ALTIN KANAT: Kırk Dördüncü Bölüm

2.1K 159 152
                                    

Sia, I'm In Here (Piano Vocal Version)
Eminem, Without Me

Sia, I'm In Here (Piano Vocal Version)Eminem, Without Me

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

44.Bölüm: "El Dorado"

-Kısım 2-

Sonunu görmekte zorlandığım tertemiz bir yolda yürüyordum.

Tertemizdi çünkü ilerlerken hiçbir pürüzle karşılaşmamış, hiç ayağım takılmamış ve yola bakma gereği bile duymamıştım.

Başım hep dikti ve gözlerim hep yukarıdaydı.

Öyle dikti ki başım ilerlerken birçok şeyi yolda düşürmüş, kaybetmiş fakat bir kez olsun neyi kaybettiğime bakmamış, gözlerimi yere çevirmemiştim. Bu yüzden gerçekten kaybetmenin ve çaresizliğin ne olduğunu hiç bilmiyordum. Neyi kaybettiğimden habersizdim. Kaybetmişsem, kaybetmişimdir. Yasını tutmak sadece zaman kaybıydı.

Gururum, kibrim, kendi iç savaşım ve tahammülsüzlüğüm uğruna yolda kaybettiklerim belki de benim için dönüm noktası olan şeylerdi ama sadece kazandıklarıma odaklandığımdan ve gerçeklerden kaçtığımdan...Ah, kaçtığımdan.

Evren Palas benim yürüdüğüm yolda çarptığım tek ve en sert kayaydı.

"Merdan Erşekyan," dedi bu balonun sözde temsilcisi Dave Clark. "Bu gece ki yıldız çocuklarımızdan. Ufaklığı içinde bulunduğu kötü hayattan çekip çıkardığı için Diana Olsen'a müteşekkiriz,.

"Götverenler," diye tısladı Hakan. "Teşekkür niyetine tüm çocukları cellatlarına tanıtıyorlar. Seç, beğen, al! Ne güzel!"

Balonun en üstündeki ayrılmış odaya baktım tekrar onun sözüyle. En üstteki bir odada, tüm salonu gören camın ardında baloyu izliyorlardı onları satın alacak kişiler. Temsilci her çocuktan sonra cam bölmeye bakıyor ve olumlu işaret alırsa çocuğu arkadaki bir odaya götürüyordu ve bunu o kadar profesyonel yapıyordu ki basın yalnızca işin eğlence ve yardım(!) kısmına odaklanıyordu. İçeride boy boy kameralar yoktu ve elektronik tüm aygıtlar toplanıyordu elbette fakat aptal değillerdi. Gizli birkaç gazeteci olduğunu biliyorlardı. Çekemeseler bile şüphelerini kamuoyuna ve yetkililere açabileceklerinin farkındaydılar. Bu şüphenin kırıntısına bile tahammülleri yoktu.

"Ben dayanamıyorum sikeceğim bu annesiz piç kurusunun ağzını yüzünü," Sakince Temmuz'un kolundan tuttum. "Otur aşağı asabımı bozma benim, ne konuştuk?"

"Ama İzgi-"

"Temmuz," dedim dişlerimin arasından. "Kavga mı edelim şimdi burada?"

Biz kendi aramızda atışırken 10-11 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim çok güzel bir erkek çocuğu geldi pistin tam ortasına. Kocaman renkli gözleri ve esmer, kavruk bir teni vardı.

Bu çocuğun El Dorado olduğunu anlamam için boynundaki tasmaya bakmama gerek bile yoktu.

Çok güzeldi ve ona çirkin insanlar dokunacaktı.

ALTIN KANATWhere stories live. Discover now