2.5 | "MEYVE BAHÇESİ"

3K 155 96
                                    

Yüzümde hissettiğim hafif esintiyle uyanmış olsam da gözlerimi açmadım. Vücudum, yaslı olduğu bedenin yükselip alçalmasıyla aynı anda hareket ediyordu ve bunu fark edene kadar nerede olduğumu anlayamamışım.

Sahneler gözlerimi açmadığım için hala kapalı olan siyah perdeye yansırken her birini tekrar inceledim. Neler dediğimi ya da onun dediklerini bir kez daha, sanki aynı anları yine yaşıyormuşuz gibi aklımdan geçirdim. En sonunda gözlerim kapanıp onun kucağında uyuya kaldığımda bende gözlerimi açtım.

Bakışlarım direkt olarak karşımdaki cama değdiğinde hareket etmeden birkaç saniye durdum. En son ne zaman hiç kabus görmeden, deliksiz bir uyku çektiğimi düşündüm. Sanırım yıllar olmuştu.
Onun da uyuduğunu aldığı düzenli nefeslerden ve bununla birlikte sol tarafımdan boynuma çarpan sıcak nefesinden anlayabiliyordum.

Kafamı yavaşça ona doğru çevirdim. Yüzlerimiz arasında fazla bir mesafe olmamasına rağmen onu uyandırmamak için geri çekilmedim. Sadece bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Onu böyle savunmasızken görmek her zaman başıma gelen bir şeydi.

Sarp'ın da benim gibi uyku sıkıntısı çektiğini biliyordum. O söylememiş olsa da günlerdir uyumadığını kızaran gözlerinden ve göz altlarının morarıp çökmesinden anlayabiliyordum. Bende eskiden birkaç gün uyumadığımda aynı öyle oluyordum çünkü.
Fakat şimdi suratında oldukça huzurlu bir hal vardı ve onu böyle görmek beni şaşırtmıştı. Gün içerisinde onunla konuşup yüz yüze geldiğimde hissettiklerini sadece öfke, soğukluk ve nefret olarak tanımlayabilecekken şu an huzuru onların arasına koymaya çalışmak zor geliyordu.

Dudakları çok az, nerdeyse belli olmayacak kadar, aralıktı; koyu renk kirpikleri birbirine geçmişti. Kirpiklerinin uçları hafifçe yukarı kıvrıktı ve içimden parmağımla onlara dokunarak sevmek gelmişti. Ancak böyle bir şeyi yapmak yerine yüzünü izlemeye devam ettim.
İçimden hala uyumak gelsede gözlerimi açık tutmayı başararak her bir noktasına dikkatle baktım. Hafif çıkık elmacık kemikleri, sık sık çatılan kaşları ve kavruk teni...

Gözlerim kendi iradem dışında yavaşça kapanmaya başladığı sırada Sarp'ın sesiyle göz kapaklarıma açık durmalarını emrettim.

"Uyumaya devam etmek yerine beni izlemeyi mi tercih ediyorsun?" dedi ve gözlerini yavaşça araladı. Yakalanmış olma hissi her ne kadar kafamı önüme çevirme isteğimi doğursada buna karşı geldim ve, "Sadece uyandın mı diye bakıyordum" dedim. Dudağı hafifçe yukarı kıvrıldı.

"Kelebek, yaklaşık on dakikadır uyanıksın" dediğinde aslında cümlesinin altında 'Yani yaklaşık on dakikadır beni dikizliyorsun' anlamı yatıyordu.

"Seni de mi uyandırdım?" diye sordum konuyu değiştirerek ama gerçekten merak da etmiştim. O uyanmasın diye özellikle kıpırdamadan durmuştum çünkü.

"Hayır, zaten uyanıktım" dedi. O sırada hala kucağında olduğum gerçeği yüzüme çarparken kalbimin hızlandığını ve vücudumun ısınmaya başladığını hissettim. Güneş yavaş yavaş kendini belli etmeye başladığı ve yüzlerimiz arasında fazla bir mesafe olmadığı için gözlerimden geçen duygularımı rahatlıkla görebilirdi. Bu düşünceyle Sarp'ın kafasını yasladığı koltuğun tepesinden destek alarak kucağından kalkmaya çalıştım. İş başına geçen duygularım arasında değiş tokuş olurken herhangi bir tanesi Sarp'ı görüp merak ederek olduğu yerde kalabilir ve ona el sallayarak kendini gösterebilirdi.

ÖLÜM ÖPÜCÜĞÜ (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now