BENİM YAZGI'M

By snowqueen1331

4.7K 516 831

Hiç aşık oldunuz mu? Ya da aşkınızdan kaçtınız mı? Peki acı çekmekten, kaybetmekten korktunuz mu? Bu benim... More

Karakter Tanıtımı
~01~
~02~
~03~
~04~
~05~
~06~
~07~
~08~
~09~
~10~
~11~
~12~
~13~
~14~
~15~
~16~
~17~
~18~
~20~
~21~
~22~
~23~
~24~
~25~
~26~
~27~
~28~
~29~
~30~
~31~
~32~
~33~
~34~
~35~
~36~
~37~
~38~
~39~
~40~
~41~
~42~
~43~
~44~
~45~ ~FİNAL~
~DUYURUYU~

~19~

68 11 3
By snowqueen1331


"Baba!"
Sesim olduğundan cılız çıkmıştı.

Onun burada ne işi var? Ben üzerimdeki şoku hala atamamışken bana doğru yaklaşmaya başladı. Onunda gözleri dolmuştu. Kollarını açıp bana sarılacağı sırada elimi kaldırıp bir adım geriledim.

Bunca yıl sonra hiç birşey olmamış gibi ona sarılacağımı nasıl düşünür. Hemde annemin yanında.

"Kızımm."
Sesinde hem özlem hemde pişmanlık vardı.

Ama artık herşey için çok geç. Gözümdeki yaşı silip karşısına dikildim.
Sesimin güçlü çıkması için dualar ettim içimden.

"Senin ne işin var burada?"
Evet başardım sesim olduğundan gür bir o kadarda soğuk çıkmıştı.

"Yazgım kızım yapma böyle."

"Bana Yazgım deme ben senin Yazgın değilim. Kızın hiç değilim. Yeni mi aklına geldi bir kızın olduğu. Sana burada ne işin var dedim?"

"Ben anneni ziyarete gelmiştim."

"Dalga mı geçiyorsun sen benimle. Ne demek anneni ziyarete geldim. Sen yaşarken bir gün bile annemin yanında olmadında şimdi mi kıymete bindi?"

"Kızım yapma lütfen."

"Ne yapmıyım. Söylediklerim yalan mı? Gerçekleri duymak artık ağır mı gelmeye başladı Mehmet Yılmaz?"

Öylece suratıma bakmaya devam etti. Sonra başını öne eğip bekledi.

"Seni bir daha burada görmiycem. Zamanında annemi nasıl görmezden gelip onu ölüme sürüklediysen şimdide öyle yap."

"Yazgı ben senin babanım sen kabul etmesene. Melek'te hala benim eşim. İstediğim zaman onu ziyarete gelirim. İstersem seni görmeyede gelirim."

"Kes sesini. Bu ne cüret ya annemin adını ağzına alma. Sen onun eşi falan değilsin. Benimde babam değilsin. Biyolojik olarak babam sayılabilirsin ama asla gerçekten babam olmadın. Sen bu hayatta kendi düşüncesi, kararı olmayan, ne derlerse yapan bu uğurda herkesi silen bencil bir yaratıksın. Şimdi buradan defol git ve bir dahada asla gelme. Sen annemin değil toprağını, toprağının üstüne düşen küçücük bir yaprağı bile hak etmiyorsun."

Söylediklerim ağır olabilir ama bunların sorumlusu ben değilim vicdan azabınıda ben çekmiycem. Herkes hak ettiği hayatı yaşar.

Arkasını dönmüş giderken ben de tekrardan annemin yanına oturdum. Elime aldığım toprağı sıkıp tekrar bıraktım. Gözümden bir damla yaş süzülüp toprağını ıslattı.

"Bak annem senin dediğini yapıyorum. Kimseye güvenmiyorum. Neyse annem ben şimdi gidicem ama tekrar gelicem söz."

Annemin yanından ayrılmadan son kez dönüp mezarına baktım. Kaç yıl geçmiş olsa bile acısı hep ilk gün ki gibi kalıyor ne yazık ki.

Arabama binip derin bir nefes alıp verdim. Göz yaşlarımı sildikten sonra mezarlıktan çıktım.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yarım saatlik bir yolculuktan sonra yeni ev arkadaşım için alışveriş yapıcağım yere geldim. Arabamı park edip mazaların birine girdim.

İlk olarak uyuması için yatak tarzı birşey aldım. İsmi ne gerçekten bilmiyorum. Daha sonra eğtiminde kullanıcağım bazı aletler ve oyuncaklar aldım. Son olarakta uzun bir süre yetecek mama ve gerekli vitaminlerden aldım.

Yeni mama kabı ve su kabını da aldıktan sonra buradaki işim bitti. Görevlinin yardımıyla aldıklarımı arabama yükledim.

Saatime baktığımda 19.00 'Dı. Daha fazla oyalanmadan evin yolunu tuttum. Aldıklarımı yerleştirsem hiç fena olmaz.

Eve geldikten sonra aldıklarımı küçük dostum için ayırdığım odaya taşımaya başladım. Orda kullanmadığım gereksiz mobilya vb eşyaları dışarı çıkardım. Aldıklarımı güzelce yerleştirdikten sonra son kez odaya baktım.

İşim bittikten sonra sonunda kendime bir kahve yapıp oturdum.
Bir yandan kahvemi yudumlarken bir yandanda olalanları düşündüm. 1 gün içinde bu kadar şey yaşamış olmam normal mi? Ya da ben mi normalleştirmeye çalışıyorum anlamış değilim.

Önce Rüzgar sonra yıllardır görmediğim babam. Hemde annemin mezarında. Bunca yıldır umrunda olmayan annem ve ben neden bir anda kıymete bindik acaba?

Kesin borcu vardır ve benimle arayı düzeltip o borcu kapattıracak. Çünkü daha önce böyle bir girişimde bulundu. Ama hala akıllanmamış olması acınası bir durum.

Şu düşündüklerime bakın ya insan öz babası hakkında komplo teorisi üretir mi hiç?

Daha fazla onu düşünmemek adına Aryayı aradım. İlk çalışta açmasına epey şaşırdım doğrusu.

"Alo. Napıyorsun Aryacım?"

"İyim Yazgı oturuyoruz annemle. Sen napıyorsun?"

"Ohhh ne güzel selam söyle Sevgi teyzeme.
Bende napim kaç saattir daha yeni oturdum kahve içiyorum."

"Hmm neler yaptın bakalım?"

"Annemin yanına gittim. Görmemem gereken birini gördüm. Rüzgarla asla olmiycağına kanaat getirdik. Yeni ev arkadaşım için eşyalar aldım falan."

"Bir dakika kimi gördün?"

"Babamı."

"Ne? Ne isyormuş?"

"Bilmem tersledim gönderdim. Dinlemedim"

"Analdım canım. Sen nasılsın peki şu an."

"Hissiz, düşünceli, yorgun, bıkmış, ümitsiz."

"Yaa öyle deme. Neyse bak ben şimdi kalkıyım senin yanına geliyim hem biraz konuşur dertleşiriz, hemde bu gün sende kalırım kendini daha iyi hissederinn. Olur mu?"

"Araya ya istersen gel kal ama konuşmayalım. Konuştukça daha kötü oluyor."

"Peki canım. O zaman ben gelmiyim. Ama sen yarın sabah bize kahvaltıya gel."

"Tamam canım gelirim."

"Yazgı bak annem soruyor istediğin birşey varmıymış?"

"Valla özel olarak istediğim birşey yok ama patatesli böreğe hayır demem."

"Tamam canım anlaşıldı. Yarın görüşürüz."

"Görüşürüz. İyi geceler."

Telefonu kapattıktan sonra kahve bardağımı mutfağa bırakıp odama çıktım. Üzerimi değiştirip yatağıma oturdum.

Kominimin üzerindeki fotoğrafı alıp bakmaya başladım. Annemden bana kalan tek fotoğrafta bu işte. Seni nasıl özledim bir bilsen annem.

Fotoğrafa biraz daha baktıktan sonra tekrar yerine koyup ışığı kapattım. Kısa sürede uykuya teslim olmuştum.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sabahın  ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım. Alarm kurmadanda kalkıyordum artık.

Yataktan çıkıp banyoya gittim elimi yüzümü yıkadıktan sonra odama dönüp koşu için siyah tayt ve yine siyah olan kısa yarım atteltimi giydim hava biraz serin olabilir diye üzerime birde hırka geçirdim.

Evden çıkıp koşmaya başladım. Kulağımda yine eşsiz müziklerle yoluma devam ettim. Yaklaşık bir saatlik komşunun ardından tekrar eve döndüm.

Odama çıkıp duş almak için banyoya girdim. Ilık bir duşun ardından kendimi yine dolabımın önünde ve ne giyeceğini bilmeyen bir halde buldum. Bir kaç parça kıyafet çıkardıktan sonra pembe takımımda karar kıldım.

        (Yazgının giydikleri.)

Giydindikten sonra beyaz kalın topuklu ayakkabılarımı ve yine bayaz olan zincirli cantamı alıp odamdan çıktım. Çalışma odasından çizimlerimin ve dosayalarımın olduğu çantayı da alıp aşağı kata indim.

Sonra evden çıkıp Aryaların evine ilerledim. Benim evimle aramız 45 dk bir mesafedeydi. Yol üzerinden simit poğaça aldıktan sonra yoluma devam ettim. 45 dk'nın ardından Aryaların evinin önüne gelmiştim. Arabamı park edip, indim.

Kapıyı çaldığımda beni karşılayan Sevgi teyze olmuştu. Hemen boynuna atlayıp sarıldım.

"Dur deli kız dur beni düşüreceksin."
Söylediği şeyle gülümseyip Sevgi teyzeden ayrıldım.

Yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.
"Ben senin düşemene hiç izin verirmiyim."

"Geç hadi geç. Şu bizim kızıda bir kaldır sana zahmet, hala uyuyor saat kaç oldu."

Elimdeki poşeti Sevgi teyzeye verip Aryanın odasına çıktım. Gördüklerimle gülmeden edemedim doğrusu bacağını yataktan sarkıtmış, kafasını yastığın altına sokmuş böyle nasıl uyuyorsun Arya ya.

Yanına yaklaşıp yastığı kaldırdım. Yerinde haraket etti ama hala uyanmadı.

"Arya hadi uyan bak ben taa nerden geldim sen hala yataktan çıkamadın."

"Hımm hııı." Anlamadığım sesler çıkartıp uyumaya devem etti. 

Bunu sen istedin kardeşim.
"Arya bak uyanmazsan su dökücem." Tepki vermeyince bardağı elime aldım.

İçindeki suyu yavaşça dökmeye başladım. Bir anda doğrulup.
"Ne oluyor lan."

Beni görünce ne olduğunu anlayıp tekrar yattı.
"Yaa hadi kalk uykucu. Bak Sevgi teyze bizi bekliyor hem ben çok acıktım kalk artık."

"Off Yazgı insan böyle mi uyandırılır hiç. İnsan bir dürter, ya da ne bilim öper falan. Ama yok benim kardeşim anca kaba kuvvet uygulasın."

"Aaa şu bak ya hem suçlu hem güçlü. Bana ne kızım git sevgilin öpsün seni. Benden bu kadar."

"Hı hı o da öyle diyordu zaten."

"Noldu yine?"

"Hiç birşey."

"Off tamam Arya. Şimdi kalk elini yüzünü yıka, üzerini değiştir, bende aşağıya iniyim sonra konuşuruz tamam mı?"

"Tamam."
Aryanın odasından çıkıp aşağı kata indim.

Sevgi teyze elinde tabaklarla mutfaktan çıkıyordu. Bende mutfağa gidip kalanları alıp içeri geçtim.
"Geç kızım otur hadi Arya'da iner şimdi."

"Tamam Sevgi teyzecim. Sende gel hadi."

Biz masaya geçerken Aryada nihayet aşağı indi. Birlikte kahvaltı ettikten sonra bahçede kahve içmek için dışarı çıktık. Sevgi teyzeyle ben otururken Arya'da kahveleri yapmak için mutfağa geçti.

"Eee kızım sofrada pek konuşamadık. Nasılsın? iyi misin?"

"İyim Sevgi teyze bildiğin gibi işte. İş güç."

"Onu biliyorum güzel kızım. İşi sormuyorum ben. Diğer mesele hani bir adam varmış ya sizinle iş yapan. Onu soruyorum?"

Hah tam zamanıydı gerçekten. Çenen kopmasın hemi Arya. Ben ne diycem şimdi Sevgi teyzeye.

"Şey o mesele açılmadan kapandı Sevgi teyzecim."

"Anladım kızım. Ama hiç bir konu açılmadan kapanmaz. Yaa açılmıştır sonra kapanmıştır ya da hiç açılmamıştır. Ama sizin ki kapandıysa yani sen öyle diyorsan bil ki açılmış. Bana kalırsada hala kapanmamış."

"Yok Sevgi teyze kapandı. Açıldıysa bile artık kapandı."

"Bak güzel kızım insan kalbiyle aklı arasında kaldıysa bu konular kolay kolay kapanmaz. Çünkü kapatmak için önce seçim yapman lazım. Peki sen seçim yaptın mı? Aklın mı? Kalbin mi? Karar verdin mi?"

Vermedim mi? Peki ben daha aklımla kalbim arasındaki dengeyi kuramıyorsam. Rüzgara neden olmaz dedim. Birşeyler başlamadıysa bizim aramızda ne bitti?

"Ben. Ben bilmiyorum. Daha önce hiç böyle bir karar vermek zorunda kalmamıştım. Çünkü kimse benim hayatıma böylesine hızlı dahil olmamıştı. Ben ne yapıcağımı, ne düşüneceğimi gerçekten bilmiyorum. İlerde bir gün korkularım beni esir alırda herşey sarpa sararsa diye çok korkuyorum. Ya korkularımın kölesi olup sevdiğim adama acı verirsem. Onu hiç mutlu edemezsem. Offf gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum."

"Bak kızım korkularını, endişelerini anlıyorum. Güzel bir çocukluğun kolay bir gençliğin olmadığı için mutlu bir gelecek hayali kuramıyorsun. Bu çok normal. Bu zamana kadar herşey bana en zor haliyle geldi. Diyorsun. Şimdi bir anda bu kadar kolay bir aşk hayatı sana ürkütücü geliyor olabilir. Ama bu hayat kızım. Kime ne zaman ne getireceğini bilemezsin. Önemli olan hayata karşı gelmek yerine ona ayak uydurmak.
Anı yaşamak diye bir gerçek var. Sen şu an varsın ve gelecek kaygısı taşırsan şu anını mahvedersin. Bu da sana mutluluk getirmez."

Sevgi teyze kalbimden geçenleri diline döktü sanki. Kendime bile  anlatamadığım ne varsa tek nefeste anlattı.

"Kalbimin tercümanı oldun Sevgi teyzecim. Ama ben hala ne yapmam gerekiyor bilmiyorum. Örnek alacağım kimse olmadığı için belirsizlik beni ürkütüyor. Hem kim olsa ürker. Her hangi birini dipsiz bir uçurumun kenarına koysak aşağı bakmaya bile korkar. Bendense o uçurumdan gözümü kırpmadan atlamamı bekliyor. O kadar cesur olduğumu sanmıyorum."

"Ama seni bekleyen biri var o uçurumun altında. Seni tutmayacak olsa neden bu kadar ısrarcı davransın ki?"

Biz sohbete dalmışken Arya'da kahvelerle gelebildi sonunda.

"Haklısın galiba ben bunu düşüncem."

"Ne? Hangi konuda haklıyım, Neyi düşüncen?"

"Sen değil Aryacım annen haklı. Onun dediklerini düşüncem."

"Hee. Anladım. İyi düşün bakalım."

Kahvelerimizi içtikten sonra biraz daha oturup sohbet ettik. Daha sonra şirkete gitmek için kalktık.

"Herşey için teşekkür ederim Sevgi teyzecim."

"Rica ederim kızım ne demek. Yine gel arayı açma."

"Tabi gelirim. Görüşürüz."

Arya kendi arabasına bende kendi arabama binince yola koyulduk. Çok geçmeden şirkete gelmiştik. Arabamı park edip içeri girdim. Arya odasına gitmek için yanımdan ayrıldı.

Bende odama giderken Cananla bu gün ki işlerin üzerinden geçtik.
"Yazgı hanım. Bu gün bir kaç ajansla görüşecektiniz."

"Evet Canan. Saati belli mi?"

"Şey. Ben dün ajans ararken bir site dikkatimi çekti. Sitede Son yaz reklam ajansının bir kampanyasını gördüm. İşlerini yurt dışına taşımadan önce türkiyede bazı işleri indirimli yapacaklarmış. Eğer sizde isterseniz bizde bu kampanyaya dahil olabiliriz. Harcamaları en aza indirmek bizim işimize gelir."

Cananın dediklerini bir süre düşününce aklıma takılan soruları sordum.

"Aslında dediğin çok mantıklı. Ama son yaz büyük bir ajans. Neden böyle bir kampanya yapmak istesinler ki? Ayrıca gördüğün site gövenilir mi? Paravandır belki. Yeni bir çıkmaza girmeyelim."

"Aaa yok efendim. Ben siteyi araştırdım. Yeni bir site değil uzun yıllardır kullandıkları bir site. Daha önce yurt dışı işler yapmışlar. Ama şimdi yurt dışında da bir şirket kurmak için isimlerini daha çok duyurmak istiyorlar."

"Hmmm. Yani bizim işimiz görülecek onlarında isimleri daha fazla duyulacak. Mantıklı. O zaman görüşmeyi ayrla. Bir konuşalım."

"Şey.. Yazgı hanım. Ben görüşmeyi ayarladım. Sizin kabul ediceğinizi düşündüğüm için bu gün saat 13.00 da. Her zamanki lokantada yer ayırttım. Karşı tarafada haber verdim."

Cananın söylediğine gülmeden edemedim.

"Kabul etmekten başka çarem olmadığını sende biliyorsun tabi çok normal."

"Yok efendim o yüzden değil. Siz bu güne kadar hep en doğru kararları verdiniz o yüzden."

"Tamam canım. Çıkabilirsin."

Canan çıktıktan sonra bende Öztürk çiftinin tasarımlarını dosyalayıp kaldırdım. Önceliğimiz otel projesi olduğu için ona yoğunlaşıcam.

Saatler geçtikten sonra toplantının yapılacağı restoranta gitmek için yola koyuldum. Cananda benimle birlikte gelip gerekli notları tutacaktı.

Rostoratın önünde durup indim. Arabamı park etmeleri için anahtarı almamıştım. İçeri girip bizim için ayırtılan masaya geçtik.

Reklam ajans yöneticileri bizden önce gelmişlerdi. Buna biraz şaşırsamda bozuntuya vermedim.

"Meraba. Bekletmemişizdir umarım diycem de biz tam saatinde geldik. Erken gelen sizsiz."

"Evet erken geldik bu durumdan şikayetçi olmiycaz elbette."

Sözünü bitirip bana elini uzatan adamı baştan ayağa süzdüm.

"Tanışmadık. Ben Fırat Doğrusöz."

Uzattığı elini sıktım.
"Yazgı Boran."

Daha sonra yanındaki kadında elini uzatıp kendini tanıttı.

"Meraba. Dilan Pusat."

"Yazgı Boran." Kadınında elini sıkıp yerime oturdum.

Tanışma faslından sonra yemeklerimizi söyledik. Yemekler gelene kadar boş zamanımızı sohbetle değerlendirdik.

Yemeklerimizi yerkende işle ilgili konuşmaya başladık. Ama hala yerine oturmayan birşeyler var gibi...

İsminden sıkça bahsedilen bir ajans neden direk yurt dışına açılmak yerine öncesine tekrar ismini duyurmak için zararına iş yapsın ki?

Hiç mantıklı gelmeyen bu duruma gözü kapalı atlamam gerek çünkü elimde daha iyi bir seçenek yok. Ve ben kafamdaki senaryolarım yüzünden bir çok çalışanımı işsiz bırakamam.

Anlaşmayı imzalamadan önce sözleşmenin fotoğrafını Aryaya attım. Ondan onay geldiğinde imzalayacaktım. Çok geçmeden Aryadan mesaj gelince tüm dikkatimi oraya verdim.

"Yazgıcım. Bu anlaşmayı kaçırmak aptallık olur. Sende okumuşsundur bu kadar iyi niyetli karşı tarafın haklarını gözeten bir anlaşma daha önce çok nadir gördüm. Gerçekten güvenilir bir şirket olmalarından şüphe duyduğum için küçük bir araştırma yaptım. Araştırma sonucuma göre herkese aynı özeni gösterdiklerine dair geri dönüşler aldım. Yani kardeşim için rahat bir şekilde imzalayabilirsin."

  Arayanın yazdıkları içime su serpsede herşeyin bu kadar kolay olması beni epey geriyor.

Daha fazla vakit kaybetmemek adına sözleşmeyi imzaladım.
Fırat bey ayağa kalkıp bana elini uzatınca bende ayağa kalkıp elini sıktım.

"Umarım güzel bir süreç olur Yazgı hanım."

Dilan hanımın da elini sıktıktan sonra. Fırat beye döndüm.
"Umarım Fırat bey."

Rostorantdan çıktıktan sonra. Arabama binip şirkete ilerledim.

*******************************
Bu bölüm biraz geçiş gibi oldu. Diğer bölümde telefi edeceğim.

⭐Oy vs yorum⭐
     ❤️❤️❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

63.1K 4.1K 24
Beni özlediğinde yıldızlara bak.
41.8K 3.7K 33
Psikolojik hasta olan bir asker ve psikiyatristin hikayesi...
141K 5.4K 41
İhanetin gölgesinde kalan kadınların intikamı ağır olur. Mecburiyet, kollarını hayatına doladığı zaman susacağını sanır, seni hislerle yanıltır. Ama...