Başka Bir Hayat

2.8K 87 35
                                    


Yeni gün tüm ışıltısıyla doğayla kucaklaşırken sarmaş dolaş uyuyan genç çiftin uykudan ayrılmaya pek niyeti yok gibiydi. Günlerdir süren yoğunluk bu tembelliği haklı çıkarır cinstendi. Öyleya koca bir konağı yaşanılır bir yuva yapmak kolay iş değildi.

...

Miran günler öncesinde şömine başında, dizinde  uykuya dalan karısını izleyip çayını yudumlarken karar vermişti yeni bir eve geçmeye. Bir şömine ateşini, bir alevlerin aydınlattığı odada seçebildiği kadarıyla karısının yüzünün her detayını incelerken film şeridi gibi geçmişti gözünün önünden o kara sabah. O an açtığı yaraların bu kulübede hala tazeliğini koruduğunu anladı. En azından kendisi için öyleydi. Bu düşünceler bir bir karşısına dizildiğinde beyninden vurulmuşa döndü. Belkide Reyyan burada geçirdiğimiz her dakika o lanet günü tekrar yaşıyor diye geçirdi içinden. Ve yaşadığı pişmanlık bir dağ olup üzerine çöküvermişti.
Ertesi gün alelacele Fırat'a talimat vermiş, şansı yaver gitmiş olacak ki, hayallerindeki gibi bir konağı hemen buluvermişti. Miran Reyyan'ın bu ani kararın ardındaki sebebi sorgulamasına çok fırsat vermemişti. Çünkü o gece, o şömine başında gerçekler tokat gibi çarpmıştı yüzüne ve bunu Reyyan'a itiraf edebilecek gücü kendinde bulamıyordu.
Reyyan her ne kadar belli etmesede Miran'ın neden böyle bir karar aldığını kestirebiliyordu. Karı koca olmak bir bütün olmak her şeyiyle tam olmak demekti ve genç çift bunu tam olarak yaşıyordu. Dile dökülmeyen şeyleri bile kalpleriyle konuşur gibiydiler. Miran süpriz adı altında kalp diliyle 'seni buradan kurtarmak istiyorum' demişti işte. Şu saatten sonra yeni bir itirafa daha gerek duymadan kabul etmişti Reyyan.

...

Gözüne vuran güneş ışığıyla uyanmamaya direnen Reyyan'ın direnci sonunda kırılmış, gözünü açar açmaz sırtı kendine dönük kocasının geniş omuzlarıyla karşılaşmıştı. Kollarıyla sardığı adamın bedeninden yavaşça kendini çekerken hafif doğrulmayı ihmal etmemişti. Yandaki komodinde duran saate gözü iliştiğinde neredeyse öğlen vaktinin gireceğini anladı. Yüzünü görmediği Miran uyanacak gibi durmadığı için biraz daha ona yaklaşıp kocasının yastığına dayadığı dirseğinden de destek alarak saçından bir tutam alıp Miran'ın yüzünün çeşitli yerlerinde gezdirmeye başladı. Bu durum karşısında uyanmaktan başka çaresi kalmadı genç adamın.

"Günaydın Miran Bey"

"Heh günaydın Reyyan Hanım. Bende tam mis kokulu alarmım hala niye çalmadı diyordum"

"Eh mis kokar benim saçlarım"

"Ancak bi terslik var"

"Neymiş?"

"Bazı geceler farklı alarm kuruyorum ben uyandırılmak için. Sonra bil bakalım ne oluyor"

"Ne oluyor muş?"

"Dudaklarınla uyandırılmayı beklerken yine saçlaarınla uyandırılıyorum"

"Yaaa bak sen Allah'ın işine. Kısmet artık"

"Yanlış anlama ondan da çok memnu-" Miran cümlesini tamamlayamadan Reyyan'ın dudaklarını hissetmişti dudaklarında. Miran'da anında karşılık bulan bu öpücük kısa olmayacak bir vakit kadar sürdükten sonra ayrıldı dudaklar.

"Kurduğunuz alarmları kapatmayı unutmuşsunuz sanırım Miran Bey. Bakın ikincisi çaldı. Tekrar günaydın"

Miran eliyle karısının yüzünü kendine çekip tekrar dudaklarına kapandı ve bıraktı. "Günaydın dünyanın en güzel alarmı" dedi kocaman bir gülümseme eşliğinde.

"Alarmda olduğuma göre eksik bir şeyim kalmadı"

"Tembel bir alarmsın saat 11 e gelmiş ama böyle kabul ettik ne yapalım"

Yanacaksak ReyMir İle Yanalım 🔥Kde žijí příběhy. Začni objevovat