thirty one

11.8K 842 332
                                    

Taehyung, hamile.

Taehyung, hamile.

TAEHYUNG, HAMİLE.

Sakin olmalıyım.

Sakin olmalıyım.

SAKİN OLMALIYIM.

NASIL SAKİN OLACAĞIM AMINA KOYAYIM?!

Ben Tokyo'ya döndüğümden beri Taehyung buraya gelince nasıl birbirimizin yüzüne bakacağız; o geceyi nasıl unutacağız diye düşünürken dakikalar önce Taehyung'un o geceden, benden hamile kaldığını öğrenmiştim...

Onunla olan konuşmamızdan sonra gerçekten tansiyonum düşmüş olacak ki bir anda başım dönmüştü, yaşadığım şokla kendimi yatağıma bırakmıştım. Ne olacaktı, bundan sonra ne yapmam gerekiyordu? Onu nasıl karşılayacaktım? Ona sarılacak mıydım, gülümseyecek miydim, yoksa mesafemi koruyup herhangi bir tepki vermemek için gayret mi gösterecektim? Aramıza nasıl mesafe koyabilirdim ki o karnında ikimizden bir parçayı taşırken? Peki ya ona nasıl hiçbir şey olmamış gibi sarılabilirdim, nasıl bir anda yaşanan her şeyi unutmuş gibi davranabilirdim?

Ne tepki vereceğimi bilmiyordum, her şeyi akışına bırakacaktım. Hal ve hareketlerim spontane gelişecekti; Taehyung'u gördüğüm anda içimden ne geliyorsa onu yapacaktım. Anlaşılan o hormonların etkisiyle çok daha kırılgan, çok daha duygusal birine dönüşmüştü; en azından bu durumdayken onu kırmamaya ya da üzmemeye özen gösterecektim. Seul-Tokyo arası uçuş bir buçuk saat kadar sürüyordu, Taehyung'la son konuşmamızın üzerinden yaklaşık yarım saat geçmişti. Havaalanı kaldığım daireye yakın olduğundan inişe 20-25 dakika kala evden çıkacaktım.

Bebek kafamı gerçekten allak bullak etmişti. Aslında içten içe Taehyung'un kürtaja başvurmasını istemiyordum çünkü eğer bunu yaparsa ikimiz de hayatımız boyunca pişmanlık yaşayacakmışız gibi hissediyordum. Gerçi aldırmasa ne olacaktı, biz birbirimize bu kadar uzakken bu bebek bir şeyleri değiştirebilecek miydi? Bir şeylerin değişmesini istiyor muyduk peki, daha doğrusu ben istiyor muydum? Taehyung halihazırda tekrar denemek istediğini söylemişti ama ben sıcak bakmamıştım bu teklife. Burada kendime yeni bir hayat kurmuşken tekrar eski günlere dönmeyi istemediğimi söylemiştim.

Peki gerçekten öyle mi olurdu, yani her şey yine ve yeniden boka mı sarardı? Ya Taehyung haklıysa, ya ikimiz de değiştiysek? Hele de artık ortada bir bebek; henüz bebek bile denemeyecek küçüklükte bir hücre yığını varken her şeyi kestirip atmak ne kadar doğru olurdu?

Kendimi gerçekten çok halsiz hissediyordum, bu sebeple telefonuma alarm kurduktan sonra biraz kestirmek için beynimi ele geçiren karmaşık düşüncelerle gözlerimi yumdum.

daha sonra

Sinyal verdikten sonra aynaları kontrol ederek şerit değiştirdim, havaalanına gidiyordum. İnişe az bir süre kalmıştı, aslında evden daha geç çıksam da yetişirdim ama o kadar sabırsızlanmıştım ki kurduğum alarm çalmadan uyanmış; havaalanına bir an önce varmak istemiştim. Birçok farklı duyguyu aynı anda hissediyordum: heyecan, endişe, merak, panik, mutluluk, şaşkınlık... Taehyung ve bebek bundan yarım saat sonra burada, yanımda olacaklardı; bundan yarım saat sonra onlarla birlikte olacaktım. İstemsizce bir sahiplenme içgüdüsü ele geçirmişti aklımı ve kalbimi.

Bir yandan böyle yoğun duygular içindeyken diğer yandan havaalanı ile aramdaki mesafe gittikçe azalıyordu. Nihayetinde hedefime vardığımda arabamı otoparka park ederek indim. Dış hatlara doğru tempolu, daha doğrusu koşar adımlarla yürümeye başladığımda kalbim büyük bir hızla atıyor; göğüs kafesime sertçe vuruyordu.

from the rough × taekookWhere stories live. Discover now