ALTIN KANAT: Otuz Birinci Bölüm

2.9K 226 270
                                    

30 Ağustos Zafer Bayramımızı kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm silah arkadaşlarını derin bir minnet ile anıyorum.

Arkadaşlar diğer bölümde dile getirdiğim ufak sitemimi bir kez daha yinelemek isterim ki, bana eğer burada iseniz kendinizi belli edin, rica ediyorum, birkaç kişi bunu yapıyor ve onlara desteklerinden dolayı çok minnettarım ama geriye kalan yaklaşık 15 kişi sanıyorum hikayeyi okumuyor, açmak için açıyor.

Başka türlü oy vermemenizin ve her şeyden önce yorum yapmamanızın bir açıklaması olamaz sanırım.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, gerçekten bekliyorum.

31.Bölüm: "Nilüferler"

İzgi Tanyel

Bir insanı tanımak yeni bir dil öğrenmek gibidir.

Ne zaman tam anlamıyla o dili çözdüğünü düşünsen kıyıdan köşeden zorlu bir kelime ya da kalıp çıkar karşına, afallarsın.

Bir insanı tanımak da böyledir işte, insanların birden fazla maskesi vardır ve hepsini kaldırmanız imkansızdır, fıtratın da vardır gizlilik, kimsenin karşısında çırılçıplak kalmak istemez, savunma mekanizmasıdır bu. Kör noktalarına sığınmak zorunda kalırsınız. O kadrajdan da hiçbir şey görünmez zaten.

Belimin üst üste dürtülmesiyle kaşlarım çatılır gibi olduğunda sağıma döndüm ve Deniz'e baktım.

"İzgi, bana Ceviz Kabuğundaki Evren'i okur musun?"

Evren, Evren, Evren...Bu adamın laneti her yerde!

"Elbette okurum," karşımda canhıraş ellerinin arasındaki vita'lar ile oyun oynayan benden en az 20 yıl küçük kuzenlerime baktım.

Yaşlanıyorsun be, Tanyel.

"Burası biraz kalabalık ve çok fazla ses var, uyurken okuma mı ister misin?"

Deniz dudaklarını büzdü ve elindeki kitabı kucağına bıraktı.

"Onlar kafayı yemiş," dedi kaşlarını çatarak. "Geldiklerinden beri bırakmadılar ellerinden...Üstelik benimle de oynamadılar. Hep onunla oynadılar.''

Güldüm. "Haklısın, onlar kafayı yemiş...Ama sen zaten kendi kendine yetebilen bir çocuksun, değil mi?"

"İzgi," dedi yeniden.

"Efendim bebeğim?" Dedim yeniden onu kucağımda oturtup parmaklarının arasındaki ona aldığım güneş sisteminin çok küçük bir maketini incelerken.

"Güneş sisteminde olan yıldızlardan biri süper novaya dönüşürse...Ne olur?"

"Bilinen kadarıyla süper novaya dönüşebilecek kadar büyük bir yıldız güneş sistemimiz de yok ama bize en yakın olan bir yıldız var, Betelgeuse. Bir kızıl dev. Güneşten yaklaşık 600 ışık yılı uzaklıkta ve şu an itibariyle kendi içine çökerek güneşin 17 katı kadar dar bir alana sıkıştığı tahmin ediliyor. Önümüzdeki birkaç bin yıl içinde patlayabilir."

"Dünyadaki hayatı bitirmese dahi büyük oranda etkileneceğiz!" Dedi heyecanla. "Birkaç bin yıl yaşamak istiyorum, İzgi. Sonuçları ne olursa olsun o patlamaya şahit olmalıyım."

"Hiçbirimizin o kadar yaşayacağını sanmıyorum, hayatım." Dedim kaşlarımı kaldırıp Deniz'in mavi gözlerine bakarak.

Durgunlaştı. "Olsun! Ben büyüyene kadar zaman makinesi icat edilir ve geleceğe gidebiliriz belki, o zaman bir yıldız patlamasına şahit olabilirim."

ALTIN KANATWhere stories live. Discover now