3.6 | "YAĞMURUN KOLLARI ARASI"

2K 114 76
                                    

Sarpla birlikte salona geçtiğimizde Uras'ı tekli koltukların birinde otururken görmüştüm. Bizim geldiğimizi görünce sehpaya uzattığı ayaklarını indirmiş, oturduğu yerde ileri doğru kaymıştı. Gözlerim sehpanın üstündeki dağılmış kağıtlar ve dosyalara kaydığında aklıma Sarpla ilk tanıştığım zamanlarda aynı bu şekilde sehpada duran dosyaları arasında babamın isminin yazılı olduğu bir dosyayı gördüğüm geldi. O dosyanın hala neden var olduğunu bilmiyordum. Aklımdan uçup gideli çok olmuştu, Sarp'a sormamıştım. Bu dosyaları görmesem aklıma bile gelmezdi belki de.

İkili koltuğa oturduğumda Sarp da diğer tarafıma, sağ tarafıma, geçmişti. Arkasına yaslanıp kolunu benim oturduğum tarafa doğru koltuğa attıktan sonra Uras'a döndü. "Dinliyorum" dedi. Uras uzanarak sehpadaki kağıtları birkaç saniye karıştırdı. Aradığı kağıdı bulunca onu yığının arasından çekip çıkardı.

"Şimdi...Cengiz toplamda yirmi beş mekanı sahip. Bunlar bar, kumarhane ve buna benzer yerlerden oluşuyor. Bu zamana kadar bu yerleri birçok kez kapatma girişiminde bulunduk. Kiminde başarılı olduk, kiminde başarısız olduk, kiminde de ilk önce başarılı olup sonra tekrar ipleri elimizden kaçırdık. Şu an elimizde halletmemiz gereken on altı yer kalıyor. Bu kalan yerler aralarında en dişli olanları. Yani müşterisi çok, gece gündüz dolu olan yerler; kolay kolay halledemeyiz"

Uras elindeki kağıdı Sarp'a uzattığında oturduğum yerden sadece gözlerimi kağıda çevirdim. Uzun bir listeydi ve görebildiğim kadarıyla bahsettiği yerlerin isimleri yazılıydı. Bazılarının üstü sarı fosforlu kalemle çizilmişti. Büyük ihtimalle buralar da kapatmayı başarabildikleri yerlerdi.

"Bu yerleri neden kapatmaya çalışıyorsunuz?" diye sordum gözlerim kağıdın üstünde dolaşmaya devam ederken.

"Cengiz'i bir yerden bitirmeye başlamamız gerekiyordu, biz de onu içten fethetmeye karar verdik" dedi Uras omzunu silkerek. "Eğer kendinde ait olanları kaybeder ve etrafıyla olan bağlarını zayıflatırsa onu alt etmek çok daha kolay olur"

"Peki neden onu alt etmeye çalışıyorsunuz?" dedim bu sefer sakin bir ses tonuyla. Kafamın içindeki taşlar bir türlü yerine oturmuyordu. Elimdeki yanlış parçaları ait olmadıkları yerlere sokmak beni hem yoruyor hem de aklımı karıştırıyordu.

Uras bir an için bir şey söyleyecek olduysa da kelimeler dudakları arasından dökülmekten çekinir gibi susmuştu. Bakışları sessizce Sarp'a dönerken Sarp, elindeki kağıdı sehpaya koyup bana döndü.

"Bunun cevabını daha sonra vereceğimi söylemiştim" dedi düz bir sesle.

"Dediklerinizi net bir şekilde kafamda oturtabilmem için bazı şeyleri bilmem gerekiyor" dedim hafif sert bir tonla.

"Sınav kağıdı dolduruyormuşsun gibi düşün. Karşına bilmediğin bir soru çıktı ve onu boş bırakıp diğer soruya geçtin"

Cevap vermedim. Sadece kızgın bir şekilde gözlerine baktım. İstediğim cevabın onun için ne kadar önemli olduğunu okyanuslarında görmeye çalıştım. Ancak olmuyordu. Onu bulamıyordum. Ona ya da ona giden yola dair hiçbir ipucu göremiyordum. Her yerden gizlemişti. Kimse nerede olduğunu bilmiyordu. Hangi kilitli kutunun içine kaldırmıştı da o kutuyu okyanuslarının en derin kısmına atmıştı? Tek bir cevap... Nasıl bu kadar önemli olabiliyordu?

"Her neyse. Asıl söylemek istediğim şeye gelirsek, mekan kapatma işine bir süre ara vermeliyiz. En son yapığımız Kazım işinde dört tane yeri birden etkisiz hale getirdik. Hepsi yarı kafe yarı bar tarzı yerler olduğu ve bulundukları lokasyondan dolayı çok tercih edilmeyen mekanlar olduğu için kapatması da kolay oldu ama eğer kısa süre içinde tekrar bir yerlere el atarsak bu sefer yakın zamanda ortaya çıkmasını beklediğimiz foyamız bize erken bir sürpriz yapar"

ÖLÜM ÖPÜCÜĞÜ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin