twelve

14.5K 1.2K 601
                                    

bol yorum bekliyorum, sevgiler ❣️

-

Sıcak su başımdan aşağı akar, beni  mayıştırırken dün yaşananlar geçti  aklımdan. Taehyung laf dalaşının ardından ilk defa evlilik yüzüğünü takmıştı ve bu, bana istemesem de gelecek hakkında ümit vermişti. Aslında mantığım Taehyung'un yüzüğü takmasındaki tek amacın benim tekrar takmam olduğunu söylüyordu, halihazırda emindim bundan fakat yine de aylar sonra böyle bir şey yapması -her ne kadar mesajlaşmamızda soğuk bir tavır takınsam da- beni istemsizce heyecanlandırmıştı.

Düşüncelerim konudan konuya atlarken suyu kapatıp belime sardığım havluyla duştan çıktım, kurulandıktan sonra siyah bol bir boğazlı kazak ve mavi bir kot pantolon giydim. Ardından banyoya dönüp saçlarımı kuruttum ve hızlıca dişlerimi fırçaladım; ofise geçmem gerektiği için oyalanmamaya çalışıyordum. Hemen sonra telefonumu, cüzdanımı ve anahtarlarımı küçük siyah omuz çantama koyup odamdan çıktım. Taehyung evde değildi, gelmemişti.

Aşağı indiğimde salona yöneldim, dört bir yana saçılmış olan koltuk yastıklarını topladıktan sonra mutfağa gidip sabah yerleştirdiğim bulaşık makinesini çalıştırdım ve vestiyerdeki siyah montumla Nike'larımı giyerek evden çıktım. Soğuk hava anında yüzüme çarpar, tüylerimin ürpermesine neden olurken çatlamış dudaklarımı refleksle ıslattım.

Ofise vardığımda tanıdık simalarla selamlaşıp kendi masama geçtim, üzerimdeki montu ve çantamı yanımdaki askılığa astım ve bilgisayarımı çalıştırdım. Bugün çevirmem gereken iki bölüm anime vardı, hemen sonra vakit kaybetmeden kulaklıklarımı takarak tercümeye başladığımda mutfak çalışanı olan yaşlı kadının önüme bıraktığı dumanı tüten kahveyle istemsizce gülümsedim.

Yaklaşık iki saatin ardından yorgunlukla koltuğumda arkama yaslanıp esnedim, durmaksızın ekrana bakmaktan gözlerim yorulmuştu. Kulağımdaki kulak üstü kulaklıkları çıkarıp masama bırakarak ayaklandım ve tuvaletlere doğru yürüdüm. İşim bittiğinde tekrar masama geldim ve çıkmak için toparlanmaya yeltendim, o sırada çevirmen arkadaşlarımdan birisi yardım isteyince elimdekileri bırakıp onun masasına doğru yürüdüm.

Tercüme ettiği dizinin bir bölümünde sorun yaşıyordu, o bölümün bazı kısımlarında çeviriye yardımcı oldum ve sonra tekrar masama döndüm. Masanın üzerindeki küçük yeşil saate gözlerim kaydı, saat 17.51'i gösteriyordu.

Telefonumu, cüzdanımı ve kalan eşyalarımı çantama koyarken arkamda konuşan iki kişinin sohbetinden bazı kelimeler çarptı kulağıma. Vizyondaki filmlerden bahsediyor, bugün çıkan aksiyon filmine gitmek için haftasonuna plan yapıyorlardı.

O anda aklıma bir fikir geldi ama kararsız kaldım, toparlanmayı bırakıp tekrar sandalyeme oturdum ve internetten bahsettikleri filmi arattım. Film Will Smith'in filmiydi, haliyle merakım ve ilgim artarken filmin konusunu da okuduktan sonra şansımı denemeye karar verdim.

Bugüne kadar ne Taehyung bana bir adım atmıştı ne de ben ona bir adım atmıştım ama şimdi bir anda içimden onu sinemaya davet etmek geçmişti. Belki aramızdaki buzlar biraz erir, birbirimizin dilinden konuşmaya başlarız diye düşünmüştüm ama aklıma anında Maria gelmişti. Onun benden boşanınca evlenmeyi planladığı bir sevgilisi vardı, benim ikimiz için çabalamam ne anlam ifade edecekti ki? Boşuna kürek çekmek değil miydi bu?

Sonra bu düşünceleri silkinerek kafamdan savdım. Boşanmaktan vazgeçtiğini söyleyen, birdenbire yan çizen Taehyung'du; yüzüğünü takmaya başlayan da, babasına yalan söylerken benden çocuk istediğini bile öne süren de oydu. O madem bu kadar rahat  davranıyordu, ben de onu her halükarda sinemaya davet edebilirdim. Hem zaten alt tarafı bir film izleyecektik, iki taraf için de problem yaratacak bir durum olmayacaktı ortada.

from the rough × taekookWhere stories live. Discover now