57.BÖLÜM "İZLER"

Start from the beginning
                                    

"Okula gittiğine emin misin?"

Öykü ona aldırmadan kahvesini yudumladı. "Başka nereye gidiyor gibi görünüyorum?" Masanın hemen yanındaki kitaplara sıkkın bir bakış attı Çağan.

"Daha çok gece kulübüne."

Öykü'nün dudakları yana kıvrıldı. "Belki okuldan sonra gideriz yani, o da olabilir."

Çağan'ın gözlerinden geçen öfkeyi hissederken başım bir Öykü'ye bir de Çağan'a gidip geldi.

"Hangi arkadaşlar bunlar?"

"Tanıyorsun ya, bizim çocuklar işte."

Çağan neredeyse yerinden sıçrar gibi olurken gözlerindeki öfkeyi bastıramadı. "Ha, o cibilliyetsizler."

Öykü gözlerini devirdi. "Hepsi gayet de iyi çocuklar. Ne alıp veremediğin var bilmiyorum onlarla."

Çağan sıkkın bir nefes verirken üzerindeki beyaz gömleğin ilk iki düğmesini açtı. "Evet ama hepsi erkek. Yok mu kızım şöyle senin Ayşe Fatma Hayriye isminde arkadaşların?"

Öykü tekrar gözlerini devirdi. "Sana ne ya. Zaten çocuklar bir kere buraya geldi, kovmaktan beter ettin. Ne bu derdin gerçekten anlamıyorum."

Çağan aniden masadan kalktı. "Anlasan şaşardım zaten."

Araya girip onların arasını yumuşatmak isterken ellerim birbirine dolandı. "Çağan nereye? Daha hiçbir şey yemedin."

"Doydum ben Cemre, sağ ol, ilk okul gününde başarılar, hoşça kal." Çağan hızla ceketini ve çantasını alıp kapıdan çıkarken umursamaz bir şekilde kahvesini içen Öykü'ye döndüm.

"Ne oldu öyle?"

Omuz silkti. "Aman her zamanki Çağan işte, kendini abim mi sanıyor ne? Mağara adamı, ilk çağ devrinde yaşıyor mübarek. Zamanla sende alışırsın. Hadi sende yediysen, masayı toparlayalım da okula geçelim. İlk günden sana kampüsü gezdiririm."

Ona başımı sallarken hızla bir iki lokma yedim ve çayımı da içtikten sonra birlikte masayı topladık. Dişlerimi fırçalayıp odamdan dünden hazırladığım çantayı da aldıktan sonra Öykü'nün yanına geldim.

Bugün gerçekten her zamanki halinden çok daha güzeldi, acaba onun için önemli biri olup olmadığını merak ederken ben spor ayakkabılarımı o da topuklularını giydi.

İnsanlara yapışarak geçirdiğimiz ve sabah trafiği yüzünden normalin iki katı zamanda biten otobüs yolculuğumuzun sonrasında yine birlikte indik ve ben mutlulukla gülümseyerek okulumun kapısına baktım. Sanırım her sabah bu kapıdan geçtiğimde gurur duyacaktım.

Yeni başlangıçlar...

Yeni bir hayat...

Ve yeşeren yeni düşler...

Okulumuzun kampüsü çok genişti, yeşil ağaçların yer aldığı giriş kısmını geçtikten sonra Öykü büyük bir tebessümle bana her yeri anlatmaya başladı. Deniz gören, manzarası inanılmaz iyi güzel bir kütüphane vardı. Kütüphane o kadar genişti ki, hayranlıkla bakmadan edemedim. Bölümlere ayrılmıştı, bir tarafta okuma kitapları bölümü bir tarafta da fakülte fakülte ayrı bölümler vardı. Öykü bana tıp kütüphanesini gezdirdi. Şimdiden merakla kitapları karıştırdım, birlikte ilk üyeliğimi yapıp bir kitabı ödünç aldım bile.

Kütüphanenin hemen yanında küçük ama şık bir kafe vardı, kafeden kahvelerimizi alırken Öykü kahvenin kokusunu içine çekti. "Buraya bayılıyorum, kahveleri inanılmaz iyi."

LALWhere stories live. Discover now