Terapi

3.6K 99 48
                                    

"SONUÇ:
M. A ya ait kan lekesinden elde edilen DNA profili ile baba olduğu idda edilen ve kan örneği çalışılan Hazar Ş'ye ait DNA profilinin karşılaştırması yapıldı. Elde edilen sonuçlar itibarıyla; kan örneği çalışılan Hazar Ş'nin M.A için babalık indeksi 1433278015.6636 olarak hesaplandı. Kan örneği çalışılan Hazar Ş'nin %99,99 ihtimalle M.A'nın BİYOLOJİK BABASI OLABİLECEĞİ tespit edildi."

Okuduğu son cümle ile dünyası başına yıkılmıştı Hazar'ın. Titreyen ellerinde duran kağıdı biraz daha yaklaştırdı yüzüne ve o vurucu cümleyi tekrar okudu. "Kan örneği çaşışılan Hazar Ş'nin %99,99 ihtimalle M.A'nın BİYOLOJİK BABASI OLABİLECEĞİ tespit edildi." Artık yanlış okumadığına emindi. "Nasıl.. nasıl olur" dedi güç bela. Kalbi sıkışıyor, nefes almakta zorlanıyordu. Ayakta daha fazla duramayacağını anlayınca tüm ağırlığını boşluğa bırakarak dizlerinin üzerine yığılmıştı. Hemen sağındaki mezara gözü değdiğinde göz yaşları bir bir düştü mezarın soğuk mermerine.
Hazar bir haftadır beklediği sonucu aldıktan sonra kendini Dilşah'ın yanında bulmuştu. Niye bilmiyordu ama gerçeği orada, Dilşah'ın yanında öğrenmek istiyordu. Şimdi ne olacaktı? Miran'ı kendinden sakladığı için Dilşah'a mı kızacaktı? Kelimeler boğazında düğümlenmişken durduramadığı göz yaşları eşliğinde seslendi Dilşah'a.
"Miran be.. benim oğlum! Benim oğlum! MİRAN BENİM OĞLUM!" diyerek haykırdığında etrafı acı bir hıçkırık sarmıştı. Hıçkırıklar arttıkça kalbi daha da sıkıştı Hazar'ın. "Benim oğlum" dedi tekrar söylemekten zevk alırcasına. "Benim oğlum. Oğlum."

...

"Günaydın oğlum. Günaydın aslan oğlum. Reyyan bu her gün biraz daha değişiyor sanki öyle değil mi?" derken yatağında yatan Aram'ı alıp henüz yataktan çıkmayan karısının yanına gelmişti.

"Evet hemde nasıl. Her gün yeni keşifler yapıyorum onunla. Bazan korkuyorum. Büyürken ufacık bişeyini kaçırırım diye çok korkuyorum. Her anında yanında olmak istiyorum. Biz oğlumuzun hiçbir anını kaçırmayacağız değil mi Miran?"

"Kaçırmayacağız. Biz artık ne oğlumuzun hayatını nede kendi hayatımızı kaçıracağız. Bundan sonra dibine kadar yaşayacağız hayatımızı. Sadece biz"

"Her şeyden uzaklaşma fikri çok cazip geliyor bazan. Ama sonra saçmalama Reyyan nasıl ve nereye gidiyorsun diyorum"

Miran karısının bu söylediğini kafasında bikaç saniye muhasebe ettikten sonra yüzünü Reyyan'a döndü.
"Neden saçma olsun"

"Tabi saçma Miran. Biz buradan ayrılsakda olaylar yakamızı hiç bırakmayacak. Belkide her şey daha kötü olacak"

"Tamam haklısın. Temelli ayrılamayız belki. Ama bu ufak kaçamaklar yapamayacağımız anlamına gelmiyor öyle değil mi?"

Reyyan'ın yüzünde güller açtıran bu soru genç kadını fazlasıyla heyecanlandırmıştı.
"Gerçekten mi?"

"Eğer istersen gerçekten"

"İsterim. Çok isterim hemde. Peki nereye?"

"Nereye istersen. Sen karar ver. Görmek, gezmek istediğin neresi olursa."

"Başka şehre mi yani?"

"Evet, neden olmasın?"

"O kadar uzağa olmaz Miran otuz sekiz günlük çocukla. Sultan hanımın diyeceği laflar kulağıma çalındı bak. 'Vay efendim kırkını bile beklemeden fingirdemeye koştular. Yok efendim bunlardan da ana baba olacak' diye söylenir durur"

"Ee söylensin bize ne. Ayrıca fingirdeyeceksem de karımla fingirdeyeceğim."

"Uzak yer olmaz Miran. Aram biraz daha büyüsün. Sonra istediğimiz yere gideriz"

Yanacaksak ReyMir İle Yanalım 🔥Donde viven las historias. Descúbrelo ahora