~05~

118 13 2
                                    

Hadi oradan kim tanımak istiyor seni.

"Ben hala sözlerimin arkasındayım Burak bey. Sizi tanımak gibi bir amacım yok. Nedenini sabah belirtmiştim, umarım unutmamışsınızdır."

"Asla. Hiç unuturmuyum. Ama farkındaysanız aynı projedeyiz. Birbirimizi tanımamızın ne gibi bir sakıncası olacak ki?"

"Aynı projede olmamız birbirimizi tanımamızı gerektirmez. Kaldıkı ben çalıştığımız bu projenin mimarıyım. Siz avukatısınız. Bu demek oluyorki siz Aryayala daha sık çalışacaksınız. Benle pek işiniz yok. O yüzden sınırınızı korumanızı tavsiye ederim."

Güldü. Komik birşey söyledim de benim mi haberim yok.

"Ne yani bu durumda sen sadece Rüzgarı mı yakından tanımak istersin?"

Herkes bana bakmaya başlayınca garip hissettim. Bu adam yüzünden beni yanlış tanıyacaklar.

"Söylediğimden bunu anlamış olman tamda senden beklenecek bir haraket. Ama onu kast etmedim. Her neyse ayrıca bu seni ilgilendirmez. Yine söyliyim sınırını aşma."

Olabildiğince sert bakmaya çalıştım. Aslında çalışmama gerek yok zaten şu an haddinden fazla sinirli olduğum için, sinirli bakışlar için üstün bir çaba sarf etmeme gerek yok.

Rüzgara döndüğümde yüzünde imalı bir gülümseme vardı. Bu sirimi körüklemeye yetti doğrusu. Aynı bakışları ona yolladıktan sonra Aryaya döndüm. Sanki bizler burada yokmuşuz gibi Doruk la sohbet ediyordu. Hatta daha fazlası. Ahh bu kız beni delirticek ortaya bir fikir atıyo sonra kayıplara karışıyor resmen. Sahte bir öksürükle dikkati üzerime çektim. Arya'lara dönerek.

"Sohbetinizi böldüm ama hala dışarı çıkmak istiyorsanız, vakit kaybetmeden çıkalım."

İkisinde olumlu anlamda başını salladığında çıkmak için kapıya ilerledik. Burak gelmek istemediğini belirterek yanımızdan ayrıldı. Bu duruma şaşırsamda içten içe sevindim. Çok yapışkan bişey. En sevmediğim insan türü.

Sahile gitmek için yürümeye başladık. Hava ne çok sıcak ne de soğuktu. Mis gibi havayı soluyarak sahile ilerledik. Arya ve Doruk önde, Rüzgar ve ben arkada olacak şekilde devam ettik. 20 dk kadar sonra sahile geldik.

Yol boyunca Rüzgarla tek kelime bile konuşmadık. Aryayala Doruksa sanki yıllardır birlerini tanıyorlarmış gibi yine sohbete daldılar. Doruklar bankalardan birine oturdular.

Ben biraz daha ilerleyip denize yaklaştım. Ayakkabılarımı çıkardım. Kumsala oturdum, denizin serin suyunun ayaklarıma değmesine izin verdim. Ellerimi arkaya uzatıp başımı hafif kaldırıp yıldızlara baktım. Sonra gözlerimi kapatıp huzuru hissettim. Hafif esen bir rüzgar saçlarımı okşarken ben denizin o mis kokusunu içeme çektim. Dalga sesleri eşliğinde nirvanaya ulaştım sanki. İnsan gerçekten garip bir varlık. Yorucu bir günün ardından küçücük şeylerle kendini dinginliğe ve mutluluğa ulaştırabiliyor.

Bu gün hiçte kolay bir gün olmadı benim için. Ama günün sonunda bu hisse ulaşacağımı bilsem her günün böyle olmasını isterim. Hayatta da birşeyin nasıl başladığının bir önemi yoktur. Önemli olan nasıl sonuçlandığıdır.

Hala gözlerim kapalıyken yanıma birinin oturduğunu hissettim. Hızlıca gözlerimi açıp soluma baktım. Rüzgarla göz göze geldiğimde gülümsedim. Ama kesinlikle benim isteğim dışında gerçekleşen bu gülücüğe hemen son verip denize geri döndüm. Fazla huzurda iyi değilmiş olmadık kişilere gülümsüyorum resmen.

Çok geçmeden bu büyülü anı Rüzgarın seni bozdu. Ne olurdu 2 dk daha gelmeseydin.

"Denizi seviyorsun galiba. İkinci defa seni böyle samimi gülerken görüyorum da."

BENİM YAZGI'M Où les histoires vivent. Découvrez maintenant