Elma Ağacı (bxb)

By queenhurrem

1.3M 85.9K 37.3K

Bir homofobikle aynı evdeyken hayatta kalma sürem ne kadar olabilirdi? Not: Yazdığım ilk kurgu olduğu için cr... More

bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi dört
yirmi beş
yirmi altı
yirmi yedi
yirmi sekiz
yirmi dokuz
otuz
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört
otuz beş
otuz altı
otuz yedi
otuz sekiz
otuz dokuz
kırk
kırk bir
kırk iki
kırk üç
kırk dört
kırk beş
kırk altı
kırk yedi
kırk sekiz
elli
elli bir
elli iki
final

kırk dokuz

13K 888 96
By queenhurrem

Elimdeki yoğurdun üstündeki paketi kaldırırken fazla hızlı çekip yere dökmemek için dikkat ediyordum.

"Bir dahaki sefere böğürtlenli de alabilir miyiz?" diye sordum başımı geriye atıp omzuna yaslayarak.

Yanağımdan öpüp cevapladı,
"Tabii alırız bebeğim benim."

Kocaman gülümseyip kaşığımı daldırdım. Yeniden televizyona odaklandığımda o da arada bir yanağımı ve boynumu öpüp telefonuna bakıyordu.

Hafta sonu olduğundan her zamanki gibi televizyonun karşısında kucak kucağa oturmuştuk. -Sırtım göğsüne gelecek şekilde kucağındaydım.-

Geçen son haftalar öylesine güzeldi ki... Birbirimizden bir saniye olsun ayrılmamıştık. Özlemden mi bilmiyorum ama en ufak bir tartışma bile olmamıştı aramızda. Ayrıca sanki her geçen gün daha da yaklaşıyorduk.

"Onur." dedim u'yu uzatıp ağzıma bir kaşık daha yoğurt sokarken.

"Efendim?"

"Bugün ne yapacağız."

Konuştuğumuz için telefonunu kapatıp kenara koydu, yüzüme doğru eğildi.

"Bilmem, ne yapmak istersin?"

"Ben de bilmiyorum ki."

Çenesini omzuma yaslayıp düşündü.
"Bahçeyi sulayalım mı yine beraber?"

Başımı sallayıp dudaklarımın yoğurtlu olmasına aldırmadan yanağından sertçe öptüm. Bana doğru başını çevirince kıkırdayıp elimi ağzıma götürdüm.

Elimdeki yoğurdu çekip belimden tuttu ve dudağıma bir sürü öpücük kondurdu. Gülümseyip karşılık verirken dikkatli bir şekilde kaşığı çıkarıp ağzına doğru götürdüm. Bana ayak uydurup yoğurdu yediğinde onun da dudağı benimki gibi yoğurt olmuştu. Çenesini parmak uçlarımla tuttum ve dilimi çıkararak dudağını yaladım.

Anlık olarak kal geldiğinde sinsi sinsi kıkırdayarak yüzüne baktım.

"Sen cidden çok fena bir bebeksin."

"Bebek değilim." diye homurdandım.

"Hmhm." Başını boynuma gömüp öperken inanmıyormuş gibi konuştuğunda ses etmeden öpmesine izin verdim.

Dizlerine vurup son kaşık yoğurdu yerken ayağa kalktım.

"Hadi gidelim, bahçeyi sulayalım!" Ağzımda kaşık olduğu için sesim garip çıkmıştı ama o gülümseyip ardımdan ayağa kalktı.

"Hadi gidelim."

Önce o kapıya gittiğinde arkasından zıplaya zıplaya ilerleyip büyük bir neşeyle bahçeye çıktım.

Hava yine sımsıcacıktı. Yaz, geldiğini belli etmekten hiç çekinmiyordu.

Onur musluğun yanında duran hortumu taktıktan sonra ayağa kalkıp üzerindeki tişörtü çıkardı. Koymak için bir yerlere bakındığında çabucak elinden alıp evin kapısından içeriye fırlattım. Ne de olsa birazdan eve girecektik şimdilik ortada kalabilirdi.

"Masayı ben kaldırırım, sen elleme." dediğinde göz devirmeden edemedim. Sanki hamileymişim gibi bana hiç ağır kaldırtmıyordu. Hatta genel olarak bana hiçbir şey yaptırtmak istemiyordu.

Masamızı düzgün bir yere katlayıp koyduktan sonra sandalyeleri de ona aldırmadan peşinden götürmesine yardım ettim.

Hortumu eline aldığında gülümseyip suyu açmaya başladım. Pek fazla bakmayı beceremediğimiz ama yine de hala yaşayan bahçedeki birkaç çiçeğe su tuttu önce. Ben de peşinden ilerliyordum.

Sulaya sulaya elma ağacına geldiğimizde heyecanla elinden aldım hortumu.
"Ben sulayayım." Başını salladığında hortumun ucunu sıkıp suyu fışkırtarak toprağı sulamaya başladım.

Onur'un etrafına bakındığını gördüğümde sinsice gülümseyip bir anda suyu ona doğru tuttum.

"Lan!" Bağırarak geriye çekildiğinde gülerek suyu daha çok ona tutmaya başladım.

O geriledikçe ben de üzerine gidiyordum ve durmam için bağırışları yalnızca beni güldürüyordu.

"Dur diyorum, sırılsıklam oldum lan, dur!" Gülerek suyu suratına doğru tuttuğumda bir küfür mırıldanıp üzerime atladı. Bu hamlesini beklemediğim için kaçamayınca birlikte yere yumuşak bir şekilde düştük. Elimdeki hortumu çekip hemen ayağa kalktı ve ben daha dizlerimin üzerindeyken hortumu suratıma doğru tuttu. Aniden yüzüme çarpan suyla dudaklarımdan bir çığlık döküldü ve ayağa kalkmaya çalıştım.

Zar zor ayağa kalktığımda çoktan ıslanmıştım bile.

"Onur! Tamam yeter dur! Çok ıslandım!"

Tıpkı benim ona yaptığım gibi gülüp beni ıslatmaya devam etti.

Bahçede oradan oraya koşuşturuyor, ağacın, evin arkasına saklanıyordum ama her şekilde beni ıslatıyordu. Kuru kalan tek bir yanım bile yoktu ve serzenişlerimi duymuyordu bile.

Nihayetinde debelenmenin bir faydası olmayacağına kanaat getirip ağacın altındayken kollarımı iki yana açtım ve beni ıslatmasına izin verdim. Şimdi sadece gülüşünü ve suyun sesini duyuyordum. Bedenime çarpan su garip bir dalgalanma hissi uyandırıyor, sebepsizce huylandırıyordu. Yine de böyle beklemek eğlenceliydi. Islanmayı pek sevmezdim ama şu an o beni ıslatırken gayet eğlenceli geliyordu.

"Tamam yeter bu kadar hasta olacağız, içeri girelim." derken suyu bedenimden çektiğinde alt dudağımı kıvırıp yüzüne baktım.

"Birazcık daha?"

"Olmaz, hasta olursun."

Hafiften bir üşüme geldiğinde onu dinlemenin ikimizin de yararına olacağını anlayıp başımı salladım. Musluğa doğru ilerledi, suyu kapatarak bana doğru döndü.

Ve ben yine onu izlemekten kendimi alamadım.

Saçları ıslandığı için alnına dökülüp gözlerini kapatmıştı. Çenesinden gövdesine doğru su damlaları damlıyor, süzülüyor sonra kayboluyordu. Tenindeki izlerin bazıları yerini korusa da bazıları geçmişti. Onlara her baktığımda içim acıyordu ve bu yaptığım bencillik miydi bilmiyorum ama üzülmemek için yaralarına pek fazla bakmıyordum.

Nihayet bakışlarım bana doğru uzattığını elini bulunca elimi eline sardım. Yanyana eve yürümeye başladık.

"Önce yıkanalım sonra beraber yemek yapalım olur mu?"

"Oluuur!"

"Ne yapalım?"

"Imm... Mantı!"

"Desene o zaman yine mutfağı yakıyoruz..."

————

bu bölümü çok sevdim ben ya.

finale cidden çok yaklaştık, resmen final olmasın diye bölüm yazmıyorum...

Continue Reading

You'll Also Like

919K 64.3K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
813K 36.8K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
25.5M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
625 65 10
"Bazen yürüyüşe çıkıyorum geceleri. Talihsiz caddelerde şans kovalıyorum bir sokak kedisi gibi. Biri görür de belki nasıl olduğumu sorar diye umutlan...