BENİM YAZGI'M

By snowqueen1331

4.2K 512 831

Hiç aşık oldunuz mu? Ya da aşkınızdan kaçtınız mı? Peki acı çekmekten, kaybetmekten korktunuz mu? Bu benim... More

Karakter Tanıtımı
~01~
~02~
~03~
~04~
~05~
~06~
~07~
~08~
~09~
~10~
~11~
~12~
~13~
~14~
~15~
~16~
~17~
~18~
~19~
~20~
~21~
~22~
~23~
~24~
~25~
~26~
~27~
~29~
~30~
~31~
~32~
~33~
~34~
~35~
~36~
~37~
~38~
~39~
~40~
~41~
~42~
~43~
~44~
~45~ ~FİNAL~
~DUYURUYU~

~28~

46 10 4
By snowqueen1331

Sabah erkenden uyanmıştım, dün olanları düşününce kalbimdeki sızı yine baş göstermeye başladı. Sağıma döndüğümde Rüzgarı göremedim. Saate baktığımda 07:00'dı. Bu kadar erken nereye gitti acaba?

Tedirgin olup yataktan çıktım.
"Rüzgar."
Sesleniyordum ama yanıt alamıyordum. Panik olup hızla aşağı kata indim. Mutfaktan sesler gelince oraya ilerledim.

Onu görünce rahat bir nefes verdim. Telefonla konuşuyordu.
"Tamam Sermet amca ben bu gün yanına uğrarım sen detaylıca anlatırsın."

Rüzgar arkasını dönünce göz göze geldik. Bana en sıcak gülümsemesini gösterince bende gülümsedim. Kimle konuştuğunu merak ediyordum ama telefonu kapatana kadar ağzımı açmadım.

"Görüşürüz Sermet amca."

Rüzgar telefonu kapatıp masaya bıraktı. Yanıma gelip kollarını belime dolayınca bende kollarımı boynuna sardım.

"Benim güzel sevgilim uyanmış mı?"
"Evet uyandım. Seni yanımda göremeyince çok korktum Rüzgar. Gittin sandım."

"Oyyy. Kıyamam ben sana. Ben seni asla bırakmam güzelim asla."

Biraz daha sarılıp geri çekildim.
"Kiminle konuşuyordun sevgilim?"

"Sermet amcayla."

"Sermet amca kim?"

"Dedemin ve senin dedenin yakın arkadaşı. Dün olanları anlattım. Bize yardımcı olacak hatta bu gün gidip konuşucam."

"Ben tanımıyorum. Yani Sermet diye birin varlığından dahi haberim yoktu.
Bende gelicem Rüzgar sen tek başına birşey yapmiycaksın."

"Tamam güzelim birlikte gidelim. Ama önce kahvaltı etmemiz lazım."

"Etmesek direk gidip şu saçma konuyu aydınlığa kavuştursak."

"Olmaz. Önce kahvaltı edicez küçük hanım. Sonra gidip geçmişle yüzleşicez. Hadi bakalım sen git elini yüzünü yıka bende atıştırmalık birşeyler hazırlıyım. Sakın itiraz etme Yazgı, yemek yemeden evden çıkmak yok."

Rüzgar o kadar kesin konuşmuştu ki itiraz etmeye bile çalışmadım. Başımı sallayıp mutfaktan çıktım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Tekrar odama dönüp dolabımı açtım.

        ( Yazgının giydikleri.)

Pantolon ve buluzumu çıkarıp giyindim. Saçlarımı tepeden sıkı bir at kuyruğu yapıp aşağıya indim. Rüzgar kahvaltılık bir şeyler hazırlamıştı bile. Hızla yiyip evden çıktık.

Arabam bozulduğu için Rüzgarın arabasıyla Sermet amca dediği adamın evine gitmeye başladık.

Yaklaşık 45 dakikadır yoldaydık ve ben çok sıkılmıştım.

"Rüzgar daha ne kadar gideceğiz? Şehirden uzaklaştık, nereye gidiyoruz biz?"

"Az kaldı sevgilim. Sermet amca şehirden uzak bir yerde yaşıyor. Ama yaklaştık merek etme. Birazdan herşeyi öğrenicez."

Rüzgarı onayalyıp yolu seyretmeye başladım. Biraz gerginim hiç tanımadığım bir adamın söyleyeceklerini dinlemeye gidiyoruz ve bu bana pek mantıklı gelmiyor. Rüzgarın dediği gibi bir süre daha ilerleyip bir yerde durduk. Arabadan inip etrafı incelemeye başladım. Ormana benzer bir yerdeydik. Tabiri caizse dağın başı.

"Rüzgar burası neresi? Dağın başına geldik resmen. Sen o adamın burda yaşadığına emin misin?"

"Evet sevgilim. Hadi yürü burdan gidicez, evi ağaçlık bir alanda olduğu için yürüyerek devam edicez. Arabayla oraya giremeyiz."

Rüzgarı onayalyıp dediği yoldan yürümeye başladım. Bir süre sonra gözüme bir kulübe çarptı. Sanırım Sermet beyin yaşadığı yer orası.

"Geldik sevgilim. Sermet amca içeride olmalı."

Eve yaklaşıp kapıyı çaldık.
"Sermet amca ben geldim Rüzgar."

Ses soluk çıkmayınca evde olmadığını sanıp..
"Galiba evde yok. Boşu boşuna mı geldik biz şimdi o kadar yolu."

"Evde olmasa beni bu gün çağırmazdı canım. Duymadı galiba."

Rüzgar bu kez kapıyı daha sert çalmaya başladı. Bir süre sonra yaşlı bir adam kapıyı açtı.

"Rüzgar oğlum hoş geldin evladım geçin içeri."

Rüzgar adamın elini öptü.
"Hoş buldum Sermet amcam. Nasılsın, iyi misin?"

Birlikte içeri geçtik. Onlar kendi aralarında sohbet ederken ben etrafı inceliyordum. Oldukça küçük bir yer, bu adam tek başına ormanın ortasında, böyle bir kulübede nasıl yaşıyor anlamış değilim?

"Yazgı."
Rüzgarın sesiyle ona döndüm.

"Efendim."

"Otursana canım niye bekliyorsun orda?"

Gülümseyip Rüzgarın yanına oturdum.

"Rüzgar evledım bu hanım kız gelinimiz mi?"

"Evet Sermet amca, yakında gelinimiz olacak."

Rüzgara uyarıcı bakışlar atıp önüme döndüm.
"Şey, öncelikle adım Yazgı, Yazgı Boran. Buraya sizden geçmişle alakalı bazı şeyler öğrenmeye geldik Sermet bey."

"Sen Meleğin kızımısın?" Annemide mi tanıyor.

"Siz annemi tanıyormusunuz?"

"Tabi tanıyorum güzel kızım. Tıpkı annene benzemişsin büyüdükçe. Zaten sen çocukkende annene benzerdin."

"Siz benim çocukluğumu nerden biliyorsunuz? Sizi daha önce görmedim, görseydim asla unutmazdım."

"Ben seni daha önce görmedim kızım, sadece dedenin bana gösterdiği fotoğraflardan biliyorum."

"Herneyse benim size sormak istediğim şeyler var. Burayada onları konuşmak için geldik."

Bu adamın annemi tanıyor olmasından hiç hoşlanmadım. Rüzgar elimi tutup bana destek olmaya çalıştı.

"Evet Sermet amca biz aklımızı karıştıran soruları soralım seninde vaktini çalmayalım boşu boşuna."

Rüzgar cümlesini bitirince beklemeden konuya girdim.

"Zamanında dedemle Rüzagın dedesi hem arkadaş hemde ortakmış, sonra araları bozulmuş Rüzgarın dedesi benim dedeme ihanet etmiş. Dedemde intikam için birşey yapmış, onların aralarını bozan şey ne? Ve dedem Rüzagın dedesine ne yaptı?"

"Muhsin ve Hasan ikisinide çok iyi tanırım. İkiside hırslarının kurbanı oldular, bu uğurda gözleri ne oğullarını nede torunlarını görmedi. Muhsinle, Hasan çok yakın arkadaşlardı, birlikte bir şirket kurdular kısa süredede büyütüp, isimlerini duyurdular onların kısa sürede nasıl bu kadar büyüdüklerini hiç anlamamıştım.
Meğer illagal işlere bulaşıp para kazanmışlar bu parayıda şirketi büyütmek için kullanmışlar. Sonra Rüzgarın dedesi Hasan şirketi tek başına yönetmek için Muhsine tuzakla bir kağıt imzalattı bu kağıtta yazanlara göre Muhsin hiç bir hak talep etmeden şirketin hisselerini Hasan'a devretti."

Sermet bey durup derin bir nefes aldı. Bense merakla hikayenin sonunu bekliyordum.

"Muhsin Hasanın bu tuzağını öğrenince sinirden deliye döndü. En yakın arkadaşının ona yaptığı yenilir yutulur şey değildi. Hasan zafer kazandığını sandı ama atladığı birşey vardı. Muhsin hiç kimseye güvenmediği için hisselerinin yarısını oğlu Metine devretmişti bile. Hasanın bundan haberi yoktu tabi. Muhsin şirkete adım atamıyordu ama oğlu Metin sayesinde istediği gibi at koşturuyordu. Muhsin çok hırslıydı Hasanın yaptığının bedelini ödetmek için olmayacak birşey yaptı."

"Ne yaptı Sermet bey dedem olacak o herif?"

"Şirketi büyüttükleri tüm illagal işleri Hasanın üstüne yıktı. Kısa sürede Hasan'ı polisler aldı ve hapise tıktı. Hasanın hisseleri Samete kalmasın diyede çamuru onun üstünede sıçrattılar. Böylece tüm hisseler babana kaldı kızım."

"Annem bana Rüzgarın ailesinden hiç bahsetmedi ama. Dedemin hırslarını, şirketi ve illagal işlerini biliyordum. Bu yüzden onun soy isminden kurtuldum. Ama annem bana bunları neden anlatmadı?"

"Çünkü annede bilmiyordu kızım. Muhsin babandan tüm hisseleri geri aldı. Hasan zaten içerdeydi, Samette kendini zor sıyırmıştı ama artık şirkette hiç bir hakka sahip değildi. Soruna gelecek olursam. Muhsin yeniden şirkete geçti, daha fazla para için yine illagal işler bulaştı. Ama bu sefer sandığı kadar kolay olmadı ve şirketi batmaya başladı. Taktir edersin ki bu kadar hırslı bir adam asla vazgeçmez."

Araya girip devamını ben tamamladım.

"Vazgeçmedi de. O zamanlar yine hatrı sayılır bir zenginliğe sahip olan diğer dedemle bir hukuka sahip oldu. Türlü oyunlarla babamla annemi evlendirdi. Türlü yatırımlarla dedem şirketi batmaktan kurtuldu. Ama o durmadı. Annemin üstüne ne varsa babamın almasını sağladı. Dedem üzerinde hiç bir söz hakkı bulunmayan babamsa boyun eğmekten başka birşey yapmadı. Sonra annem bana hamile olduğunu öğrendi. Dedemler bana zarar vermesin diye onları kendi pis işleriyle tehdit etti. Tabi ben doğana kadar. Sonra annemin elinde ne mal varlığı ne de demeleri durduracak bir kozu kalmamıştı. El birliğiyle annemi aldılar benden."

Tek nefeste anlatmıştım, ne kadar kolay anlatmak, peki ya yaşamak?

Gözümden bir yaş süzülüp yere düştü. Bütün bu olanlar o kadar acımasızki, bir insan nasıl olurda hırsları uğruna herkesi yok sayar. Rüzgar destek amaçlı beni kendine çekip sarıldı. Ağlamak istemiyordum güçlü kalmam gerekiyordu.

"Sonra ne oldu? Rüzgarın dedesi naptı? Ya da babası."

"Hiç birşey yapmadı evladım. Çünkü intikam alacak kadar uzun yaşayamadı. İçeri girdikten 1 yıl sonra ölüm haberi geldi. Kalp krizi geçirmiş. Samet bunun üzerine Muhsini sorumlu tuttu ama intikam peşine düşmeyecek kadar zeki bir adam olduğu için kendini geri çekti. Zaten intikam alacak bir gücede sahip değildi. Ailesini alıp burdan uzaklaştı. Sonra siz büyüdünüz. Senin dedende öldükten sonra herşey babana kaldı kızım. Ama baban dedenin yokluğunda işleri pek yürütemedi sende biliyorsun ki sürekli batmanın eşiğine geldi. Ama Samet babanın aksine işleri epey büyüttü. Şimdide KARAHAN holdingin tek hakimi."

Bazı taşlar şimdi yerine oturuyordu. Oturmayan tek birşey var. Rüzgara dönüp sorumu sordum.

"KARAHAN holdingin tek hakimi nasıl baban oluyor Rüzgar? Sen onun varisisin."

"Tek varisi babam çünkü benim o şirkette hakkım yok. Babamın böyle işlere bulaştığını öğrendiğim gün şirket haklarımdan ferakat ettim. Sonra AREZON'u kurduk."

Rüzgara sıkıca sarıldım. Ondan şüphe etmek aptallıktı, onunda böyle bir işe bulaşmayacağı belliydi.

"Seni çok seviyorum Rüzgar."
"Bende seni çok seviyorum Yazgı'm."

Rüzgardan ayrılıp Sermet beye döndüm.
"Sermet bey sizede çok teşekkür ederim bize vakit ayırdığınız için. Ama bir şey daha soracağım izniniz olursa."

"Tabi evladım ne demek sor istediğini."

"Siz tüm anlattıklarınızı nerden biliyorsunuz? Olaylara epey hakimsinizde."

"Kısaca sen kimsin diyorsun yani."

Zeki adam. Başımı sallayınca devam etti.

"Ben Sermet Aslan. Muhsin ve Hasanın yetimhaneden arkadaşı ve bu geçmişin en büyük tanığı."

Duyduklarımla yutkunamadım. Bizim dedelerimiz yetimhanede mi tanışmışlar? Rüzgara döndüğümde en az benim kadar şaşkındı.

"B..bi bir dakika. Siz üçünüz yetimhanede mi büyüdünüz?"

"Evet kızım. Biz yetimdik, öksüzdük birbirimize hem anne hem bana olduk. Ama Muhsinle, Hasan geçmişlerini unutup hırslarının kurbanı oldular. Biz o şirketi üçümüz kurduk ve onlar pis işlere bulaşınca ben yanlarından ayrıldım. Aralarında en küçük ben olsam bile onlar benim kardeşlerimdi ve bir gözüm hep üstlerinde oldu. O yüzden tüm olayları biliyorum."

"Anladım. Ama itiraf edeyim bu kadarını beklemiyordum."

"Haklısın kızım senide Rüzgar gibi erkenden bulmuş olsaydım bu kadar şaşırmazdın."

"Nasıl yani?"

"Şöyle güzelim. Sermet amaca beni ben babama rest çektiğim zaman buldu. Bana epey yardımcıda oldu. Ama bu olayları bana hiç bir zaman anlatmadı. Onu sadece ailemi tanıyan biri olarak biliyordum."

"Evet kızım. Senide bulmayı çok istedim. Ama sen dedene ve babana rest çekip soy adını değiştirdiğinde senin izini kaybettim. Annenin soy ismini aldığını düşünmüştüm ama izini bir türlü bulamadım."

"Bulamadınız çünkü ben kendimi gizledim. Babam ve dedem peşime düşmesin diye sürekli yer değiştiriyordum. Üniversiteyi kazanana kadar hep başka yerlerdeydim. Malum o soy isimden kurtulmak için dedeme ve babama epey zarar verdim. Bunun intikamı için peşime düşmesinler diyede çok uğraştım."

"Evet çocuklar geçmişiniz bunlardan ibaret. Bütün bu olaylar olduğuna ve siz bunca yıl sonra birbirinizi bulduğunuza göre sizin Yazgınız bir. Siz birbirinizin kaderi olmuşsunuz. Geçmişinizi asla unutmayın ama ona takılıda kalmayın. Siz bu gününüz için savaşın, o ellerinizi sım sıkı tutun ve asla bırakmayın birbirinizi."

Ayağa kalkıp Sermet amcaya sarıldım. Rüzgarda gelip sarıldı. Ne olursa olsun hala iyi insanların var olduğunu bilmek o kadar güzel bir his ki. Sermet amcadan ayrılıp karşısına geçtim.

"Herşey içim teşekkür ederim. Bize çok yardımcı oldun Sermet amca."

Bir süre daha Sermet amcayla oturduktan sonra saatin geç olduğuna kanaat getirip kalktık. Geldiğimiz yoldan arabaya ilerledik. Bu gün geçmişimin karanlık tarafını aydınlatmıştım. Ve bu geçmişin geleceğime gölge düşürmesine asla izin vermeyeceğim.

Yola çıkalı yarım saat olmuştu. Şirketede yaklaşmıştık. Aklıma yeni gelen şeyi Rüzgara sormak için ona döndüm.

"Rüzgar."

"Efendim güzelim?"

"Sana ilk tanıştığımızda birşey söylemiştim. Babanın kalktığı koltuğa oturup bana yöneticilik yapma, çünkü ben senin yaptığın yöneticiliği 16 yaşımda kendi aileme karşı yapıyordum. Gibi birşey söylemiştim. Sen neden o zaman bana KARAHAN holdingte hakkın olmadığını Aerezon kendi imakanalarınla kurduğunu söylemedin? Sen de benim gibi ailene karşı gelmişsin ve bunu bana söylemedin. Neden?"

Rüzgar yana dönüp bana kısa bir bakış attı sonra tekrar yola döndü.

"Sen o gün kendinden o kadar emindin ki söyleyip seni hayal kırıklığına uğratmak istemedim."

"Rüzgar doğruyu söyle lütfen. O zamanlar sana karşı hayal kırıklığına uğramam umrunda olmazdı. Bunu ikimizde biliyoruz."

"Tamam haklısın pek umrumda olmazdı. Çünkü senin benim hakkımda düşündüklerini bende sana karşı düşünüyordum. Çok asi ve dik başlıydın ve bu tavrın bana çok şımarık gelmişti. Senin kendi başına birşeyler yapabileceğini düşünmemiştim. Tabiri caizse seninde babandan kalan şeylerle şirket kurduğunu ve şımarık olduğun için yönetmeyi beceremediğini düşündüm. Sende yaşadıklarını bana öyle bir anlattın ki ben kendimden utandım resmen. Senin hakkında yanıldığımı görüncede sana daha fazla birşey söyleyemedim. O yüzden sakladım."

"Anladım, sen bana şımarık mı dedin?"

Rüzgar bana dönüp ciddimisin bakışlarını atarken istifimi hiç bozmadım.

"Yani evet ama o seni tanımadan önceydi. Şimdi seni tanıyorum ve ne kadar ağır başlı olduğunu biliyorum."

"Tamam tamam şaka yaptım, zaten bende senin için bir çok şey söylemiştim."

"Ne söyledin?"

"Şey, Gıcık, ukala, tek hücreli gibi şeyler. Ama şimdi hiçte öyle düşünmüyorum."

"Hmm. Ukala, tek hücreli öyle mi Yazgı hanım."

"Evet Rüzgar bey. Yani o kadar rahat bir tavrın vardı ki tam bir ukala gibiydin. Birde ben sürekli seni kendimden uzaklaştırmaya çalışırken sen dibimde bitiyordun git dedikçe anlamıyordun, bu da tek hücreli olduğunu gösteriyordu."

"Peki şimdi ne düşünüyorsun benim hakkımda?"

"Hmm. Akıllı, olgun, bazen çocuk, yakışıklı ve sevimli?"

"Hepsine tamamda sevimli ne?"

"Sevimli işte. Bazen o kadar sevimli oluyorsun ki yanaklarını ısırmak istiyorum."

Rüzgar bu dediğime büyük bir kahkaha patlattı. Yok boyunca böyle eylenerek şirkete gelmiştik.

"Hadi sevimli sevgilim gel sana bir kahve ısmarlıyım."

"Yazgı bak güzelim yanımızda biri varkende bana sevimli falan deme tamam mı canım. İnsanlar beni ciddiye almaz rezil olurum."

"Hmm bir düşüneyim. Valla Rüzgar bey ruh halime göre bakçaz artık. Hem insanlar senin hep ciddi yüzünü mü görsün. Birazda sevimli halini görsünler."

"Yazgı lütfen."

"Tamam ama söz vermiyorum. Neyse hadi gel kahve içelim."

"Eee hadi içelim madem."

Arabadan inip Rüzgarla şirkete ilerledik. Artık herkesin bazı şeyleri öğrenemesi gerektiğini, düşündüğüm için Rüzgarın elini tuttum. Rüzgar durup bana baktı.

"Yazgı şirkete giriyoruz farkındamısın?"

"Evet sevgilim farkındayım. Sence de herkesin herşeyi öğrenmesinin zamanı gelmedi mi?"

Rüzgar gülümseyip elimi daha sıkı tuttu. Birlikte şirkete girdik. Çalışanlar hem bize selam veriyor hemde uzun süre ellerimize bakıyorlardı. Onlara gülümseyerek odama ilerledik.

Canan beni her zaman olduğu gibi kapıda karşıladı.

"Günaydın Yazgı hanım, günaydın Rüzgar bey, hoş geldiniz."
Rüzgar baş selamı verip geçiştirdi.

"Günaydın Canancım. Hoş bulduk. Tatlım bize 2 kahve getirirmisin."

"Tabi efendim. Ama birşey söylemem lazım ilk önce."

Cananın yüz ifadesi değişince ters bir durum olduğunu anladım.

"Söyle Canan."

"Efendim bir misafiriniz var. Şu an odanızda Arya hanımda yanında."

"Kimmiş o misafir?"

"Şey efendim. Babanız, Metin Yılmaz."
Bir an algılayamasamda sonunda idrak edip cevep verdim.

"Babam mı? Yok artık ya. Bu kadarı fazla hangi yüzle benim şirketime geliyor bu adam."

"Sakin ol güzelim. Gidelim öğrenelim ne istiyormuş?"

"Tamam. Canan sen işine dönebilirsin."

Canan gidince derin bir nefes alıp odama girdim. Arya beni görünce ayağa kalkıp yanıma geldi.

"Yazgı sakin ol kardeşim."

"Ben sakinim Arya."

Babam odamda ki koltuğa öyle bir kurulmuş ki yerinden kalkmaya tenezzül etmedi.

"Senin burda ne işin var Metin Yılmaz."

"Babana bir hoş gelin yok mu güzel kızım?"

"Babam olsaydın hoş gelirdin, ama değilsin. O yüzden ne istiyorsun söyle ve şirketimden defol git."

"Konuşmak istiyorum canım. Sana dün gece bu adamdan uzak durmanı söylemiştim. Ama sen beni dinlememiş üstüne bu adamın elini tutup şirkete gelmişsin."

"Pardon sana hesap mı vericem?"

"Yeter artık Yazgı haddini aşma. Senin karşında baban var. Bu zamana kadar annenin acısını hala unutamadın diye sesimi çıkarmıyordum artık yeter. Çocuk gibi davranmayı bırak."

Şimdi sinirlenmiştim işte. Rüzgarın elini bırakıp babamın karşısına dikildim. Ben yaklaşınca o ayağa kalktı.

"Seni son kez uyarıyorum baba. Bir kez daha benim hayatıma karışırsan canını yakarım. Annemin adını o pis ağzına alma. Sen benim sadece biyolojik babamsın. Senin derdin eğer benimle aranı düzeltmek olsaydı. Hani Selime öyle demişsin ya. Heh işte bana böyle davranmak yerine insan gibi iletişim kurmaya çalışırdın. Benim hayatıma, sevdiğim adama karışmak yerine zamanında yapmadığın babalığın için özür dilerdin. Ben senin derdini biliyorum Metin bey.

Senin derdin benden para koparmak. Ama bu kez senin oyununa alet olmiycam. Eğer burdan gitmezsen ve bir daha karşıma çıkarsan şu an şirketinde ki usulsüzlükleri ihbar ederim. Zaten şirketin batıyor borçlar yüzünden hapse gireceksin üstüne birde usulsüzlüklerin eklenmesin."

"Yapamazsın sen benim kızımsın babanı ihbar edemezsin."

Sadistçe gülümsedim.
"Ben senin kızın değilim. Belki senin kızın olsam yapamazdım. Ama ben Melek Boran'ın kızıyım. Yani seni hapse attırmaktan hiç çekinmem. Ve hatta o delikte çürümen için elimden ne geliyorsa yaparım."

"Tamam gidiyorum kızım. Bir daha senin karşına asla çıkmayacağım. Ama hayatında bir kez olsun benim kızım gibi davran ve bu adamdan bir an önce kurtul. Çünkü senin canını en çok yakacak olan seviyorum dediğin bu adam olacak."

Babamın sözlerini umursamadım, her zaman yaptığı gibi nifak tohumlarını ekme çabasındaydı.

İçimde ki huzursuzluk gitmişti artık. Rahat bir nefes almamın zamanı gelmişti. Geleceğime gölge düşürecek bir geçmişim olmadığı için önüme bakabilirim.

*******************************
Evet bir bölümün daha sonuna geldik, Çok şükür.. 2500 kelime oldu diğeri kısa olmuştu telefi etmiş olayım.

✨Soru time✨

🎗️Gelmiş hakkında ne düşünüyorsunuz?

🎗️Sermet amcayı sevdiniz mi?

🎗️Metin Yılmaza sonsuza kadar veda mı ettik sizce?

🎗️Sevimli Rüzgar ve dik başlı Yazgı hakkında ne düşünüyorsunuz?

🎗️Son olarak, yeni bölümde neler olacak sizce?

❤️❤️⭐Oy vs yorum⭐❤️❤️

💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙

Continue Reading

You'll Also Like

747K 28.5K 91
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...
42.6K 986 16
Biri nefret ediyor Diyeri ise aşkı bulmaya çalışıyor NEFRET ve AŞKIN hikayesi
481K 4.1K 25
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
2M 87.1K 68
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...