xxxıı.

30.4K 1.6K 438
                                    

Son birkaç günü inanılmaz derecede yoğun bir tempoda geçirmiştim. Ben daha nasıl olduğunu anlayamadan geçip giden bir hafta boyunca kendimi iki parçaya bölebilmeyi düşünüp durmuştum. Keşke böyle bir şey mümkün olsaydı. Dumbledore'un Hermione Granger'a verdiği, aynı anda iki yerde olabilmeyi sağlayan kolye zımbırtısına ondan daha çok ihtiyacım vardı. Final haftam gelip çatmıştı ve aldığım tüm derslerin konularını bitirebilmek için ders başı tek güne sahiptim. Bu gün içerisinde ise final haftasına yönelik dersleri kaçırmamak için okula gidip, ardından kafedeki vardiyamı tamamlıyordum. Eve geldiğimde Onat ile yalnızca bir yemek süresi boyunca birlikte olabiliyordum. Gecenin bir yarısına kadar ders çalışmaktan yorgun düşüp genelde ya mutfak masasının başında, ya da kitaplarımla beraber yatağımda uyuyakalıyordum.

Bugün, ilk iki sınavımı vereceğim günlerden biriydi. Sabah saat beşe kadar çalışmıştım ve iki saat uyumak için kendime izin vermiştim. Rüyamda bir yerlere tamamıyla dalmışken Onat beni mutfak masasının üzerinden kaldırarak kucağına aldığı sırada, kollarının arasında sıçrayarak uyanmıştım. Sanki saatlerce uyuyormuşum ve sınavı kaçırmışım endişesiyle kendimi onun kollarının arasından yere bırakmaya çalıştım.

"Saat kaç?" Elimde olmadan yüksek tonda çıkan sesim karşısında Onat bana biraz üzülerek bakıyordu şimdi.

"Sakin ol, henüz gün doğmadı bile," dedi Onat beni sağ sağlim bir şekilde ayaklarımın üzerine bırakırken. "Bir saat daha uyuyabilmen için seni yatağına yatıracaktım."

"Olmaz. Not kağıtlarımı birkaç kez daha okumam lazım." Ben bunu söylerken uyanabilmek için kurduğum alarm çalmaya başladı ve içimde yükselen paniğe mani olmak için derin bir nefes aldım. "Sadece üç saatim kalmış..."

"Gidip elini yüzünü yıka ve kendine gel. Notlarını sana ben ezberleteceğim."

Onat gözlerimin içerisine birkaç saniye kararlı bakışlarla baktı ve ardından çenesinin ucuyla kapıyı işaret etti. Ona minnettardım. Onat benim kurtarıcı meleğimdi. Parmaklarımın üzerinde yükselerek yanağına bir öpücük bıraktım ve banyoya doğru koşturdum. Sanki saniyelerle yarışıyormuşum gibi hissediyordum.

Aynanın karşısındaki halim ciddi manada korkunç görünüyordu. Gece beni rahatsız etmemesi için iki yanda ördüğüm saç tutamlarım bağımsızlığını ilan etmişti. Gözaltlarım eroinmanmişim gibi gösteriyordu beni. Artı dudağımın hemen yanında beyaz bir salya izi vardı. Kendime iğrenerek yüzümü yıkamaya giriştiğimde, Onat'ın bu hallerimi görüp nasıl hala beni isteyebileceğini düşünüyordum. Adam fazla iyiydi. Az önce yeni uyanmış olmasına rağmen benden çok daha güzel olduğu bir gerçekti. Ayrıca uykusuz geceler onun göbek adıydı, buna karşın gözaltlarını hiç böyle görmemiştim. İnsanın sevdiği adamın ondan daha güzel görünmesi haksızlıktı.

Hızlıca saçlarımı olabildiğince toplamaya çalıştım, bunu yaparken epey bir tutamı yine aralardan kaçmıştı çünkü kestirirken toplamam gerekeceğini hiç düşünmemiştim. Mutfağa tekrar döndüğümde, Onat'ı tüm gece boyunca uğraşıp çıkardığım notları dikkatle incelerken buldum. Notların hemen önünde, benim için hazırlanmış ve sarılmış bir sandviç duruyordu. Ve dumanı tüten bir fincan kahve.

"Bunu ne ara yaptın?" diye sordum şaşkınlıkla çarprazındaki sandalyeyi çekip otururken. Streç film içerisindeki sandviçi kendime doğru çektiğim sırada Onat başını notlardan kaldırıp bana hafifçe gülümsedi.

"Gece hazırlayıp buzdolabına kaldırdım."

Benim için. Yutkunarak ona birkaç saniye baktıktan sonra sandviçi streç filmin içerisinden çıkarmaya başladım. Onat'ın bu kadar ince düşünceli biri olmasına bazen akıl sır erdiremiyordu. Ve beni gerçekten tanımış olmasına da. Muhtemelen kahvaltı etmek, yalnızca iki sınavdan kurtulduktan sonra aklıma gelecekti.

Mavinin Maviyle Buluştuğu ÇizgiWhere stories live. Discover now