-42-

269 28 273
                                    

Ege denizinde havalar hiç de iyi değildi. Anormal bir şekilde yılın bu zamanında gök gürültülü yağmur yağıyordu ve şimşekler çakışıyordu. İki ülkede savaşmak konusunda tereddüte düşüyordu. Oldukça fazla şehit verilebilirdi bu hava şartlarında. Özellikle de deniz saldırılarında. Denizdeki akıntı ve dalgalar oldukça hırçındı.

"Karadeniz'e benzedi burası." diyen Rusya, gülümsedi. "İkimizde Karadeniz sularına alışığız. O yüzden saldıracağız." diyerek omuz silkerek merakla Türkiye'ye baktı. Gökyüzünü işaret eden Türkiye, "Şimşekleri ne yapacağız? Hava saldırısı yaparsak çok asker şehit olur." diyerek panele bakmaya başladı.

"Hava saldırısı yapmasak? Sadece deniz kuvvetlerini kullanarak Girit'i alamaz mıyız? Sonuçta onlar bu sulara alışık değil." diyen Rusya'ya dönüp gülümsedi Türkiye. "Denemekten zarar gelmez ama unutma ki Kıbrıs ve Edirne hâlâ bir sorun." diyerek telsizi alıp emri verdi.
____

"Gemilerimizi ve uçaklarımızı getirdik bu sefer de hava şartları çok kötü!" diye söylendi Fransa. Bunalan Yunanistan ve Konfederal Amerika, birbirlerine bakıp göz devirerek kıkırdadılar. Arkasına dönen Fransa, "Komik olan ne!? Türklere yeniliyor olmamız mı!?" diye bağırdı. Gülümseyerek ayağa kalkan Yunanistan, tek koluyla Fransa'ya sarılıp paneli gösterdi. "Tek biz değil. Onlar da yeniliyor."

Her yeri ıslak bir şekilde içer giren askerle irkildi üç ülke. Nefeslenmeye çalışan asker, kekeleyerek "Efendim! Türkler, Girit'e çıkarma yapıyor!" diye bağırdı. Kaşları sonuna kadar çatılan Yunanistan, "Bu aptal ne yapmaya çalışıyor!? Askerlerini ölüme sürüklemeye baya meraklı!" diye bağırarak kenardaki telsizini eline aldı. "Ne olursa olsun Girit'i koruyun! Beş adayı kaybettik zaten Girit'i kaybedemeyiz!"

Asker dışarı çıkınca Fransa, gülümseyerek Yunanistan'a baktı. "Ağzını bile açma Fransız!" diye bağırıp paneli incelemeye başladı Yunanistan. "Tabi canım. Türkler senin portakal suyunu çıkarıyor demeyeceğim." diyerek kahkaha attı Fransa. Sinirle arkasına dönüp Fransa'yı yakasından tutarak duvara yasladı Yunanistan. "Kes sesini katolik!"

Kaşlarını çatarak Yunanistan'ı itip karnına güçlü bir tekme attı. "Bana bak anadolu barbarı! Annenin laflarıyla ve hareketleriyle bana baş kaldırma seni burada gebertirim!" diye bağırıp üstünü silkeledi Fransa. Ardından öfkeli bakışlarını yerdeki Yunanistan'a çevirerek "Eğer burada sana yardım ediyorsam bunun tek nedeni Avrupa Birliği'nde olmandır. Eğer ki bu savaşı kaybet işte o zaman Avrupa Birliği'yle bir bağlantın kalmaz!" dedi.

Kenardan izleyen Konfederal Amerika, doğrularak yerdeki Yunanistan'ı kaldırdı. "Sakin olun. Şu an Türklerin öne geçmesinin tek sebebi Ege denizinin Karadeniz sularına benzemesidir. Hava şartları düzelene kadar savunma yapalım. Düzeldiğinde de tüm gücümüzle saldıralım."

İki kadın ülkede istemeye istemeye "Peki." demek zorunda kaldı.

***

"Merhabalar." diyerek Güney Asya ülkelerinin yanına geldi Doğu Türkistan. Gülümseyen Tayland, "Hoşgeldin Doğu. Tam da senin desteğine ihtiyacım vardı." diyerek Doğu Türkistan'ın koluna sarıldı. Bıkkın bir şekilde elini yüzüne vuran Singapur, "Yine başlama lütfen Tayland." diye söylendi.

"Ne oluyor Tayland?" diye sordu merakla Doğu Türkistan. Sevdiği kadının ne hakkında soru soracağını merak ediyordu. Bütün merakı ve sevinci gösterilen fotoğrafla yerle bir olmuştu. Aklında sadece "Yakışıklı değil mi?" sorusu yankılanıyordu.

"Öyle değil mi Doğu?" diye sorarak elindeki telefondan Konfederal Amerika'nın fotoğrafını gösteriyordu. Zar zor gülümseyerek başını sallayıp "Gerçekten de öyle." dedi Doğu Türkistan. Sesinin titrememesi büyük bir şanstı. Sonradan ortaya çıkmış bir Avrupalı yüzünden bütün hayalleri yıkılmıştı. Ne kadar sinirlense de bir şey yapamazdı. Sonuçta o Tayland'ın hiçbir şeyi değildi.

Sırlar Dünyası - YükselişWhere stories live. Discover now