-6-

491 27 54
                                    

Türkmenistan birden sırasının üstünde büyük bir gölge gördü. Çığlık atacaktı ki gölgenin ait olduğu kişi "Lütfen çığlığını ben gittikten sonra at" demesiyle Türkmenistan susmuştu. Sesten ve gölgeden karşısında duran kişiyi adı gibi iyi biliyordu. Ama hala karşısındaki kişinin suratına bakamıyordu.

Sırasındaki kalem ve deftere bakıyordu. İlk kafasını kaldırıp o kişiye bakmayı düşündü ama sonra başına bela alacağını düşündü ve sırasındaki kitaplara bakmaya başladı. Kalemini alıp kitabına bir şeyler yazmaya başladı ama birden kitap kapandı. Kitabın kapanma sesi boş sınıfta yankılandı. Türkmenistan bu sefer gerçekten baya korkmuştu.

Hatta bu yüzden dizi titriyordu ama fark ettirmemeye çalıştı. Kitabının üstünde açılmasına engelleyen bir el olduğu için kalemliğini düzenlemeye karar verdi Türkmenistan. Kalemliğinde ki kalemleri döktü ve sıra sıra koymaya başlamıştı ki...

O yine engel olmuştu. Kalemlerin hepsini kalemliğe tıkıp masanın diğer tarafına attı. Türkmenistan bu sefer sinirlenmişti. O yeşil kırmızı kalemliği Türkiye almıştı. İçindeki rengârenk kalemleri ise Doğu Türkistan almıştı. Abilerinin aldığı eşyalara zarar gelmesine izin veremezdi.

Türkmenistan sonunda kafasını kaldırıp karşısındaki büyük kabanı uşankası olan sinirli ve korkutucu Rusya'ya baktı."Hey! Senin derdin ne yine?!" dedi Türkmenistan. Her seneki gibi Rusya ya birşey isteyecekti ya da Türkmenistan'ın sinirini bozacaktı. İçinden "Bu niye sevgilisinin yanına gitmiyorda benim masamın önünde" diye düşünerek sinirli bir şekilde Rusya'ya bakıyordu. Rusya bıkkın bir şekilde "Keşke kibarlık konusunda abilerine çekseydin" dedi. Türkmenistan daha fazla somurttu sinirli haline devam etti. "Evet yine senin yardımın lazım" diyerek pes etti Rusya. Türkmenistan kolarını bağdaştırıp sinsi bir gülümseme takındı. Rusya bunu hemen fark etmişti. Bu Rusya'nın, Türkmenistan sözlüğüne göre Rusya yandı.

Türkmenistan sınıf kapısını işaret etti ve "Şimdi o derdini de isteğinide alıyorsun ve defoluyosun" dedi. Rusya bu sefer baya öfkelenmişti. İki elini de sıraya vurdu. Türkmenistan o ses ve Rusya'nın yüzünü görünce korkuyu iliklerine kadar hissetti.

"Senden yardım istiyorum." dedi Rusya. Sonrada "Sana seçenek ve ya söz hakkı sunduğumu hatırlamıyorum." diye ekledi. Türkmenistan bu sefer gerçekten baya büyük bir yutamayacağı bir lokma ısırmıştı. Şuan Türkiye bile gelse onu kurtaramazdı. Sırıtma sırası Rusya'daydı. Ve o gerçekten çok memnun olmuş bir sinsi gülüş sergiliyordu. Sanki Amerika'nın ekonomisi batmıştı da böyleydi. Birden cama bir top geldi. Neyse ki camlar bir topla kırılamazdı. Anca nükleer bomba atmaları gerekiyordu. Tabi Türkiye'nin futbol şutu nükleer atmış kadar olmuştu.

Rusya cama bakarken Türkmenistan kaçmak için kapıya doğru gidecekti ki Rusya diğer sıraya doğru ayağını uzattı. "Bu sefer kolay kaçamazsın." dedi Rusya. Türkmenistan pes etmişti artık. Şuan sadece Rusya'nın istediğini yapıp Rusya'dan kurtulmak istiyordu.

"Evet ne istiyorsun?"

"Kardeşlerimle konuşmama yardım edicaksin"

"Oldu paşam başka"

"Ekonomi ödevine de yardım edersen harika olur"

"Abartma öküz"

"Şaka şaka ama gerçekten kardeşlerim konusunda yardımın lazım"

"Tek ben mi kızım git sevgilin yardım etsin"

Türkmenistan bunu söyler söylemez Rusya kııpkırmızı olmuştu. Türkmenistan sırıttı ve "Aa doğru sen daha ona itiraf edememiştin di mi" diyerek dalga geçti. Rusya daha çok kızardı ve gözlerini yumup "SUS LA" diye bağırdı.

Sırlar Dünyası - YükselişWhere stories live. Discover now