DAĞLARIN SÖNMEYEN YILDIZI(HAY...

By _tgb_17

862K 43.4K 7.2K

Yaşadığı zor günlerin sonunda, asker olup anne ve babasının intikamını almak için yemin eden o küçük kız, o i... More

1.BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
KARAKTER TANITIMI
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13.BÖLÜM
14. BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17. BÖLÜM
Yılbaşı özel bölüm
18. BÖLÜM
19.BÖLÜM.
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
DUYURU!!!
22.BÖLÜM
23. BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42. BÖLÜM
DUYURU!!!
43. Bölüm
44. BÖLÜM
DUYURU!!!
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51.BÖLÜM
52.BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. Bölüm
58. BÖLÜM
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62.BÖLÜM
63.BÖLÜM
64.BÖLÜM
65.BÖLÜM
66.BÖLÜM
!!!BÖLÜM DUYURUSU!!!
67.BÖLÜM
68.BÖLÜM
70.BÖLÜM
71.BÖLÜM
72.BÖLÜM
73.BÖLÜM
74.BÖLÜM
75.BÖLÜM
76.BÖLÜM
77.BÖLÜM
78.BÖLÜM
79.BÖLÜM
ÖNEMLİ DUYURU!!!!

69.BÖLÜM

3.5K 241 65
By _tgb_17


Evet benim için zorda olsa bir bölümü daha tamamladım, İstanbula gelmek biraz dengemi bozdu ama zorda olsa bölümü yetiştirdim, umarım sizlerde beğenerek okursunuz.







Poyrazdan Devam

Bombanın etkisi bizi sarsmıştı, son anda askerin üzerindeki yeleği çıkarıp uzağa atmıştım. Hala kulağımda bir çınlama ama önemsemedim, benim için önemli olan şey kimseye bir zarar gelmemiş olması.

Yaşadığımız boğuşma esnasında da Emiri biraz hırpalamıştım ama bu ikimizin ve bir çok kişinin iyiliği içindi. Gelen sağlık ekipleriyle Emiri hastaneye gönderdik ve bizde buradaki işimizi hallettik, bu sırada da Rıza Albay ile konuştum ve Savaş'ın da bombayı sorunsuz bir şekilde etkisiz hale getirdiğini öğrendim.

Rıza Albay'ın söylediğine göre geri kalan askerleride canlı bomba olarak Karargaha göndermişler ama onlara
ilaç çok etkilememiş, bu yüzden fazla uğraşmadan etkisiz hale getirmişler analaşın o ki işi en zor olan bendim.

Karargaha gittiğimde Rıza Albaya durum raporu verdim, soysuzların bir oyununu daha sorunsuz atlatmıştık. Rıza Albaydan izin aldım ve hastaneye geçtim. Hastaneye geldiğimde Savaşı gördüm, Melek ile yan yana oturuyorlardı benim geldiğimi görünce ayağa kalktı ve sarıldı.

"İyi misin kardeşim?"

"Ben iyiyim, sizde bir sıkıntı yok değil mi?"

"Yok yok ama son anda müdahale etmeseydim, çok kötü şeyler olabilirdi."

"Bir oyunlarını daha başarısızlık ile sonuçlandırdık.Yıldız nasıl?"

"Aynı, durumunda değişiklik yok, benimde tek dayanağım durumunun kötüye gitmiyor oluşu."

"Büyük bir şey atlattı Savaş, umarım en kısa zamanda uyanacak ve eskisinden daha iyi olacak."

"İnşallah kardeşim."

Aklıma gelen şey ile bakışlarım  önce Meleği sonrada Savaşı buldu ve bakışlarım ile Meleği göstererek konuşmaya başladım.

"Sizde ki durumlar ne?"

"Hangi durumlar?"

"Savaş yeme beni, Melek ile aranızda bir şey olduğunu anlamayacak kadar kör müyüm ben?"

"Hiç öyle şey olur mu kardeşim? Tam aksine sen cin gibisin, baksana şu bakışlara."

"Savaş! Konuyu değiştirme ve dökül."

"Aslında söyleyecek çok bir şey yok, sende fark etmişsin zaten. Biz birbirimizi seviyoruz, Yıldızdan sonra hayatıma anlam katan bir kadın daha girdi."

"Savaş, senin adına sevindim de Salih bu duruma ne dedi?"

Savaş hafif bir tebessüm ile suratında ki yaraları gösterdi.

"Hadi canım! Salih mi yaptı bunları? Ben bugünki olay sırasında olmuştur diye düşünmüştüm."

"Yok kardeşim bizzat Salih yaptı ama sonunda, Melekle ilişkimize onay verdi."

"Savaş, umarım sen de bana böyle bir şey yapmazsın."

"Vallaha orası hiç belli olmaz, eğer senin ağzını burnun dağıtırsam Yıldızı bırakır mısın?"

"Asla! Onu ancak öldüğümde bırakırım, o zaman da bedenim yanında olmaz ama kalbim hep onunla olur."

Bakışlarımı yoğun bakıma çevirdim, sevdiğim kadın solgun ve bir sürü makinaya bağlı bir şekilde öylece yatıyordu. Askerlerin örnek aldığı komutan, dağlarda nam salan, şerefsizlerin korkulu rüyası olan Hayalet, şu an da savunmasız bir şekilde, tıpkı bir bebek gibi öylece yatıyordu. Savaş'ın konuşması ile dikkatimi ona verdim.

"Poyraz, yaşadığımız bu olayla ölümün bir kez daha ensemizde olduğunu hissettik, benden sana küçük bir tavsiye.

Bunu söylemek bir abi için zor ama kardeşimin mutluluğu için söyleyeceğim, Yıldız uyandığında ona duygularını açıkça söyle çünkü bizim yarınımız yok, hatta bizim bugünümüzde yok.

Nerde, ne zaman, hangi tehlike ile karşı karşıya kalacağız bimiyoruz, belki dün bir acı yaşamadık ama bir gün o acıyı yaşamak zorunda kalacağız, işte o zaman ikiniz içinde geç olmasın."

"Savaş, bazen duygularımı açıkça Yıldıza söylemek için adım atıyorum ama beni ters tepiyor, biliyor musun son zamanlarda onunda bana karşı daha yakın olduğunu hissediyordum.

Hatta gözlerini kapatmadan öncede, kalbindeki duvarları yıkmaya başladığımı söyledi. Bu zamana kadar bir kez cesaret ettim ve cesaretim Yıldız'ın kalın duvarına çarpıp kırıldı sonrasında da Yıldız'ın tamamen benden uzaklaşmasından korktum ama artık korkmayacağım."




Sahra'dan Devam

"Kahretsin!"

Aldığım haberden sonra sinirlerime halim olmadım ve yataktan kalktım, odanın içinde volta atmaya başladım. Nasıl olurda kimsenin burnu bile kanamaz? Nasıl olurda planım işe yaramaz?

"Bu iş nasıl oldu Rojin? Nasıl!"

"Seni bu konuda uyardım Sahra ama sen beni dinlemedin, ilaç askerlere tam etki etmemişti bu yüzden de bir şekilde engellediler."

Sinirle sehpaya bir tekme attım, yaptığım ani hareket yaralarımın acımasına neden oldu, bu olay fazlası ile canımı sıkmıştı. Rojin'in konuşması ile bakışlarımı ona çevirdim.

"Sahra, biraz daha sakin ol kendine zarar veriyorsun, bak yaraların kanıyor. Otur şurayada bakayım."

"Bırak Rojin kanasın, belki çektiğim bu acı kendime gelmemi sağlar."

"Daha fazla saçmalam ve otur."

"İyi, ne yapacaksan çabuk yap."

Rojin yaralarımı kontrol ederken benimde aklıma bir fikir geldi ve hemen Rojinle konuşmaya başladım.

"Rojin."

"Bir şey mi oldu Sahra?"

"Bana Yıldız'ın yattığı hastaneye bul ve bütün bilgilerini öğren, hangi doktor ilgileniyor, hangi saatlerde kontrol ediliyor ve hangi saatlerde ilaç veriliyor. Hepsini öğrenmeni istiyorum."

"Öğrenirim de Neden?"

"Bakalım bu seferde, kahraman askerlerimiz Hayalet'i kurtarabilecekler mi?

Senden özel bir ilaç yapmı istiyorum ama bu ilaç çok kuvvetli olmalı ki Yıldız'ın sonu olsun."

"Büyük bir zevkle yapacağımdan emin olabilirsin."

"Üzgünüm Yıldız, seni oyun dışı bırakmam lazım."





Poyrazdan Devam

Savaşı, zorlada olsa üzerini değiştirmesi ve birazda olsa dinlenmesi için evine göndermiştim, Yıldız'ın güvenliği için her şeyi planlamıştık.

Yanına giren sağlık çalışanları bile belliydi, sonuçta Sahra'nın ne zaman nasıl bir kötülük yapacağı belli değildi. Rıza Albaydan gelen telefon ile nöbet tutan askerlere dikkatli olmalarını söyledim ve ordan biraz uzaklaşıp konuşmaya başladım.

"Komutanım?"

"Poyraz, hala hastanede misin?"

"Evet komutanım, Savaşı eve gönderdim bende Yıldız'ın yanındayım, bir şey mi oldu?"

"Kötü bir şey yok, hala hastanedeysen askerlere bir bak diyecektim. Ben durumları hakkında bilgi alıyorum ama sen yinede bir konuş onlarla,aileleri gelene kadar yalnız hissetmesinler."

"Emredersiniz komutanım."

Telefonu kapattım ve görevlilere askerlerin oda numaralarını sordum, öğrendiğim bilgilerden sonra asansöre bindim. Nerdeyse hepsi ile tek tek görüşmüştüm, durumları daha iyiydi ama yaptıkları şeyden dolayı utanç duyuyorlardı.

En sona Emir kalmıştı, yavaşça odasının önüne geldim ve kapıyı açıp içeriye girdim, önce kimin geldiğine bakmak için bakışlarını kapıya çevirdi, karşısında beni görünce bakışlarını yere indirdi. O da tıpkı arkadaşları gibi utanıyordu.

"Emir, geçmiş olsun."

"Sağolun komutanım."

"Asker, neden yüzüme bakmıyorsun?"

"Utanıyorum komutanım."

"Kaldır başını asker, bu olayda sizin suçunuz yok doktorunuzlada konuştum size çok güçlü bir ilaç verimişler, hatta bu yüzden bir iki gün tedavi göreceksiniz. Yani hepsi o soysuzların suçu."

"Komutanım, nasıl olurda böyle bir tuzağa düşeriz? Eğer siz olmasaydınız ben orda, meydanda kendi ellerimle yüzlerce masum cana kıymış olacaktım."

"Emir, yaşadıklarınız zor şeyler biliyorum ama kendini toparlaman lazım, ayrıca kimseye bir şey olmadı önemli olanda bu. Şimdi dinlen, zaten ailelerinizde yarına burda olacak, ayrıca bir ihtiyacın olursa hemen beni ara."

"Emredersiniz komutanım."

Tam odadan çıkmıştım ki birisi bana çarptı, bakışlarımı o kişiye çevirdiğimde doktor olduğunu gördüm ama beni görünce fazla tedirgin olmuştu.

"Kusura bakmayın."

"Önemli değil doktor hanım, bir problem mi var acaba? Fazlası ile tedirgin görünüyorsunuz."

"Ah, hayır sadece yoğun bir gün geçiriyorum, iyi günler."

Hızla yanımdan ayrıldı, yukarıya çıkmadan önce Rıza Albay ile kısa bir telefon görüşmesi yaptım ve buradaki durumu bildirdim. Ardından da Yıldız'ın yanına gitmek için asansöre bindim, asansör durunca indim ve askerlerin yanına gidip konuşmaya başladım.

"Bir sorun var mı? Ya da gelen giden?"

"Bir sorun yok komutanım ama az önce bir doktor içeriye girdi, Yıldız komutanı kontrol edecekmiş."

Askerin konuşması bittiği anda buraya doğru gelen Yıldız'ın doktorunu gördüm ve hızla askerlere baktım ve sinirle konuşmaya başladım.

"Lan! Yıldız'ın doktoru burda içerideki kim?"

"B-bilmiyorum komutanım, kadın doktor geldi ve Diğer doktorun işi olduğunu bu yüzden de kendisinin ilgileneceğini söyledi."

"Çekil lan şurdan!"

Hızla odanın kapısını açtım ve içeriye girdim, gördüklerim sinirlenmem için yeterli olmuştu. Az önce bana çarpan doktor sinsice sırıtarak bana bakıyordu ve Yıldız'ın damaryoluna bir iğne sokmuştu.

"Kaldır ellerini!"

"Aaaa bak burda kim varmış? Üzgünüm ama geç kaldın Poyraz yüzbaşı. Yapacak olduğum tek bir hamlede bu ilaç yüzbaşının damarlarında dolaşmaya başlayacak ve kalbi sonsuza kadar duracak."

"Sana oradan çekil dedim, eğer öyle bir şey yaparsan buradan sağ çıkamazsın!"

"Sence bu umrumda mı yüzbaşı? Ben ölürüm ama o da benimle birlikte ölür, yani yine kazanan ben olurum."

Karşımda ki soysuz tam şırıngayı enjekte edecekti ki hızla silahı çıkardım ve tam alnından vurdum. O kanlar içinde yere yığılırken bende Yıldız'ın yanına koştum ve doktora seslenmeye başladım.

"Doktor! Çabuk Yıldız'ın durumunu kontrol et."

Doktor Yıldız'ı kontrol ederken şerefsizin telefonu çaldı, bilinmeyen bir numara arıyordu. Telefonu açtım ve karşı tarafı dinlemeye başladım, beklediğim gibi karşıdan Sahra'nın sesini duydum.

"Rojin ne yaptın? Yıldız'ın işini halletin mi? Rojin cevap versene!"

"Rojin yok Sahra, o da diğerleri gibi geberdi gitti. Ha çok merak ediyorsan söyleyeyim, bügünde amacına ulaşamadın,Yıldız gayet iyi."

"Öyle mi dersin Poyraz? Belki bugün olmadı ama çok yakında ben amacıma ulaşacağım ve sen tıpış tıpış bana geleceksin, tıpkı eski günlerde olduğu gibi."

"Asla öyle bir şey olmayacak Sahra çünkü ben geçmişimden seni sildim. Sen benim için şerefsizlerden birisin ama Yıldız benim hayatım, duydun mu? Benim nefes alma sebebim o ve senin ona asla zarar vermene izin vermeyeceğim."

Sahra'nın daha fazla saçmalamasına izin vermeden telefonu kapattım ve doktora baktım.

"Durum ne doktor? Herhangi bir sorun var mı?"

"Şu an da bir sıkıntı yok ilaç damarlarına enjekte edilmemiş, ayrıca Yıldız hanımı normal odaya alacağız ve ilaçlarını keseceğiz artık uyanması lazım."

"Sağol doktor,sağol. "

Doktor odadan çıkınca bu seferde askerlere döndüm ve sinirli bir şekilde konuşmaya başladım.

"Hemen burayı toparlayın ve Karargaha geri dönün, anlaşın o ki sizin sıkı bir eğitime ihtiyacınız var."

Yıldız'ı yoğun bakımdan çıkardılar ve normal odaya aldılar, bende onu yalnız bırakmadım. Bu sırada da Savaş ile konuşmuştuk, bazı işleri halletmek için Karargaha gitmesi gerektiğini ve benim biraz daha Yıldız'ın yanında kalmamı istedi, tabi bende bu istediğini büyük bir zevkle kabul ettim. Koltuğa oturdum ve Yıldız'ı izlemeye başladım.

Düşmanına korku salan, sevdiklerinede kendini sevdiren bir kadındı. Kardeşim, Hazal bir kaç kez Yıldız'ın resmini çizmişti, üstelik her seferinde onu bir melek gibi çiziyordu.

En son çizdiği resimde ise ikimiz vardık ve bizi el ele çizmişti, o bile anlamış sana olan duygularımın gerçek olduğunu ve asla bitmeyeceğini, sen neden anlamamayı seçiyorsun Yıldız?

"Uyandığında benden kaçışın yok Yıldız,bu sefer her şeyi konuşacağız."

Aradan iki saat geçti ama Yıldız'da hala bir değişiklik yoktu, geçen saatlerde ellerini tutmayı bir an olsun bırakmadım, sanki bıraksam kaybolup gidecek gibi hissediyordum. Bir an sadece küçük bir an gözlerimi kapatmıştım ki elimde bir baskı hissetim, ardından da Yıldız'ın özlediğim sesini duydum.

"Poyraz!"

Bakışlarımı Yıldız'a çevirdiğimde, gülümseyerek bana baktığını gördüm uyanmıştı, heyecanla konuşmaya başladım.

"Yıldız, uyandın? Nasılsın ağrın var mı ? Dur hemen doktoru çağırıyorum."

Tam ayağa kalkmış gidecektim ki ellerimi daha sıkı tutu.

"Dur, ben iyiyim ama sen hiç iyi görünmüyorsun."

Söylediğinden sonra Yıldız'a daha çok yaklaştım ve saçlarını okşayarak konuşmaya başladım.

"Nasıl iyi olayım ki? Az kalsın seni kaybedecektim, bunun düşüncesi bile benim için ölümle eş değerken, gözlerimle gördüm . "

"Poyraz-"

"Neyse, bunları konuşacağız ama ben önce doktoru çağırayım, durumunu  kontrol etsin."

Hızlıca doktoru çağırdım, o da Yıldız'ı kontrol etmeye başladı. En sonunda işi bitince konuşmaya başladı.

"Yıldız hanım, tahminimizden daha hızlı uyandınız."

"Buradan ne zaman çıkacağım doktor?"

"Maalesef bir süre daha burada kalacaksınız, bu durumda tek başınıza hareket etmeniz bile sizin için tehlikeli olabilir.

Buraya geldiğinizde kalbiniz uzun süre durdu, zor bir şekilde geri döndünüz. Ayrıca yaralarınız fazlaca derindi, üstüne üstelikte kurşun yarası almışsınız,kısacası vücudunuz fazlası ile hasar almış durumda ve yorgun, bu yüzden kendini toparlayana kadar gözetim altında kalmalısınız."

"Doktor bey, bakın bizim işimiz bu zaten, hem ben daha öncede bir sürü yara aldım yani alışığım."

Yıldız'ın bu ısrarına bir son vermek için araya girdim.

"Yıldız, doktoru dinliyoruz ve sen burada kalıyorsun. Teşekkür ederiz doktor bey."

"Geçmiş olsun."

"Poyraz, sen benim adıma neden karar veriyorsun?"

"Senin adına karar vermedim Yıldız, doktorun ne olması gerektiğini söyledi ve sende tamamen iyileşene kadar buna uyacaksın."

"Poyraz, tekrar söylüyorum ben burda kalmak istemiyorum, ayrıca bundan sana ne."

"Banane öyle mi Yıldız? Sen sevdiğin kadının kollarında cansız yatması nasıl bir şey biliyor musun?

On beş dakika boyunca kalbin atmadı, işte o an benim için hayat bitti nefes alamadım. Ya hadi beni geç , ben senin umrunda değilim ama abin, o ne kadar perişan oldu haberin var mı?

Sen gelmiş hastanede kalmak istemiyorum diyorsun, neden Yıldız? Ölmek mi istiyorsun? İkimizde iyi biliyoruz ki sen burdan çıktığında rahat durmayacaksın, işte bu yüzden çıkmana karşı geliyorum.

Biz senin için bu kadar korkarken, seni bu kadar çok severken, bizim senin gözünde hiç mi değerimiz yok?

Üzgünüm Yıldız ama ben sevdiğim kadının bile bile kendine zarar vermesine izin vermeyeceğim, sen kabul etsence etmesende ben seni seviyorum ve bu duygum geçici bir şey değil.

Ben seni kendimden çok seviyorum, etrafımızdaki herkes bunu görüyor ama sen görmezden geliyorsun, Yıldız sen görmezden geldiğinde ben seni sevmemiş olmuyorum, bunu anla artık."

Yıldız'ın gözlerinin içine baktım, bir tepki versin istedim ama sadece bana baktı.Sonunda bir şey söyleyecekti ki
kapı açıldı ve içeriye Savaş girdi, hemen Yıldız'ın yanına gitti ve sarıldı. Gözleri solmuştu, onları yalnız bırakmak için dışarıya çıkmaya karar verdim.

Dışarı çıktığımda Rıza Albay aradı ve hemen Karargaha dönmem gerektiğini, görev çıktığını söyledi. Ayrılmadan önce son kez Yıldız'ın odasına baktım. Yıldıza onu sevdiğimi söylemiştim ama bir tepki vermemişti, sadece bana öylece bakmıştı. Belkide her şeyi ben yanlış anlıyorum Yıldız beni sevmiyor.





Yıldızdan Devam

Uyandığımda vücudumda dayanılması zor bir acı hissediyordum, bakışlarımı ellerimdeki baskıya çevirdiğimde Poyraz'ın elimi sıkıca tutuğunu ve gözlerinin kapalı olduğunu gördüm.Bu görüntü gülümsememe neden olmuştu ama bu bile canımı yakmaya yetti.

Poyraz'ın eline hafifçe bir baskı uyguladım ve ona seslendim, hemen gözlerini açıp bana baktı. Onu özlediğimi fark ettim, korkusuzca ona sarılmak istedim ama olmadı, yapamadım  bir şeyler bana engel oldu.

Doktorun söylediklerine karşı çıktığımda Poyraz bir patlama yaşadı, öğrendiğim şey beni şaşırtı. On beş  dakika boyunca kalbim durmuştu,  üstelik buna Poyraz ve abim şahit olmuştu, aynı şeyi ben yaşamış olsaydım  ne yapardım bilmiyorum.

En çokta Poyraz'ın bir anda  beni sevdiğini söylemesi beni şaşırtmıştı, onun konuşması bitince bir süre şaşkınlığı üzerimden atamadım ve Poyraza bir şey söyleyemedim, zaten sonrada abim geldi ve o gitti.

Sanki odadan çıkarken bakışlarında bir kırgınlık vardı, bu kalbimi acıtmıştı. Hem ona koşmak ve sıkıca sarılmak istiyordum, hemde ondan uzak kalmak için çabalıyordum neden? Bunun cevabını ben bile bilmiyordum.

Poyraz gitti ve bir daha da gelmedi. Bizde abimle oturduk ve biraz konuştuk, Savaşta da bir şeyler olduğunu hissettim, gözlerinde bir acı vardı. Nedenini sorduğumda ise beni geçiştirmişti ama ben nedenini öğrenecektim, neyin abimin canını bu kadar yaktığını öğrenmeliydim.






Poyrazdan Devam

Karargaha geldiğimde Rıza Albay'ın odasına gittim, beni görünce hemen konuşmaya başladı.

"Hiç lafı uzatmayacağım Poyraz zamanımız az zaten. Azat Korhan, bu adam dün Amerika'dan geldi, orda oldukça iyi bir şirketin sahibi. Türkiye'ye de bir kaç şehirde yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmeye gelmiş, bugün de buraya gelecek ama aldığımız bilgiye göre tehdit alıyor.

Sizden istediğim o adamı güvenli bir şekilde ayarlanan eve götürmeniz, yarım saate uçağı inecek. Ayrıca her şeye hazırlıklı olmanızı istiyorum, unutmayın o adam ülkemize yardım etmek için geliyor."

"Emredersiniz komutanım."

Time haber verdikten sonra hazılanmaya başladık, hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra Rıza Albaydan adamın bilgilerini aldım ve yola çıktık. Hava alanına gelince beklemeye başladık, sonunda adamımız yanında iki korumayla dışarı çıktı, ben yanına gittim.

"Hoş geldiniz, size eşlik edecek olan timin konutanıyım, ismim Poyraz Göktürk."

"Hoş buldum Poyraz bey, bende Azat Korhan."

"Bu taraftan buyrun lütfen."

Azatı ayarladığımız zırhlı araca bindirdik, bende onun yanındaydım önde ise timin aracı ilerliyordu. Bize verilen adrese gitmek için ana yoldan çıkmıştık ki öndeki araç bir anda durdu.

"Dolunay, bir şey mi oldu?"

"Komutanım, yolun ortadında duran bir araç var."

"Dikkatlice kontrol edin."

Dolunay tam arabadan inmiştiki bir anda yoğun ateş altında kaldık, ben hemen Azata bakarak konuşmaya başladım.

"Biz müdahale ederken siz sakın arabadan inmeyin."

"Tamam."

Hızla aşağıya indim ve bize ateş eden siyah giyinimli on beş kişiyi gördüm.

"Anka timi, hiç birinizde bir
çizik bile görmeyeceğim, aksi taktirde canınızı okurum."

"Emredersiniz komutanım."

"Ulan, nasıl olurda buradan gideceğimizi öğrenmiş olabilirsiniz!"

Bir yandan şerefsizlerle çatışırken,  bir yandan da Azat beyi kontrol ediyordum.  Nerdeyse çoğunu alt etmiştik, tam o sırada Azat denen adam araçtan dışarı çıktı.

"Size arabada kalmanızı söyledim!"

Hızla ona ilelerken sırtımda bir sızı hissetim, onu arabanın içine itekledim. Ardından da arkamdaki şerefsize ateş ettim ama daha fazla ayakta duramadım ve dizlerimin üzerin düştüm, sonrada yüz üstü yere düştüm. Nefes almakta zorlanıyordum ama direniyordum ki daha fazla dayanamadım en son gördüğüm şey timimin endişe ile bana doğru koştuğuydu sonrası zifiri karanlık ile doldu.





Yıldızdan Devam

Uyanmamın ardından bir kaç saat geçmişti ama ben sıkıntıdan patlamak üzereydim,üstelik abimde gözünü üzerimden ayırmıyordu ve bu durum beni rahatsız etmeye başlamıştı. Susadığımı hissettiğim için ayağa kalkmaya çalıştım ama Savaş buna müsade etmedi.

"Yıldız, bir şey mi oldu?"

"Abi biraz sakin olur musun? Bir şey yok, sadece su alacaktım."

"Benden istesene güzelim, neden kendini zorluyorsun?"

"Güzel abim, anlıyorum korkuyorsun ama bak çok iyiyim."

"Olsun, sen yinede kendini zorlama."

"Of Savaş of."

"Abiye oflanmaz."

Dikkatli bir şekilde yatakta oturur pozisyona gelmiştim ve ayaklarımı yataktan sarkıtmıştım, bu sırada da abimde suyumu vermişti.

Sudan bir yudum içmiştim ki anide kalbime bir sızı girdi ve elim ayağım boşaldı, elimdeki bardakta yere düştü ve parçalara ayrıldı. Bende nefes alamıyordum, ellerim titriyordu bu halimi gören abim hemen yanıma geldi.

"Yıldız, güzelim ne oldu? İyi misin?"

Hiç bir şey diyemiyordum, sadece nefes almaya çalışıyordum.

"Tamam, sakin ol hemen doktoru çağırıyorum."

Abim hızla odadan çıkarken bende kalbimdeki sızının biran önce geçmesini bekliyordum, biranda gelen bu acının ve kalp sıkışmasının nedeni hiç iyi değildi. Sanki birisine bir şey olmuş gibi hissediyordum, ben  kendimi sakinleştirmeye çalışırken yastığımın köşesinde ki kağıt dikkatimi çekti.

Hemen aldım ve açtım, kağıtta poyraz ve benim resmimiz vardı, üstelik el ele çizilmişti. Ardından da köşesindeki yazı dikkatimi çekti.

"Hazal bizim için çizmiş, ben çok beğendim çünkü yanımda sen varsın ve ellerimiz birbirine kenetli, umarım sende beğenirsin. Bu resmi ne zaman görürsün bilmiyorum ama şunu bilmeni istiyorum Yıldız, ben seni çok seviyorum ve bundan sonra bunu sana söylemekten çekinmeyeceğim."



Güzel bir bölümün daha sonuna geldik, umarım beğenmişsinizdir.

Bu arada anlaşılan kitap bir süre daha final olmayacak.

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi merakla bekliyorum, ayrıca bölümden ayrılmadan önce YILDIZI parlatmayı unutmayın lütfen.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, kendinize dikkat edin.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️❤️💙⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 71.1K 64
İlk yalancının ilk yalanı, toprağa düştüğü andan itibaren, yatsıdan sonra yanan mum ona bebek gibi bakacaktı. Yalanın tohumu büyüyecek ve çiçek açaca...
769K 30.8K 45
UYARI: Kurguda 18+ sahneler ve rahatsız edici öğeler vardır (bulunacaktır.) Rahatsız olanlar okumasın. * Babasının baskılarına,zorla evlendirilmesin...
220K 9.8K 33
Kocam, bin adamın bir kurşunuyla öldürüldü. Ben ise, bin kurşunla tek bir kişiyi öldüreceğim. "AKSİYONUN EN ÇARPICI SERİSİ" Kocası, bir suikastte öl...
44.3M 2M 84
Korkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm...