-29-

273 26 96
                                    

"Şimdi sen soruma cevap verir misin?" diye sordu Doğu Türkistan. Şaşıran Çin "Sen bana soru mu sormuştun?" diye sordu. Gülen Doğu Türkistan "Hayır ama şimdi soracağım." dedi. Birraz düşünen Çin "Tamam sor cevaplayayım sorunu." dedi.

"Neden bağımsızlığımı verdin?" diye sordu Doğu Türkistan. Bu sorunun cevabını hep merak ediyordu. Özgür ve bağımsız bir ülke olduğuna seviniyordu lakin neden Çin Hükümeti onu özerklikten çıkarıp bir ülke yaptığını bilmiyordu. Korkuyordu birden böyle bir şey olduğu için. Müttefiklik anlaşması yüzünden saldıramazlar ona ama ya anlaşma bozulursa? O zaman tek kalacaktı. Kardeşleri yardıma gelene kadar Çinliler onu ve halkını yok ederdi. Yenilenen şehirlerine gitmek orayı gezmek onun için harikaydı. Ve böyle güzel bir şeyi kaybetmek istemiyordu.

Zaten ülkede bir başkan yoktu. Başkan kendisiydi ve ona yardım edecek bir meclis kurulmuştu. Meclis en çok bilgili ama genç kesmin oluşturduğu bir meclisti. İnsanlarla olan görüşmeyi meclis başkanı yapıyordu. Şimdiden çoğu ülkeyle anlaşmalar yapmaya başlamıştı. Bağımsızlığını kazandığında ilk Türkiye ve Kazakistan onun bağımsızlığını tanımıştı. Sonrasında ise Türkmenistan ve Azerbaycan derken bütün Türk ülkeleri onun bağımsızlığını tanımıştı.

Sonrasında ise Pakistan, İran ve Rusya tanımıştı bağımsızlığını. Rusya'nın tanımasına şaşırsa da Sovyetler Birliği de bağımsızlığını tanıyan ilk kişi olmuştu eskiden.

-Geçmiş-

Gökyüzüne bakarak güzel ovalarının çimenlerinde uzanıyordu. Belki de uzun süre sonra bu kadar rahattı. Sonuçta Çin Cumhuriyeti iç savaşla uğraşıyordu ve kendisi Sovyetler Birliği'nin ordusunun yardımıyla bağımsızlığını kazanmıştı. Ve o şu an bu huzurun tadını çıkarıyordu. Esen ılık rüzgar saçlarını dağıtırken ister istemez gülümsüyordu.

Sadece birkaç dakika uyumak ve bu havanın tadını çıkarmak için gözlerini kapatmıştı. Üstünde hissettiği gölgeyle huzursuz olmuştu. Onun ülkesini aydınlatan güzel güneşi kim engellemişti ki?

Yavaşça gözlerini araladığında gördüğü koyu kırmızı saçlı ülkeyle "Kardeşlerim!" diye çığlık atmıştı. Kırmızı saçlı ülke gülerek "Sakin ol Uygur." dedi. Doğu Türkistan sesin kime ait olduğunu anlamak için "Sen kimsin?" diye sordu. Koyu kırmızı saçlı ülke gülümseyerek "Ben Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği." dedi. Doğu Türkistan şaşırarak "Vay be!" diye haykırdı. "Eski ismim gibi ismin çok uzun."

Gülümseyerek yerden kalkması için Doğu Türkistan'a elini uzattı. Koyu kırmızı saçlı ülkenin elini tutarak kalkan Doğu Türkistan aradaki boy farkını net bir şekilde fark etti. "Babamla aynı boydasın sanırım." diye mırıldandı. Şaşıran Sovyetler Birliği "Osmanlı mı?" diye sordu. Başını sallayarak onayladı Doğu Türkistan. Gülümseyen Sovyetler Birliği "Baban benden uzundu." diyerek Doğu Türkistan'ın başını okşadı. Kıkırdayan Doğu Türkistan birden durdu. "Bir dakika sen Sovyetler Birliği isen o zaman kızıl ordu senin ordun."

Başıyla oynayan Sovyetler Birliği "Zeki çocuk." dedi. Kıkırdayan Doğu Türkistan etrafta koşuşturmaya başladı. Sonrasında bir taşa takılıp düştü. Sovyetler Birliği endişeyle yanına koştu. Karşılaştığı şey kahkaha atan bir Doğu Türkistan olmuştu.

-Şimdi-

"Bağımsız bir ülkesin işte neden sorguluyorsun?" diyerek soruya soruyla cevap verdi Çin. Bu soruyu soracağını biliyordu. Buna rağmen hiçbir şey düşünmemişti. Düşünmek istememişti zaten. Kendi çıkarları, ekonomisi için yapmıştı bunu. Başka seçeneği de yoktu zaten. Hükümet ne derse onu yapmalıydı. Başka bir şey yapamazdı. Bir kere karşı gelmişti. Bir daha karşı gelirse öleceğini biliyordu.

Sırlar Dünyası - YükselişWhere stories live. Discover now