fifteen

14.3K 1.1K 306
                                    

Taehyung'un üslubu ve attığı mesajlar moralimi bozsa da üstünde durmayıp motoru çalıştırdım. Onun bu eserikli hallerine ilk defa maruz kalmıyordum, evlendiğimiz ilk günden beri böyleydi. Bir dediği bir dediğini tutmaz, dün söylediğini bugün yalanlardı.

Benden çocuk istediğini söyleyen, sonra bunu ciddiye almamla alay eden, daha sonra tekrar bu konuyu öne süren oydu. Hem sevgilisine çok aşık olduğunu ısrarla belirten hem de benden boşanmamak için ayak direyen oydu. Bana hem bir hiçmişim gibi davranan hem de birdenbire evlilik yüzüğünü takmaya başlayan da oydu.

Dengesiz, değişken, kolayca yalan söyleyebilen bir insandı; bu sebeple söylediği hiçbir şey inandırıcı gelmiyordu artık. Benim için ok yaydan çıkmış durumdaydı; güvenim de, ümidim de, huzurum da, isteğim de kalmamıştı.

Aslında Jeonlar olarak yıllardır ortak çalıştığımız bir avukatımız vardı ama şu an ona gitmiyordum çünkü o da bu meseleyi tıpkı temizlikçi kadın gibi aileme sızdırırdı. Onun yerine adını daha önce de duyduğum başarılı bir avukata başvurmaya karar vermiştim. Sabah telefon numarasını bulup bugün için zar zor randevu almış ve yüz yüze görüşme fırsatı elde etmiştim.

Nihayetinde navigasyon üç dakikalık yolum kaldığını gösterdiğinde hızımı düşürdüm ve hemen sonra az ötede, tabelasını gördüğüm büronun önünde park ettim arabamı.

Cesaretimi toplayarak arabadan indim ve saatimi kontrol ettim, randevuma on dakika kalmıştı. Çantamı omzuma asarak üç katlı lüks binaya doğru hızlı adımlarla yürüdüm ve otomatik kapıların ardından güvenlikten de geçerek asansörle üçüncü kata çıktım.

Asansör kapıları hemen sonra geniş, açık tonların hakim olduğu güzel bir ofise açıldığında avukatın kızıl saçlı genç sekreterine doğru ilerledim. Sekreter bilgilerimi teyit ettikten sonra beni az sonra içeriye alacağını söyleyip oturmamı rica etti, ona teşekkür edip arkamı döndüm ve ikili koltuklardan en yakın olanına oturdum. Heyecandan midem kasılmaya başlamıştı.

Yaklaşık beş dakika sonra sağımdaki kapı açıldı ve içeriden beş yaşlarında bir oğlanın elini sımsıkı tutmuş bir kadın çıktı, ikili asansörlere doğru yürürken sorar bakışlarım sekretere kaydı. Sekreter bir süre bilgisayarıyla uğraştıktan sonra koyu renkli gözlerini bana çevirip içeri girebileceğimi söyledi ve ben kalbim küt küt atarken çantamın sapını sıkıca kavrayıp ayağa kalktım.

Taba rengi kapıya doğru yürüdüm ve tereddütle açtım kapıyı. Kestane rengi ahşaptan geniş bir masanın arkasında oturan orta yaşlı adamla göz göze geldiğimizde o kibarca ayağa kalktı ve güler yüzle karşısındaki sandalyeye oturmamı rica etti. Avukatın nazik tavırları beni rahatlatırken teşekkür ederek oturdum.

Göz göze geldiğimizde bir süre havadan sudan konuştuk, ardından ona boşanma davası açmak için geldiğimi söyledim ve sohbetimiz bir anda koyulaştı. Bana ayrılmak istememdeki sebebi sorunca geçinemediğimizi ve beni başka biriyle aldattığını anlattım, Taehyung zorluk çıkardığı için bunu yapmaya mecbur kalmıştım.

Kaşları havalanınca ona biraz Maria'dan bahsettim ve elimde bu ilişkiyi doğrulamak için sadece Taehyung'la olan yazışmalarımızın bulunduğunu ekledim, teyit etmek için bunların kanıt sayılıp sayılamayacağını sordum. Soruma cevaben bana bu mesajların elbette kanıt sayılacağını söylediğinde mutlu olmuştum.

Anlattıklarıma ek olarak Taehyung'dan hiçbir şekilde maddi ya da manevi tazminat istemediğimi de belirttim. Bunun üzerine avukat bana birkaç soru sordu ve verdiğim cevaplarla önündeki deftere notlar aldı, neden sonra benden dava açmadan önce bahsettiğim bütün yazışmaları bastırmamı istedi. Ardından bana iki gün sonrası için sekreterinden tekrar randevu almam gerektiğini belirtti ve biz yüzümüzde tebessümlerle tekrar görüşmek üzere vedalaştık.

from the rough × taekookOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz