"Tamam hyung, Felix iyi değil mi?" Changbin yanında dikkatle onu izleyen sevgilisine sorun olmadığını hissettirmek istercesine gülümsedi.
"Evet, endişelenecek bir şey yok. Sadece haber vermek istedim. Görüşürüz Binnie."
"Görüşürüz hyung."
Jeongin sevgilisinin koluna dokundu, "Sorun yok değil mi? Hyunglar iyi?"
Changbin güven verici bir gülümseme ile gence baktı, "Her şey harika Innie. O yüzden artık sadece benimle ilgilenmelisin."
"O zaman bu koca bebek ne istiyormuş?"
"Çokça sevgi."
Küçük olan kıkırdayarak sevgilisine sardı kollarını, "Gerçekten bebek gibisin."
Changbin bulunduğu kollara daha da sindi. "Eh, bebek gibi sevgilim var. Bir şekilde ona uygun olmam gerek değil mi?" Ardından kafasını kaldırıp gamzeleriyle onu izleyen gencin yüzünü taradı, "Hem ben böyle davrandığımda senin o güzel gülüşün suratına asılırken aksini nasıl yapabilirim ki?"
"Ya! Sen böyle konuşuyorsun ve ben doğru düzgün cevap veremediğim için hiç eğlenceli olmuyor."
Changbin küçüğünün çatılan kaşlarına çıkardı parmaklarını, düzeltmesi için okşadı. "Böyle durumlarda beni öperek susturabilirsin." Sırıttı, "Hem Chan hyung Felix üzerinde denemiş, işe yarıyormuş da."
Jeongin yüzündeki parmakları kendi parmakları ile yakaladı. "Tanrım! Siz kendi aranızda neler konuşuyorsunuz öyle?"
"Sizin konuşmuyorsunuz yani?" Sevgilisinin yanaklarına oturan kızarıklığı an an izlerken sırıtmaya başladı büyük olan. "Pekala. Ben cevabımı aldım bebeğim."
"Sinir bozucusun."
"Ama seviyorsun."
"Evet, seviyorum."
Changbin gülümsediği sırada kuru dudaklarını sevgilisinin gülüşüne bastırdı küçük olan. Gülüşünün yüzünde donduğunu fark ettiğinde kıkırdayarak geri çekildi. "Yaşlı kalbim için çok genç hareketler bunlar Innie." Eliyle sevgilisinin yanağını kavradı, "Pekala, kalbim hazır ritmini değiştirmişken boşa gitsin istemeyiz değil mi?"
Küçük olanın aralık dudaklarında içeri sızdırdı dudaklarını. Küçüğünün karşılığını hissettiğinde dudaklarının yukarı doğru kıvrılmasına engel olamadı. Bunu fark eden Jeongin, kavradığı alt dudağı sinirle ısırdı. Changbin geri çekildiğinde dudağına dokundu, "Oh, acıdı ama."
"Harika, amacıma ulaşmışım demektir."
"Suçsuzdum. Niye cezalandırıldım?"
"Güldün."
"Hiç de bile. Gülümsedim."
"Aynı şey."
"Hayır, değil. Güldüğünde ses çıkar ancak gülümsediğinde sadece dudakların hareke-"
Küçük olan sevgilisinin dudaklarına uzandı. Geri çekildiğinde aralık ağzına güldü sevgilisinin. "Chan hyunga teşekkür etmem gerek. Gerçekten de etkili oluyormuş."
"Minnie! Ben geldim." Sarışın, genç adamın odasının kapısını açarken seslendi. Ancak içeri girdiğinde yatağında uzanıp uykuya dalmış sevgilisini gördü. Gülümseyerek kafasını salladı. "Hadi ama, seni nasıl uyandırayım şimdi ben?"
Üstündeki fazlalıkları çıkarıp yatağın köşesindeki battaniyeyi alıp sevgilisinin arkasına uzandı. Üstlerini örtüp bir elini yanında küçük kalan bedenin beline uzatıp kendine çekti. Uyuyan sevgilisinin ensesine ufak bir öpücük bırakıp alnını yasladı. Sevgilisi uyanana kadar o da dinlenebilirdi.
Seungmin ne zaman daldığını bilmediği şekerlemesinden uyanırken ensesinde hissettiği nefes ile irkildi. Vücudu üzerinde duran el oldukça tanıdıktı. Gülümseyerek yavaşça arkasını döndü. Yanına kıvrılmış olan sevgilisinin yüzünü izlediği sırada mırıldandı. "Deli çocuk. Uyandırsaydın ya."
Rüyasında ne gördüğünü bilmiyordu ancak çatılan kaşlarından hoşuna gitmediğini anlamıştı Seungmin. Elini sevgilisinin yanağına çıkardı, hafif dokunuşlarla ürkütmemeye çalışarak seslendi, "Hyunjin." Tepki alamadığında bir kez daha denedi, "Jinnie." Hareketlenen bedenle duraksadı bir süre. Ancak belinden daha sıkı kavranmasıyla tekrar araladı dudaklarını, "Sevgilim."
"Minnie?"
Hyunjin'in uykudan kısılmış sesine gülümsedi Seungmin. "Buradayım Jinnie."
Sevgilisini daha yakınına çekip kafasını boynuna gömdü sarışın olan. Gözlerini açamamıştı henüz. "Seni çok özledim."
Seungmin gülümseyip elini saçlarına götürüp okşadı. "Niye uyandırmadın beni?"
"Sevimliydin."
"Vakit geçirirdik."
"Her zaman vakit geçirebiliriz sevgilim." Tek gözünü açıp kafasını yukarı doğru kaldırıp sevgilisini görmeye çalıştı, "Hatta annenden izin alsak da bende mi kalsan bu gece?"
"Denemeye değer."
Hyunjin aldığı onayla dudaklarını sevgilisinin çenesine bastırdı. "Harika, hadi o zaman."
"Hemen mi?"
"Değil mi?"
"Tamam tamam. Hemen."
"Biraz daha böyle kalalım, vazgeçtim."
"Çok tembelsin."
"Hayır. Yanlış biliyorsun, çok huzurluyum Minnie."
Seungmin sevgilisinin saçlarını öpücükleri ile donattı, "Ben de sevgilim, ben de."
Dansçı olan arkadaşlarından ayrılıp sevgilisinin arabasına bindiklerinde sürücü koltuğundaki küçüğüne baktı. "Demek Han'ınım."
Küçük olan güldü, "Değil misin?"
"Eve gittiğimizde bunun üzerinden bir daha bir geçsek mi acaba? Birkaç eksik var gibi."
Arabayı süren genç anlık gözlerini sevgilisine değdirdi, "Ne gibi?"
Minho yandan gülümsemesiyle sevgilisini süzdü. "Geçen sefer üstte olduğun için işi tek taraflı sanmışsın bebeğim, Minho'nun olduğunu göstermem gerek gibi hissediyorum." Karanlık arabanın içini yoldaki ışıklar aydınlatırken, küçüğünün yüzüne yayılan kızıllığı görebiliyordu. "Neler geçiyor aklından."
"O da nereden çıktı? Tabii ki bir şey geçmiyor."
"Ji, kızardın sevgilim. Edepsiz düşünceler etrafını sarmadığı sürece o güzel yanaklarındaki allığı göremediğimi hesaba katarsak tabii ki bir şeyler geçiyor."
"Oh, yakalandım değil mi?"
"Anlat bana sevgilim."
"Bugün Felix bana bir şey gösterdi."
"Vee?"
"Senin bir fotoğrafını."
Minho kaşlarını çattı ancak hemen ardından sırıttı, "Nasıl bir fotoğrafmış o? Nude atmadığıma eminim. O sana özel."
Işıklarda durdukları sırada küçük olan gözlerini pörtletti, "Nasıl konuşuyorsun sen öyle?"
"Bebeğim, burada ikimiz varız. Doğruları söylediğim için beni suçlayamazsın. Ayrıca konuyu da değiştirme."
"Tamam, şey-" Arabanın hareketlenmesi için sağ ayağını gaz pedalına yüklerken devam etti, "Seungmin'in bir çekimi için modellik yapmışsınız ve sen bir gömlek giyiyordun, birkaç kolye ile birlikte."
"Hatırladım sanırım." Sırıttı büyük olan, "İyi çıkmış mıyım?"
"Harika çıkmıştın."
"Tamam, buranın edepsizliği ne tam olarak?"
"Seni onların içinde benimle sevişirken hayal etmem olabilir."
Minho duyduklarıyla dudaklarını ısırdı, "Dolabımda durduklarına eminim." Elini sevgilisinin dizine yerleştirip kasıklarına sürdü, "Senin için neler yapabileceğimize bir bakarız."
--
Han Jisung'un gördüğü ve dibinin düştüğü look.. Kesinlikle ben değil, Han Jisung düşüyor.. 🙄💝
Diğer bölüm görüşmek üzere, sizi seviyorum! 😽💖