You Know That; I Love You Boy

12.5K 840 580
                                    

Bu günle ilgili anlatılacak birçok şey vardı. Çiseleyen yağmurdan veya sert rüzgardan bahsedebilirdim. Buraya nasıl ve neden geldiğim, kiminle ve kim için geldiğim de anlatılabilirdi ama ben gün sonunda sadece tek bir şeyi umursuyordum.

Bugün sekiz kurşun sıkılmıştı. İkisi benim silahımdan çıkmıştı. Birisi istediğim hedefi bulmuştu. Arslan'ın özellikle ortadan kaldırılmasını istediği adamı anlının çatından alkışı hak eden mükemmel bir atışla vurmuştum. İkincisi boşa gitmişti.

Üçüncü kurşun kel bir adam tarafından ateşlenmişti. Kendisi iyi bir nişancıydı ama son anda kaçarak kurşunu kalbim yerine kolumdan almayı başarmıştım.

Kalan beş kurşun Arslan'ın silahından çıkmıştı ve hepsi benim nacizane bedenimi bulmuştu. İki gece önce dokunurken zevk aldığı bedeni kurşunları ile yere sermişti.

Deşilen et, sızan ıslak kan, dehşet verici acı, çığlıklar ve bilinç kaybı; bu geceden kalan hisler bunlardı.

Benim bedenim yerde yatarken Arslan ne mi yapıyordu? Beni vurduğu silahın namlusuna üflüyordu. Yüzündeki gülüş ile dönmüştü yeni müttefiklerine. Adamlar da ona eş bir gülüşü paylaşıyordu. Mavi sıçan ortadan kaldırılmıştı.

16 saat önce

Doktor Doruk Özkara dalı dudaklarımın arasına sıkıştırırken hoşuma giden fikir ile başımı salladım. Farklı bir hayatım olsa belki bir doktor olabilirdim.

"Deli bir deli doktoru." Kendi cümlem ile kıkırdarken bedenimi beyaz çarşafın yumuşak yüzeyine bıraktım. Kolumun içi gözlerimin üzerini bulurken karanlığın içinde bu fikri düşündüm. "Belki biraz daha yapılı ve daha çekici bir gülüşle, beyaz önlük ve uyuşturucuya istediğim zaman ulaşma fırsatı..." Beni duyacak kimse yoktu ama yine de anlatmaya devam ettim.

"Ya da bir avukat." Hayalimdeki görüntüm hızla değişti. Bu sefer kaliteli bir takım giyiyordum. Üzerimde uzun kaşe bir palto vardı. "Seksi..." Görüntüden sonra aklıma gelen fikir kıkırtılarımı kahkahalara dönüştürdü. Suçluların avukatı olabilirdim. Böyle olsaydı eminim Arslan'ı onlarca şahidin olduğu soygundan kurtarabilecek kadar zeki olurdum. Mahkemeye kadar tutulduğu koğuşlardan birinde sevişebilirdik.

"Belki de bir polis." Üniformalı ve daha kaslı bir ben, bu garip bir fikirdi. İyi bir polis olmazdım. Polislerin mavi saçlı olmasına izin var mıydı?

Başka hayatlarda, çok başka insanlar olabilirdim ama sonuç olarak ben buradaydım. Aklımda dönüp duran düşünceleri susturmak için başka benleri hayal ediyordum.

Arslan'ın gitmesi gerektiği her anda aklımda olan yegâne şey yine oradaydı. Adını anmamaya çalışıyordum çünkü ismi bile beni etkiliyordu.

Eski bağımlılığımdan Arslan'a tutunarak kurtulmuştum. Daha doğrusu Arslan'a bağımlı olup uyuşturucu yüzünden ağlayacak hale gelmiştim. Dokunuşları varken her şey kolaydı ama yokken, o yokken yapabildiğim tek şey peşinden gitmek oluyordu. Başka türlü baş edemiyordum. Bunun için beyaz çarşafları terk edip sigarayı küllüğe fırlattım.

Bir gece öncesinden dudakları ile emip, dişleri ile morarttığı beyaz tenime onun gömleklerinden birini geçirdim. Altına eski siyah kotu giydiğimde oldukça uyumsuz durdu ama hala tanrılar kadar seksiydi. Beni kötü gösterebilecek bir çuval bile yoktu.

Odadan çıkmadan önce büzdüğüm dudaklarım aynadaki yansımamı buldu. Uyuşturucusuz ikinci hafta ve yemek dolu bir ayın sonunda gerçekten kilo almıştım ve tenim canlanmıştı. Bu beni daha çekici yapmamıştı çünkü mükemmelden öteye gidilmiyordu ama yine de bir şekilde yakışmıştı işte. Arslan'ın aklındaki halime benziyordum.

Dudaklarımda eski bir melodiyi çalan ıslıkla odalar arasında ilerledim. Önceleri kimse bana bakmıyordu. Arslan'ın olacağını tahmin ettiğim toplantı odasına doğru ilerledikçe başlar kalktı ve gözler beni buldu. Çoğu duygularını başarı ile saklıyordu ama bazılarında acıma vardı. Hem de yeni bir duyguydu bu. Her zamanki yansıma değildi. Gözleri duruşumu dikleştirip adımlarımı hızlandırmamı sağladı.

Sonunda aradığım odaya girdiğimde Arslan'ı ve yaşlı kurtu buldum. Her neyi savunuyorsa Arslan'ın bu fikirden nefret ettiğini anlamam için ona bir saniye bakmam yetti.

İkisinin de gözleri beni bulduğunda seslerini dışarı kadar çıkaran hararetli tartışmalarının izlerini gördüm.

"Hoş geldin." Alayla uzatarak dillendirdi kelimeleri ama gözlerim ona dönmedi. Ben, beni görünce öfke ile odadan çıkan Arslan'a bakıyordum. Diğer kapıyı kullandı ve neredeyse kırarcasına sertçe kapattı.

Bana mı öfkeliydi, benim yüzümden babasına mı anlayamadım. Yaşlı kurt iki şekilde de zevk alacağı için onun alaylı tavrı da bana cevabı vermeyecekti. Yine de içimde biliyordum, bana sinirli olmadığını biliyordum. Bir gece önce seni seviyorum diyerek inliyordu. Gerçekten hata yapsam bile böyle konuşmadan gitmezdi.

Düşüncem ile çatılan kaşlarım onun dudaklarına zalim gülüş kondursa da ben endişeden dolayı bu ifadeyi takınmamıştım. Beni şaşırtan sevgiden sonra gelen güvendi. Arslan'a güveniyordum. Hem de hiç kimseye güvenmediğim kadar çok güveniyordum. Bu benim için oldukça yeni bir duyguydu ve kırılganlığını hissediyordum.

"Ne oldu?" Soruyu sorarken yanıtlamasını beklemiyordum ama o zahmet edip yanıtladı çünkü bunun canımı yakacağını biliyordu.

"Sana tek bir iyilik yapıp gerçeği söyleyeceğim; ardına bakmadan kaç." Cümlenin yarısından sonrasını her bir kelimeye basa basa söyledi. Yanıtsızlığım odayı sessizliğe gömerken cebinden çıkan çakmakla sigarasını yaktı.

"Gitmeyeceğimi biliyorsun." Dedim sonunda. Bunu daha öncede istemişti. Ya gidersin ya da ölürsün diyordu ama Arslan ikisine de izin vermezdi.

"Arslan buna izin vermez." Dedim düşüncelerimi seslendirerek.

"Arslan burada değil." Gülüşünü saklamak için uğraşmadı. "Bir gece öncesine kadar ben de izin vermez derdim ama..." Sözlerine karşı beklemediği bir şey yaparak gülümsedim. Güven bir aynaydı. Benim aynamdan kendisini gördüğü için zevke geliyordu. Beni de kendisi gibi çaresiz sanıyordu ama yansıma bana ait değildi. Kendisini görüyordu.

Ona doğru yaklaşarak masaya oturdum. Sandalyesini hafifçe geriye itti. Ona yukarıdan bakmamdan rahatsız olduğu kıpırdanışından belliydi.

16 saat sonra

"Arslan beni çekip vursa bile hayalet olup gelir seni yine avlarım." Histerik gülüşüm ile süsleyip söylemiştim bu sözleri ona. O anda benden nefret etmişti ama şimdi ayakta durmuş gözlerini ölü mavi sıçana diktiğinde kazandığını biliyordu.

-Lisa

Rehine - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin