BENİM YAZGI'M

By snowqueen1331

4.1K 512 831

Hiç aşık oldunuz mu? Ya da aşkınızdan kaçtınız mı? Peki acı çekmekten, kaybetmekten korktunuz mu? Bu benim... More

Karakter Tanıtımı
~01~
~02~
~03~
~04~
~05~
~06~
~07~
~08~
~09~
~10~
~11~
~12~
~13~
~14~
~15~
~16~
~17~
~19~
~20~
~21~
~22~
~23~
~24~
~25~
~26~
~27~
~28~
~29~
~30~
~31~
~32~
~33~
~34~
~35~
~36~
~37~
~38~
~39~
~40~
~41~
~42~
~43~
~44~
~45~ ~FİNAL~
~DUYURUYU~

~18~

75 12 13
By snowqueen1331


Sabah yüzüme vuran ışıkla gözlerimi açtım. Yatağımda doğrulup oturdum. Bu gün tarifsiz bir şekilde güzel uyanmıştım. Yataktan çıkıp banyoya ilerledim.

Küveti ılık suyla doldurduktan sonra içine girdim. Biraz oyalandıktan sonra saçlarımı ve vücudumu temizleyip banyodan çıktım. Bu gün kahvaltıdan sonra döneceğimiz için eşyalarımı toplasam iyi olacak.

Dolaptan önce giyeceklerimi çıkardım.

     (Yazgının giydiği elbise.)

Giyindikten sonra saçlarımı at kuyruğu yaptım. Diğer kıyafetleri de valize yerleştirtikten sonra biraz makyaj yaptım. Siyah tek bant topuklu ayakkabılarımı giydim. Siyah uzun askılı küçük çantama telefonumu da koyduktan sonra odadan çıktım.

Valizleri görevliler indireceği için ben direk lokanta kısmına ilerledim. Biraz ilerde cama yakın kısımda Rüzgarı gördüm. Aryalar nerde acaba?

Yanına gidip gitmemekte kararsız kalsamda yürümeye devam ettim. Sanki ayaklarım benden bağımsız ona ilerliyordu. Ben biraz yaklaştıktan sonra etrafa bakmaya başladı. Beni fark etmiş olacak ki ayağa kalkıp yanıma geldi.

"Günaydın. Nasılsın bakalım? Ama öyle ayakta durma otur hadi."

Ben daha ağızım açmadan beni masaya çekiştirmeye başladı. Sandalyeye oturunca arkamdan hafif ittirdi. Kendi yerine tekrar oturup bana bakmaya başladı.

Öyle güzel bakma be adam. Daha fazla erimeden kendimi topladım.

"Sizede günaydın Rüzgar bey. İyim saolun. Ama mümkünse beni birdaha çekiştirmeyin. Kendim yürüyebilirim."

Teslim olurcasına ellerini havaya kaldırdı. Şu an çok tatlı göründüğü konusunda yalan söyleyemiycem.

"Herneyse. Aryalar nerede?"

"Senin haberin yok mu?"

"Neyden haberim yok benim yine?"

"Arya ve Doruk çoktan yola çıktı."

"Ne, niye bu kadar erken çıktılar? Ayrıca benim neden bundan haberim yok?"

"Bizim şirkette küçük bir pürüz çıktı, dün gece biz hastanedeyken. Burak gece döndü. Sabahta sorun hallolmayınca Dorukta gitti. Doruk gidince Arya da gitti. Öyle. Ama sana neden haber vermedi bilmiyorum."

"Hmm, anladım. Unutmuştur ya da uyuyorum diye haber vermemiştir."

"Olabilir. Eee hadi artık birşeyler mi yesek ben çok açım."

"Aslında bizde hemen yola çıksak vakit kaybetmeden."

"Yazgı ne acelen var çok mu özledin şirketini. Açım diyorum hem sende birşeyler yesen iyi olur."

"Evet Rüzgar şirketimi özledim. İyi. Ama hızlı olalım vakit kaybetmeye gerek yok çok işim var benim bu gün." Başını sallayıp garsonu çağırdı.

Kahvaltılık birşeyler söyledikten sonra etrafı izlemeye başladı. Bense onu.

Kısa süre sonra garson masayı doldurmaya başladı.
İki kişi için bu kadar şey fazla değil mi?

Garson getirdikçe getiriyordu.
"Rüzgar iki kişiyiz bu kadar şeye gerek var mı?"

"Yaa aslında bunlar senin için tam olarak ne sevdiğini bilemediğim için hepsinden söyledim bende."

"Gerek yoktu."
Neden böyle yapıyor bu adam anlamış değilim.

Herneyse bir an önce buradan gitsem çok iyi olacak. Hızlıca tabağıma birşeyler aldıktan sonra yemeye başladım. Kahvemide bitirdikten sonra masadan kalktım. Rüzgarda peşimden kalktı. Çıkışa doğru ilerledik.

Resepsiyondan çıkış işlemlerini hallettikten sonra otelin kapısına yürüdük. Hasan bey ve ortağı Mustafa bey bizleri bekliyorlardı.

Yanlarına gittik.
"Günaydın Yazgı, günaydın Rüzgar."

"Günaydın Hasan bey."

"Günaydın Hasan bey."
Rüzgarda aynen karşılık verdikten sonra Hasan beyin sözünü tamamlamasını bekledik.

"Evet arkadaşlar 3 günlük tatiliniz ve kısada olsa iş konuşmamız sona erdiğine göre İstanbulda görüşmek üzere. Teklifimi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Sizleri iyi ağırlayabildiysek ne mutlu bize."

Hasan beye gülümsedim.
"Asıl biz teşekkür ederiz Hasan bey. Herşey için, 3 günlük güzel bir kaçamak yaptık sayenizde. İstanbula döner dönmez konuştuğumuz gibi restorasyonu başlatıcam. Zaten bu gün tüm müşteriler çıkış yapıcak. Kısa sürede sorunsuz bir şekilde işi bitirmek dileğiyle."

Hasan bey gülerek karşılık verdi.
"Kısa sürede bizden kurtulmak niyetindesin galiba Yazgı kızım."

"Estağfurullah efendim. O nasıl söz öyle. Sizden değil kurtulmak istediğim başka kişiler var ama kesinlikle siz değilsiniz."

Hasan beyle vedalaştıktan sonra arabama doğru ilerledim. Görevli valizimi bagaja koyuyordu.

Anahtarımı elinden aldım. Arabaya bineceğim sırada bir kol tarafından engellendim. Kafamı kaldırdığımda Rüzgarla göz göze geldim. Kolunu arabamın kapısına koymuş açmamı engelliyordu.

Bu adamın derdi ne yine?
"Hayırdır Rüzgar bey. Şimdide yol kesmeye mi başladınız?"

"Hayır sadece birşey soracaktım."

"Hızlı olursak bir zahmet."

"İçerde söylediğin benim içinmiydi? Sen benden kurtulmak mı istiyorsun?"
Böyle sorunca bir an afalladım.

Gerçekten kurtulmak istediğim Rüzgar mıydı? Ya da neden öyle birşey söyledim ki. Rüzgarın seslenmesiyle düşüncelerimden sıyrılıp ona bakmaya başladım. Ne cevap vericem ben şimdi. Evet mi? Hayır mı? Yine iki ayrı yol. Verilmesi gereken bir karar ve yine neyi seçeceğini bilmeyen ben.

"Rüzgar bey çekilir misiniz çok işim var ve sizin yüzünüzden geç kalıyorum."

"Basit bir soru sordum. Basitte bir cevabı olmalı. Cevep verir vermez yolundan çekilicem Yazgı."
Soru gerçekten basitmiydi?

"Hayır."

"Ne. Ne dedin. Hayır mı dedin? Yani benim için söylemedin mi?" Hayır mı dedim. Kesinlikle istem dışı çıktı bu kelime ağzımdan.

"Şimdi çekilirmisin önümden." Kolunu yavaşca arabamden çekip bir kaç adım geri gitti.

Bende hemen arabama binip gaza yüklendim. Dikiz aynasından baktığımda hala aynı yerde bana bakıyordu. Tekrar önüme dönüp ilerlemeye devam ettim. Şehre yaklaştığımda yolun kenarında gördüğüm şeyle hemen frene basıp durdum.

Kemerimi açıp koşmaya başladım. Yolun kenarında yaralı bir köpek vardı. Onu öyle görünce kan beynime sıçradı hangi cani böyle birşey yapabilir birde öylece bırakıp kaçmış.

Köpeğin yanına çöküp başını okşadım. Gözerini hafif aralayıp bana baktı. Hangi insafsız böyle bir varlığa zarar verirki. Ben tam olarak neyi olduğunu anlamaya çalışırken bir araba durdu. Baktığımda Rüzgarın arabsıydı.

Yanıma koşarak geldi.
"Yazgı ne oldu iyimisin?"

"Ben iyim ama o pek iyi değil. Çarpıp kaçmışlar pislikler."

Birşeyler yapmam lazım yoksa ölecek. Rüzgarda yanıma çöküp köpeğin tüylerini okşamaya başladı.

"Rüzgar veterinere götürmemiz lazım." Başını sallayıp köpeği kucakladı.

Bende yerimden kalkıp arabamın arka kapısını açtım. Rüzgar nazikçe köpeği koltuğa yatırıp kapıyı kapattı.

"Yazgı benim bir arkadaşımın kliniği var oraya götürelim. Sen beni takip et."
Başımı sallayıp arabama bindim.

Rüzgar önüme geçti. Bende onu takip ettim. Aynadan köpeğe baktıkça içim sızlıyordu. Hangi vicdansız yaptı bunu. Hem sinirlenmiş hemde üzülmüştüm.

Yaklaşık yarım saat sonra Rüzgar durdu, bende arkasında durdum. Rüzgar koşarak gelip köpeği arkadan aldı. Tekrar koşarak içeri girdi. Bende peşinden girdim. İçeride bir kadın birde adam vardı. Rüzgarı görünce adam hemen odanın kapısını açtı. Rüzgar da köpeği sedyeye yatırdı.

"Sefa kardeşim. Arabayla çarpmışlar tam olarak neyi var bilmiyorum ama sağ partisinde kırık var birde yere sürtündüğü için sağ tarafında yırtılma olmuş. Gerisi sende kardeşim biz bekliyoruz."

"Tamam kardeşim."

Adının Sefa olduğunu öğrendiğim adamda onaylayınca biz oturma alanına geçtik.

Rüzgarın bu kadar şey bilmesine hayret ettim doğrusu. Oturup beklemeye başladık. Uzun bir süre bekledik hala içeriden kimse çıkmayınca Aryaya olanları haber vermek için aradım.

"Alo Arya ben biraz geç kalıcam. Yolda bir köpek bulduk yaralıydı şimdi Rüzgarın arkadaşının kliniğine geldik burda işim erken biterse şirkete gelicem bitmezse yarın görüşürüz artık."

"Yaa köpeğin durumu çok mu kötü. Kim yapmış belli mi?"

"Yok canım kimin yaptığını bilmiyoruz. Rüzgarın söylediğine göre sağ patisinde kırık varmış. Daha fazlasını bilmiyorum bende sana haber veririm sonra. Görüşürüz."

"Tamam canım görüşürüz."

Telefonu kapatıp tekrar içeriye döndüm. Rüzgar hala bekliyordu. Yanına oturup bende beklemeye başladım. Sonra Sefa içeriden çıkınca ayağa kalktım. Rüzgarda arkamdan kalktı.

"Durumu nasıl?"

"Merak etmeyin iyi Rüzgarın da dediği gibi patisinde kırık vardı. Kırığı sabitledik. Yaralar içinde mansumanın ardından sardık. Kısa sürede taparlayağından eminim."

"Peki teşekkür ederim. Ben bu köpeği sahiplenmek istiyorum. Sorun olmaz değil mi?"

"Sahiplenmek mi? Yazgı eminmisin?"

"Evet Rüzgar bey neden emin olmıyım." Rüzgar susup önüne döndü.

"Tabi sahiplenebilirsiniz bu günlük burda kalsın yarın siz gelip alırsınız sizin içinde uygunsa."

"Tabi. Şimdi yanına girmek istiyorum sakıncası yok dimi."

"Hayır yok." Sefaya gülümsedikten sonra çıktığı odaya ben girdim.

Golden cinsi tarçın rengine sahip olan köpek sanki insanmış gibi usluca sedyede yatıyordu.

Yanına yaklaşıp kafasını okşadım beni görünce başını hafif kaldırıp tekrar koydu. Biraz daha sevdikten sonra içerden çıktım.
Rüzgarlar ortalıkta yoktu.

Sefanın yanında olan kadın yanıma geldi. Elini uzatıp kendini tanıttı.
"Meraba Yazgı hanım ben Feyza. Rüzgarları arıyorsan içerideler onlar."
Uzattığı elini sıkıp gülümsedim.

"Meraba. Memnun oldum tanıştığıma. Evet Rüzgar beyi arıyordum. Rica etsem benim için çağırırmısın?"

"Tabi çağırırım ama isterseniz biz söyle oturalım çünkü onlar sohbete dalmışlardır."

"Hmm. Anladım peki biraz oturalım ama çok vaktim yok."

Feyza başını sallayıp kliniğin önündeki sandalyeye doğru ilerledi bende takip ettim.

Oturunca ikimizde birer kahve söyledi. Kahveler gelene kadar pek konuşmadık. Yani tanımadığın biriyle ne konuşulurmki zaten.

"Şey. Yazgı sana birşey sormak istiyorum ama vericeğin tepkiden çekiniyorum açıkçası."

"Sorabilirsin sorun yok."

"Rüzgarla aranızda birşey var mı?"
Duyduklarımla bir an ne diyeceğimi bilemedim. Neden sordu ki şimdi bunu?

"Şey. Yok. Eeee yani sadece iş ortağıyız."
Cidden çok saçmaladım ama umarım anlamıştır.

"Peki anladım. Yani şey ben yanlış anlamışım öyle beraber görünce sizi birşeyler var sandım. Doğrusunu söylemek gerekirsede sevinmiştim ama neyse."

"Pardon neye sevinmiştin?"

"Uzun zaman sonra Rüzgarın yanında birini görmeyi beklemiyordum. Belki sende onu az çok tanımısındır kimseye pek güvenmez. Ne ailesine ne çevresine. Birde Hande olayından sonra zor toparlandı. Şimdide senle görünce yeni bir başlangıç yaptığı için sevinmiştim."

"Yani aslında sen söyleyene kadar Rüzgarın güven problemi olduğunu bilmiyordum. Hande olayı dedin. Çok özel değilse anlatırmısın."

"Evet aslında çoğu kişi bilmez güven problemi olduğunu ama çocukluktan gelen birşey. Hande olayına gelicek olursam aslında pek bir özeli kalmadı. Rüzgarla Hande yakın arkadaşlardı sonra bu arkadaşlık yakınlaşmarını sağladı. Yaklaşık 2 yıl kadar birliktelerdi. Sonra Hande Rüzgarı aldattı. Rüzgar öğrendikten sonra çok zor toparlandı. O günden sonra da hayatına kimseyi almadı. Hande biraz sorunlu biriydi."

"Anladım. Kötü olmuş. O kızın sorunlu olduğu belliydi zaten."

"Sen Handeyi tanıyormusun?"

"Evet yeni tanıştık sayılır."

"Yeni mi? Hande Amerikadan döndü mü?"

"Evet dönmüş."

"Anladım."

"Peki siz, yani senle Sefa Rüzgarı ne kadardır tanıyorsunuz?"

"Bizim arkadaşlığımız çok eski. Sen Doruğuda tanıyorsundur. Doruk Sefa Rüzgar ünüversite den tanışıyorlar. Birde Burak. O aralarına sonra katıldı. Bende Sefa sayesinde tanıştım Rüzgarla."

"Anladım."

Rüzgarın bu kadar şey yaşamış olması aklımın ucundan bile geçmezdi. İşte herkesin derin yaraları var. Kimimiz bu yaralı açık eder. Kimiz de en derine gömeriz. Feyzayla bir süre daha oturduktan sonra içeriden Rüzgar ve Sefa çıktı.

"Yazgı gidelim mi artık?"

"Aaa evet. Bizde seni bekliyorduk. Hadi gidelim artık. Sefa Feyze herşey için teşekkür ederim. Ben yarın tekrar gelicem zaten görüşürüz."

"Görüşürüz."

Arabama doğru ilerlerken Rüzgarın seslenmeyisyle duraklayıp ona döndüm.
"Yazgı."

"Efendim?"

"Feyzayla ne konuştunuz?"

"Hiç havadan sudan."

"Havadan sudan mı?"

"Evet." Gülümseyip arabama bindim. İnanmadığı gözlerinden belliydi.

Ama napiyim yani oturduk arkadaşınla senin dedikodunumu yaptık deseydim.

Saatime baktığımda 11:30'tu. Hala erken olduğu için şirkete gitmeye karar verdim ve yola koyuldum. Çok geçmeden şirkete geldim. İçeri girer girmez Canan yanıma gelmişti.

"Hoş geldiniz Yazgı hanım. Bu gün Öztürk ailesinin evi için tasarımları onaylıyacaktınız. Birde reklam için yeni bir ajansla görüşeceksiniz."

"Hoş buludum Canancım. Tasarımlar için Cemal ve Damlayı görevlendirmiştim. Onları odama gönder. Çizimlerin üzerinden geçelim. Ajans içinde sana mail attığım şirketlerle görüşme ayarla en erken ne zamansa artık. Birde bana kahve yollarsan çok sevinirim."

"Tabi efendim."

Canana gerekli talimatları verdikten sonra odama girdim. Çok geçmeden kahvemde gelmişti. Ben kahvemi içerken Cemal ve Damlada geldi. Hadi bakalım başlasın yeni iş temposu.

"Yazgı hanım biz ev için sizin söylediğiniz tasarımları yaptık buyrun."  Damla çizimleri önüme koydu biraz inceledikten sonra bazılarını eledim. Eylül hanım sade ve şık olmasını istedi çünkü.

"Evet arkadaşlar ellerinize sağlık. Bu ayırdıklarımı ustalara gönderelim. Bende özel aksesuarları tasarıycam. Daha sonra işe başlarız."

Damla ve Cemal odamdan çıktıktan sonra bende eşyalarımı toplayıp şirketten çıktım. Eve gitmeden önce Aryanın yanına uğrayacaktım. Bu gün hiç görmedim kardeşimi çokta özledim doğrusu.

Kapısının önüne gelince bir kaç kez tıklattım sesi gelince odaya girdim.

"Naber Arya hanım nasılsınız bakalım? Bu gün hiç yanıma uğramadınız. Bu kadar özletmeyin kendinizi."

Gülümseyip ayağa kalktı yanıma gelip sarıldı, bende ona sarıldım. İnsanın kardeşinin olması ne kadar güzel bir duygu. Öz olmasına gerek yok. Her koşulda o benim kardeşim.

"İyim Yazgıcım. Dosyalar birikmişti kafamı kaldıramadım. Sen nasılsın?"

"Anladım canım. İyim çıkıyordum öncesinde seni bir göreyim dedim."

"İyi yapmışsın. Kahve içelim istersen."

"Yok canım çıkıyım biraz yoruldum sanırım. Eve geçiyim şu reklam işi vardı ya onunla ilgili biraz kafa patlatmam lazım. Ajanslarla görüşmeler yarına ayarlanır. Bir an önce hallediyim."

"Peki. Yarın görüşürüz o zaman."

"Aynen canım görüşürüz. Sende çok yorma kendini evine git dinlen biraz."

"Tamam. Çıkarım birazdan."
Aryaya son kez sarılıp odasından çıktım.

Arabama binip eve ilerledim. Çok geçmeden eve gelmiştim. Saat 15:40'tı normalde bu kadar erken çıkmıyorum şirketten ama gidiceğim bir yer var o yüzden erken çıktım. Bagajdan valizimi çıkartıp eve girdim.

Odama çıkıp valizi bir köşeye bıraktıktan sonra üzerimi değiştirmek için dolabımı açtım.

        (Yazgının giydikleri.)

Küçük siyah çantamın içine telefonumu koyup odamdan çıktım. Aşağı kata inip hiç kullanmadığım küçük odaya girdim.

Burayı yeni ev arkadaşım için dizayn etsem çok güzel olur. Odanın kapısını tekrar kapatıp evden çıkmak için kapıya yöneldim.

Önce annemin yanına sonra da köpeğim için bazı şeyler almaya gidicektim. Kapıyı açmamla karşımda Rüzgarı görmem bir oldu. Kapıyı çalmak için hamle yaptığı sırada açığım için eli havada kaldı. Elini indirip arkasında birleştirdi. Yüzünde mahçup bir ifade vardı.

Halbuki yanlış birşeyde yapmamıştı. Düşüncelerimden sıyrılıp Rüzgara odaklandım.

"Rüzgar bey. Ne işiniz var sizin burada?"

"Şey Yazgı ben seni görmek istedim. Belki birazda sohbet ederiz."

"Analdım ama benim işim var bir yere gitmem lazım."

"Nereye gidiyorsun? Çok mu önemli gidiceğin yer?"

"Evet çok önemli."

"Hmm. Biraz otursak bari hiç mi vaktin yok?"
Saatime baktım. 16:20'di.

"Peki oturalım. Şöyle geçelim istersen." 

Rüzgara bahçedeki çardağın olduğu kısma yönlendirdim. Bende kapıyı kapatıp peşinden ilerledim. İkimizde oturduk bekliyorduk.

Daha fazla dayanamayıp.
"Evet Rüzgar bey sizi dinliyorum. Vaktimin az olduğunu söylemiştim."

"Nasılsın?" Cidden bunu mu konuşucaz.

"İyim. Siz nasılsınız?"

"Bende iyim."

"Güzel o zaman size müsaade artık." Ayağa kalmıştım ki kolumdan tutup beni tekrar oturttu.

Kolumu çekip ters ters bakmaya başladım ama o bana böyle baktıkça benim de yelkenlerim tek tek suya düşüyordu. Sahte bir öksürükle dikkatini dağıttım.

"Evet Rüzgar bey sadade mi gelsek artık."

"Yazgı konuyu biliyorsun aslında ben senden net bir cevap almadan senin peşini bırakmiycam."

Salağa yatmanın tam zamanı sanırım. Çünkü ne diycemi hala bilmiyorum.

"Hangi konu. Ne cevabı?" Gülümseyip eliyle alnını ovup tekrar bana döndü. Ne tatlı gülüyorsun be.

"Benim sana aşık olmam konusu. Seninde bana vericeğin cevap. Bak Yazgı ben seni anlıyorum. Korkularının farkındayım ama ben seni üzmem. Sen beni babanla dedene benzetiyor olabilirsin ama ben onlar değilim. Kaldıki sende annen değilsin. Ben sana aşığım. Eğer sen de beni seversen ben seninle biz olmak istiyorum. Sana sözde veririm istersen hiç bir zaman seni üzmeyeceğime dağir. Yeterki sende benim elimi tut ve hiç bırakma."

Duyduklarımla şok oldum nerden biliyor? Onu dedeme, babama benzettiğimi, annemi üzdüklerini nerden biliyor?

"Sen. Sen tüm bunları nerden biliyorsun?"

"Yazgı bunun bir önemi yok. Önemli olan benim seni hiç bırakmayacak olamam."

"Önemi var Rüzgar. Nerden öğrendin?"

"Sen hastanedeyken Arya öfkesini bana kusarken bunlarıda söyledi. Ama ona kızma o sadece seni düşündüğü için yaptı bunu."

"Tabikide ona kızmiycam. O sen benden uzak dur diye söylemiş belli ki, ama görüyorum ki pek işe yaramamış."

"Yazgı senden bir cevap bekliyorum. Verdiğin cevaba göre yaa sonsuza kadar hayatında olucam ya da sonsuza kadar hayatından çıkıcam. Ama ben ilkinden yanayım."
Offf ben napıcam şimdi.

Çok fena köşeye sıkıştım. Ben henüz bir ilişkiye hazır değilim ki. Hazır olurmuyum orasıda meçhul. Yerimden kalkıp biraz ilerledim.

Rüzgarda peşimden kalktı.
"Hadi Yazgı artık bir karar ver lütfen. Ben bu şekilde hayatıma devam edemiyorum. Belirsizlik beni çileden çıkartıyor. Sen ne karar verirsen saygı duyup ona göre davranıcam."
Aynı durumda olduğumuzu bilsen keşke.

Ama ben ne yapmam gerekiyor bilmiyorum. Belki de bu hayatta beni senin kadar kimse sevmiycek. Belki sende bir gün beni sevmekten vazgeçeceksin. Belkide hayat bana annemin kaderini yaşatacak. Peki ben annem gibi güçlümüyüm ya da cesurmuyum. Onun yaşadıklarını kaldırabilirmiyim. Ya bir gün sende beni bırakıpta gidersen.

"Rüzgar ben özür dilerim. Ama annem kadar cesur değilim. Onun kadar güçlüde değilim. Belki sen benim annemden farklı olduğumu düşünüyorsun ama her kız annesinin kaderini yaşarmış. Ben bunu kaldıramam. Özür dilerim."
Son sözlerim fısıltıdan ibaret çıkmıştı.

Gözlerim dolmaya başlarken ağlamamak için kendimle savaş veriyordum. Ama Rüzgar savaşında malup oldu ve yanağından bir damla yaş firar etti.

Erkekler ağlamaz derler birde. Baktığında çelik gibi duran adam karşımda ağlıyor hemde benim yüzümden. Bencilliğim, korkalığım yüzünden. Aşk bencillikten mi ibaret sadece? Öyle değilse ben neden hep bencillik yapan taraftarım?

Bir yerde okumuştum. 'Aşk vad ettiklerin değil vazgeçtiklerindir ' diyordu. Peki ben neden hiç birşey den vazgeçemiyorum?

Bana elini uzatıp kalbimi yerinden oynatan sözlerini söyledi.
"Yazgı. Eğer elimi tutarsan bizde yeni bir kader yazarız. Sen Yazgı değilmisin? İsminin anlamını yerine getirir birlikte mutlu bir son yazarız olamaz mı? Lütfen korkularının seni ele geçirmesine izin verme." Bakma bana öyle adam. Sana daha fazla aşık olmama izin verme.

Kalbimdeki sızı öyle arttıkı nefesim kesildi sanki. Keşke senin kadar cesur olsam.

"Özür dilerim. Rüzgar."
Hızla elini çekip arkasını döndü.

Eliyle yüzünü sıvazlayıp derin bir nefes alıp bana döndü.
"Sen gerçekten çok korkaksın. Bu hayatta hiç bir zaman mutlu olamayacaksın. Yalnızlık sana mutluluk vermiycek. Ha bu arada bir konuda haklısın annene benzemediğin doğru. O senden daha güçlü ve cesur. Savaşmayı seçmiş bir kadın o. Senin aksine. Dediğim gibi bu konu burada kapandı. Bir daha seni rahatsız etmiycem."

Omzuma çarpıp yanımdan öylece geçip gitti. Arkamı bile dönemedim. Arabasının sesini duyunca dizlerimin üstüne çöküp ağlamaya başladım.

O mutlu olmayı hak ediyor ve ben onun aradığı mutluğulu ona veremem. Korkularım, paranoyalarım beni esir aldığında benden nefret etmesine dayanamam. Böylesi ikimiz içinde en doğrusu.

Ağlamam biraz durunca yerden kalkıp arabama bindim. Son gaz annemin yanına gittim.

Mezarının başına gelince elimi mezar taşında gezdirdim. Dua mı ettikten sonra, yanına oturup toprağındaki yaprakları temizledim.

"Annem ben geldim. Özür dilerim bu ara seni çok ziyarete gelemiyorum. Tabi bu durumun bir bahanesi olamaz ama öyle işte.
Annem ben çok yoruldum. Keşke şu an yanımda olsan bana sımsıkı sarılıp herşey düzelecek kızım desen.
Anne ben aşık oldum biliyormusun. Ama senin gibi savaşamıyorum çünkü korkağın tekiyim. O beni çok seviyor ama ben onun sevgisine layık değilim.
Belki yanımda olsan böyle olmazdı.
Birazda nasıl biri olduğundan bahsediyim. Adı Rüzgar 26 yaşında, benim gibi o da mimar. Hemde çok yetenekli. Birde çok yakışıklı ama en önemlisi içinde birazda olsa merhamet var. Dedemle babama çok benziyor. Bende bundan çok korkuyorum. Ama işte onlarda hiç merhamet yoktu. Bu gün bir köpek bulduk yolda yaralıydı. Rüzgarın paniği yüzünden belliydi ona birşey olmasın diye çok uğraştı. Anlıycağın beni yine kendine aşık etti işte. Senin kadar güçlü olmadığım için özür dilerim annem. Bana sen benim kızımsın demiştin. Ben sanada layık bir evlat olamadım. Özür dilerim."

Göz yaşlarımı silip derin bir nefes aldım.

"Anne Arya da aşık oldu biliyormusun. Şu an çok mutlu. Rüzgarın ortağına aşık oldu hemde. Bizim play boy gece kızımız. Şaşırdın dimi ben de çok şaşırmıştım. Ama ne olursa olsun birimiz mutluyuz işte."

Getirdiğim suyunda önce çiçeklere sonra toprağım üzerine gezdirdim. Son kez mezarına bakıp soğuk olan mezar taşına dokundum.

Gitmek için arkamı döndüğümde gördüğüm kişiyle küçük çaplı bir şok geçirdim. Eş zamanlı gözümden bir damla yaş süzüldü.

"Baba!"

*******************************
Evet yeni bir bölümü daha bitirdim sonunda. Tam 3000 kelime oldu. Sanırım en uzun bölüm bu.

✨Sorulara geçelim ✨

🎗️Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

🎗️Handenin Rüzgarı aldatmasına ne diyorsunuz?

🎗️Sizce Yazgı Rüzgarı çok mu üzdü?

🎗️Siz olsanız ne yapardınız?

🎗️Yazgının babası geldi, sizce Yazgı nasıl bir tepki verir?

☺️Cevaplarınızı yorumlarda belirtirseniz sevinirim. ☺️

⭐Oy atmayıda ihmal etmeyelim lütfen.⭐

Continue Reading

You'll Also Like

453K 23.7K 36
Alınlara çizilmiş bir kere kader, kederleriyle birlikte. Her bir keder düğümünü sıkıca sarıyor, her bir düğüm kedere gebe kalıyor acıların çiğliğin...
121K 909 175
NE OKUSAM DİYE DÜŞÜNENLERE. ..🤔 BUYRUN Bİ BAKIN BAKALIM...👀 Severek okudum ve tavsiye ediyorum 📖📚 Instagram @ayseninhobiblogu
4M 114K 73
Lamia: Ayrılık ay dönümümüz kutlu olsun. Mirza: Lamia şaka mısın? Mirza: Sen terkettin beni.
42.6K 986 16
Biri nefret ediyor Diyeri ise aşkı bulmaya çalışıyor NEFRET ve AŞKIN hikayesi