42

11.1K 836 338
                                    

Bıkkınca açıp kapadığım gözlerim tamamen yumulduğunda başımı da arkaya attım. Göğsümü olabildiğince çok şişirerek derince soludum. Nefes bir inleme gibi döküldü dudaklarımdan.

Bu, uzun süre sonra ilk kez kendimle başbaşa kalışımdı. Etkisinde olduğum bir ilaç yoktu. Kriz anında da değildik. Odada benden başka ses yapan tek şey saatti. Düşüncelerim ile tek başıma kalmıştım.

Bana inanmışlardı. Masada şu zamana kadar olduğum en ciddi halde oturup, zamanında mal çaldığım bir kaynağın adamıymışım gibi davranırken bana inanmışlardı. Aralarında konuşmaları için zaman vererek odayı terk etmiştim. Yaşlı kurt içinde olmam gereken arabayı çoktan yollamıştı. Her şeyi düşünüyorlardı. Her bir ayrıntı kıymetliydi onlar için. Yıllarca tek çalıştığım için büyük işleri bile küçük hilelerle halletmeye alışmıştım. Şimdi onlarla çalışmak garip bir rahatsızlık veriyordu. Geleceği göremiyordum ama rahatsızlık duyduğum şey bu değildi. Kalıp kral olmakla ilgili süslü sözler edebilirdim. Kalıp kral da olabilirdim ama kaleler dünyanın en güçlü surlarına sahip olsalar bile eninde sonunda yıkılıyorlardı. Açıkta, görünür olan her şeyin kaderi buydu. Bana haşere demelerinden bunun için rahatsız olmuyordum. Kurtlar dövüşlerde ölürken böcekler yaşıyordu. Rahatsız olduğum şey tam olarak buydu. Açıkta olmaktan hoşlanmıyordum.

Kaçmak kolaydı, bunu seviyordum. İstediğim gibi yaşayıp kaçmayı istiyordum ama Arslan'ı da istiyordum ve o peşimden sürükleyebileceğim biri değildi. Onun için buradaydım.

Omzumun üzerinden iki haftadır ona hasta yataklığı eden geniş yatağa baktım. Yanından ayrılmadığım için odayı çoktan ezberlemiştim. Nefes alsam onun kokusunu alacağım kadar uzun zamandır burada kalmıştı. Yatağa bakmak sesini kulaklarımda duymamı sağladı.

"Doruk." Adımı duyduğum ilk anda gerçek olduğunu anlayamadım. Yorgun gelen tonu ve kapıdan gelen ses gerçekten burada olduğunu gösterdi. Gözlerimi ona kaydırdım.

Dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken onları durdurmadım. Ne zaman beni bu kadar etkilemişti, bilmiyordum. Bildiğim tek şey kaybetme fikrinin verdiği korkuydu.

Kapıyı kapatarak bana doğru adımladı. Önümde durduğunda alnını başıma dayayarak yaslandı bana. Kokusu içime dolarken az önce sıkıntıyla aldığım havanın aksine içim tatlı bir huzurla doldu. Ona dudaklarımı uzatmak isterdim ama bunun için fazla yorgun görünüyordu.

"Başardın." Sabah sesi ile konuştuğunda kafamı hafifçe kaldırdım. Sesini uzun süredir kullanmamış mıydı, yoksa bilerek mi yapıyordu? Belki de sadece yorgundu.

"Ben gideyim." Dedim koluna bakarak. Yarasından beri tek kolunu rahatlıkla kullanamıyordu. Dinlenmesi gerekirdi.

"Nereye?" Bozmadığı kalın ve çatallı sesi ile yutkundum. Uğraşmadan seksi olmak... İç çekmem düşüncemi bile böldü.

"Gideyim de dinlen." Dedim ayaklanarak. Gülüşü sorgulayıcıydı. Onun bu tavrı kendimi sorgulamamı sağlarken söylediğim şeyin saçmalığını fark ettim. O uyurken gitmiyordum ki!

Uyuşturucudan sonra uyku düzenim olmamıştı ama yine de gitmiyordum. Sabah olana orada burada dolanıyordum ama eninde sonunda Arslan benim olduğum odaya gözlerini açıyordu. Fark ettiğim davranışıma karşı dudaklarım hafifçe aralandı. Kaçıyordum, Arslan'dan kaçıyordum!

"Doruk?" İsmimi soru sorarcasına söyledi ama cevabı ben de bilmiyordum. Bunun için gözlerimi kaçırarak başımı aşağı indirdim. Ne diyecektim ona? Beni geriyorsun mu? Germiyordu ki! İlk defa sevişmeyecektim ya, onunla bile ilk değildi.

Parmaklarını mavi tutamlara daldırarak saçlarımı hafifçe çekti ve beni gözlerimizi birleştirmeye zorladı.

"Bilmiyorum." Dedim dürüstçe. Garip bir heyecan vardı üzerimde. On sekizlik tecrübesiz ergenler gibi hissetmem çok tuhaftı.

Rehine - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin