Kıskançlık

5.7K 91 10
                                    

Aslanbey konağının bahçe kapısı öylesine şiddetli çarpmıştı ki, konak sakinleri ne olup bittiğini anlamak için korkuyla kafalarını avluya uzattılar bir bir. Gördükleri manzara karşısında hoşnutsuz surat ifadesiyle odasına tekrar dönen Gönül'ün peşini annesi takip ederken diğerleri de usulca yol aldı odalarına. Gelen Reyyan ve Mirandı. Reyyan hızlı adımlarla merdivenlere yönelip odasına giderken Miran sinirden kan çanağına dönen gözleriyle Reyyan'ın adımlarını takip ediyordu. Merdiven basamaklarına bir adım attıktan sonra yerinde kaldı. Reyyan'ın peşinden gidip gitmemekte kararsızdı. Reyyan merdivenleri bitirip üst avluya geldiğinde, avlunun ortasında zevkten dört köşe olmuş onları izleyen Azize hanımın suratına bile bakmadan kendini odasına attmıştı. Gözden kaybolan Reyyan'a hala sinirli olan Miran ise ne yapacağını bilemez halde basamakların birine gelişigüzel oturup sakinleşmeyi tercih etti. Oysaki gece ne kadar da güzel başlamıştı..

Akşamüstü Reyyan'ın telefonuna düşen mesaj Miran'dandı:
"Akşam seni yemeğe çıkarıcam, gecede sana geçen gün bahsettiğim bağ evini kiraladım oraya geçeriz. Seni özledim."
Reyyan mesajı okur okumaz saate baktı Miran'ın işten dönmesi çok da uzun sürmezdi. Hemen kalkıp hazırlanmaya koyuldu. Aradan 40 dk gectikten sonra Reyyan makyajının son rütuşlarını yapmak için ayna karşısındaydı. Rujunu belli belirsiz dudaklarına sürüp iyice yedirdikten sonra saçlarını son bir kez hacim vermek için havalandırdı. Telefonun mesaj sesi kulağında tekrar yankılandığında "tam zamanında" diyerek gelen mesaja alelacele bir cevap yazdı "hazırım, hemen iniyorum"
Şifonyerin üzerinde duran Miran'ın en sevdiği kokuyu üzerine boca ettikten sonra, lazım olabilir düşüncesi ile çantasına attığı rujunun yanına telefonunu da koyarak son bir kez aynaya baktı. Bedenini iyice saran siyah sıfır kollu mini elbise dizlerinin tam üstünde bitiyordu. Elbisenin genel hali, arkasındaki yaklaşık 10 cm'lik yırtmaç hesaba katılmazsa Miran'ın ağzına laf verecek cinsten değildi. Kendini iyice süzdükten sonra tam olarak hazır olduğuna karar verdi. Hava oldukça sıcak olduğu için üzerine bişey almaya gerek duymadan koşar adımlarla odadan çıkıp biranönce kendisini dışarda bekleyen Miran'ın yanına gitmek istedi.
Kapı açılır açılmaz Reyyan'ı karşısında gören Miran karısının yanına gelerek "çok güzel olmuşsun" diyerek yanağını öperken Reyyan'da kocasının yanağına bir öpücük bıraktı. Kocasının iltifatına da kayıtsız kalamayarak ve kapıda bekleyen iki korumanın duymamasını umarak "Teşekkür ederim. Sende her zamanki gibi çok yakışıklısın" diyerek karşılık verdi.
 "Biri bişey der keyfimizi kaçırır diye içeri girmek istemedim. Hadi bakalım harika bir akşam yemeği bizi bekliyor"
Miran tüm bu konuşmaları yaptığında Reyyan  çoktan Miran'ın açtığı kapıdan süzülerek arabaya yerleşmişti. Kendiside arabaya binen Miran hızla uzaklaştı konaktan.
Geldikleri restorant, kalabalığından dolayı Miran'ın pekte tercih etmeyeceği bir yerdi. Genelde karısıyla daha sakin yerlere gitmeyi yeğlerdi. Kapıdan içeri adım attıklarında onları bekleyen garson, önceden kendilerine rezerve edilmiş cam kenarındaki özel hazırlanmış masanın yolunu gösterdi. Masalarına yerleştikten bir süre sonra verilen siparişler eşliğinde içecekleri de gelmişti. Masaya garsonların biri gidip biri gelirken Reyyan ve Miran günlük rutin sohbetlerini ediyorlardı.

Miran işlerinin yoğunluğundan, Reyyan'a fazla vakit ayıramamaktan dem vururken Reyyan ise tüm hoşnutsuzluğuna rağmen konakta yaşanan ufak tefek krizleri, moralini bozmamak adına Miran'a yine anlatmamayı tercih etmiş, sadece gün içinde kendi yaptıklari şeylerden bahsediyordu. "Yemeğimizi evde yeseydik sana soğan kebabı yapmıştık Esma anne ile beraber"
"Tüh niye söylemedin gerekirse paket yaptırır burda yerdim"
"Deli misin Miran, yemek yemeye elimizde kendi yemeğimizle mi gelecektik?"
"Karım bana soğan kebabı yapmış. Güzeller güzeli karımın ellerinden çıkan yemeği, elin aşçısının yaptığı yemeklere tercih ederim tabiki?"
"Hadi hadi ye yemeğini. Yine yaparım ben sana"
"Bak alışırsam senin yemeklerinden başka yemek yemem. Şimdiden haberin olsun"
"Beni yemek yapmakla korkutamazsınız Miran Bey. Hem ben sana yemek yapmaktan gocunmamki" derken gözleri parlıyordu Reyyan'ın.
Miran yüzüne çapkın bir gülümseme yerleştirdikten sonra "merak etme her gün yemek isteyerek seni yormam. Eeee ama başka şeyler istemeyeceğime söz veremem" dediğinde yüzündeki gülümseme dozunu daha da arttırmıştı.
Elindeki çatalla Miran'ın eline hamle yaparak konuşmaya başlayan Reyyan "edepsiz" diyebildi gülmemek için kendini zorlarken.
Yemeğin ortasında şen şakrak sürüp giden sohbetlerini işittikleri bir sesle kestiler.
"Merhaba Reyyan"
Reyyan kafasını kaldırıp başında dikilene bakınca tanıdık bir yüz görmenin tatlı telaşını yaşadı. "Selma?" İki genç kadın ayaklanarak sarılıp koklaştılar. Reyyan gelenin hala kim olduğunu anlamayan Miran'a "çocukluk arkadaşım, çok zaman oldu mahalleden taşınalı" diyerek tanıştırdı. Ardından Selma'ya dönerek "Miran, kocam" diyerek gururla tanıttı kocasını. Miran ve karşısında duran genç kadın kafalarını eğerek selamlaştıktan sonra ayaküstü bir sohbet başladı. Miran ise az sonra duyacaklarından habersiz onları dinliyordu.
Birkaç dakika böyle sürüp gittikten sonra yanlarına gelen adama bakarak "abim de gelmiş bize müsade" diyen Selma  aynı zamnda Miran'a kaçamak bir bakış atarken aslında Miran'ın tepkisini ölçmüştü. Durumu farkeden Miran ise konuşma ihtiyacı hissederek "estağfurullah, ne rahatsızlığı" dediğinde kendisinden çekindiğini anlamıştı. Miran genç kadını rahatlatmak adına gelen adamı karşılamak için ayaklanmıştı bile. İşin renginin hiç de göründüğü gibi beyaz olmadığını birazdan anlayacağını bilmeden..
Tüm bunlar göz açıp kapayıncaya kadar oluvermişti. Reyyan gelen kişiyi duyduğu andan itibaren bakışlarını Miran'a kitlemiş bi aksilik olmaması için içinden dualar etmeye başlamıştı. Adam yanlarına gelerek selam verdi ve Reyyan'a elini uzattı. Yüzü hala Miran'a dönük olan Reyyan adama ufak bir bakış atarak kafasını eğdi. Selamlaşma olayı Miran'ı germeye yettiyse de arkadaşının abisiydi ve içinden eski bir tanıdıktan fazlası olmadığına defalarca şükretti. Adam daha sonra Miran'a dönerek:
"Merhaba Miran Bey, ben Saim"
"Merhaba, kusura bakmayın ben sizi tanımıyorum ama anlaşılan siz beni tanıyorsunuz"
Saim: "Aslanbey Otelleri sahibini tanımamak imkansız" dediğinde yüzüne yafif bir gülümseme yerleştirerek teşekkür etti Miran. Ayaküstü sohbet sürerken Saim bir anda Reyyan'a dönerek genel sohbetin dışında birebir Reyyan'ı hedef alan ikinci bir konuşma başlattı.
"Evlendiğini duydum ama tebrik için arayamadım. Sanırım şu an iyi bir fırsat, tebrik ederim"
Reyyan hoşnutsuz bir ifadeyle "teşekkür ederim" diyerek gözlerini Miran'a kaydırdı. Miran olanlara anlam veremiyordu. Reyyan'ın bu kadar gerilmesinin muhakkak bir sebebi olmalıydı. Derken Selma lafa girerek "sizi ayakta çok tuttuk, biz gidelim artık" deyince Reyyan'da bir rahatlama olmuştu. Tekrar görüşmek üzere anlaştıktan sonra iki genç kadın sıkıca sarılarak vedalaştı. Saim elini vedalaşmak için tekrar Reyyan'a uzattığında Miran, Reyyan'ın surat ifadesinden yolunda gitmeyen bişeylerin olduğuna emin oldu. Aynı el veda için kendisine döndüğünde ise yanlış anlayabilme  ihtimaline karşın ve bu güzel geceyi mahvetmemek adına uzatılan eli gayet kibarca karşıladı.
Masalarına tekrar yerleşen karı koca yemeklerine devam etmeye koyulmuşken Miran'ın içini kemiren soru dökülüvermişti ağzından "neydi o halin, niye gerildin o kadar"
"Gerildim mi, nerden çıkardın?"
"Ne demek nerden çıkardın Reyyan, adam geldikten sonra suratın buz kesti, neden?"
Miran sorgularken asla sesini yükseltmeden gayet ılımlı bir ses tonu kullanmaya özen gösterdi. Hem en fazla ne olabilirdi ki..
"Yok bişey Miran, hadi devam edelim yemeğimize"
Reyyan'ın konuyu değiştirmek istemesiyle iyiden iyiye ters olan bişeylerin varlığına emin olan Miran işin peşini bırakmaya niyetli değildi. Bikaç bunlatıcı sorudan sonra Reyyan nihayet zorda olsa anlatmaya başlamıştı. Reyyan Miran'ın şekilden şekile girdiğini gördükçe anlatmayı bırakıyor ancak Miran'ın ısrarlı soruları karşısında dayanamayıp biraz daha anlatıyordu. Duydukları karşısında deliye dönen Miran'ı sakinleştirmek kolay olmayacaktı. Nitekim olmadı da. Adamı bulmak için ayaklanınca Reyyan dakikalarca dil dökmüş ancak işe yaramayınca tek çarenin ordan ayrılıp Miran'ın da kendi peşinden gelmesini sağlmak olduğunu düşünmüş hızla arabaya gitmişti. Tahmininde yanılmayan Reyyan Miran'ıda peşinden sürüklemişti. Ağlamaklı ses tonuyla "bu yaptığınla bana güvenmediğini anlamış oldum Miran. Ne yapacaktın, adamın peşinden gidip vuracak mıydın?"
"Senin bana hesap sormaya hakkın var mı bakalım Reyyan Hanım? O itin zamanında peşinde dolandığını, yetmemiş gibi türlü oyunlarla zoraki evliliğe ikna etmeye çalıştığını, hatta ve hatta biz nışanlıyken bile sana mesajlar attığını bana önceden söylemiş olsaydın bende karıma bu şerefsizlikleri yapan adamı ağzım kulaklarımda gülerek karşılayıp ... konumuna düşmezdim"
Miran cümleleri arka arkaya sıralarken gözü hiçbirşey görmüyo, sinirden kendi kendini yemek üzereydi.
"Yeter daha fazla saçmalıklarını duymak istemiyorum. Bağ evine de gitmek istemiyorum taksi çağır bana"
"Sacmalama Reyyan bin şu arabaya"
"Sana taksi çağır dedim" dedikten sonra Miran'ın bunu yapmayacağından emin olduğu için ileride duran restorant görevlisinden taksi çağırmasını rica etti. Miran Reyyan'ın bu hareketinden sonra resmen bir sinir harbi yaşıyordu. Taksi yaklaşık 5 dk sonra restorantın önündeydi. Miran asla söz geçiremediği karısının taksiye binişini izlerken aklını yitirmemek için kendini zor tuttuğu her halinden belliydi. Ardından hemen peşlerine takıldı.
Taksi Aslanbey konağın önünde durduğunda Reyyan hızla arabadan indi Miran da aynı hızla onu takip etti ve bahçe kapısından bir hışımla içeri girdiler.
....

Yanacaksak ReyMir İle Yanalım 🔥Where stories live. Discover now