YILBAŞI ÖZEL BÖLÜM (100k+3.yılımız)

1.6K 112 143
                                    

Manu Chao, La Vida Tombola
Manu Chao, Me Gustas Tu
Nil Karaibrahimgil, Ne Garip Adam

Başlamadan önce diğer hikayeyi de okuyanlar için ufak bir not: Altın Kanat ve Casablanca Konçertosu zaman çizelgesi olarak aynı ilerliyor fakat bu bölüm, Altın Kanat için aralığın son günü anlatılıyor, henüz diğer hikayede aralık ayı yaşanmadı. Bu yüzden bu bölümde, diğer hikaye için bahsi geçen şeyler de henüz yaşanmadı.

Bölüme geçebiliriz.

-Özel Bir Bölüm-Geç Kalanlar Takdir Edilmeyi Hak Eder

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-Özel Bir Bölüm-
Geç Kalanlar Takdir Edilmeyi Hak Eder

Cali'de bunaltıcı bir öğleden sonraydı.

Tropikal iklimin bir getirisi ve şehrin Ekvator'a yakınlığından ötürü hava çok sıcak ama aynı zamanda yağışlıydı.

Şimdi buz gibi bir bira olsa ne iyi olurdu.

Şişedeki ılımış suyla yetinmek zorunda kaldım ve kurumuş boğazımı ıslattım. Gözlerim kısılırken dirseğimi kapıya ve başımı da elime yasladım.

Evren'i izlemeye devam ettim. Güler yüzüyle ve buna zıt olarak ciddiyetle karşısındaki kadına bir şeyler anlatıyordu.

Ona sorsam, muhtemelen kadının sadece yardım istediğini söyler ve saf saf yüzüme bakardı ama bir kadın gözüyle bakmıyordu. Bir erkek gözüyle bakıyor ve karşısında ondan yardım isteten, yolda kalmış çaresiz bir kadın görüyordu.

"Ah Evren, Evren..."

Yılbaşı için gelmişti. Dışarıya, her ne kadar gerek olmadığını söylesem de yılbaşı ağacı ve süs almaya çıkmıştı. Yılların ondan götürmediği şey, kahrolası romantikliğiydi.

Işıklar altında birbirimize güzel sözler edeceğimiz ve öpüşeceğimiz, yılbaşına sevişerek gireceğimiz gibi bir düşünce kurmuş bile olabilirdi kafasında.

Olacak olan ise şuydu: O kadar çok içecektim ki kim olduğumu unutacaktım. Ve o kadar çok içecekti ki kim olduğunu unutacaktı. Böylece gecesine beraber olup sabahına, 'gece bir şey oldu mu?' Diye soran Türk dizi çiftlerinden olacaktık.

Evren yılda sadece dört kere gelebiliyordu. 12 ayda sadece 1 ay görebiliyordum onu. Ne zaman geleceği ise hiçbir zaman belli olmuyordu. Döneceği de öyle. Doğum günümü atlamıyordu genelde.

Bazen böyle olmasındansa hiç görmeyeyim istiyordum onu. Hep gideceğini bilmek ve belki de bir gün hiç dönmeyeceği korkusu beni yiyip bitiriyordu.

Gelebilen tek kişi oydu. Ailemle, ailemizle görüşemiyorduk. Evren bile sahip olduğu imkanlarla ancak bu kadarını yapabiliyordu. Senede bir kez belki babamla onunla da sadece 30 saniye.

ALTIN KANATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin