Son: Soygun

13.9K 889 770
                                    

Son bölümün üzerinden haftalar geçti ama hala buralarda olduğunuzu biliyorum. Son bölüm şerefine buraları yorumlarla doldurun. Ben de en kısa zamanda özel bölüm ile döneyim. Hem de hiç tahmin etmediğiniz konuları olan özel bölümlerle.

Bölüm Notu: İtalik olanlar düşünceler.

Bir adım, sonra bir tane daha... Sağ baldırımdan güç alırsam dengemi koruyabilirim. Ayak ucuyla yürüme, dikkat çekiyorsun. Uçacak gibi yürüyecek kadar mutlu muyum? O kadar da mutlu olamam değil mi? Kime yalan söylüyorsun amına koyayım? Deli gibi mutlusun işte!

Dudaklarımdaki gülüşü, sıktığım çenem ile saklamaya çalıştım. Birazdan olacakları düşünmekti beni mutlu eden. Şimdi sakin olup hayallere dalmazsam, hayallerimden daha güzelini gerçek edebilirim.

Makineden kağıt yazma sesi çıkana kadar odağım düşüncelerimdeydi. Numaraya göz ucuyla bakarak kağıdı çektim. Kağıt parçası elimde buruşmaya mahkum olurken ben yürümeye devam ettim.

Kafamın içinin aksine dışarısı oldukça sakindi. Düşüncelerime rağmen ben de öyleydim. İyi bir oyuncu olduğumu biliyordum. Damarlarıma koyduğum birkaç damla bile benden bu yeteneğimi alamıyordu. Birkaç gün önce Arslan tarafından boyanmış parlak mavi saçlarım, etrafındakilerin bana bakmalarının tek nedeniydi.

Çok değil, dört ay önce üzerimde aynı kıyafetlerle bankaya girdiğimde böyle görünmüyordum. Artık ne zayıftım ne de hasta. Hala deli olduğum doğruydu ve bağımlıydım da tabii bu sefer ki bağımlılığım uyuşturucudan çok daha büyük bir şeydi. Mutluluk sebebim de oydu.

Son bir hamlemiz vardı. Sonrasında bir yerde geberene kadar hayalimdeki hayatı yaşayacaktık. Bunun için sakin olmalı ve her şeyi bok etmemeliydim. Her zamanki gibi düşünürsem bu sefer de kazanırdım. Bu sadece bir oyundu, bende tek jetonu olan bir çocuktum ve o jetonla en yüksek skora oynamam gerekiyordu. İkincilik bile ölüm demekti.

Sandalyeye oturduğumda gözlerimi numara tahtasına diktim. Sakince bekle. Arslan zamanında burada olacak, o zamana kadar sadece bekle.

Sayılar geçtikçe yanımda oturanlardan birisi kalkıp bankoya ilerliyordu. Sesli bir şekilde nefesimi vererek öne doğru eğildim. Dirseklerim dizlerimi bulurken bankalardan nefret ettiğimi düşünüyordum. Gerçekten sırayı bekliyor sayılmazdım ama yine de beklemek çekilmezdi.

Düzenli nefeslerin arasında diğerlerinden daha hızlı ve sesli olan bir tanesi kulağıma takıldı. Yanımda, annesinin kucağında oturan küçük kız git gide hızlanan nefesi ile bana bakıyordu. Başımı hafifçe ondan tarafa döndürerek baktım. Baktığımı fark ettiğinde gözlerini aşağıdan çekip gözlerime sabitledi. Nereye baktığını anlamam için aşağı bakmama gerek yoktu. Üzerime neredeyse üç beden bol olan ceketi çekiştirerek içindekileri gizledim.

İşaret parmağım dudağımı bulurken küçük kıza sessiz olmasını işaret ettim. Yedi, sekiz yaşlarında anca vardı. Telefonla konuşup çocuğu umursamayan annesinin yerine doğru yerlere bakmayı biliyordu. Şirin gülümsemem ile ona göz kırparken üzerinde bırakacağım travmaya karşı umursamaz davrandım. Beni böyle travmalar güçlendirmişti. Onun da dersini küçükken alması gerekiyordu.

Kız ondan beklediğim gücü göstererek sessiz kaldı. Bazen hayatta kalma oyununun bir kuralı oluyordu; sessiz olmak.

Yanan yeni numara ile elimde buruşturduğum kağıda baktım, sıram gelmişti. Ayağa kalktığımda gülüşümü serbest bıraktım. Daha fazla saklamama gerek yoktu. Zaman gelmişti. Şimdi istediğim şey dikkat çekmekti.

Bankoya yanaştığımda kolumu dayayarak yaslandım.

"Buyurun..."

"Merhaba güzelim." Çekici gülüşüme rağmen çalışan, sözü kesildiği için yüzünü astı. Kaba müşterilerden nefret ettiği yüzünün aldığı halden belli oluyordu. Buna bile böyle tepki veriyorsa benden ölümüne nefret edecekti.

Rehine - BxBWhere stories live. Discover now