ELLİNCİ BÖLÜM - AŞAĞI DÜNYA

734 35 16
                                    

Not: Merhabalar... Umarım böylesi güç ve umutsuz günlerde her birinizin gerek ruh gerek beden sağlığı iyidir/yerindedir. Yeni bölüme dair gerek özelden gerek bölümün altına gerekse profilime pek çok mesaj gelmiş. Bunca zamandır size cevap veremediğim için tek tek cevap vermek yerine sizden özrümü buradan diliyorum. Sizi cevapsız bıraktığım, ne mesajlara bakabildiğim ne platforma girebildiğim için özür diliyorum. Bir süredir platforma girebilme/bölümü yazabilme şansım yoktu. Doğrusu vaktim ve bunu yazacak kadar hayal gücüm de yoktu. Kitabın sonlarına geldiğimiz için boş vakitlerimde geçmiş bölümleri incelemem ve yavaş yavaş değinmem gereken kısımları gözden geçirmem gerekti, bu yüzden bölümün size ulaşma süresi iki kat uzadı. Bunun için her birinizden tekrardan özür diliyor ve kitapla hâlâ ilgilendiğiniz/mesajlar attığınız için teşekkür ediyorum. Ayrıca şunu da eklemeliyim: Eğer bana özel bir soru sorduysanız ve ben bunu göremediysem bir daha yazmanızı, bana ulaşmanızı rica edeceğim. Çok fazla birikmiş bildirim var, gözümden kaçanlar ya da göremediklerim olduysa bile isteye görmezden gelmediğimi bilmenizi isterim. İyi okumalar...

***

Artık kim olduğumu biliyorum. Nereden geldiğimi de. İsmim Lerzan. Kanderal ailesindenim. Ve pek çok şeyden önemlisi, Savaş Alaz Kanderal'ın kız kardeşiyim.... Özenle korunmasına rağmen yılların sayfalara sinip yıprattığı kalın ajandayı, günlüğü, ellerimin arasında özenle tutuyorum. Artık kendi dünyamı, geçmişimi ve en önemlisi doğrudan kendimi yeniden inşa ediyorum... fakat doğum nasıl anne için sancılıysa kendimi baştan yaratan ben olduğuma göre doğumum da benim için oldukça sancılı. Canım acıyor. Başım dönüyor. Sabah vakti olmasına rağmen kupamın dibinde kalan sıcak kahveyi kafama dikiyorum. Tiksinmesem, kendime yakıştırsam bütün bunlara kısa süreliğine ara vermek için farklı yollara başvuracağım ama yapamıyorum. Günlerdir kafamın içinde kendimle kavga ediyorum. Hamdım, pişiyordum ve nihayet yanacaktım. Ateşin yakınlarda olduğunu hissedebiliyordum. Odamın içinde günlerdir birileri vardı. Konuşuyorlardı, dolaşıyorlardı, kavga ediyor, barışıyorlardı; ben onları izliyordum. Geçmişi tekrar yaşıyordum. Onları konuşturan, onlara benim gözlerimde, benim zihnimde hayat veren de işte elimdeki kalın ajandaydı. Geçmiş sayfaların arasından pıtır pıtır kaçıp odama dökülüyordu.

***

''Aman ya!'' diye bağırdı ve elindeki dolu, kalın camdan yapılma su şişesini Karer'e fırlattı Barlas. Bir anlık öfkeyle davranmış, canını yakmak istememişti fakat parmaklarının arasından kayan şişe, Karer'in yüzüne isabet etmişti. Şişenin Karer'in yüzüne çarparken çıkardığı tok ses, Barlas'ın okkalı bir küfür için açtığı ağzını kapamasına neden oldu. O ne fena sesti! Elinin yarısı sağ gözünün üzerine kapadı, diğer yarısı -parmakları- alnını kavradı, Karer'in yalpalayan, şaşkın hali onu korkutsa da gururundan ona doğru adım atmadı. Esasen adım atmasına da gerek yoktu, seslerini duyan Savaş ağabeyleri çoktan odaya dalmıştı. Odaya girdiği gibi bakışları gözünü tutan, kamburunu çıkarmış Karer'i buldu. Barlas'a kısa, mümkün olduğunca sert olmayan bir bakış atıp Karer'in yanına koşmuştu. On dört yaşında olmasına rağmen yaşına göre oldukça uzun boylu olan Karer'in üzerine hafifçe eğilmesi yetmişti. Barlas'ın ona fırlattığı su şişesinin kapağı gözüne fena çarpmıştı.

Savaş Karer'in elini gözünün üzerinden çekip gözünün durumuna bakmaya çalışadursun, sesleri duyan ve bir elinde kitap, diğer elinde kurabiyeyle odaya giren Gazanfer odadakilere şöyle bir bakıp durumu anlamaya çalıştı ve anladı da. Kurabiyesini ve kitabını odadaki ahşap masanın üzerine bırakıp Karer'e doğru yürürken, ''Ne o, yakışıklılığında gedik açmak mı istedin?'' diye takıldı Barlas'a. Böyle bir durumda ikisi de Karer'in başına toplanacaktı ve Barlas'ın korkmasını istemiyordu. Kendinden emin görünmeye çalışan Barlas, omuz silkip çatık kaşlarla başını yere eğince Karer'in yanına giden Gazanfer, ''Sen Barlas'la kal. Ben bir gözüne bakayım...'' dedi Savaş'a ve Savaş yanlarından ayrılırken devam etti: ''Burası göz çukuru ya, kardeşin çukuru biraz daha derinleştirmek istedi herhalde.'' deyip sağlam gözüyle ona bakmaya çalışan, oflayıp puflayan Karer'e göz kırptı.

KAMBERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin