6

41.5K 2.5K 815
                                    

Uyuyordum, uyuduğuma emindim ama uyanıktım da, gözlerim kapalı ama bilincim açıktı. En azından ben öyle olduğunu düşünüyordum. Gözlerimi açmak istiyordum ama tatlı uyku örümcek ağı gibi sarmıştı beni ve ben de zavallı bir sinek olarak çırpınmaktan başka bir şey yapamıyordum.

"Örümcek ağı olanın uyku olduğuna emin misin?" Arslan düşüncelerimi duyuyormuş gibi konuştu. Sesli mi konuşmuştum? Nasıl duymuştu beni? Daha ben bile uyanık olup olmadığımı anlamazken o nasıl biliyordu?

Ona yanıt vermek istedim ama konuşamadım. Gözlerim kapalıydı ama yatakta bana doğru kaydığını gördüm. Hayal mi ediyordum? Gözlerimi açmadığıma eminim ama yeşil gözleri her yerde gibi.

Ensemden aşağı kayan elini hissediyorum. Saçlarımda dolanan parmakları yabancı değildi, dün hissettiğim gibi hissediyordum ama aşağı inen dokunuşu yeniydi. Elini ne zaman çektiğini anlayamadım ama dokunuşları kayboldu. Sonra bir anda geri döndü. Aynı anda hem üzerimdeydi hem de beni kendine bastırmak ister gibi yana çekmişti.

Sonunda gözlerimi açabildiğimde vahşi yeşil gözlerini gördüm. Gözümü açana kadar hissetmediğim nefesi şimdi yüzüme vuruyordu. İçtiğini hiç görmemiştim ama alkol kokuyordu ya da ben öyle kokmasını bekliyordum.

"Gözlerin güzelmiş." Bu, bunu ikinci söyleyişimdi. Serseri gülüşü dudaklarına kondu.

"Bir de dudaklarımı dene." Cümlesine tepki veremeden yumuşak dudaklarını dudaklarımda hissettim. Dolgun dudaklarının yumuşaklığının aksine öpüşü sertti.

Ne ara kalktığımı anlayamadım ama doğrulmuştum. Öpücükleri dudaklarımdaydı, nefesimi kesiyordu ama ben aynı anda bedenimin her yerinde hissediyordum onun varlığını.

"Hiçbir yere gidemezsin." Zaten tok ve kalın olan sesi zevkle hırıltılı bir hal almıştı.

Gitmek istemiyorum, demek istedim ama dudaklarımı dudaklarından ayıramadım. Çölde sussuz kalmışım da dudakları suymuş, içmezsem ölecekmişim gibi hissediyordum. Hiç böyle hissetmemiştim. Bir şansım olsa da gerçekten kaçmazmışım gibi hissettim. Dokunuşları ile beni büyülüyor, dudakları ile yeni zaafım oluyordu.

Gözlerim sabahın ilk ışıkları ile aydınlamış güne açıldı. Neredeyse sıçrayarak uyandığım için birkaç saniye nefes almaktan başka hiçbir şey yapamadım.

Gördüklerim rüya olamayacak kadar gerçek hissettiriyordu ama geçen her saniyede imkansız olduğunu daha çok hatırladım. O soyguncuydu ben de rehine. Gözlerim yatağa kaydı, yanımda bile değildi. Koltukta uyuyakalmıştı.

Bu ilk öpüşmem değildi, kadınlar hayatımın yeni bir parçası değildi. Alışılmış bir ihtiyaç bir zevkti. Oblardan biliyordum ki öpüşmek böyle yoğun hissettirmezdi. Uyuşturucu ve uyku başımı döndürmüştü. Nedeni o değildi.

"Rehine..." Diye fısıldadım. Hayır sadece bir rehine değildim. Dün söyledikleri fazlası olacağım anlamına geliyordu. Planı her neyse beni yem olarak kullanacaktı. Kaçmam lazımdı ama ben durmuş onu inceliyordum. Aptal bir rüyaydı sadece ama yine de bedenimde dolandığını hayal ettiğim ellerden gözlerimi alamadım.

Bakışlarımı hissetmiş gibi kıpırdandı. Rahatsız olduğunu çok iyi bildiğim koltuk kıpırdanması ile daha çok rahatsız edip uyandırdı onu. Yeşil gözleri açıldığında normalden daha yumuşak baktı. Kendine gelmesi yarım dakikayı buldu.

"Ne sırıtıyorsun?" Kaşlarını çatarak baktı bana. Dünden sonra deli olduğuma emin olmalıydı ve haklıydı da. O söyleyene kadar güldüğümü fark edememiştim.

"Komik." Mükemmel açıklamamın onu tatmin etmediği beni süzen bakışlarından belliydi. Sonra etrafa bakındı. Bir şeyler yaptığımı düşünüyordu ama ben sadece oturmuştum.

"Hem gitmiyorsun hem de gitmeyeceksin diyince yüzünü asıyorsun." Haklıydı.

"Belki de başına bela olmaya karar vermişimdir." Dedim omuz silkerek. Bir gün daha bağlı kalsam ilk fırsatta kafasına sıkardım.

"Büyük konuşuyorsun." Dedi öne doğru eğilerek. Ben de ona ayak uydurarak yatağın ucuna oturdum. Gözlerimi kaçırmıyordum, ondan korkmadığımı, onunla eşit olduğumu anlamalıydı. Dün gösterdiğim ilk diş bana güzel bir yatak kazandırmıştı. Devam edersem istediklerimi alabilirdim.

"Nedenini anlıyorum." Dedi gözleri üzerimde dolanırken. Bir şey arıyormuş gibiydi ama ne olduğunu anlayamadım.

"Neymiş?"

"Delisin... Umursadığın tek şey damarında gezen ilaçlar, başka hiçbir şeyden zevk almıyorsun ve yaşamak için bir amacın yok. Onun için bulduğun ilk fırsatı ona koşmak için değerlendirdin. Seni beslediğim sürece yanımda kalmayı sorun etmezsin." Yeşil gözleri beni çözmüş olmasının zaferiyle parlıyordu.

"Önceden de bağımlıydım ve sen yoktun. Gördüğün gibi tek başıma yüklü miktarda mal bulabiliyorum. Sana neden ihtiyacım olsun?"

"Malı bulamazsın demedim, sorun bulmak değil, tutmak ya da tutarken yaşıyor olmak. O kadar zor durumdaydın ki arabama atladın." Birleştirdiği ellerini ayırarak birini yumruk yaptı ve diğerini de üzerine koydu ve parmaklarını çıtlattı. Basit ama etkili bir tehditti yaptığı.

"Beni besleyeceksin, koruyacaksın, ben de köpeğin olacağım." Başımı hafifçe yana eğerek onu süzdüm. İçinde olduğum durumu düşününce sunduğundan daha iyi değildi.

Başını sallayarak sözlerimi onayladı.

"Kabul." Dediğimde gözleri birkaç saniye için kısıldı. Tepkisini çok belli eden biri değildi ama bu birkaç saniye bu cevabı vermemi beklemediğini gösterdi. Tüm sözlerinin aksine içinde bir yerde istemeyeceğimi düşünmüştü.

"Ne yapacağını söylemedim." Buna şaşırdığını anlayınca gülüşümü genişlettim.

"İsteyeceğinden daha bok işler yaptığıma eminim." Doğruyu söylüyordum ama onun istediği şeyleri yapmayacaktım. Bana güvenecek, beni besleyecekti ve ben de ilk seferde yuvarlak götüne tekmeyi basacaktım.

"Cesur musun, aptal mı? Sende çözemediğim tek şey bu." Aptal diye düşündüm. Sorusunun cevabı buydu ama ben cesurmuşum gibi davranacaktım.

"Yine de işime yaradığın sürece umurumda değil." Elini uzatarak anlaşmamızı mühürlemek istedi. Gözlerim ellerine kayarken rüyam aklımda değilmiş gibi davrandım ve uzanarak sıcak ellerini tuttum. Soğuk ellerim sıcak ellerine, ince kemiklerim kavrayan parmaklarına karşı oldukça yabancıydı ama içimden bir ses buna alışacağımı söylüyordu.

"Kurt gibi açım." Dedim mutfağa bakarak.

"Bu sefer en azından bir saat uyanık kalacaksan, gerçek bir yemek yiyebiliriz." Sitem kokan cümlesi ile gülümsedim. Azrailim bana iyi bakacaktı, buna emindim. Ta ki azrail olan ben olana kadar.

Gün içinde bölüm atmak hiç benlik değil ama herkes Rehine'yi bekliyormuş. Onun için bir ayrıcalık yaptım. Şimdi Usul'u yazmaya gidiyorum. Akşam 12'ye doğru bir bölüm daha Rehine yazarım o zamana kadar sayfama gelip bitmiş veya devam eden kurgularımı okuyabilirsiniz. Bunu sevdiyseniz, onları da seversiniz <3

-Lisa

Rehine - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin