭐💙💙

Continue Reading

You'll Also Like

81.1K 4.8K 69
"Aşk düşünüldüğü kadar güzel bir duygu mudur? Yoksa hiç kimsenin yaşamak istemediği kadar kötü bir duygu mudur?"
106K 7.5K 26
Gelecek güçsüzler için ulaşılmaz, korkaklar için bilinmezlik, cesurlar içinse şanstır. ~Victor Hugo~
747K 28.5K 91
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...
564K 27.8K 54
#tamamlandı. Merakla arkamı döndüğümde koridorun ortasında onu gördüm. Gözlerim ardına kadar açılırken dudaklarımda aralandı. Gözlerim, benimkinin a...